Latin alfabesine geçiş dönemin sanatına da darbeydi

Yrd. Doç. Dr. Nebi Butasım, Latin alfabesine geçişin, toplumun yanı sıra dönemin hattatlarını da tamamen cahil duruma düşürdüğünü belirterek bu geçişin hem kültürel hem de sanatsal açıdan oluşturduğu zararlara dikkat çekti.

Google Haberlere Abone ol
Latin alfabesine geçiş dönemin sanatına da darbeydi

Latin alfabesine geçiş olarak bilinen Harf İnkılabıyla, hattatların tamamen cahil bir duruma düşerek geçimini çarşı-pazarlarda yapmaya zorladığına dikkat çeken Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam tarihi ve Sanatları Bölümü Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Nebi Butasım, "Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ve Latin alfabesine geçiş hem kültürel kodlarımızı yıktı ve hem de sanat kodlarımızı alıp götürdü." dedi.

Bingöl Üniversitesinde sergilenen hat ve tezhip tabloları hakkında İLKHA'ya konuşan  Yrd. Doç. Dr. Nebi Butasım, Latin alfabesine geçişin toplum üzerinde oluşturduğu olumsuzluklara dikkat çekti.

Bingöl Üniversitesi 10'uncu yıl etkinlikleri kapsamında Kongre Merkezinde hat ve tezhip sanatları sergisi düzenlendiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Butasım, hat sanatının İslam'ın en güzide sanatlarından sayıldığını ifade etti.

Kur'an-ı Kerim'in Arapça harflerle yazılmış olmasından dolayı bu sanatın 1400 yıllık bir geçmişinin olduğuna işaret eden Butasım, sergide talik, sülüs, nesih, divani yazı hat örneklerinin yer aldığını belirtti.

Hat sanatının Bağdat'tan Mısır'a, buradan da İstanbul'a geçerek bu sanatın merkezi haline geldiğini söyleyen Butasım, "Özelikle Hafız Osman, Şeyh Hamdullah, Ahmet Karahisari ve Mustafa Rakımi gibi büyük Üstadlar bu işin pirleri sayılırlar ve en güzel eserlerde onlar vermişlerdir. Bunlar daha çok Kur'an-ı Kerim ayetleri ve hadislerin yazılması ve kelam-ı kibar şeklinde olmuştur. Dil açısından çok katı bir kural yok. Arapça, Osmanlıca, Farsça ve günümüz Türkçesi ile yazılabilmektedir bu hat eserleri. Hat sanatıyla yazılan eserlerin manevi değerine paha biçilmez ve aynı zaman maddi değeri de olan eserlerimiz arasındadır. Talik hattı (Hatt-ı Farisi) Faris kökenli bir hat sayılır. Şu an Prof. Dr. Uğur Derman hocamızın elinde talik hat ile yazılmış bir levha vardır, en eski Hat levhası o olarak kabul edilir. O da Malik Ed-Deylemi tarafından yazılmıştır." ifadelerini kullandı.

Bazı hat yazısı çeşitleri hakkında bilgi veren Butasım, "Celis ve sülüs yazı, yapıların dış cephesi,  iç yapılarda ve giriş kapılarında yazılmakta olup mimari yapılarda kullanılan yazılardır. Nesih yazı, hemen hemen bütün Müslümanlar bilirler, Emevi ve Abbasîler döneminde bu yana nesih yazı Kur'an yazısı olarak bilinir. Kur'an'ın yazıldığı yazı hattın ismi nesihtir. Son dönemlerde Türkiye'de en çok kullanılan yazı çeşitleri bunlardır. Burada aynı zaman divani yazılarla yazılmış eserlerde var.  Osmanlı'da en çok yazışmalarda kullanılmıştır, oldukça girift süslemeli ve okunması çok zordur. Günümüzde hattatlar, biz okuyalım ve yarışmalar için yapmalarına rağmen yine okumada zorlanıyoruz. Osmanlı'da bunun okunması ancak uzman kişiler tarafından yapılıyordu. Osmanlı'da özelikle gizli yazışmalarda kullanıldığı söyleniliyor." dedi.

