Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi

- Cumhurbaşkanı Erdoğan: (2) - "Suriye'nin toprak bütünlüğü bizim olmazsa olmazımızdır. Birilerinin Suriye dışında kendilerine göre yapmış olduğu parselasyonlar bizim için geçerli değildir. Biz bu toprak ameliyatlarına sıcak bakmıyoruz. Bu bölge, bunların geçmişte çok bedelini ödedi" - "(Suriye'de) Netice alma mecburiyetimiz var, oyalanmaya tahammülümüz yok. Burada insanlar ölüyor" - "Terörizmin Suriye'den ülkemize tacizde bulunmasına fırsat vermeyi asla kabul etmemiz mümkün değil"

Google Haberlere Abone ol
Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Suriye'nin toprak bütünlüğü bizim olmazsa olmazımızdır. Birilerinin Suriye dışında kendilerine göre yapmış olduğu parselasyonlar bizim için geçerli değildir. Biz bu toprak ameliyatlarına sıcak bakmıyoruz. Bu bölge, bunların geçmişte çok bedelini ödedi." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki "Suriye" konulu Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi sonrasında ortak basın toplantısı düzenledi.

Basın toplantısının ardından Erdoğan, Putin ve Ruhani gazetecilerin sorularını cevapladı.

Erdoğan, İranlı bir gazetecinin, Suriye konusundaki iş birliklerine yönelik Batılı ülkelerin sabote çabaları konusundaki önlemlere ilişkin sorusu üzerine, "Suriye'nin toprak bütünlüğü bizim olmazsa olmazımızdır. Birilerinin Suriye dışında kendilerine göre yapmış olduğu parselasyonlar bizim için geçerli değildir. Biz bu toprak ameliyatlarına sıcak bakmıyoruz. Bu bölge, bunların geçmişte çok bedelini ödedi." ifadesini kullandı.

"Terörizmin Suriye'den ülkemize tacizde bulunmasına fırsat vermeyi asla kabul etmemiz mümkün değil" değerlendirmesinde bulunan Erdoğan şöyle devam etti:

"Çünkü burada bizim durumumuzda olan bir ikinci ülke yok. Biz 911 kilometre ile Suriye'ye sınır bir ülkeyiz. Dolayısıyla bütün tacizler bugüne kadar ülkemize yapılmıştır. Bunda durmak bilmemişlerdir ve 100'ü aşkın buraya roket atışları yapılmıştır, 100'ü aşkın vatandaşımız bu atışlar neticesinde şehit olmuştur. Biz hep 'Sabır sabır sabır... Artık yetti.' demişizdir. Ondan sonra da biliyorusunuz bu teröristlere karşı önce Cerablus sonra da malum Zeytin Dalı Harekatı'yla bölgedeki bu harekatı gerçekleştirmek zorunda kaldık. Şu an itibarıyla sadece Cerablus, El Bab ve Rai, bu alandaki 2 bin kilometrekarelik alana 160 bin kişi geri döndü. Oradaki altyapı çalışmalarını yine bizler şu anda yürütüyoruz, yapıyoruz."

- "Bu bir inşa ve ihya hareketidir"

Erdoğan, çadır kentlerde, konteynır kentlerde kalan o bölgenin halkının geri dönmeye başladığına da vurgu yaparak benzer durumun şu anda Afrin'de olacağını belirtti.

Türkiye'deki kamplarda kalan Afrinlilerin topraklarına, evlerine dönebileceğini, bunun da hazırlıklarını yaptıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Şunun bilinmesini özellikle istiyoruz. Bu bir inşa ve ihya hareketidir. Bu inşa ve ihya hareketini yaparken bölgede gerek Rusya gerek İran, Astana sürecinin garantörleri olarak. Soçi'de başlayan bu süreci de Türkiye ve Tahran'la birlikte emin adımlarla yürüteceğiz. Biz Astana'yı hiçbir zaman Cenevre'ye alternatif olarak ileri sürmedik, tamamlayıcısıdır dedik ama birileri buna illa da 'Cenevre'nin alternatifidir.' diyorlarsa ona da söyleyecek bir sözümüz yok. Bizim için aslolan netice almaktır. Bu neticeyi nerede alacaksak bunun için adım atacağız çünkü netice alma mecburiyetimiz var, oyalanmaya tahammülümüz yok. Burada insanlar ölüyor."

