Yazıcıoğlu'nun ölümünde kan donduran şüphe
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopterdeki 2 GPS cihazının sökülmesiyle ilgili görülen davada Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Kemal Yavuz'dan tepki geldi. Yavuz, ortada örgütlü bir yapı olduğunu ifade ederek, "Türkiye'nin gözünün içine bakılarak dosya kapatılmaya çalışılıyor" dedi.
Büyük Birlik Partisi (BBP) Kurucu Genel Başkanı Muhsin
Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişinin hayatını kaybettiği
helikopterdeki 2 GPS cihazının sökülmesiyle ilgili Göksun Asliye
Ceza Mahkemesi'nde 'nitelikli hırsızlık' suçundan 10 kişinin
yargılandığı davaya Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Kemal Yavuz tepki
gösterdi. Yavuz, ortada örgütlü bir yapı olduğunu, imha edilen
cihazların helikopterin düşüş sebebiyle ilgili teknik veri
verebilecek en somut delil olmasına rağmen şüphelilerin hırsızlık
suçundan yargılandığını ifade ederek, "Türkiye'nin gözünün içine
bakılarak dosya kapatılmaya çalışılıyor" dedi.
25 Mart 2009'da Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesinde düşen ve
içerisinde bulunan Muhsin Yazıcıoğlu, BBP Sivas İl Başkanı Erhan
Üstündağ, yardımcısı Yüksel Yancı, BBP Sivas Belediye Meclisi Üyesi
Adayı Murat Çetinkaya, İHA muhabiri İsmail Güneş ve Pilot Mustafa
Kaya İstektepe'nin hayatını kaybettiği helikopterden Argus 5000 ve
Skymap III C isimli GPS cihazlarının sökülmesiyle ilgili Göksun
Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma sonunda 10 kişi
hakkında 'Kişinin ölmesinden yararlanarak hırsızlık' suçundan dava
açıldı.
TEK DAVA 2 İDDİANAME
Göksun Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın iddianamesi, aynı
savcı tarafından 25 gün arayla 'Teknik hata nedeniyle' 2 parça
halinde hazırlandı. 3 Ekim 2016'da hazırlanan ve 9 kişinin 10 yıla
kadar hapsi istendiği ilk iddianameye göre helikopteri arama
çalışmalarına katılan Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı S70
Sikorsky helikopteri 28 Mart'ta kırıma uğradı. Bu helikopterin
soruşturmasını yürütmek üzere 4 kişilik anket heyeti ile Pilot
Yarbay Ebubekir Semih Yüksekkaya, Pilot Yüzbaşı Davut Uçum,
Teknisyen Başçavuş Halil İbrahim Açan, Teknisyen Başçavuş Bekir
Çerikçi, Teknisyen Üstçavuş Cemal Şahin, Teknisyen Başçavuş Suat
Kaplan, Teknisyen Başçavuş Aydın Özsıcak, Teknisyen Başçavuş Nedim
Bakırhan ve Teknisyen Başçavuş Nusret Memiş'ten oluşan 9 kişilik de
teknik heyeti olmak üzere toplam 13 kişilik askeri kaza kırım
heyeti oluşturuldu.
GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKARAN SUBAY, SÖKENLERLE AYNI
BİRLİKTEN
DHA'nın aktardığına göre, İddianameye göre, ilk defa Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül'e 'Meçhul subay' tarafından ulaştırılan görüntülerle
ortaya çıkan GPS cihazlarını sökme anı, teknik heyette yer alan
Nusret Memiş tarafından kaydedildi. 30 Mart 2019'da saat 14.54'te
kaydedilen görüntülerden helikopter enkazının başında elinde
sigara ile çömelmiş bereli askerin Cemal Şahin, elinde tornavida
olan askerin Aydın Özsıcak, onun karşısında enkazın başında duran
askerin ise Nedim Bakırhan olduğu tespit edildi. Görüntüleri ortaya
çıkaran kişi ise, cihazları söken askerlerle aynı birlikte görev
yapan, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK)
tarafından oluşturulan teknik komisyonda görev yapan Pilot Binbaşı
Nezih Göçmen.
