İdris Bal’dan Başbakan’a 23 soruluk mektup
Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cevaplandırmasını istediği 23 soruluk bir mektup yazdı.
Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın cevaplandırmasını istediği 23 soruluk bir mektup yazdı.
Bal, mektupta yer alan soruları basın toplantısında tek tek
okudu.
TBMM’de basın toplantısı düzenleyen İdris
Bal, Başbakan’a hitaben yazdığı mektuptaki ifadeleri paylaştı.
Bal’ın basın toplantısında okuduğu ifadeler şöyle: “Reza Zarrab’la
alakalı ‘hayırsever işadamı’ dediniz fakat 8 ay önce MİT’in size
Reza Zarrab’la alakalı rapor sunduğu iddia edildi. Eğer bu rapor
doğru ise hangi sebeplerden dolayı böyle bir açıklama yaptınız.
Neden MİT raporuna itibar etmediniz? Her konuşmanızda milli irade
vurgusu yapıyorsunuz. Bakanların fezlekeleri milli iradenin
temsilcisi olan meclise niye bu kadar geç geldi ve neden klasörler
ve içerikleri azaltıldı? Sayın Fethullah Gülen’den size mektup
geldiğini söylediniz. Mektubun içeriğinde pazarlık var dediniz.
Mektubun Sayın Cumhurbaşkanı'na geldiği ve içeriğinde pazarlık
olmadığı ortaya çıktı. Bir daha gündeme getirmediniz. Niye böyle
bir iddiada bulunduğunuzu açıklayacak mısınız? Doğru olmadığı
ortaya çıkan bu iddianızdan dolayı özür dileyecek misiniz? Son
günlerde ortaya çıkan sizin ve oğlunuza ait olduğu iddia edilen ses
kayıtlarıyla ilgili neden tercihen ABD veya bir AB ülkesinde somut
bir tetkik ve araştırma yaptırmıyorsunuz. Sayın Bakan’ın yaptığı
‘montaj olduğunu hissettim’ ifadesi kimseyi tatmin etmedi. Herkesin
onay verebileceği bağımsız ve objektif kurumlara, bu ses
kayıtlarını inceletecek misiniz? 10 bin civarında polisi paralel
yapı bağlantısı ile suçlayıp tasfiye mantığı ile tayin ettiniz.
Belli birimlerde uzmanlaşmış ve tecrübe kazanmış bu polislerin
tayin edilmesi, terör, istihbarat gibi farklı birimlerle alakalı
bir zafiyete sebep olmayacak mı? Herhangi bir somut suçlama
olmadan, kışın ortasında, ailelerini hiç hesaba katmadan bu kadar
polisin tayinini nasıl izah edeceksiniz? Daha yakın zamandaki gezi
olaylarında kahraman ilan ettiğiniz bir teşkilata şimdi böyle
davranmanız bir çelişki değil mi? Emniyet Teşkilatı'nda
branşlaşmanın kaldırılması emniyette zafiyete yol açmaz mı?
Diplomasinin bir üslubu olduğu gibi siyasetin de bir üslubu olması
gerekmez mi? Siyasetçilerin üslubundaki bozukluk halka nasıl yansır
diye bir kaygı taşımanız gerekmez mi? Haşhaşi, kan emici vampir,
virüs, sülük gibi ifadeler, bir Başbakan’a yakışan ifadeler midir?
