6 bağımsız milletvekilinden 'Demokrasi Bildirisi'
Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal, kendisi başta olmak üzere eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile milletvekilleri Hakan Şükür, Hasan Hami Yıldırım, Haluk Özdalga ve Erdal Kalkan adına 'Demokrasi Bildirisi' okudu.
Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal, kendisi başta olmak
üzere eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile
milletvekilleri Hakan Şükür, Hasan Hami Yıldırım, Haluk Özdalga ve
Erdal Kalkan adına 'Demokrasi Bildirisi' okudu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) basın toplantısı düzenleyen
İdris Bal, Türkiye'nin geçmişte antidemokratik süreçler yaşadığını,
28 Şubat süreci ve o süreçte yaşananların hafızalarda tazeliğini
koruduğunu vurguladı. Son dönemde Türkiye'nin yine antidemokratik
bir süreç içerisine girdiğini belirten Bal, "Ülkemiz hem İslam
Dünyası, hem de gelişmekte olan ülkeler açısından model ülke olarak
kabul edilirken, son gelişmelerle model olmak bir tarafa kendisi
bölgede bir sorun haline gelmektedir. Bu anlamda hem 28 Şubat
sürecinin yıl dönümü olması nedeniyle, hem de içinde bulunduğumuz
anti demokratik adımların atıldığı bu süreçte demokrasiye,
şeffaflığa, hesap verebilirliğe barışa, ortak yaşam bilincine,
evrensel değerlere inanan insanlar olarak, hayati konuların
kamuoyuna hatırlatılmasının faydalı olduğunu düşünerek aşağıdaki
hususlara dikkat çekmek istiyoruz." dedi.
Bal'ın okuduğu Demokrasi Bildirisi şöyle:
"- Darbe meşru olmayan yollarla, Anayasa’da ve yasalarda yer
almayan bir şekilde gücü elde etmektir. Darbe sadece silahla,
tankla yapılmaz. Şu anda yürütme, yasamadaki çoğunluğu da arkasına
alarak yargıyı kontrol etmektedir. Bu aslında adı konulmamış bir
darbedir. Türkiye’de sistem tıkanmıştır. Türk demokrasisinin
istikrarı, imajı ve hukuk devleti gereği sistemin önü açılmalı,
Türkiye normalleşmelidir.
- Kuvvetler ayrılığı, demokrasinin vazgeçilmez bir gereğidir.
Kuvvetler ayrılığı yöneticilerin, yönetimin ceberutlaşmaması,
diktatörleşmemesi için demokrasilerde temel kural haline gelmiştir.
Türkiye’de şu anda kuvvetler ayrılığı ortadan kalkmıştır. Yargı,
yürütme ve yasamanın çoğunluğunun kontrolüne girmiştir. Derhal
kuvvetler ayrılığı tesis edilmelidir.
- Yeni yasalaşan HSYK düzenlemesi demokratik bir ülkede
düşünülemez. Yargıyı kontrol ve baskı amaçlıdır. AB normları
açısından kabul edilemez bir düzenlemedir. Yargı bağımsızlığı
acilen tekrar tesis edilmeli ve baskılar sona ermelidir.
- Hakim ve savcıların keyfi olarak yer değişikliğine tabi tutulması
kabul edilemez ve bu yargıya, yargı bağımsızlığına bir
müdahaledir.
- On bin civarındaki polisin bir gerekçe gösterilmeden, tasfiye
mantığı ile yerlerinin değiştirilmesi, özellikle terörle mücadele,
organize suçlar, mali suçlar, istihbarat gibi yerlerdeki mesleki
tecrübesi olan kişilerin yerlerinin değiştirilmesi, ülkenin iç
huzuru ve güvenliği açısından önemli zafiyetler oluşturabilir.
- Şeffaflık, demokrasinin temel prensiplerinden biridir. Bunun için
ise düşünce ve ifade hürriyeti medyanın, STK’ların, Düşünce
Kuruluşlarının ve Üniversitelerin özgür olması şarttır. Birçok
örnekle sabit olduğu gibi, özellikle Türkiye’de medya ve medya
mensupları üzerinde baskılar bulunmakta, talimatlar verilmektedir.
Medya ve medya mensupları üzerindeki baskılar kabul edilemez, her
kesime yönelik tüm baskılar derhal sona ermelidir.
- Üniversite ve düşünce kuruluşları bağımsız olmalıdır. Baskı
altında hür düşünce gelişemez, hür analizler çözümlemeler
yapılamaz.
- İnternet düzenlemesi demokratik bir ülkede düşünülemez. İnternet
düzenlemesindeki kararlar ülkemizi maalesef bir muhaberat devleti
yapma yolunda alınan kararlardır.
- MİT’e dair düzenleme demokratik bir toplumda kabul edilemez
niteliktedir. İleride operasyon yetkisi suiistimallere, ciddi
sorunlara yol açabilir. Denetim eksikliği ciddi riskleri
beraberinde getirebilir.
