Euro neden düşüyor, daha da düşer mi, etkileri neler olacak?

Euro neden düşüyor, Avrupa Birliği resmi para birimindeki kan kaybı dün açıklanan veriler sonrasında daha da hızlandı. Dolar karşısındaki düşüşünün yanında TL karşısında da düşmesi bu para birimine yatırım yapanların meraklandırmaya başladı. Peki, euro neden düşüyor? İşte sebepleri:

Google Haberlere Abone ol
Euro neden düşüyor, daha da düşer mi, etkileri ne?

Euro neden düşüyor, daha düşer mi, etkileri neler olacak, sorusu bugünlerde ekonomistler başta olmak üzere bu para birimine yatırım yapan ve onun üzerinden yatırımlarını gerçekleştirenlerin endişeyle sorduğu soru olmaya devam ediyor. Zira ABD merkez bankasının faiz kararını açıklamasından sonra zaten kan kaybeden euro dolar karşısında bir anda erimeye başladı. Amerikan doları 1840 lira seviyelerinde seyrederken, euro ise TL karşısında 18 liranın altına düştü. Şu anda piyasada 17,97 liradan işlem görüyor.

Euro neden düşüyor?
Euro neden düşüyor?

 

Avrupa Birliği ülkelerinin kullandığı ortak para birimi euro, çıktığı ilk günden bu yana dolardan hep daha değerliydi. Ta ki küresel krizler baş gösterene kadar. 

Başta pandemi süreci olmak üzere Rusya-Ukrayna savaşı, küresel çip krizi, gıda krizleri ve kuraklık gibi nedenler dünyanın birçok ekonomisini olmusuz etkilemiş durumda. Birçok ülke bu süreçte iflas etti, borçlarını ödemeyeceğini duyurdu. Mesela bunlardan biri de Sri Lanka'ydı. 

Pandemi sürecinden en fazla etkilenen bölge Avrupa Birliği olmuştu. Bu nedenle sarsıntıya uğrayan Avrupa ekonomisine bir de Rusya krizi eklenince kıta ekonomisi iyice gerilmeye başladı.

Almanya gibi kıtanın en güçlü ekonomisinin göbeğinden bağlı olduğu Rus enerjisinin bu kış kıtaya verilemiyor olmasının getirdiği kriz başlı başına gerilime ve sıkıntılara yeterli durumda. Zira eurodaki düşüşün en büyük nedenlerinden biri de enerji krizidir. 

Artan doğal gaz fiyatları ve Rusya'nın gaz tedarikini durduracağı korkusu karşısında Euro Bölgesi'ndeki ekonomik istikrarın bozulması, AB ortak para birimini aşağı çekiyor. Almanya ve İtalya gibi büyük ekonomilerin Rus gazına aşırı bağımlılığı, yatırımcıları tedirgin ediyor. Ekonomistler, Euro Bölgesi'nde ABD'dekinden çok daha hızlı ve sancılı bir resesyon (ekonomik durgunluk) öngörüyor.

Avrupa ülkeleri şu anda resesyon tehlikesi altında bulunuyor. Yani artan faizler ve enflasyon nedeniyle büyümelerinin yavaşlaması ve hatta durması anlamına geliyor bu.

Avrupa tarafında dün İngiltere Merkez Bankası (BoE), politika faizini 50 baz puan artırarak yüzde 2,25 ile son 14 yılın en yüksek seviyesine çıkardı.

Arka arkaya 7. kez faiz artırımına giden Banka'nın kararının ardından sterlin/dolar paritesi 1,1212'yle 37 yılın en düşük seviyesini gördü.

İsviçre Merkez Bankası da dün politika faizini 75 baz puan artırarak 8 yıldır süren negatif faiz dönemine son verirken, İsviçre frangı, dolar karşısında yüzde 1'in üzerinde değer kaybetti. Aynı gün faiz kararını açıklayan Norveç Merkez Bankası da politika faizini beklentiler doğrultusunda 50 baz puan artırarak yüzde 2,25'e yükseltti.

Kararlar sonrası 10 yıllık tahvil faizi İngiltere'de 14 yılın zirvesini görürken, İsviçre'de 3 ayın en yüksek seviyesine çıktı. Almanya'nın 10 yıllık tahvil faizi de Eylül 2013'ten sonra ilk kez yüzde 2'yi test etti.

Bu gelişmeler sonrası para piyasalarında, Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) ekim ayı toplantısında politika faizini 75 baz puan artıracağı ve yıl sonunda yüzde 3'ün üzerine çıkaracağı beklentileri fiyatlanmaya başladı.

Avrupa'da yüksek faiz döneminin gelecekte devam edeceğine ilişkin beklentiler, halihazırda enerji kriziyle mücadele edilen ve enflasyonist baskıların sürdüğü bölgede resesyon endişelerini artırdı.

Söz konusu endişelerle Stoxx 600 endeksi dün Şubat 2021'den bu yana en düşük seviyeyi görürken, Almanya'da DAX 40 endeksi yüzde 1,84 ve Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 1,87 azalışla 2,5 ayın en kötü kapanışını gerçekleştirdi. İngiltere'de FTSE 100 endeksi de yüzde 1,08 değer kaybıyla 20 günün en düşük seviyesinden kapandı.

