Erdoğan: Operasyon, çözüm sürecini de hedef alıyor
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 17 Aralık'ta başlayan rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun çözüm sürecini de hedef aldığını savundu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 17 Aralık'ta başlayan rüşvet ve
yolsuzluk operasyonunun çözüm sürecini de hedef aldığını savundu.
TBMM'de AK Parti Grup Toplantısı'nda konuşan Erdoğan, "17 Aralık
darbesinin mimarı olan örgüt, daha önce de MİT'in çözüm
gayretlerini sabote etmiş, MİT Müsteşarı'nı tutuklayıp devre dışı
bırakma girişiminde bulunmuştu. Kim bu..? Bunları, dört dörtlük
yaşadık. Kimin ne olduğunu, gayet iyi biliyoruz. Eğer buna sessiz
kalmış olsaydık, şu an benim müsteşarım nerede olacaktı?
Girişimlerinde başarısız olan örgüt, 17 Aralık darbe girişimi ile
çözüm sürecine de darbe vurmak istedi. Şu anda, farklı yöntemlerle
sürecin sabote edilmeye, tahrik edilmeye çalışıldığını görüyoruz.
Bu aziz millet, çözüm sürecinin sabote edilmesine de asla izin
vermeyecektir." dedi.
Başbakan Erdoğan, TBMM'deki AK Parti Grup Toplantısı'ndaki
konuşmasının büyük kısmını 17 Aralık'ta başlayan yolsuzluk ve
rüşvet operasyonlarına ayırdı. Erdoğan, "Burada iki önemli unsurun
altını özellikle çiziyorum. Birincisi yapılan operasyon AK Parti
hükümetine yönelik değil Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye
Cumhuriyeti'nin milli çıkarlarına ve 76 milyonun tamamına yapılmış
bir operasyondur. AK Partili olsun ya da olmasın bize oy versin ya
da vermesin, herkes şunu iyi bilmelidir ki, yolsuzluk kılıfına
gizlenmiş bu saldırı, demokrasiyi, seçimleri, milli iradeyi hedef
almıştır. Dün başka hükümetlere yapılan, çok daha ağır şekilde
bizim hükümetimize yönelmiştir. Eğer bugün, bu durdurulmazsa
biliniz ki, yarın gelecek hükümetlere de bu saldırılar
yapılacaktır. İşte onun için, biz tarihi bir misyon taşıyoruz. 11
yıl boyunca, bu ülkeye nasıl ilkleri yaşattıysak, 11 yıl boyunca
nasıl her saldırıyı ülkemiz ve geleceğimiz adına bertaraf ettiysek,
bugün de, göğsümüzü siper edecek, yarınların Türkiyesi'nin herkes
için aydın olmasını inşallah sağlamış olacağız." diye konuştu.
OPERASYONUN İNANÇLI KESİMLERİ RENCİDE ETMESİNE İZİN VERMEYİZ
Bu mücadeleyi kendileri adına, partileri ve hükümetleri adına
değil, Türkiye adına en başta 76 milyon adına yürüttüklerini
savunan Erdoğan, "76 milyonun her bir ferdinin de, oynanan oyunu
göreceğine tuzağı göreceğine, tehdidi görüp tek yürek halinde, buna
karşı duracağına yürekten inanıyoruz. Kardeşlerim, ikinci önemli
husus da şudur: Bu sürecin Türkiye'de inançlı kesimleri mağdur
etmesine, rencide etmesine asla izin vermeyiz ve vermiyoruz.
Örgütün üst yönetimi ile, oradaki diğer vatandaşlarımızın
hassasiyetlerini birbirinden kesinlikle ayırıyoruz. O başka, o
başka. Samimi insanlar, samimi gayretlerle, fedakarlıkta
bulunurken, örgütün üst yönetimindekiler çok başka amaçlarla
bunları istismar ettikleri anlaşılıyor. Biz bu ayrımı, hassasiyetle
muhafaza ediyoruz. Yıllarca burada fedakarca hizmet etmiş samimi
kardeşlerimizden, kurulan tuzağı oynanan oyunu görmelerini
bekliyoruz." şeklinde konuştu.
OPERASYON ÇÖZÜM SÜRECİNİ HEDEF ALIYOR
17 Aralık girişiminin birçok sinsi hedefin yanında çözüm sürecini
de hedeflediğini ileri süren Erdoğan, şöyle devam etti: "17 Aralık
darbesinin mimarı olan örgüt, daha önce de MİT'in çözüm
gayretlerini sabote etmiş, MİT müsteşarını tutuklayıp devre dışı
bırakma girişiminde bulunmuştu. Kim bu..? Bunları dört dörtlük
yaşadık. Kimin ne olduğunu gayet iyi biliyoruz. Eğer buna sessiz
kalmış olsaydık şu an benim müsteşarım nerede olacaktı?