'GÖRÜNTÜLERDEKİ BİZİZ ANCAK CİHAZ SÖKMEDİK'
İddianameye göre 15 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a
suikast girişimi iddiasıyla tutuklu yargılanan Davut Uçum ve Aydın
Özsıcak ile teknik heyette yer alan diğer 7 kişi, ara ara sivil
helikopterin yanına giderek 'Ekonomik değeri' olan GPS cihazlarını
almaya karar verdi. İfadeleri alınan Nusret Memiş, Aydın Özsıcak,
Cemal Şahin ve Nedim Bakırhan; cihaz sökme görüntülerindeki
kişilerin kendileri olduklarını kabul ederken, askeri helikopter
enkazına gittiklerinde merak ederek sivil helikopter enkazına bakıp
incelediklerini ancak herhangi bir cihaz söküp almadıklarını
söyledi. Diğer şüpheliler Ebubekir Semih Yüksekkaya, Suat Kaplan,
Davut Uçum, Halil İbrahim Açan ve Bekir Çerikçi de helikopterin
enkazına merak ederek bakıp incelediklerini ve hiçbir cihaz söküp
almadıklarını ifade ederken, görüntülerdeki kişilerin de Aydın
Özsıcak, Cemal Şahin ve Nedim Bakırhan, kameraya alan kişinin ise
Nusret Memiş olduğunu söyledi.
İLK İDDİANAME: DÜŞME NEDENİNİ İSPATA YARAYACAK BİLGİ
İÇERMEYEN CİHAZLAR
Helikopterden sökülen GPS cihazları hakkında da bilgilere yer
verilen iddianamede, "DDK raporu, TBMM Araştırma Komisyonu ve diğer
bilirkişi raporlarına göre helikopter enkazından alınıp götürülen
Argus 5000 isimli cihazın uydudan alınan bilgi ile konum bilgisi
veren ancak aktif hale getirildiğinde her 10 saniye bir konum
bilgisi kaydeden GPS cihazı olduğu, Skymap III C isimli cihazın bir
GPS cihazı olduğu ve uydudan aldığı referansa göre coğrafi konum
belirlemeye yardımcı olduğu aynı zamanda kayar harita olup irtifa
bilgisi verdiği, kazaya konu helikopterden söküldüğü ve
helikopterin beyni olduğu iddia edilen cihazların esasında seyri
sefer için pilotun yararlandığı basit GPS cihazları hükmünde
olduğu, düşme nedenini ispata yarayacak bilgi içermediği, bahse
konu GPS cihazının helikopterin düşme ve ölüm nedenini ortaya
koyacak ses ve görüntü kaydeden cihazlar olmaması nedeniyle bu
cihazların alınmasına yönelik eylemin suç delillerinin gizlenmesi,
değiştirilmesi ve yok edilmesi suçunu oluşturmayacağı, bu nedenle
şüphelilere atılı bu suçun unsurlarının oluşmadığı, eylemin
helikopter sahibi şirkete yönelik pilotunun vefat etmesi
kolaylığından yararlanarak işlenmiş nitelikli hırsızlık suçu
kapsamında kaldığı, olay mağdurunun helikopter şirketi sahibi Esas
havacılık Taşımacılık Turizm Ticaret A.Ş. olduğu" denilerek 9
şüphelinin 10 yıl hapsi istendi.
YİĞİT: BİZ YAKTIK
İlk iddianameden 25 gün sonra 28 Ekim 2016'da, 15 Temmuz darbe
girişimi nedeniyle tutuklu bulunduğu belirtilen Yusuf Yiğit
hakkında ikinci bir iddianame hazırlandı. Yusuf Yiğit hakkında
diğer 9 şüphelilerle birlikte aynı dosya üzerinden sistemsel olarak
iddianame düzenlenmesine rağmen teknik hatadan kaynaklanabileceği
değerlendirilen doküman ekranında Yusuf Yiğit'in isminin çıkmaması
üzerine mahkeme tarafından Yiğit hakkında suç duyurusu bulunmasının
ardından dosyanın soruşturma kaydının yapıldığı belirtilen
iddianamede bir tape dikkat çekiyor. Yusuf Yiğit ile dönemin
Kahramanmaraş İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü Ahmet
Ergeç'in teknik takibe takılan telefon görüşmesinde Ergeç,
helikopterin düşmesiyle ilgili olarak Malatya'da savcılığa şüpheli
olarak ifade verdiğini belirterek konuyla ilgili herhangi bir şey
olup olmadığını sorması üzerine Yusuf Yiğit, "Bir söken ekip var,
bir de sökülen malzemeyi yakan ekip var. Biz de yaktık. Ama işte
hava soğuktu ısınmak için yaktık falan. Yaktıkları şey de mekanik
bir şey ama bu kadar yani fazlasını da bilmiyorum" diyor.
Yusuf Yiğit, ifadesinde suçlamaları kabul etmezken, diğer
şüphelileri de tanımadığını söyledi. Üzerine atılı suçu diğer
şüphelilerle eylem ve fikir biriliği içerisinde işlediği iddiasıyla
Yusuf Yiğit'in de nitelikli hırsızlık suçundan 10 yıla kadar hapsi
istendi.
