Zeytinyağındaki hile DNA ile önlenecek
Tağşişe (karışım) uğrayan ürünlerin başında gelen zeytinyağındaki hilenin önüne DNA ile geçilecek.
Tağşişe (karışım) uğrayan ürünlerin başında gelen
zeytinyağındaki hilenin önüne DNA ile geçilecek. İzmir Yüksek
Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Moleküler Bilimi Genetik Bölümü Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Sami Doğanlar ve doktora öğrencisi Ali Tevfik Uncu,
DNA teknolojisini kullanarak zeytinyağına karıştırılan maddelerin
kesin olarak tespit edilmesini sağlayan yeni bir yöntem geliştirdi.
"DNA'ya Dayalı Tağşiş Tespit Metodu" adı verilen teknoloji
sayesinde zeytinyağındaki tağşiş tespit edilecek. Ayrıca ağaçların
bu metot sayesinde moleküler kimlik kartları olacak ve
zeytinyağında uluslararası çapta markalaşmanın önü açılacak. Her
canlı ve bitkinin kendine has genetik farklarından yola çıkarak
geliştirilen moleküler markör teknolojisi sayesinde zeytinyağındaki
karışım kesin olarak tespit edilebilecek. Bu yöntemle hile,
laboratuvar ortamında yüksek hassasiyette belirlenebiliyor.
Konuyla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Doğanlar, Bilim Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı tarafından desteklenen SANTEZ projesi
kapsamında 1,5 yıl üstünde çalıştıkları projenin başarılı sonuçlar
verdiğini bildirdi. Doğanlar, “Geleneksel analitik yöntemlerle
hileli zeytinyağını tespit etmek mümkün ancak bizim projemizde,
daha ayrıntılı ve kesin sonuçlar elde ediliyor. Diğer yöntemlerle
aynı asit kompozisyonuna sahip ürünleri birleştirerek elde edilen
zeytinyağındaki hile tespit edilemez ancak gen teknolojisini
kullanarak elde ettiğimiz bu ürün sayesinde zeytinyağına hangi
oranda, hangi tür yağ karıştırıldığını verilerle
belirleyebiliyoruz.” dedi.
‘PİYASADA HİLELİ ZEYTİNYAĞI SANILDIĞINDAN DAHA FAZLA’
“DNA yalan söylemez, çevre koşullarından etkilenmez.” diyen Prof.
Dr. Doğanlar, bilimsel literatürdeki bütün çalışmaları gözden
geçirerek, zeytinyağına farklı bitkisel yağlarla veya daha düşük
kalitedeki zeytinyağlarıyla yapılan tağşişi moleküler düzeyde
tespit etmeye çalıştıklarını anlattı. Piyasada hileli
zeytinyağlarının sanıldığından daha fazla olduğunu, bunun
belirlenmesi için bu şekilde bir kalite kontrolünün yapılması
gerektiğine inandıklarını ifade eden Doğanlar, şunları söyledi:
“Tüketici zeytinyağı aldığını düşünüyor, ona göre bir ücret ödüyor.
Oysa aldığı ürün, tohum yağlarıyla karıştırılmış bir yağ. Aynı
şekilde ihraç edilen ürünün saf zeytinyağı olması şart, Avrupa
Birliği buna çok önem veriyor. Hileli ürün ihraç eden bir ülke
olarak damgalanmamız, hem kötü bir durum hem de ihracatı olumsuz
yönde etkiler.” Laboratuvar ortamında zeytinyağının hangi yörenin
zeytinlerinden yapıldığını anlamanın mümkün olduğunu aktaran
Doğanlar, bu çalışmanın fidancılığın gelişmesine ve Türkiye’de
üretilen zeytinyağının markalaşmasına da önemli katkı sağlayacağını
dile getirdi.
ZEYTİN ÇEŞİTLERİNİN KİMLİK KARTLARI OLUŞTURULUYOR
Zeytinyağında yapılan tağşişin hem ticari açıdan etik olmadığına
hem de sağlık açısından tehlikeli olduğuna dikkat çeken Ali Tevfik
Uncu da, “Tek tek zeytin çeşitlerine ait kimlik kartı oluşturuyoruz
ve bu kimlik kartlarını, tek varyete zeytinyağlarında doğruluyoruz.
Bizim geliştirdiğimiz yöntem sayesinde elde edilen zeytinyağı hangi
yörenin zeytinleriyle elde edilmiş, bunu bilimsel verilerle
öğrenmek mümkün. Bu yüzden yaptığımız çalışma çok önemli.” diye
konuştu. Uncu, yaptıkları çalışmanın ülke ekonomisine büyük
katkısının yanında, Türk zeytini ve zeytinyağını da koruma altına
alacağını vurguladı. CİHAN
Yorumlar