Polis avukatları: 48 saatte 7 kişinin ifadesi alındı

Sahur vakti gözaltına alınan ve hala 49'unun sorgusu devam eden polislerin avukatları yaşanan süreçle ilgili açıklama yaptı. Avukatlardan Bilal Çalışır, "Gözaltı süresinden 38 saat geçmesine rağmen sadece 7 kişinin ifadesi alınmıştır....

Google Haberlere Abone ol
Polis avukatları: 48 saatte 7 kişinin ifadesi alındı

Sahur vakti gözaltına alınan ve hala 49'unun sorgusu devam eden polislerin avukatları yaşanan süreçle ilgili açıklama yaptı. Avukatlardan Bilal Çalışır, "Gözaltı süresinden 38 saat geçmesine rağmen sadece 7 kişinin ifadesi alınmıştır. Sorgu için gerekli olan süre dolmuştur. Şüpheliler sorgu için hakim önünde değil muhafaza için nezarethanede tutulmaktadırlar. Bu saatten sonra sorgu yapılmaz yapılması halinde de hukuka aykırıdır ve geçersizdir." dedi.

Gözaltına alınan ve adliyeye sevk edilen 49 polisin sorgusu hala sürüyor. Şu ana kadar sadece 7 şüphelinin sorgusu tamamlandı. 42 kişi ise hala sıranın kendisine gelmesini bekliyor. Polislerin avukatları, yaşanan sürece ilişkin açıklamalarda bulundu. Ortak hazırlanan metni okuyan Bilal Çalışır, şunları ifade etti: "6545 sayılı kanunun 48. Maddesi ile 5235 sayılı kanunun 10. Maddesinde yapılan değişiklik ile Sulh Ceza Hakimlikleri kurulmuştur. Bu mahkemelerin kuruluşu olağanüstü dönemlere ait hukuki olmayan yargılamaların yapılmasına işaret eden bir çok soru işaretini barındırmaktadır. Bu mahkemeler kuruldukları anda şaibeli ve tarafsız olamayacakları gerçeğiyle karşımıza çıkmışlardır.

Siyasi aktörler aylardır toplumu geren, ayrıştıran bir nefret söylemi ile devlette devam eden yolsuzluk ve rüşvet çarkını ortaya çıkaran başarılı polislere suçlu muamelesi yapılacağı, bu kamu görevlilerine karşı suç isnadında bulunulacağı, buna ilişkin kanunların çıkarılacağını, buna dair hazırlıkların ve projenin tamamlanmasının sonrasında operasyonların yapılacağını kamuoyu önünde defaatle paylaşmışlardır. Sistematik bir kara propaganda ile algı oluşturulmaya çalışılmıştır. Nihayet siyasi iradenin bahsettiği hazırlıklar bitmiştir.

Hakimlik önüne gelinceye kadar polis amirleri sistematik bir işkenceye tabi tutulmuşlardır. Sahur vakti evlerinden alınmış, medyaya intikam görüntüleri vermek için arakadan kelepçe takılmış, ağustos ayında nezarethanede kaloriferler açılmış, 2 kişilik odada 4 kişi kalmaya mecbur bırakılmış, uyumamaları için 24 saat ışıklar açık bırakılmıştır. Oruçlu olan müvekkillere iftar ve sahurda yeterli yemek verilmemiştir.

Hakim önündeki sorgu ise hukuk tarihimize geçecek skandallarla başlamıştır. Avukat meslektaşlarımıza karşı sistematik sindirme daha duruşmalar başlamadan uygulamaya konulmuştur. Mahkeme yargıcı usul ve yasada yer almamasına rağmen sorguya ara vermiş ve soruşturmada görev alan polis memurlarını ve sıfatı belli olmayan kamu görevlilerini yargılamanın odasına almış sonrasında ise herkesin malumu olduğu üzere 'Kaç İsmail kaç' vukuu bulmuştur."

Mahkeme hakiminin daha yargılama başlamadan tarafsız olmadığının paylaşmış olduğu sosyal medya mesajları ile ortaya çıktığını söyleyen Çalışır, "Bu durum yargılama sürecindeki tavırları ile tarafsız olmadığının delilleri ile ortaya koymuştur. Tarafsızlığını yitirdiği kendisine hatırlatılıp dosyadan el çekmesi istenmiştir. Ancak dosya adeta kendisine zimmetlenen mahkeme yargıcı dosyadan el çekmemiş reddi hakim gerekçelerini ise hukuki hiçbir gerekçe göstermeden sadece ret ediyorum demekle yetinmiş, yada gerek yok gibi ifadelerle talepleri savuşturmaya çalışıyor.

