Deniz Baykal: Yolsuzluk virüsü, hukukun ırzına geçiyor
Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, bakanların yolsuzluğu günlük hayatın bir parçası haline getirdiğini belirterek tek parti döneminde bile yargının bağımsız olduğunu söyledi.
Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal,
bakanların yolsuzluğu günlük hayatın bir parçası haline getirdiğini
belirterek tek parti döneminde bile yargının bağımsız olduğunu
söyledi. Baykal, "Hukuku askıya alıyorlar, demokrasiyi çiğnemeye
başladılar. Yolsuzluk, hukuku ifsat etmeye, kokuşturma başladı.
Yolsuzluk virüsü hukukun ırzına geçiyor. Hukuku iğfal ediyor,
hukuku perişan ediyor. Adaleti tahrip ediyor, ortadan kaldırıyor."
dedi.
Seçim çalışmaları nedeniyle Balıkesir'e gelen Baykal, sabah
saatlerinde Sındırgı ilçesinde temel atma törenine katıldı,
ardından partililere hitap etti. Daha sonra Balıkesir'e geçen
Baykal, Altıeylül ilçesi Bahçelievler Mahallesi'nde bulunan
Belediye Başkan adayı Mehmet Ali Çiçek'in seçim bürosunu ziyaret
etti. Ardından Çarşamba Pazarı içindeki parkta partililere seslenen
Deniz Baykal, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna değindi,
hükümeti sert bir dille eleştirdi.
Bu seçim döneminin alışılmış sıradan bir yerel seçim dönemi
olmadığını belirten Baykal, genel seçim havasının olduğunu söyledi.
Memleketin durumunun herkesi derinden etkilediğini ifade eden
Baykal, "Ülkenin gidişatına müdahale etme ihtiyacı içindeyiz,
kaygılıyız, endişeliyiz. Ülkenin geleceğini güvence altına
alınmasını istiyoruz. Ortaya çıkan olaylar hepimizi derinden
yaralıyor. Cumhuriyet tarihi boyunca tanık olmadığımız olaylar
günlük sıradan olarak karşımıza çıkıyor. Bir anda 4 tane bakan
istifa ediyor. Bakan çocukları hapiste. Bakanlardan biri ifade
veriyor: 'Ben yaptım ise Başbakan'ın talimatıyla yaptım. Ahlaki
olan Başbakan'ın istifa etmesi.' diyor. Bir ülkede elbette
bakanların yolsuzluğa karışması büyük olaydır. Ancak bizim karşı
karşıya bulunduğumuz olay bundan değildi. İkinci soruşturma vardı
önlendi. Bir panik ve telaş içinde ilk soruşturmayı şimdi kontrol
etmeye çalışıyorlar. 50 yılda görülmeyen bir olay bu düzeyde bir
yolsuzluk patlamasının milletinin önüne dökülüvermesidir. Ayakkabı
kutularıyla, yatak odalarındaki kasalarla, 'yeşiller geldi' diyen
hanımefendinin açıklamalarıyla. 'Baba geldiler ne yapayım? dediği
zaman, Oğlum danışmanım de' Ne kadar var oğlum? Oğlum danışmanım
de. Evde var? Bir şey yok baba. Bırak oğlum. 1 trilyon lira var."
şeklinde konuştu.
Bunun çok acı bir tablo olduğunu ve Türkiye'ye yakışmadığına dikkat
çeken Deniz Baykal, yolsuzluğun artık çoluk çocuğa düştüğünü
kaydetti. Bakanların yolsuzluğu günlük hayatın bir parçası haline
getirdiğini söyleyen Baykal, "Hediyeler alınıp veriliyor, saatler
alınıyor. Elbiselerin içinde paralar dolarlar geliyor gidiyor. Neye
karşılık, bunun arkasında ne dönüyor? Koca Türkiye'nin ihaleleri.
Başbakan haber gönderiyor, bakan topluyor büyük işadamlarını, '100
milyon koyun ortaya gazeteleri satın alın.' diyor. Bu yeterince acı
bir olay. Ama daha acı olanı bu olayların gereğinin yapılamaması.
Dünyanın başka ülkelerinde de bakan düzeyinde yolsuzluk yapan
çıkabilir, onlar hakkında işin gereği yapılır. Yapılamadığı zaman
kriz çıkar. Bugün Türkiye'de böyle bir manzara var." diye
konuştu.
"YOLSUZLUK MEŞRULAŞTIRILMAYA
ÇALIŞILIYOR"
Ortaya çıkan yolsuzlukların örtbas edildiğini aktaran Deniz Baykal,
bundan sonra başka yolsuzlukların ortaya çıkmaması için
mekanizmaların hukuka, anayasaya, anayasanın temel ilkelerine
aykırı bir biçimde yeniden tanzim edildiğini vurguladı. Yolsuzluğun
meşrulaştırılmaya çalışıldığı uyarısında bulunan Baykal, "Bu
tabloyu aslında ülkemize yakıştırmak mümkün değildir. Bizim
devletimizde cumhurbaşkanlarının çocukları bile yargılandı.