Sizi eleştiren demokrasiye, hukuk devletine davet edenleri,
paralel, öteki, illegal ve hain ilan ederek, bu ülkeyi, ABD, AB
ülkeleri gibi 1. Sınıf demokrasiye, sivil topluma, çoğulculuğa
değil, Lübnanlaştırmaya götürdüğünüzün farkında mısınız? 17
Aralık’tan bugüne kadar neredeyse her konuşmanızda bir ‘paralel
yapı’ söyleminiz var. Sizce paralel yapı olma kriteri nedir? Hangi
bilimsel ve sosyolojik kıstaslara dayanarak böyle bir iddiada
bulunuyorsunuz? Daha da önemlisi hangi somut delillere dayanarak
böyle bir iddiada bulunuyorsunuz? Belli bir grubu delilsiz bir
şekilde paralel yapı ilan ederken, mahkemesi olan, vergi toplayan,
her fırsatta sizi ve ülkeyi tehdit eden gerçek paralel yapıdan
neden hiç bahsetmiyorsunuz? 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet
operasyonuna imza atmak isteyen Savcı Muammer Akkaş’ı hedef
tahtasına koydunuz. Savcı Akkaş ile bizzat hesaplaşma yoluna
gittiniz. “Seninle işimiz bitmedi, senin nereye çalıştığını
biliyoruz, sen açıklamazsan biz açıklayacağız” dediniz. Bu
iddianızda hava da kaldı. Bu konuya bir açıklık getirecek misiniz ?
Bazı siyasilerin mahrem görüntüleri için özel değil genel
demiştiniz. Sizinle alakalı ortaya çıkan tapeler bahsedilen
siyasiler ile ilgili iddialardan daha genel ve toplumun genelini
ilgilendiren konular değil midir? Niçin daha somut cevaplar
vermiyor, bilimsel araştırmalara dayanarak konuşmuyorsunuz? Sayın
Fethullah Gülen’e ve arkadaşlarına ait olduğu iddia edilen
konuşmalardaki bazı ifadeleri, bilhassa ‘ananas’ ve ‘tuzluk’
ifadesini çok sık kullanıyorsunuz. Kaset ve ses kayıtlarına bu
kadar tepki gösterirken bunları kullanmanız, çifte standart, yaman
bir çelişki değil mi? Eğer Sayın Gülen’e ait olduğu iddia edilen
ses kayıtları doğruysa bile, bu kayıtlar bir suç unsuru içermezken,
mitinglerde, konuşmalarınızda kullanmanıza rağmen, sizin hakkınızda
bu kadar büyük iddialar varken neden montaj deyip geçiştiriyor ve
gereğini yapmıyorsunuz? Kabataş’ta saldırıya uğradığını iddia
ettiğiniz bayanla alakalı kamera görüntüleri ortaya çıktı ve iddia
edildiği gibi bir saldırı olmadığı belirlendi. Israrla saldırıya
dair görüntüler var dediniz fakat hala görüntüleri ortaya
çıkarmadınız. Görüntüleri paylaşacak mısınız? Eğer görüntüler
yoksa, kamuoyundan özür dileyip sizi yanıltanlardan hesap soracak
mısınız? Gezi olaylarında, camide içki içildiğini, görüntünün
olduğunu iddia ettiniz. Caminin müezzini yalanladı ve bunun üzerine
tayin edildi. Bu tayin, yalan söylemediği için müezzin sürüldü
şeklinde basına yansıdı. Varsa ilgili görüntüleri yayınlatacak
mısınız? Yoksa, toplumsal huzursuzluğa yol açan, birçok insanı
kutuplaştıran bu iddianızdan dolayı özür dileyecek misiniz? Gezi
Parkı olaylarının bir misilleme olduğunu ve bu olayların içerden ve
dışarıdan koordineli bir biçimde yürütüldüğünü iddia ettiniz. Bu
konu ile ilgili elinizde belgeler olduğunu ve bu ihanet şebekesini
halka açıklayacağınızı ifade ettiniz. Ancak aradan 9 ay geçmesine
rağmen hiçbir belge açıklamadınız? Bu belgeleri ne zaman
açıklayacaksınız? İçişleri Bakanı Sayın Efkan Ala’nın Bank Asya’ya
