"Rüşvet iddiaları sürerse yabancı sermaye kaçar, kriz siyasete de yansır"
Türkiye’de, yönetimin otoriterleşmesi ve yoğun rüşvet iddiaları altında yapılan 30 Mart seçimleri Bonn’da düzenlenen “Türkiye, belirsiz bir geleceğe doğru” konulu panelde masaya yatırıldı.
Türkiye’de, yönetimin otoriterleşmesi ve yoğun rüşvet iddiaları
altında yapılan 30 Mart seçimleri Bonn’da düzenlenen “Türkiye,
belirsiz bir geleceğe doğru” konulu panelde masaya yatırıldı.
Panelde konuşan Prof. Dr. Heinz-Jürgen Axt, Türk seçmenin
otoriterleşme ve rüşvet iddiaları konusunda hassas davranmayarak
ekonomik başarıyı ödüllendirdiğini söyledi. Rüşvet iddialarının
sürmesi durumunda yabancı sermayenin ülkeyi terk edeceğini kaydeden
Axt, ekonomik bir krizin siyasete de yansıyacağını belirtti.
Duisburg-Essen Üniversitesi’nden Prof. Dr. Heinz-Jürgen Axt, rüşvet
iddialarının sürmesi durumunda, çok hassas olan yabancı sermayenin
Türkiye’yi terk edeceğini söyledi. Bonn’da düzenlenen “Türkiye
belirsiz bir geleceğe doğru” başlıklı panelde konuşan Güney Avrupa
Cemiyeti Başkan Yardımcısı Axt, bunun da ekonomi ve siyasete ağır
yansımalarının olacağını söyledi. AKP’nin demokrasi anlayışını
eleştiren Axt şöyle konuştu: “Erdoğan’ın seçim akşamı konuşmasında
andığı ‘hesaplaşma günü’ türü argümanlar, araçsallaştırılmış
demokrasi anlayışını gösteriyor. Böylesi bir demokraside muhalefet
partileri, parlamentodaki azınlık gruplar ve sivil toplum dikkate
alınmaz. Türkiye’de yaşanan gelişmiş bir demokrasi değil, siyaset
bilimi diliyle ‘Poliarşi’dir. Yani rekabet halindeki elitler
arasında değiş tokuştur. Şu an siyasi elitler Eroğan’a çok yoğun
şekilde seçmen kazandırdılar.” dedi.
Axt, Türk seçmenin buna rağmen AKP’yi seçmesini ise “Belli ki
birçok Türk seçmen, biz Avrupalılar için merkezi konular olan
yönetimin otoriterleşmesi ve yoğun rüşvet iddiaları karşısında
bizim kadar duyarlı değil.” şeklinde değerlendirdi. AKP’ye seçim
başarısı getiren asıl konunun ekonomik başarı olduğunu kaydeden
Axt, “Bence merkezi motif ‘Türk ekonomi mucizesi’ diye adlandırılan
ekonomik başarıydı. Bir de komşularla sıfır sorun. Ancak bu yerine
getirilemedi, tersine Türkiye’nin neredeyse tüm sınırlarında kriz
yaşanıyor.” dedi.
Gelişmiş demokrasinin ögelerinin ‘açık fikir alışverişi,
enformasyon özgürlüğü ve sivil toplumun katılımı’ olduğunu
hatırlatan Axt, Twitter ve Youtube’un kapatılmasıyla bunların ihlal
edildiğini kaydetti. Sadece seçmen desteğiyle demokratik yönetimin
sağlanmış olmayacağına değinen profesör, STK’larla diyaloğun zaruri
olduğunu vurguladı. Axt, “Gezi Parkı olaylarında hükümet başından
diyalog yolu arasaydı şiddet olaylarının önüne geçilirdi. Ancak bu
katılım Erdoğan’ın demokrasi anlayışında oldukça dar.” diye
konuştu.
Türk ekonomisinin dış ticaret açığının yüzde 5.9’u bulduğunu,
ülkede 2 milyon kişinin iflasını açıkladığı borçlu bir toplumun söz
konusu olduğunu ve bireysel tasarrufun çok düşük olduğunu anlatan
uzman, bunun ekonomi açısından riskli bir durum olduğunu belirtti.
Axt, “Eğer rüşvet iddiaları yayınlanmaya devam ederse, yabancı
sermaye çok hassastır, başka bir yer arar. Bu durumda kalkınma yere
çakılır. Böylesi bir ekonomik kriz siyasete de direkt yansır.”
diyerek ekonomiyi bekleyen bir diğer tehlikeye daha parmak
bastı.
Alman-Türk Cemiyeti (DTG), Güney Avrupa Cemiyeti ve Deutsche
Welle’nin (DW) düzenlediği panel, DW merkezinde gerçekleştirildi.
CİHAN
Yorumlar