Hukuksuzluklar son hızı ile devam etmektedir. Polis amirleri İnsanlık onuruna aykırı bir şekilde gözaltında tutulmaktadırlar. Adliyede bu imkan olmasına rağmen banyo yaptırılmadan 6 gündür nezaret ortamından bekletilmekte, sandalyeler ve bankolar üzerinde yatmak zorunda bırakılmaktadırlar. İnançlara saygılı olduğunu iddia eden siyasi otorite tarafından ramazanda işkenceye maruz bırakılmaktadırlar." şeklinde konuştu.

"Kamuoyundan gelen tepkiler neticesinde Avukatlara yönelik sistematik sindirmenin dozu azalmakla birlikte devam etmektedir." diyen Çalışır, sözlerini söyle sürdürdü: "Sorgudan çıkan meslektaşlarımıza sorgu zaptı verilmemektedir. 26/7/2014 tarihinde kaç İsmail olayı ortaya çıkıp duruşmaya hakim ara verdikten sonra elli avukat arkadaşımızla birlikte duruşma salonunun önünde beklememize rağmen hakim güya sorguyu avukatlar yaptırmamış gibi sorgu zaptına sorgunun 18.25’te tekrar başlatıldığını avukatların ve şüphelilerin duruşmaya gelmediğini bunun için tutanak tuttuğunu ileri sürerek zapta geçmiştir. Oysa bu gerçek değildir. Müvekkillerimiz 8 saat haksız ve hiçbir gerekçesi olmadan sorgusu dahil yapılmadan nezarethanede bekletilmiştir. Reddi hakim talebi gerekçesiz ret edilmektedir. İsnat edilen suçlamalara yönelik belge gösterilmesi talebi ise usulsüz bir şekilde gerek yok şeklinde geçiştirilmektedir.

Bilindiği üzere gözaltı süresi 2 gün önce dolmuştur. Polis memurlarının serbest bırakılıp ifadelerin alınması için daha sonra davet edilmeleri gerekirken, polisler serbest bırakılmamış, savcılık nezdinde muhafaza altına alınmıştır. Yine CMK 91/6 bendine göre; “gözaltına alınan kişi bırakılmazsa en geç bu süreler sonunda Sulh ceza hakim önüne çıkarılıp sorguya çekilir” Hükmü yer almaktadır. Müvekkillerimiz nezarethanede bekletilmektedir. Hakim önünde değillerdir. Hakim tarafından sadece uyap üzerinden kimlik tespiti yapılıp nezarethanede tutulmaktadırlar. Gözaltı süresinden 38 saat geçmesine rağmen sadece 7 kişinin ifadesi alınmıştır. Sorgu için gerekli olan süre dolmuştur. Şüpheliler sorgu için hakim önünde değil muhafaza için nezarethanede tutulmaktadırlar. Bu saatten sonra sorgu yapılmaz yapılması halinde de hukuka aykırıdır ve geçersizdir. Müvekkillerimizin derhal serbest bırakılması gerekir.

Devam eden yargı sürecinde hukuk güvenliği kalmamıştır. Polis amirlerinin ne zaman sorgusunun biteceği yada ne zaman salıverileceği yada bir sonraki aşamada neyle karşılaşılacağı belli değil. Tarafsızlığını yitirmiş siyasi iradenin görevlendirdiği bir hakimin infaz kararı beklenmektedir.

Gelinen durum itibarı ile Mahkeme hakim ve yargı organları kendi girdikleri hukuksuzluğun içinden çıkmak için müvekkillerimiz mağdur etmektedirler. Hukuksuz bir talebimiz olmamasına rağmen savunma hakkını kullanamıyoruz. Bu hukuksuzluğa dur demesi gereken Bayram mesajında huzur içinde arılıyorum diyen cumhurbaşkanına sesleniyoruz ayrıca atamaları yapan hata yaptığını kabul eden İbrahim Okur’a, Halil koç bey size İsmail Aydın ve diğer HSYK üyeleri ile 17 ve 25 aralık soruşturmasında İstanbul Başsavcılığında karargah kuran Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a sesleniyoruz bu hukuksuzluğa derhal, müvekkillerimiz serbest bırakılsın. Yarın bayram olup yeterince mağdur edilen polis amirleri ve ailelerinin daha fazla mağdur edilmemesi için sizleri göreve davet ediyoruz."

CİHAN

Yorumlar