yönelik olduğu iddia edilen, döviz topladı iddiası bir daha gündeme
getirilemedi. Sayın Bakan bunun belgeli bir iddia olduğunu
söylemişti. Ne Bank Asya ile ilgili ne de başka bir kurumla alakalı
şimdiye kadar bir belge sunulmadı. Bu belgeyi Sayın Bakan’dan
isteyecek misiniz? Eğer böyle bir belge yoksa Sayın Bakan’dan hesap
soracak mısınız? Operasyonların arkasında ABD var dediniz ve ABD
Büyükelçisi'ne yönelik ciddi ithamlarda bulundunuz. Daha sonra
ABD’den gelen uyarılar sonunda bu iddialardan vazgeçtiniz. ABD’nin
bu olaylarla ilgisini ispatlayan belgeleri gerekli kurumlara teslim
edecek misiniz? Yoksa böyle bir belgenin olmadığını, iddiaların
mesnetsiz olduğunu kabul mü ediyorsunuz? Halk Bankası genel
müdürünün evinden çıkan paraların Çorum Osmancık İHL’yi yaptırmak
için ayrılan bağış parası olduğunu söylediniz. Ancak o İHL için
Kalkınma Bakanlığının bütçe ayırdığı ortaya çıktı. Bu çelişkiyi
izah etmeyi düşünüyor musunuz? Urla’da yapılan villalarla alakalı
35 yıldır orada olduğunu söylediniz. Fakat Google Earth
haritasından bu yapıların birkaçı hariç hemen hemen tamamının, daha
yakın zamanda yapılmış olduğu kanıtlandı. Bu ciddi iddiayı vuzuha
kavuşturmayı ya da sözlerinizi geri almayı düşünüyor musunuz?
Sınırdan geçerken savcı tarafından durdurulan TIR'larla alakalı
Türkmenlere yardım götürdüğü açıklaması yapıldı. Fakat bizzat
Türkmenler bu iddiayı yalanladı. TIR'ların ne taşıdığı ile alakalı
ciddi iddialar ortaya atıldı. Kimileri TIR'ların para taşıdığını,
kimileri de Esed’in meşrulaşmasında büyük payı olan dünyada genelde
terör örgütü olarak kabul edilen El Kaide’ye silah taşındığını
iddia etti. Eğer TIR'larda taşınan şey MİT kontrolündeki yardım ise
valiliğe bilgi verilmesi gerekmez miydi? TIR'ların içinde ne olduğu
ile alakalı kamu vicdanını tatmin edecek bir açıklama yapacak
mısınız? Başka partilerden size katılan belediye başkanları ve
milletvekillerini, törenle ve coşkuyla kabul ederken, parti
rozetlerini şahsınız sevinçle takarken, bizzat parti tarafından,
sadece düşüncelerini açıkladı diye disipline verilen ben ve benim
gibi vekillerin istifasının siz ve parti yetkilileri tarafından
ihanet olarak ilan edilmesi yaman bir çelişki, ilkesizlik değil
midir? ABD Başkanı Sayın Obama’yı arayarak Sayın Fethullah Gülen’i
iade etmelerini istediğinizi söylediniz. Sayın Obama’nın da bu konu
ile ilgili 'mesaj alınmıştır' dediğini belirttiniz. Ancak Beyaz
Saray yaptığı açıklamada böyle bir ifadenin olmadığını açıkladı.
Böylelikle dünyada ilk defa ABD Başkanı tarafından yalanlanan bir
Başbakan olarak tarihe geçtiniz. Dünya ve Türkiye kamuoyu önünde
ülkemizin itibarı adına zedeleyici olan bu durumdan dolayı bir
açıklama yapacak mısınız? Her fırsatta eleştirdiğiniz 28 Şubat
sürecinde öğrencilere yapılan baskı benzeri uygulamaların okullarda
müfettişler tarafından yapıldığı iddia ediliyor bu konuda bir
açıklama yapacak mısınız? Devlet kurumları bir partinin, bir
görüşün ya da bir kişinin değil milletin kurumlarıdır. Son dönemde
devlet kurumlarının siyasallaştığına dair kaygılar var. Bu hususta
kamuoyunu aydınlatıp rahatlatacak mısınız?”
CİHAN
Yorumlar