Bakanlar yargılandı. Mahkûm olan bakanlar var, beraat eden bakanlar
var. Herkes hakkında iddia ortaya atılabilir." ifadelerini
kullandı.
"Şimdi Türkiye'de güvenilir bir yargı olabileceğine inanıyor
musunuz? diye soran Baykal, şöyle devam etti: "İstifa eden bakanlar
ile ilgili 4 tane fezleke hazırlandı. 2 ayı geçti hala Başbakanlık,
Adalet Bakanlığı ve Meclis arasındaki 800 metreyi o dosyalar kat
edemediler. Fezleke gelmiyor. Fezlekeden korkan, fezlekeden kaçan
hükümet. Adalet Bakanı, İzmir'deki Başsavcıya telefon açıyor, 'O
dosyayı oradan al bana ver' diyor. Adam direniyor; tutanak tanzim
ediyor. Adamı alıyorlar sürüyorlar. Bu seçimde alacağınız karar,
her şeyi göze alarak, yolsuzlukların üzerine cezalandırılacağını
bile bile giden memleketin dürüst, namuslu savcılarının,
hakimlerinin, emniyetçilerinin yanında mı yer alacaksınız,
yolsuzlukları yapanların arkasında mı yer alacaksınız? Önümüzdeki
seçimin sorusu bu."
"YARGI TEK PARTİ DÖNEMİNDE BİLE BÖYLE
DEĞİLDİ"
Yolsuzlukların adaleti tahrip etme pahasına kapatıldığını anlatan
Deniz Baykal, "Tek parti döneminde bile bağımsız olması gereken
yargıyı, şimdi çok partili dönemde siyasetin emrine sokmaya
çalışıyorlar. Çünkü bulaşmışsın yolsuzluklara, yargı bağımsız
olursa bunları ortaya çıkarır. Susturalım, yargıyı bağımsız
olmaktan çıkaralım. Anayasal suç işliyorlar. Şimdi yolsuzluktan iş
çıktı, devletin rejimini, anayasal düzenini, kuvvetler ayrılığını,
hukukun üstünlüğünü ve yargı bağımsızlığını tehdit eden bir
istikamete doğru sürükleniyorlar. MİT yasası çıkarıyorlar,
interneti kontrol almaya yönelik yasalar düzenlemeye
çalışıyorlar."
"Hukuku askıya alıyorlar, demokrasiyi çiğnemeye başladılar." diyen
Baykal, "Bu daha büyük bir olay. Ya hukuk yolsuzluğun hesabını
görecek ya da yolsuzluk hukuku hukuk olmaktan çıkaracak. Şimdi
Türkiye'de bu ikinci oluyor. Yolsuzluk, hukuku ifsat etmeye,
kokuşturma başladı. Yolsuzluk virüsü hukukun ırzına geçiyor. Hukuku
iğfal ediyor, hukuku perişan ediyor. Adaleti tahrip ediyor, ortadan
kaldırıyor. Adalete inanan dürüst, namuslu vatan evlatlarını,
adalet mensuplarını ve emniyet mensuplarını da çiğnenip geçiyor.
Eziyor geçiyor onları. Niye? Yolsuzluğu ört bas edecek. Yolsuzluk
hukuku tahrip ediyor, bu demokrasi tahrip ediyor. Adaletin tahrip
edildiği yerde, yolsuzlukların cezalandırılamadığı, mazur
görüldüğü, aklandığı, himayede edildiği dönemde demokrasiden söz
etmek mümkün müdür? Demokraside eşitlik esas, kanun herkes için
geçerli. 'Eğer yolsuzluk yapan iktidara mensupsa, bakansa, bakan
çocuğuyla onların ifade vermeye gitmelerine gerek yok' dediniz mi o
ülkede adalet olur ne demokrasi olur mu?" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yönelik eleştirilerde de bulunan
Baykal, kriz dönemlerinde kendisine ihtiyaç duyulduğunu ancak
görevini yapmadığını belirtti. Milletin önüne görev geldiğini
belirterek, 30 Mart tarihini görev zamanı olarak nitelendirdi.
AK Parti'nin oyunun 5 puan düşmesi halinde ne olacağının
görüleceğini söyleyen Baykal, "Başbakan'ın yüreğine korku girdi. 50
50 diye konuşuyordu. Ellileri unuttu. Şimdi 2009 yılında aldığı
38,8 oyun üzerindeki oyun başarı olacağını söylüyor. O korkuya çare
yok. 40 gün sonra sandığa gideceksiniz." değerlendirmesinde
bulundu.
Konuşmasının ardından Deniz Baykal ve beraberindekiler Susurluk
ilçesine hareket etti. CİHAN
Yorumlar