Eylemler neden etki etmiyor?

Burada bir sorun var

Sorunun iki boyutu var.

İlki İsrail içerisinde bulunduğu şartlar hasebiyle devletin dinî otoriteler tarafından sorgulanması ve dinin ülke içerisinde etkin bir rol oynamasıdır. Yani din devletidir.

İsrail’deki Yahudi toplumunun yaklaşık olarak yarısı İsrail kimliği, Yahudi kimliğinden önce gelmektedir. Fakat bu durum hayatta kalabilmesi için Yahudi bir devletinin gerekliliği inancını reddettikleri anlamına gelmemektedir.

İkincisi kendimizi “müslümanlar” olarak adlandıran bizler, inandığımız dini yaşamıyoruz. İnandığımız Allaha güvenmiyoruz.

Bize bağışlanmış toprakları beğenmiyor göç ediyoruz. Bize bağışlanmış devleti dini kurallarla yönetmeyi bir tarafa bırakın, dini dışladığımız yetmiyor, laiklik temelli oluşturduğumuz anayasal sistemde hep birbirimizin haklarını gasp ediyoruz.

Yasayı delecek aralıklar arıyoruz.

Türkiye bağlamında birkaç örnek verecek olursak;

Devlet işlerinde şurada adamımız var işimizi halleder.

İhalelerde, ihale verilmek istenen adamın özelliklerine göre ihale şartnamesi hazırlamak.

Yolda yürürken yere tükürmek, yerlere çöp atmak, sigara izmariti atmak, park bahçeleri kirletmek, denizleri kirletmek, hava kirliliği yapmak.

Sınıf ayrımı yapmak. İnsanları kişiliğine dürüstlüğüne göre değil, giydiği elbiseye arabasının ve telefonunun markasına, oturduğu semte göre değerlendirmek.

İnsanların inanç özgürlüğü farklı din ve mezheplere tabi olanlara hayat hakkı tanımamak. Irkçılık yapmak.

Toplumun ifsadına ve aile yapısına yönelik cinsiyet değişikli LGBT ve benzeri örnek teşkil edecek haller içerisinde yer alınmasını normal karşılamak.

Filistin’de müslümanlara yapılan zulümlerden hemen sonra piyasada İsrail markalarına ürünlerine boykot başlar ve bu boykot tahminen on gün sürer sonra her şey kaldığı yerden devam eder.

Camide müslüman, camiden çıkınca merhamet, helal, haram, adalet dikkat etmedikçe, bizim meydanda iki slogan atıp İsrail bayrağı yakarak eve gelmemiz, evde kumanda çerez ah vah etmemiz devam ettikçe, İsrail Filistin'de kardeşlerimize zulüm etmeye devam edecek, bizden korkmayacaktır.

İlber Ortaylı

"'Her nefis ölümü tadacaktır.' Ayetini Sadece tabutlara ve mezarlıklara değil, bankalara ve makam koltuklarına yazmalı." diyor. Bence sayamayacağımız kadar çok yere yazmamız gerekir.

Selahattin Eyyubi bir Cuma hutbesinde konuşurken bir genç kalkar ve

- Ey Selahaddin Kudüs işgal altında, sen burada konuşuyorsun. Der

Selahaddini Eyyubi cevap vermez.

Bir gün sonra sabah namazı kılındıktan sonra cemaate döner ve sorar o genç buradamı, diye
cemaat yok derler.

Rabbimiz; Rad Suresi 11. Ayette “Bir toplum kendi özünde olanı değiştirmedikçe, Allah onların halini değiştirmez.” der.

İşte bizler samimi olmadıkça hiçbir şey değişmeyecektir.