İKİNCİ İDDİANAME: KAZA NEDENİNİN BELİRLENMESİNE YARDIMCI
OLABİLECEK CİHAZLAR
İkinci iddianamede helikopterden sökülen GPS cihazlarıyla ilgili
olarak da şöyle denildi:
"DDK'nın raporundan da anlaşılacağı üzere kaza mahallinde
bulunamayan ARGUS 5000 CE cihazının 10 saatlik uçuşa ait pozisyon
ve irtifa bilgisinin kaydının yapıldığı, dolayısıyla elde edilen
pozisyon bilgilerinden son 10 saatlik uçuşa ait uçuş rotası, 2
nokta arasındaki uçum süresi ve helikopterin muhtemel süratinin
tespit edilebileceği yine kaza mahallinde bulunamayan Skymap III C
cihazının uçuş pozisyonu uçuş başlangıç ve uçuş bitiş saati, uçuş
tarihi ve uçuş süresi ve toplam çalışma süresine ilişkin bilgilere
sahip olduğu, dolayısıyla elde edilen pozisyon bilgilerinden uçuş
rotası, son uçuşa ait uçuş süresi ve muhtemel suretinin tespit
edilebileceğini değerlendirildiği, sonuç olarak helikopterin kaza
öncesine ait irtifa ve güzergah gibi kaza nedeninin belirlenmesine
yardımcı olabilecek uçuş bilgilerinin elde edilebileceği
değerlendirilen Argus 5000 CE cihazı ile Skymap III C cihazları
muhafaza edilmediği, KSK raporunda bu konuda hiçbir bilginin
bulunmadığı, kaza sonrası enkaza müdahale eden ekip/ekiplerce
yakıldığı veyahut imha edildiği veyahut alındığı ve yok edildiği
gizlendiği."
'DELİLLERİ YOK ETMEK İÇİN YAPILAN EYLEMDE HIRSIZLIKTAN
YARGILANIYORLAR'
Muhsin Yazıcıoğlu'nun ailesinin avukatı Kemal Yavuz, iddianamelerin
her ne kadar 2016'da hazırlanmış olsa da dosyanın yetki tartışması
nedeniyle Kahramanmaraş ile Göksun arasında gidip geldiği, bu
nedenle de davanın 2017'nin sonlarına doğru açıldığını söyledi.
İddianamelerin birleştirildiğini ve bugüne kadar davanın 2
duruşmasının görüldüğünü belirten Yavuz, olayın apaçık suç
delillerini ortadan kaldırmak olduğunu söyledi. Tapedeki Yusuf
Yiğit'in sözlerinin açık bir suç ikrarı olduğunu ve işin planlı bir
şekilde yapıldığını ortaya koyduğunu kaydeden Kemal Yavuz, sökülen
GPS cihazlarının helikopterin düşüş sebebiyle ilgili teknik veri
verebilecek en somut delil olduğunu ve bu nedenle de cihazların
bilinçli olarak alındığını belirterek şöyle dedi:
"Tapelerde açıkça suç ikrarı var. Buna rağmen 'Merak saikiyle
veyahut da maddi menfaat amacıyla hırsızlık eylemdir' deniliyor bu
GPS cihazlarının sökülmesi için. Bunu anlamak için hukukçu olmaya
gerek yok, çok net olarak belli ki suç delillerini yok etmek
maksadıyla gerçekleştirilen bir eylemdir. Suç delillerini yok etmek
için yapılan bir eylemde şimdi hırsızlık olarak yargılanıyor. Bunu
anlamak, kabul etmek mümkün değil. Bu iddianameyi hazırlayan,
iddianameyi kabul ederek bu yargılamayı yapan savcı ve hakim
arkadaşları adalete, insafa davet ediyorum. Biz bunu asla kabul
etmeyiz."
'ASIL AMAÇ YAZICIOĞLU'NUN DOSYASININ
DELİLLERİNİN YOK EDİLMESİ'
Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin ölümüyle ilgili tek bir
tutuklunun olmadığını ifade eden Yavuz, Göksun'da yargılanan
şüphelilerden Yusuf Yiğit'in FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminden,
Aydın Özsıcak ile Davut Uçum'un 15 Temmuz'da Cumhurbaşkanına
suikast girişiminden tutuklu olduğunu, Nusret Memiş ile Yusuf
Yiğit'in ise daha önce haklarında kovuşturmaya yer olmadığına karar
verilen ancak Kahramanmaraş 2'nci Sulh Ceza Mahkemesi'nce
haklarındaki takipsizlik kararı kaldırılan 20 kişiden biri olduğunu
söyledi. Olayın tek dosyada görülmesi gerekirken 7 ayrı dosyada
çözülmeye çalışıldığını belirten Yavuz, şöyle devam etti:
"Dosya parçalanıyor, sürekli ayrıştırılarak, bu kadar dağıtılarak,
parçalanarak birbirinden ayrıştırılarak yapılan bir yargılama var
bunun kabulü mümkün değil. Burada hukuk hatası, usul hatası
yapılıyor. Bunların hepsiyle ilgili verdiğimiz dilekçelerle
uyarılarımız mevcut. Göksun Savcılığı'na defaatle müracaatımız var
'Siz yetkili değilsiniz, yapmayın etmeyin. Ana dosyadan bunun
ayrılması yanlıştır. Bu dosyalar ana dosyanın da failidir. GPS
cihazlarının sökülmesi araçtır asıl amaç Muhsin Yazıcıoğlu'nun
dosyasının delillerinin yok edilmesidir. Asıl amaç Muhsin
Yazıcıoğlu'nun öldürülmesiydi. Bu amaca hizmet eden araç suçlardır.
