Karamollaoğlu'ndan AK Parti icraatlarına övgüler

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, AK Parti döneminde çözülen Türkiye'nin en büyük ayıplarından biri olan başörtüsü sorunu konusunda övgüyle söz etti.

Karamollaoğlu, "Bugün arkadaşlar bu problemi çözdüler. Doğru. Artık başörtüsü diye bir problemimiz hamdolsun yok. Hanım kardeşlerimizden sadece okuma ihtiyaçlarını giderenler değil, okuduktan sonra devlette görev alanlar, genel müdürü, milletvekili, bakan, vali olanlar var. Elbette bu adımlar müspet ve bunlara kimsenin zarar vermesine, buralardan geri atılmasına da siyasi parti olarak izin vermeyiz. Bunun da bilinmesinde fayda var." dedi.

İktidarların, ülkede yaşayan insanların refahı ve huzuru için var olduğunu bildiren Karamollaoğlu, şunları kaydetti: "Eğer o refahı temin edemezsek vebal altında kalırız ve bu mesuliyetten de kurtulamayız. Bunun için dar bir noktaya geldik, geldiğimiz bu noktada iktidar, bazı imkanları, bazı hizmetleri öne sürerek insanımızın desteğini almaya gayret ediyor. Yaptıkları müspet icraatlar var. Türkiye, uzun zaman maalesef 'laiklik' adı altında inançlı insanlara baskı yaparak, zulmederek insanları bezdirdi. Başörtüsüne yasak getirmek, hangi insan hakkına sığar? Bir hanım kız başını örtüyorsa niye birileri rahatsız oluyor bundan? Havsalası alınmıyor ama bunu gerekçe göstererek itham altına alınıyor. Kurduğumuz partiler 4 kere kapatıldı. Hiçbir ciddi iddia yok ortada, hep safsata. Bugün arkadaşlar bu problemi çözdüler. Doğru. Artık başörtüsü diye bir problemimiz hamdolsun yok. Hanım kardeşlerimizden sadece okuma ihtiyaçlarını giderenler değil, okuduktan sonra devlette görev alanlar, genel müdürü, milletvekili, bakan, vali olanlar var. Elbette bu adımlar müspet ve bunlara kimsenin zarar vermesine, buralardan geri atılmasına da siyasi parti olarak izin vermeyiz. Bunun da bilinmesinde fayda var."

İmam hatiplerde kaliteli, vasıflı insan yetiştirmeye devam edilmesi gerektiğini söyleyen Karamollaoğlu, şu açıklamalarda bulundu: "Okullarda verdiğiniz ahlaki dersleri, yöneticiler kendileri uygulamazlarsa işte orada bir çelişki doğar. O zaman insanlar başka bir tepki göstermeye, maalesef tepkilerini yanlış yapan insanlara yöneltmenin ötesinde bir de inanca yöneltmeye kalkarlar. İşte orada bizim ayrıldığımız nokta. Biz, güzel ahlakı, şiar edinmiş bir anlayışa sahibiz. Ahlaki ve manevi değerlerin ihyası, ülkemizin kalkınması, dünyanın huzura kavuşması için bundan dolayı olmazsa olmaz olarak görürüz. Ondan sonra da elbette her zaman söylediğimiz gibi maddi kalkınma, insanların geçimini teminat altına alma meselesi gelir. Onun arkasından da şahsiyetli bir dış politikayla bölgemize ve dünyaya huzur getirebilmek için gayret göstermek mecburiyetindeyiz."

---