Seçim öncesi son hutbede 'Gemi' örneği dikkat çekti
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından camilere gönderilen hutbe yazısında konu başlığı ‘Hürriyet ve mesuliyet’ olarak seçildi.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından camilere gönderilen hutbe
yazısında konu başlığı ‘Hürriyet ve mesuliyet’ olarak seçildi.
Hutbede anlatılan gemi örneği ise zamanlama olarak dikkat
çekti.
Camilerde bugün okunması beklenen hutbede
şu ifadelere yer veriliyor: "Peygamber Efendimiz (sav), cahiliye
karanlığındaki kalplere iman nurunu yerleştirmek için elinden gelen
gayreti gösteriyordu. Bir yandan hâl ve hareketleriyle getirdiği
hidayeti yaşayarak sunarken bir yandan da etkili ve üstün
hitabetiyle ilâhî mesajı en hikmetli kelimelere döküyordu. Bir gün
insan ve toplum için hayatî bir önem taşıyan 'hürriyet ve
mesuliyet' duygusunu ashâbına güzel bir benzetmeyle şöyle
anlatıyordu: Toplumsal sorumluluğun ve bireysel hürriyetin
sınırlarını belirleyen bu Hadis-i Şerif'te sevgili Peygamberimiz
(sav), çok beliğ bir üslupla yaşadığımız dünyayı bir gemiye, bütün
insanları da bu gemide yol alan yolculara benzetir. Yolcular kendi
içlerinde iki kısma ayrılır. Bir kısmı Allah’ın koymuş olduğu
sınırları gözeten ilim, irfan, akıl ve erdem sahibi insanlar; diğer
kısmı ise bu sınırları çiğneyen, heva ve arzularına esir düşmüş,
hürriyeti başıboşluk ve sorumsuzluk olarak telakki eden, sonu hem
kendisinin hem de insanlığın felaketi olacak bir hürriyet
anlayışına sahip olan kimselerdir. Gemi hareket etmeden önce bu iki
grup insan kura ile gemide yolculuk yapacakları yerleri belirlemiş,
birinciler üst kısımda, ikinciler ise alt kısımda yerlerini
almışlardır. İlahî rotada seyreden gemi, tam denizin ortasına
vardığında aşağıdakiler güya yukarıdakileri gidip rahatsız etmemek
gibi masumane görünen bir bahaneyle su ihtiyaçlarını gidermek için
geminin dibini delmek isterler. İşte bu hâl karşısında
yukarıdakiler bütün insanlığın ortak malı olan bu geminin delinip
su almasına mani olmadıkları takdirde yukarıdakilerle aşağıdakiler
hep birlikte helak olacaktır. Ancak önlerine durup hikmetli bir
yolla engel oldukları zaman sadece kendileri değil aşağıdakiler de
batmaktan kurtulacaklardır.
Aziz Müminler!
Hürriyet ve mesuliyet, zıt gibi görünen ancak birbirinden asla
ayrılmayan iki kavramdır. Fertler ve toplumlar, yaratıcılarına,
üyesi oldukları insanlık âlemine, üzerinde yaşadıkları ve ortak
olarak kullandıkları tabiata karşı görevlerini ifa ettikleri oranda
hürdür.
Kıymetli Kardeşlerim!
Hutbemin başında okuduğum ayet-i kerimede Rabbimiz 'İnsan,
kendisinin başıboş bırakılacağını mı zannediyor?' buyuruyor.
İslam’a göre hürriyet, başıboşluk demek değildir. Sorumsuzluk demek
hiç değildir. Hürriyet, kötülük yapma ve günahlara dalma özgürlüğü
demek değildir. Hürriyet, insanın, sadece başkasının köleliğinden,
sadece başkasının emir ve direktiflerine göre yaşamasından
kurtulması demek de değildir. Hürriyet, Allah’tan başkasına boyun
eğmemek, O’ndan gayrısına teslim olmamak anlamına gelir. İslâm’da
hürriyetin çok geniş bir anlam dünyası vardır. Hatta İslam alimleri
iffet, içtihat, sabır, hilm, af, cömertlik, kanaat ve takva gibi
yüce hasletleri hep hürriyetin birer şubesi olarak
değerlendirmişlerdir. Zira iffet, cinsel arzulara esir olmamaktır.
İçtihat, tembellik ve rahata esir olmamaktır. Sabır, korku ve
sıkıntıya esir olmamaktır. Hilm, öfkeye esir olmamaktır. Af,
intikam duygusuna esir olmamaktır. Cömertlik ve kanaat, mal
sevgisine ve paraya esir olmamaktır. Takva ise nefsin hevasına ve
şeytana esir düşmemektir. İslâm’ın insana kazandırmak istediği
hürriyet, en başta kendi hevâ, heves, tutku ve arzularına kul ve
köle olmaktan kurtulması anlamındaki hürriyettir. Ahlâkî ve vicdanî
hürriyettir. İrade hürriyetidir. İrade hürriyeti kazanılmadan diğer
hürriyetler korunamaz.
Kardeşlerim!
Günümüzde birçok hata, hürriyet kavramının yanlış anlaşılmasından
kaynaklanmaktadır. Zira çoğu kimseye göre hürriyet, kişinin her
yapmak istediğine sahip olmasıdır. Ancak unutmayalım ki böyle bir
anlayış hem kişiyi hem de toplumu esarete ve felakete sürükler.
Kitle iletişim araçlarıyla dünyamızın küçüldüğü, geminin dibini
delmek isteyenlerin çoğaldığı, teknik imkânları kullanıp tabiatın
ekolojik dengesini dahi bozacak kadar ileri gittikleri günümüzde
insanlık, Kur’an-ı Kerim’in ve Sevgili Peygamberimizin (sav)
özgürlük ve sorumluk konusundaki mesajlarına her zamankinden daha
fazla muhtaçtır.
Aziz Kardeşlerim!
Hepimiz, Rabbimizin bize emanet ettiği ortak gemide ebediyete doğru
seyrüsefer halindeyiz. Rabbimiz, can emanetini sahibine teslim
edinceye kadar bu gemiyi delmeden ve deldirmeden, sahil-i selâmete
erebilmeyi cümlemize nasip ve müyesser eylesin!" CİHAN
Yorumlar