"Hat sanatında en zor harf 'Elif' harfidir"

Günümüzde hat sanatının fazla rağbet görmediğini ifade eden Butasım, "Maddi anlam, bir alt yapı gerekiyor. Hem de çok sabır isteyen bir sanattır. Diğer sanatlara benzemez; saatlerinizi, günlerinizi bir harf için vermeniz gerekiyor. Kur'an harfi olan Elif'i herkes kolay zan eder, hâlbuki hat sanatında en zor harf 'elif' harfidir, onu yazmak hat bilebilmektir." dedi.

"Osmanlı döneminde en iyi Hattatlar, Bitlis ve Diyarbakır gibi yerlerden çıkmış"

Butasım, konuşmasını şöyle sürdürdü "Dünya genelinde, Osmanlı ve sonrasında hat sanatı ile yazılan eserlerimiz çok değerli ve kıymet görüyor. Avrupa'da ve Amerika'da onların bulunduğu müzeler var, bunlar paha biçilmez fiyatlarda tutuluyorlar. Türkiye'de birçok vakıf ve kuruluş özelikle büyükşehir İstanbul gibi yerlerde hattatlar ve onların yaptığı eserler müzelerde sergilenir. Taşralara gelince bu sanat fazla yapılmıyor, bırakılmış bir kenara atılmış bunu özelikle söylüyorum,  Osmanlı döneminde en iyi Hattatlar, Bitlis ve Diyarbakır gibi yerlerden çıkmış. Misal olarak, Hattat Hamit Aytaç, Diyarbakırlıdır, Türkiye'de bu konuda en iyi hattatlardan sayılır."

Son dönemde özelikle Kültür ve Turizm ile Kalkınma Bakanlıkları tarafından hat sanatının yeniden yapılan projelerle tekrar canlandırılmaya çalışıldığını söyleyen Butasım, hat sanatının eskisi gibi yaygınlaşması için devlet tarafından daha fazla desteklenmesi gerektiğini belirtti.

"Cumhuriyetin ve harf inkılabının ilanıyla halk birden bire cahil statüsüne düştü"

Hat sanatında kullanılan alfabenin,  Cumhuriyet döneminden önce kullanılan alfabe olduğunu hatırlatan Butasım, "Anadolu ve Osmanlı dediğimiz coğrafyada kullanılan alfabeyi herkes biliyordu. Cumhuriyetin ve harf inkılabının ilanıyla bu alfabe elimizden alındı ve halk birden bire cahil statüsüne düştü. Şimdi bir elif harfi ve ya başka bir kelimeyi öğrencilerimiz yazamıyor, zorlanıyor. Çünkü Latin alfabesiyle büyüdük ve onu biliyoruz. Osmanlı'da bu hat sanatı çok revaçtaydı. Hattatlar o dönemde eserlerini altın yaldızla yazarlardı, imkânları vardı. Cumhuriyet döneminde bu sanat bini bir para etmemeye başladı.  Uzun bir süre maalesef bunlar köreldi.  Son 10-15 yıllık süreçte yeniden canlanmaya başladı. Bu da bizim için umut verici güzel çalışmalar var ama buda yeterli değil." diye belirtti.

"Latin alfabesine geçiş kültürel kodlarımızı yıktığı gibi sanat kodlarımızı da alıp götürdü"

Harf inkılabının ilanıyla, hat sanatı ile uğraşan hattatların tamamen cahil bir duruma düşerek, çarşı-pazarda peynir satarak geçimlerini yapmaya başladıklarını ifade eden Butasım, "Hattatların şöyle bir özeliği var; tasavvufî bir gelenekten geldikleri için şikayet etmeleri gibi bakış açıları yoktur, sabırlıdırlar. Zaten bu iş sabır işidir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ve Latin alfabesine geçiş hem kültürel kodlarımızı yıktı hem de sanat kodlarımızı alıp götürdü. Şimdi yeniden inşa sürecindeyiz. Devletimiz kurumlar nezdin de güzel güzel çalışmalara destek veriyor. Bu konuda yeniden bir diriliş söz konusu. İnşallah devamı gelir. Halkımızın yeniden ilgi duyması ile bu sanatın daha iyi yerlere geleceğini düşünüyorum." şeklinde konuştu.

Kaynak: İLKHA

Yorumlar

ihsan işte atatürkü eleştireceksen böyle eleştir dediği doğru bizi kökümüzden kopardı halifeliğin kaldırılmasıda yanlıştır ingilizde halen kıraliyet yokmu