Bu araç suçlarla ilgili soruşturmanın tefrik edilerek ana dosyadan
ayrılıp başka dosyalarda başka yargı yerlerinde yürütülmesi
sakıncalı, yargılamanın bütünlüğünü ihlal eden bir unsur. Bunun
böyle yapılmaması gerekir' demiş olmamıza rağmen sonuç alamamış
durumdayız. Gerçekten çok üzücü bir şey. hatta Davut Uçum 'Ben 15
Temmuz'dan itibaren bu eylemin suikast olduğunu anladım' diyor.
Hakim dönüp 'Sen nereden anladın, neye göre anladın?' demiyor.
Belki bunun cevabını verecek, belki bir gerekçesi, bir delili var.
Etraflı bir sorgulama yapılamıyor. Neden? Çünkü oradaki hakim
arkadaş sadece hırsızlık yönünden sorguluyor. Ama ana dosya ile bir
bütün olarak yürütülmüş olsa o zaman anlamlı hale gelecek Davut
Uçum'un beyanı."
'DOSYA KAPATILMAYA ÇALIŞILIYOR'
Ortada örgütlü yapı bulunduğunu belirten ve 10 kişinin yargılandığı
davaya müdahil olmak istediklerini ancak bunun mahkeme tarafından
reddedildiğini ifade eden Muhsin Yazıcıoğlu'nun ailesinin avukatı
Kemal Yavuz, son olarak şunları söyledi:
"Bu yapı ortaya çıkarılmadan. Kim talimat verdi? Kimin talimatıyla
siz gittiniz bu helikopterin GPS cihazlarını söktünüz, aldınız?
Kimin talimatıyla söktüğünüz GPS cihazlarını yok etmek için
yaktınız ? Açıkça söylüyor 'Onlar söktü biz de yaktık' diyor. Yakan
şahsa 'Niye yaktınız?' denilmeden, bizim soru sorma hakkımız
verilmeden bir yargılama yapılması son derece hatalı olur. Dosya
Esas Havacılık'ın, helikopter Esas Havacılık'ın olduğu için GPS
cihazları da onların olmuş oluyor, hırsızlık olduğu için de malın
sahibine 'Siz ne diyorsunuz?' deniyor. Bizim taraf sıfatımız
kalmamış durumda. Ben de arz ettiğim sebeplerle dosyaya müdahale
talebinde bulundum. O sanıkların ana dosyadaki bilgilere hakim
olmadan yargılanıyor olması kabul edilebilecek bir usul hatası
değil. Müdahale talebimiz de reddedilmiş durumda. Duruşmalara
katılarak sanıklara soru sorma, sanıkların sorgulanmasını sağlama
imkanımız da elimizden alınmış durumda. Dolayısıyla biz baypas
edilerek yargılama yapılıyor, Türkiye'nin gözünün içine bakılarak
dosya kapatılmaya çalışılıyor. Bu hukuki hatadan bir an önce
dönülmelidir."
HELİKOPTER DÜŞMESİYLE İLGİLİ 7 AYRI
DOSYA
Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişinin hayatını kaybettiği
helikopterin düşmesiyle ilgili; 'Ana dosya' olarak
adlandırılan soruşturmada Kahramanmaraş 2'nci Sulh Ceza
Mahkemesi'nce haklarındaki takipsizlik kararı kaldırılan 20 kişiyle
başlatılan soruşturma, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından
Yazıcıoğlu ailesinin yapmış olduğu şikayet, dönemin Kahramanmaraş
Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Dursun Özmen'in
Kahramanmaraş 1'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı görevi
kötüye kullanma davası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun yüksek
dereceli memurlar hakkında verilen takipsizlik kararının
kaldırılması sonrası başlatılan soruşturma, Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın sivil havacılık, devlet hava meydanları gibi
kurumlarla ilgili yürüttüğü soruşturma, Genelkurmay Başkanlığı
Askeri Savcılığı'nca askerle ilgili soruşturması ve GPS cihazlarını
sökenlerin yargılandığı Göksun'daki dava olmak üzere 7 ayrı dosya
mevcut.
Yorumlar