BBP'li Korukçu: Devlet, namusuna bedel ödetme konusunda sınıfta kaldı

Diyarbakır Lice'de Türk bayrağının gönderden indirilmesine tepki gösteren Büyük Birlik Partisi (BBP) Erzurum İl Başkan Yardımcısı Serkan Korukçu, hükümeti eleştirdi. Korukçu, "Devlet, kendi namusunu ayaklar altına alanlara bedel ödetme...

Google Haberlere Abone ol
BBP'li Korukçu: Devlet, namusuna bedel ödetme konusunda sınıfta kaldı

Diyarbakır Lice'de Türk bayrağının gönderden indirilmesine tepki gösteren Büyük Birlik Partisi (BBP) Erzurum İl Başkan Yardımcısı Serkan Korukçu, hükümeti eleştirdi. Korukçu, "Devlet, kendi namusunu ayaklar altına alanlara bedel ödetme konusunda sınıfta kalmıştır. Bayrağını gönderden indirmek isteyen güçlere bedel ödetme noktasında acze düşmüştür." dedi.

Yazılı açıklamada bulunan BBP İl Başkan Yardımcısı Korukçu, iktidarı şu sözlerle eleştirdi: "İktidara geldikleri dönemden beri Büyük Ortadoğu Projesinin önemli ayaklarından birisi olarak görülen Kuzey Irak sınırında konuşlandırılması planlanan ve Güneydoğu Anadolu Bölgesini de kapsayan özerk Kürdistan için Avrupa Birliği Uyum Süreci bahaneleri ile paket paket önümüze sunulan demokratikleşme paketleri bizlere bir meyve daha verdi. Bu paketlerle olmayan bir kavga gündeme geldi. AKP iktidarına kadar bu ülkede sadece Devlet-PKK çatışması varken, sözde paketler neticesinde artık ülkemizde önü alınmayacak bir Türk-Kürt kavgasının önü açılmış oldu. Dağda eşkıyalık eden bir çete meşru bir zemin kazandı, yandaşları arttığı gibi Meclis'ten içeri girdiler, bununla da kalmayıp İmralı'da yatan bölücü başı Öcalan müzakerelerde sözde arabuluculuk vasfı ile sahne önüne getirilirken asıl amaç bölücü başının aktif siyasete yavaş yavaş sokulmasıydı. Kendisine 'sayın' ifadesinin kullanılması da bunun en bariz örneklerinden birisidir. Kamu kurum ve kuruluşları ve bankalardaki TC ibaresinin kaldırılması, Güneydoğu'da bazı bölgelerde 'Ne Mutlu Türküm Diyene' levhalarının kaldırılması, bir türlü gündeme bile getirilemeyen örgüt tarafından öldürülen 9 köy korucusu yetmezmiş gibi, günlerdir kesilen yollar yetmezmiş gibi, şimdi de özerklik naraları atanlar bayrağımızı indirildiler. Hem de askeri bir alanın hemen yanı başında. Anayasal olarak suç işleyen kaçakçılara bedel ödeyen devlet, kendi namusunu ayaklar altına alanlara bedel ödetme konusunda sınıfta kalmıştır. Bayrağını gönderden indirmek isteyen güçlere bedel ödetme noktasında acze düşmüştür. Geçmişte toprağı için canını seve seve siper eden ecdadına karşı üzerindeki vebali ödeme noktasında sınıfta kalmıştır. Kınayarak bayrağa sahip çıkılmaz. Çok merak ediyoruz, bayrak indirilmesi bu işin fıtratında var diyenlere de olacak mı? Bu bayrak aziz Türk milletinindir. Başbakan'ın milliyetçiliği ayaklar altına alan, seçim dönemi bayrak üzerinden hamasi nutuklar atan tavrını bir kenara bırakıp ülkenin düştüğü durumdan bir an evvel çıkması için sine-i millete dönmesi gerekir. Bayrak yere indikten sonra, 'kimse Türk bayrağını indiremez' demek ne büyük gaflettir. Bayrak seçim dönemi kullanılacak bir obje değil, namusumuz ve özgürlüğümüzün sembolüdür. Dün milliyetçiliği ayaklar altına alanlar bugünlere davetiye çıkaranlardır. Geçen yıl başlayan açılım süreci ile psikolojik olarak bitmiş olan terör örgütü diriltildi. Eylem yapamaz hale gelen,eleman devşirme imkanını kaybeden örgüte bu süreçte hayal edemeyeceği mevziler kazandırıldı. Devlet adeta PKK'ya çalıştı. Militan sayısını iki katına çıkaran, şehirleri silahla dolduran, yol kesen, yargılama yapan, karakol basan bir örgütün bütün bu yaptıkları barış kavramı içinde izah edilebilir mi? Eğer hedef barışsa hiçbir şey yolunda değil, eğer hedef bölünme, Güneydoğu’ya ayrı bir statü vermek ise her şey yolunda. Bu bakımdan her şey yolunda demeye hakkı olan sadece terör örgütüdür. Eğer iktidar sözcüleri de her şey yolunda diyorlarsa ortada çok vahim, ucu ihanete varan bir durum var demektir. Gelinen nokta, iktidarın barış hikayeleri ile geçiştirilemeyeceği kadar ciddidir. Bu sürece destek verenler kadar susanlar da indirilen o bayraktan sorumludur. Yıllarca demokratikleşme, ana dille eğitim, inkar ve asimilasyondan vaz geçme hikayeleri ile PKK’nın değirmenine su taşındı. Şimdi de niye böyle oldu diye aval aval soruyorlar. Sağda solda paralel devlet arayanlar, Güneyimizde günden güne güçlenen paralel devletin farkına ne zaman varacaklar merakla bekliyoruz."

"Erzurum'da Lice'deki olayları bahane eden kendini bilmez bir grup kamu mallarını tahrip edip terör estirmişlerdir." diyen Korukçu, açıklamasını şöyle tamamladı: "Herkes aklını başına almalıdır, sağduyu ve itidalin de bir sınırı vardır, kimse Erzurumlunun sinir uçlarına dokunma gibi bir gaflette bulunmamalıdır." CİHAN

Yorumlar