Yılmazer: 7 Şubat cemaat işi değildir, bu tamamen bir karartmadır
Emekli Emniyet Müdürü Ali Fuat Yılmazer, 7 Şubat'ta MİT Müşteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılmasında hedefin Başbakan Erdoğan olmadığını savundu.
Emekli Emniyet Müdürü Ali Fuat Yılmazer, 7 Şubat'ta MİT
Müşteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılmasında hedefin Başbakan
Erdoğan olmadığını savundu. Yılmazer, "7 Şubat cemaat işi değildir,
bu tamamen bir karartmadır. Ben bu işin içerisindeyim. Kimse
milleti kandırmasın. Hedef Başbakan değildi, hedef Hakan Fidan
değildi" dedi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü eski İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat
Yılmazer, Bugün TV’de 'Merkez Siyaset' programında önemli
açıklamalarda bulundu. Yılmazer, Başbakandan izinsiz hiçbir
operasyonun yapılmadığını söyledi. Emekli İstihbarat Müdürü,
Ergenekon, Balyoz, Oda TV, KCK, Atabeyler gibi soruşturmaların
hepsinin Başbakan'a arz edilerek sürdürüldüğü ve tutuklamaların
Başbakanın talimatıyla yapıldığını ifade etti.
KCK’nın ilk deşifresinin İstanbul istihbaratınca olduğunu söyleyen
Yılmazer, KCK kapsamındaki bazı eylemlerin MİT mensuplarıyla
ilişkili olduğunun tespit edildiğini ifade etti. Konuyu bizzat
Başbakan Erdoğan'a ilettiğini belirten Yılmazer, "Mesela eylem
talimatlarının, mühimmat aktarımlarının metropollerdeki sonucu
ölümle sonuçlanmış birtakım eylemlerde arada MİT’le iltisaklı
eleman var. MİT’in elemanları örgütün içerisine nüfuz etmiş, ciddi
haber alma kaynakları var. Sistemin içerisindeki hücreler, yapılar
eylem yapmaya uğraşıyorlar fakat önleyici bir gayret söz konusu
değil. Bunu Başbakana arz ettim. Başbakan hissettiğim kadarıyla
şaşırıyordu bu tespitlere. Başbakandan perspektif almadan KCK
düzleminde hiçbir operasyon yapılmamıştır." diye konuştu.
Ali Fuat Yılmazer, iddia edildiği üzere 7 Şubat'ın AK Partiyle
cemaatin kırılma noktası olmadığını savundu: "Bunu bu şekilde
kullanmamak ve takdim etmemek gerektiğini düşünüyorum. Çünkü
Ergenekon operasyonları süreci, KCK operasyonları süreci… Ben bu
işin içerisindeydim, ben başlatıcısıydım. Bu iş cemaat meselesi
değildir. Bu başlı başına bir karartma işidir. 1999 yılında
telekulak skandalı ortaya çıkan insanlar alelacele bir cemaat
çalışmasına başladılar. Şimdi bugün de aynısı oluyor. Niye cemaat
düzleminde tartışıyoruz? Bu cemaat AK Parti meselesi değildir.
Kimse Türk toplumunu kandırmasın."
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın savcılık tarafından ifadeye çağrılması
konusuna da değinen Ali Fuat Yılmazer şöyle konuştu: "Bazı
eylemlerden MİT kurumunun elemanları marifetiyle haberdar olduğu
ortaya çıkmış. Savcılık, MİT yetkililerine şunu sordu: Siz haberdar
olduğunuz bu bilgileri devletin ilgili makamlarıyla paylaştınız mı?
Bu eylemlerin önlenmesi için gerekli tedbirleri aldınız mı?
Zannediyorum ki kanunen, hukuken gerekli gerekçeler ortaya
konulamadı ve savcılık makamı bu anlamda tatmin olmadı. Dolayısıyla
işlenen suçların kurumun bilgisi dahilinde olup olmadığı bilgisine
başvurulacak idi. MİT’in adının karıştığı bir soruşturma söz
konusu. Hakan Fidan ifade vermeyecek de nasıl çözeceksiniz? Sonra
Başbakanın çok sert bir tepkisi oldu. Benim anlamakta güçlük
çektiğim taraf o tepkidir. O soruşturmanın hedefinde Başbakan
yoktu, Hakan Fidan yoktu, MİT yöneticileri, bir kurum olarak MİT
yoktu. Ne yazık ki MİT yöneticileri ifadeye gelmediler. Gelmemekle
ve bu soruşturmanın önü kesilmeye çalışılmakla o suçlara da bir
nevi ortak olunmuş oldu."
SELAM TEVHİD VE DİNLEMELER
Dinlemeler konusuna da değinen Yılmazer, "Dinleme sayılarının
basında geçen bu sayılarla örtüşmesi mümkün değil. Ben merak
ediyorum niye bu kadar abartıyorlar. Kanunsuz dinleme yapıyorlarsa
bir tane ile yedi bin tane arasında bir fark yoktur ikisi de aynı
suçtur aynı cezayı alır. Bunun olması mümkün değil çünkü teknik
imkanı yoktur. Bunun olmayacağını görünce sayıları yoruma geçtiler.
Yok işte hepsi dinlenmiyor ama karşı telefonlar dinleniyor dediler.
Bu zaten normal bir durumdur. Ama siz bunlardan sadece fezlekeye
konu olanları alırsınız. Ve bu suç görüşmeleri karşı tarafı
suçlayıcı nitelikte olmaz. Söylenen sayılar teknik olarak mümkün
değil. Bir dinleme yasal usule uygunsa kanunidir. Yasal usule uygun
değilse kanuni değildir."
"İstanbul Terörle Mücadele Şube müdürlüğü kapasite itibariyle 2 bin
500 den fazla kişiyi dinleyemez. Ve dinleme yapılan örgütler sadece
bununla kısıtlı değil. Bu terör örgütlerin içinde devrimci karargah
var ve bir sürü örgüt var. Bunlardan en az sayısı olan belki Selam
Tevhid örgütüdür. En fazla dinleme yapılacak olacak sayı 300'dür,
500'dür. Emniyette bunu yapacak eleman yok. Ve dinleme kararı
aldığınız kişileri dinlemek zorundasınız. Dinlemezseniz soruşturma
yapılır o polis hakkında. Bundan dolayı emniyet dinleyebileceği
kadar dinleme kararı aldırır. Selam Tevhid soruşturması 3-4 yıldır
devam eden bir soruşturma. Hemen kenara atılacak bir soruşturma
değildir. Üzerine çalışılmış uğraşılmış bir soruşturmadır. Ve
soruşturmayı yapanlar en etkili ve yetişmiş bir ekiple yapılıyor.
Zaten soruşturma içinde eğer önemli isimler soruşturuluyorsa çok
dikkatle yapılmış bir soruşturmadır" ifadelerini kullandı.
CİHAN
Yorumlar