- Yaşanan olaylar açısından baktığımızda Sayın Cumhurbaşkanı
üzerine düşen görevi yerine getirememiştir. Cumhurbaşkanlığı makamı
sembolik olmakla beraber devlet kurumlarının arasında ahenkli bir
çalışmak gibi bir görevi vardır. Ancak son süreçte ülkenin sistemi
açısından son derece kritik gelişmeler yaşanırken Sayın
Cumhurbaşkanı bu misyonunu yeterince yerine getirememiştir.
Özellikle özgürlüklerin son derece önem kazandığı, teknolojik
gelişmelerin hızla ilerlediği, internetin bir insanlık hakkı olduğu
bu dönemde internetin doğasına aykırı olan bir internet yasasını
onaylaması daha sonra HSYK düzenlemesini onaylaması bunun bir
göstergesidir. Yolsuzluklara, yargının kontrol ediliyor olmasına
karşı ciddi, net uyarılarda bulunamamıştır.
- Hesap verebilirlik, demokrasinin bir gereğidir. Sayıştay
güçlendirilmeli, yetkileri iade edilmeli, statüsü dünyadaki birinci
sınıf demokrasilerdeki yere getirilmelidir.
- Partiler kurumsallaşmalı, lider partisi olmaktan çıkmalıdır.
Liderlerin partisi algısı, partilerin lideri algısına
dönmelidir.
- Parti içinde tahammül gücü, hazım kapasitesi artmalıdır. Parti
içi demokrasi ve milletvekili saygınlığı, bağımsızlığı olmadan
gerçek bir demokrasi tesis edilemez. Bunun için ise başta seçim
kanunu değiştirilmeli, gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Parti
içerisinde öz eleştiri, beyin fırtınası, istişare yapabilecek
mekanizmalar geliştirilmelidir.
- 'Tabular' üzerinden siyaset bitmelidir. Din, tarih, Atatürk,
laiklik ve her türlü klasik tabu üzeriden siyaset sona
ermelidir.
- Bir Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Budist, Ateist ya da başka biri
dünyanın her yerinde siyaset yapabilmelidir. Siyasetin ön şartı
içinde siyaset yapılan toplum ile toplumun farklı renkleri ile
barışık olmak, onların inançlarını, kültürlerini yaşayabilmeleri
için imkan hazırlamak ve onların toplumun ve devletin farklı
yerlerinde yer alabilmeleri için uygun meşru kanallar açmaktır.
Siyaset projeler üzerinden yapılmalıdır.
- Türkiye’de siyasi partiler arasındaki ideolojik makas çok
açıktır. İdeolojik makas daralmalı, partiler birbirleri ile
savaşmaya hazır aktörler olarak algılanmak yerine, hizmette yarışan
dost aktörler olarak algılanmalı ve partiler arası ilişkiler
çatışma yerine işbirliği, istişare, beyin fırtınası formatına
oturtulmalıdır.
- Siyaset yatırım alanı olmaktan çıkarılmalıdır. Siyasete,
servetine servet katmak, almak için değil, vermek için
girilmelidir. Şeffaflık, hesap verebilirlik, medya bağımsızlığı,
bağımsız- tarafsız yargı, ideal bir ihale kanunu gibi unsurlar bu
bağlamda son derece önemlidir.
- Türk siyasetinde köşeli, ilkeli, medeni, cesur, kişilere değil
ilkelere kendini adamış, demokrat, özgür insanlar daha fazla yer
almalıdır.
- Dış siyasetimiz tekrar barış mantığına, kazan kazan mantığına,
tıpkı Suriye ile İsrail’i barıştırmak için arabuluculuk yaptığı
model bir formata geri dönemlidir.
- Ne şekilde olursa olsun, kimler karışırsa karışsın, her türlü
yolsuzluk sonuna kadar soruşturulmalı, yargılanmalı ve yolsuzluğa
giden tüm yollar kapatılmalıdır.
- Siyasetçilerin kişisel hırsları ve kariyerleri için devlet
sistemi bozulmamalıdır. Devletin DNA’ları ile oynanmamalıdır.
Sistemdeki bozukluk ekonomik istikrarsızlığı getirecek ve zaten
borçlu olan toplumu daha da borçlu ve ekonomik olarak sıkıntılı
hale getirecektir.
- Siyasal ahlak montaj argümanlarıyla harcanacak kadar değersiz
değildir. Siyasal ahlakın korunması en başta siyasetçinin
görevidir. Gerçek neyse bağımsız kurumlar tarafından ortaya
çıkarılmalıdır.
- Bu ülkede bir daha ne 28 Şubat yaşanmalı ne de insanların
birbirlerini bitirme planları yaptığı, fişlemelerin yapıldığı
antidemokratik uygulamalara müsaade edilmelidir. Evrensel
değerlerin ve projelerin hazırlandığı, gençlere, kadınlara ve
girişimcilere yeni imkanların tanındığı yeni hikayelere, makul
olana, evrensel standartlara ve gerçek birinci sınıf demokrasiye
ihtiyaç vardır." CİHAN
Yorumlar