Avro/dolar paritesi dün 0,9809 ile Ekim 2002'den bu yana en düşük seviyeye gerilemesinin ardından bugün 0,9830'da dengelenirken, Avrupa'da endeks vadeli kontratlar yeni güne de düşüşle başladı.

Enerji krizinin derin etkilediği Avrupa'dan bütün dünya etkilenmeye başladı. Dünya ekonomisindeki fiyatlar dengesi alt üst olmuş durumda. 

Uzak doğu ülkesi Japonya bile enflasyonla mücadele için 24 yıla aradan sonra ilk kez faiz artırımı kararı aldı.

Japonya Merkez Bankası (BoJ) ise emsallerinin aksine ultra gevşek para politikasını değiştirmeyerek dünya genelinde negatif faiz uygulayan tek merkez bankası konumuna geldi.

ING'nin Almanya ve Avusturya baş ekonomisti Carsten Brzeski DW'ye verdiği mülakatta, "Para, daha yüksek getirilerin olduğu yere gidiyor," tespitini yapıyor ve ekliyor: "Küresel ekonomideki kasvetli hava ve devam eden belirsizliklerle birlikte, yatırımcılar şu anda bazı büyük küresel risklere daha az maruz kaldıkları için, doların sunduğu göreceli güvenliği tercih ediyor."

EURO DAHA NE KADAR DÜŞER, VATANDAŞI NASIL ETKİLER?

Euronun düşmesi, halihazırda rekor düzeydeki yüksek enflasyon nedeniyle sarsılan Avrupalı hane halkları ve işletmeler üzerinde daha fazla baskı oluşturacak. Daha zayıf bir para birimi, çoğunlukla dolar üzerinden yapılan ithalatı daha da pahalı hâle getirecek. İthal kalemleri eğer hammadde veya ara mallar ise yüksek maliyetler oluşacak ve bu da yerel fiyatları daha da yukarı çekecek.

Normal zamanlarda zayıf bir euro, Almanya gibi ihracata dayalı ekonomiler için aslında olumlu. Zira ödemeler güçlü dolarla yapıldığından Almanya kaynaklı mal ve hizmetlere talep artar ve bu da ihracatı yukarı çeker. Ancak şu anda küresel tedarik zincirindeki ciddi sorunlar, yaptırımlar ve Ukrayna'daki savaş nedeniyle pek de normal bir dönemden geçmiyoruz.

Avrupa'ya gelen ABD'li turistler için de zayıf euro büyük bir nimettir. Örneğin, parite seviyesinde teorik olarak bin doların karşılığı bin euro ediyor. Oysa bu yılın şubat ayında, aynı miktarda doların karşılığı yaklaşık 900 euroya denkti. Avrupa mallarını ithal eden Amerikan firmaları için de maliyetler artık daha ucuz.

Avrupa'daki enerji krizi derinleştikçe euronun, paritenin daha da altına düşeceğine dair beklentiler arttı. Halka açık bir şirket olan Nomura International'ın stratejistleri, euronun kış aylarında 0,95 dolar seviyesine kadar düşebileceğini tahmin ediyor. ABD'li yatırım bankası Morgan Stanley ise Avrupa ortak biriminin, bu çeyreğin sonundan önce 0,97 dolara düşmesini bekliyor.

Avrupa Birliği, Rus petrol ve gazına daha az bağımlı hale gelmeye çalışırken, elektrik kesintileri ve enerji darboğazı ihtimaline karşı alternatifler de arıyor. Bu esnada enerji maliyetleri de yükselmeye devam ediyor.

Zayıf euro ve bunun sonucunda yükselen fiyatlar, faiz artırımına diğer merkez bankalarından çok daha geç başladığı için eleştirilen Avrupa Merkez Bankası'nı zor durumda bırakıyor.

Enflasyonu kontrol altına almakla görevli olan Merkez Bankası için durum, euronun sadece dolar karşısında değil, İsviçre frangı ve Japon yeni gibi diğer para birimleri karşısında da zayıflamış olması nedeniyle daha da karmaşık bir hâl alıyor.

Eurodaki düşüş, Merkez Bankası'nın temmuz ayında, haziranda yaptığı faiz artışının iki katına çıkarak 50 baz puana yükseltmesine neden olan faktörlerden biriydi. Politika faizinin yakın gelecekte 50 baz puan daha artması kuvvetle muhtemel görünüyor. Hatta bunun yetersiz olacağını savunup en az 75 baz puanlık faiz artışı isteyenlerin sayısı da giderek çoğalıyor.

ÖZETLE

Özetlemek gerekirse; euronun düşmesine neden olan birçok neden var. Bunların başında: 

- ABD'nin giderek parasını güçlendirmesi, doları yükseltmesi

- Rusya-Ukrayna savaşının, enerji, gıda, mülteci krizi gibi sebepleri

- Pandemi süreci nedeniyle oluşan enflasyonlar

- İngiltere'nin birlikten ayrılarak kendi ekonomisini güçlendirmeye çalışması

- Birlik içindeki bazı üyelerin Ukrayna savaşında Rusya'dan yana tavır takınması

 


 

Yorumlar