Girişimlerinde başarısız olan örgüt 17 Aralık darbe girişimi ile
çözüm sürecine de darbe vurmak istedi. Şu anda farklı yöntemlerle
sürecin sabote edilmeye, tahrik edilmeye çalışıldığını görüyoruz.
Bu aziz millet çözüm sürecinin sabote edilmesine de asla izin
vermeyecektir. 30 Mart bunun işaretidir. Bir yılı aşkın süredir,
Türkiye acılar yaşamıyor. Tam bir yıl önce, 15 Ocak tarihli grup
toplantısında çözüm sürecinin başladığını ve umutla geleceğe doğru
yürüdüğünü ilan etmiştik. 2013 yılının ilkbaharını büyük bir coşku
ve heyecanla umutla idrak etmiş, baharın kalıcı olması dileğinde
bulunmuştuk. Allah'a hamdolsun. Tüm provokasyonlara sabotaj
girişimlerine rağmen, bir yıl boyunca süreci hem muhafaza ettik hem
de ilerlettik. 17 Aralık komplosu, bu baharı kışa çevirmek, kan ve
gözyaşını yeniden ülke gündemine taşımak için hiç kuşkusuz çirkin
girişimlerine devam edecektir. Bir yıl içinde nice badireyi
aştığımız gibi bu alçakça ve haince sabotajları da hep birlikte
aşacağız."
30 Mart'a 2,5 ay bile kalmadığının altını çizen Erdoğan,
partililere şöyle seslendi: "Öyleyse çok yoğun bir çalışma ile kapı
kapı dolaşarak, bütün yaptıklarımızı halkımıza anlatacağız. 30 Mart
sandıkların adeta AK Parti ile aydınlandığı gün olacak. Hiç
endişeniz olmasın. Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlettir. Bu
millet .binlerce yıla sahip tarih ve medeniyet birikimi olan bir
devlettir. Tarihte biz nice hainler gördük. Nice ajanlara, nice
casuslara, nice gayri milli saldırılara şahit olduk. Bu aziz millet
duasıyla, gayretiyle, sarsılmaz imanıyla özellikle de kardeşlik ve
dayanışmasıyla tüm o saldırıları aşmış ve bugünlere ulaşmıştır.
Hani Akif diyor ya; 'Allah'a dayan, saye sarıl, hükmüne râm ol. Yol
varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol.' Asla umutsuz olmayacağız,
asla ve asla moralsiz olmayacağız. Kurulan tuzaklara aldanıp,
umudumuzu heyecanımızı coşkumuzu asla yitirmeyeceğiz. Allah bes,
baki heves. Allah bize yeter. Gerisi hevadır."
Ardından yurtdışı gezilerinde kendilerine gösterilen teveccühlerden
örnekler veren Erdoğan, "Pakistan sokaklarında eyalet başbakanı ile
giderken Pencap'ta Lahor'da arabayı durdurduk, indik, oradaki
vatandaşların arasına karıştık. Baktık ki ağlayanlar var. Coşkulu
olanlar var. Bunu görünce bu hareket evvelallah yoluna dimdik devam
edecek. Hiç endişeniz olmasın. Bizlere hayır duaları eden
kardeşlerimizi orada gördükçe coşkumuz arttı. Biz enerjiyi
oralardan alıyoruz. Biz enerjiyi, örgütlerden, lobilerden
sermayeden, belli medya gruplarından almıyoruz, farkımız bu.
Malezya sokaklarında bize hayır duaları eden kardeşlerimizi gördük.
Gazze'de, Kahire'de, Şam'da, Saraybosna'da bizim için hayır
dualarının yapıldığını duyduk. Ankara'da akşam saatinde eksi 6
derecede bizi bağrına basan kardeşlerimizi gördük. İstanbul'da
havalimanında, o tarihi kalabalığı gördük. Biz yalnız değiliz,
sizler yalnız değilsiniz, hiç endişe etmeyin. Bu yolda dünyanın tüm
mazlumları ile yürüyoruz. Umudunuzu hiç kaybetmeyeceksiniz,
cesaretinizi asla yitirmeyeceksiniz. Aramızdan bazıları ihanet etse
de, aramızdan bazıları emanete hıyanetlik etse de, siz kalbinize
umutsuzluğun zehrini yaklaştırmayacaksınız. Hüzünlenmeyecek, yeise
kapılmayacak, Allah'ın ve milletin bizimle olduğu şuurunu bir an
olsun unutmayacaksınız. Ülke ve millete hizmetkar olmanın, elbette
bir bedeli vardır. Eğer gerekiyorsa, bu bedeli ödemekten
kaçınmayacaksınız, kaçınmayacağız." dedi.