Doğu Guta'da yaşananlara dikkati çeken Erdoğan, "Doğu Guta'daki o yavruların nasıl acımasızca öldürüldüğünü gördük. Bütün bunları gördükten sonra kimse kusura bakmasın, ben kucağıma 6 aylık çocuğu aldığım zaman yüreklerimiz parçalanıyor. Biz babayız. Bunun yanında Türkiye Cumhuriyeti devletinin Cumhurbaşkanıyız. Bunlara dayanabilmek için herhalde insan olmamak gerekir diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.

İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin İranlı bir gazetecinin ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'den çekilecekleri açıklamasının nasıl karşılandığı sorusuna verdiği yanıtın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan da bir değerlendirmede bulundu.

Erdoğan, "Fakat Ruhani kardeşim, paranın miktarını söylemiyor. 7 trilyon dolar... Böyle bir para bugüne kadar orada masraf yapılmış. Bu paranın verilmesi lazım deniyor. Bu da herhalde iyice rahatlatır süreci." dedi.

Üçlü zirvedeki yeni önerilerin neler olduğu sorusuna da Erdoğan, "Doğu Guta'dan gelen yaralılara yönelik bir adım atılması hususunda bizler süratle, gerek Silahlı Kuvvetlerimiz, Rus Silahlı Kuvvetleriyle bir dayanışma içerisinde, orada bir Sahra Hastanesi kurmak suretiyle yaralılara ilk müdahalelerin yapılmasını temin edelim istiyoruz." diye konuştu.

Erdoğan, bütün bunların yanında bir de güvenli bölgelerde büyük fırınlar kurularak ekmek ihtiyacının karşılanması gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Benim asıl üzerinde durmam gereken, gerek değerli dostum Putin'e gerekse değerli dostum Ruhani'ye şöyle bir teklifim var. Ben bu teklifi daha önce de yaptım, uluslararası camiaya yaptım. O da şudur, güvenli bölgede gerek bizim tarafta gerekse kuzey Suriye tarafında güvenli bölgede, konut inşası temin edelim diyorum. Bu konut inşasını yapmak suretiyle bu insanları çadırlardan, konteynır kentlerden kurtaralım. Oraların güvenli bölge haline getirilmesini bizler birlikte sağlayalım ve bu insanlar artık bu yaşam koşullarından kurtulsun ve kendilerine hazırladığımız o yerlerdeki 500 metrekarelik bir arsa üzerinde kendilerine yerel mimariyle yapacağımız konutlar ve konutun dışındaki yerde de eksin, biçsin, oradan da kendisine imkanlar sağlasın. Böyle bir adım atmak suretiyle onları yaşamına bu şekilde kavuşturalım diyorum. Bu konuda bazı ülkelerin bazı taahhütleri var ama biz bu işin şu anda nirengi noktasındayız. Böyle bir adımı birlikte atabilirsek öyle zannediyorum ki bu, Suriye halkına çok daha ciddi bir sinerji meydana getirmek suretiyle faydalı olacaktır."

Erdoğan, "Terör örgütlerine yönelik operasyonlar bekleyelim mi? Bu olası operasyonları ele alma imkanınız oldu mu?" sorusu üzerine ise şunları kaydetti:

"Teröristle mücadele de, terörle mücadele de zamanlaması yapılan bir süreç değildir. Terör her zaman var olduğu yerde şüphesiz ki ezilmelidir. Yok olduğu anda zaten siz de huzura erersiniz. Ortada herhangi bir sorun böylece kalmamış olur. Huzurlu, mutlu bir toplum içerisinde yolunuza devam edersiniz ama terörün, teröristin olduğu bir yerde de devlete düşen görev, tüm güvenlik güçleriyle bunlara karşı mücadeleyi sürdürmektir. Şu anda Türkiye'nin hem içeride hem sınır ötesinde bir terörle mücadele sorunu vardır. Bu sorun bitene kadar yolumuza devam edeceğiz."

(Bitti)

Yorumlar