Ahmet Şık: HDP eş başkanları esir edildi

Gazeteci Ahmet Şık, bugünkü savunmasında skandal ifadeler kullandı. Şık, HDP eş başkanlarının 'esir' olarak tutulduğunu ileri sürdü

Google Haberlere Abone ol
Ahmet Şık: HDP eş başkanları esir edildi

Sonhaberler | Haber Merkezi

Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında, "PKK/KCK, FETÖ/PDY ve DHKP/C'ye müzahir oldukları" iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda firari sanıklar gazetenin eski genel yayın yönetmeni Can Dündar ve İlhan Tanır ile aralarında Akın Atalay, Kadri Gürsel, Ahmet Şık'ın da bulunduğu 12'si tutuklu 19 sanık hakkında açılan davanın üçüncü duruşması, tutuklu sanıkların savunmalarının alınmasıyla tamamlandı.

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesince büyük salonda yapılan duruşmanın akşamki bölümünde, sanık savunmalarının alınmasıyla devam edildi. Tutuklu sanık Ahmet Şık, savunmasında skandal ifadeler kullandı. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye'de 'cunta'nın iktidara geldiğini ileri süren Şık, HDP eş başkanları için "esir" ifadesini kullandı. DHKP-C üyesi olmakla suçlanan Semih Özakça için "kardeşim" dedi. 

Mahkemede 'şov' yapmaya çalışan Ahmet Şık'ı ara ara mahkeme başkanı "köşe yazısı yazmanı istemiyoruz. Savunmaya bağlı kal" diyere uyarsa da Şık, kamuoyunda sık sık tekrarlanan iddiaları savunma diye sıraladı.

İşte Şık'ın skandal ifadelerinden bazıları:

Yeni Türkiye denen garabeti inşa eden iki güç ayrıştı, adına iktidar denen kanalizasyon patladı. Medya köşelerinden yapılan tehditler yaşanacakların işaretiydi. Ortalığı pislik götürdü, götürüyor. Erdoğan, ‘Bu darbe allahın bize bir lütfudur’ dedi. Ağzından kaçırdı. Şimdi bu lütfu yaşıyoruz. Hakikati dile getirenlerin seslerinin kısılmaya çalışıldığı günlerden geçiyoruz. OHAL ile temel haklar askıya alındı. Nuriye ve Semih kardeşime dahi yanıt hapishane oldu. Yargı bağımsızlığı ortadan kaldırıldı. HDP genel başkanları esir edildi. 15 Temmuzda darbe engellendi ama cunta iktidar oldu.

Gülen Cemaati’nin en büyük yenilgisi olan 15 Temmuz Kalkışması, aynı zamanda en büyük zaferidir... Çünkü, Fethullah Gülen’in idealize ettiği devlet, toplum ve fert modeli 15 Temmuz kalkışması sonrasında hayata geçirilmiş oldu.

Cemaatin tehlikeli hale gelecek güce erişmesinin en büyük sorumlusu, ‘ne istedilerse veren’ Erdoğan ve AKP’dir. Gülen ile mücadele planlı MGK kararını hiç uygulamadıklarını Erdoğan, Abdullah Gül ve Bülent Arınç itiraf ettiler. Hayır kandırılmadınız, birlikte bizi kandırmaya çalıştınız. Şimdi de Cumhuriyet'ten FETÖ çıkartmaya çalışıyorsunuz.

Yargı, Cumhuriyet gazetesinden örgüt, bizlerden FETÖ'cü çıkarmak için beyhude bir çabaya girişti. Canını ortaya koyarak darbeyi engellemeye çalışanların yaslı aileleri başta olmak üzere herkesin gerçekleri bilmeye hakkı var. Herkesin Cemaat'ten korktuğu, biat ettiği, adını bile anamadığı o dönemde kitabımın adı 'İmamın Ordusu'ydu. Buraya kadar anlattıklarımdan anlamışsınızdır. Söylediklerim savunma veya ifade değil, aksine ithamdır.

Erdoğan yazarlarla gazetecilerle ilişkilerini kriminal düzeyde tutmak yerine onları okumuş olsaydı hiçbirimiz burada olmayacaktık. Hak hukuk talepleri size ulaşmıyor dolayısıyla sizden hiçbir şey talep etmiyorum. Gazetecilik faaliyetlerimin suç olarak gösterilmeye çalışıldığı bir operasyona karşı söyleyeceklerim bundan ibaret.

Yorumlar