BU İKTİDAR YETİM HAKKI YEMEDİ YEDİRMEYECEK
AK Parti'nin ahlakı, ilkeli davranmayı siyasetin yegane limanı
olarak gördüğünü ifade eden Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle
sürdürdü: "Bundan bir nebze olsun şaşmayacaktır. Milletim müsterih
olsun bize güvensin. Bu iktidar yetimin hakkını yedirmedi
yedirmeyecek. Eğer bu iktidar yolsuzlukların iktidarı olsaydı,
bizden öncekiler gibi, eğitimde atılan adımlar atılmış olabilir
miydi? Bütün illerde, üniversiteler kurulabilir miydi? Cumhuriyet
tarihindeki öğretmen sayısının yüzde 50 fazlası, öğretmen istihdam
edilebilir miydi? Üniversitelerdeki tüm öğrencilere burs ve kredi
verilebilecek hale gelinebilir miydi? Bütün öğrencilere kitapları
ücretsiz olarak verilebilir miydi? Sağlıkta şu anda devlet
hastanesi olmayan ilimiz yok. Artık ilçelerimizde hastane yapar
hale geldik. Şimdi şehir hastanelerine başladık. İstediği hastaneye
gidebiliyor vatandaşım artık, sağlık hizmeti alabiliyor. Modern
ülkelerin imkanlarını ayağına getirmiş olan bir iktidar var. Her
eczaneden ilacını alabilen bir anlayış AK Parti ile geldi. Ey genel
müdür! Senin döneminde bu ülkede bırakın hastane bulmak, ilaç
bulamıyorduk. Bunları yaşadık. Bu iktidar yolsuzluğa bulaşmış
olsaydı, cumhuriyet tarihinde 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol
yapılmış, biz 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Sadece bu
değil. Bakıyorsunuz; İstanbul Boğazı'nın altından 153 yıllık bir
rüyayı gerçekleştirerek Marmaray'ı inşa eden bu güç oldu. Şimdi
3'üncü köprü yapılıyor. 2015'te bitecek şekilde, denizin altında
otomobillerin geçebileceği bir tünel yapılıyor. Bunlar nasıl
yapılıyor? Kusura bakmayın, bunlar yolsuzlukların iktidarının
yapacağı iş değil. Enerjide bir devrim yaşıyor bu ülke. Aynı
şekilde adalet, emniyet, bütün her şeyiyle. Ben niye üzülüyorum,
biliyor musunuz? Bir İstanbul çocuğu olarak, yahu kümes gibi
yerlerde hükmeden savcı, hakim varken biz o merdivenlerin arasından
çıkartıp Çağlayan'da dev adalet sarayını yaptık. İnsan şöyle bir
baktığında, durduğunda, bu sarayları yapıp bize teslim edenler,
nasıl yolsuzluk şebekesi olur? Diye düşünmez mi? Bunlar durup
dururken olmadı. Şu anda İstanbul-İzmir arası otoyol yapılıyor.
Dünyanın en uzun asma köprüsü İzmit Körfezi'nde inşa ediliyor.
Direkler yükseliyor hızla. Yol, 5 ayrı firma tarafından inşası
devam ediyor. Bütün bunlar sağlıklı bir yönetimin ortaya koymuş
olduğu bir iradedir. Bunları görmeden bilmeden veya inadına bu
iktidara yolsuzluk yakıştırması yapmak, olsa olsa bir ihanet ile
özdeş olabilir. Ben dürüstlerini tenzih ediyorum, art niyetliler
için söylüyorum. Bu iktidar yolsuzluğa bulaşmış olanlara bunun
hesabını sordu sormaya da devam edecektir."
Erdoğan son olarak "Bu iktidar milletin iktidarıdır, öyle kalmaya
devam edecektir. Bugünler geçecek. Sabırla, metanetle, tahammülle
geçecek. Gayretle çabayla çalışmayla geçecek. Asla vazgeçmeyeceğiz.
Ama 2,5 ay durmadan gece gündüz çalışmamız gerekiyor. Daha fazla
çalışacağız, gayret edeceğiz. Yerel yönetimlerde belediyelerle
gümbür gümbür bir değişim dönüşümü, Türkiyemiz'e kazandıracağız. 30
Mart'ta millet kararı en güzel şekilde verecek. Türkiye'yi,
büyütmeye milletin gururuna gurur katmaya devam edeceğiz." diyerek
sözlerini noktaladı.
CİHAN
Yorumlar