Osman Hulusi Boyraz

Osman Hulusi Boyraz

İnce bir sitem: Kimle neyi dayanışalım?

Ne istiyoruz biz kendimizden? Niye ülkemizin güzel yönlerini görmüyoruz? Neden her durumda ama her durumda birilerini günah keçisi ilan ediyoruz? Bu sorduğum sorulardan kendimi muaf tutmuyorum ayrıca.

Dünyayı evine hapseden salgın, ekonomileri darmadağın eden salgın, devletleri kara kara düşündüren salgın, çoğu ülke arasındaki düşmanlıkları neredeyse unutturan salgın; bizim memlekete uğramadı mı acaba? Niye hala siyasi çekişmeler, rol kapmalar, ön kesmeler için mesai harcıyoruz biz? Deli miyiz biz?

Yıllardır başka ülkede yaşayan biri olarak söylüyorum; bu salgın konusunda dünyanın belki en güvenli değil ama insanların kendini en güvende hissedebileceği neredeyse tek ülke Türkiye. Hepiniz duymuşsunuzdur Amerika’daki 30 küsur bin dolarlık hastane faturalarını. Türkiye’de o hizmet bedava. Mesela İngiltere, sağlık hizmeti bedava ama gel gör ki seni hastaneye kabul etmiyorlar. Koronalı isen evinde kal, ambulansı bile arama diyorlar. Şaka değil, abartı değil gerçek bu. Yaşıyoruz, telefonumuza devletten gelen mesajlar hala duruyor.

Ne istiyoruz biz kendimizden? Niye ülkemizin güzel yönlerini görmüyoruz? Neden her durumda ama her durumda birilerini günah keçisi ilan ediyoruz? Bu sorduğum sorulardan kendimi muaf tutmuyorum ayrıca.

Türkiye bir ekonomik paket açıkladı, dünyanın birçok ülkesi böyle paketler açıkladı. Çoğunun açıkladığı miktar Türkiye’ninkinden yüksek. Doğru kabul. Ama o ülkelerin hiçbiri ama hiçbiri Türkiye’nin son 10 yılda içinden geçtiği cenderenin yakınına bile uğramadı. Mesela hiçbiri 4 milyon göçmen ağırlamadı, hiçbiri büyük sokak eylemleri ardından ekonomiye yapılan finansal operasyonlarla baş etmeye çalışmadı. Hiçbiri devletini klonlamış bir örgütle mücadeleye, devlete adeta kemoterapi uygulamaya mecbur kalmadı. O devletlerin hiçbirinin şehirleri işgal edilmedi, onların hiçbirinin sokaklarında meydanlarında, havalimanlarında bombalar patlatılıp yüzlerce insan öldürülmedi. O devletlerin hiçbiri darbe yaşamadı, kendi savaş uçaklarının kendi meclisini kendi insanlarını bombaladığını falan müşahede etmedi. O devletlerin hiçbirinin parasına, finansal sistemine kur oyunları üzerinden operasyon yapılmadı.

Halkına şu kadar para, bu kadar hibe veriyor dediğiniz devletler de yukarıda saydıklarımı yaşasın ondan sonra yine bu paraları versinler bakalım.

Türkiye’nin ne kadar büyük olduğunu anlatmak için daha ne yapmalı bu devlet bilmiyorum. Andavalın birini sırf TC kimliği taşıyor diye özel uçakla bulunduğu ülkeden kurtarıp getirip karantinaya alan, orada da krallar gibi ağırlayan ülke hala küfür yiyor. Benim aklıma almıyor.

Hadi bunların hepsini geçtim, bunları eleştirenler muhalif, kronik muhalif diyelim. Yahu Ahmet Davutoğlu, şu son açıklamanı senden hiç beklemezdim. Kronik muhalefetin kakofonisine dahil olup, devlet para dileniyor zırvasına sarılmanı hiç tahmin edemezdim. Senin egolu olduğunu, kibrinden gözünün döneceğini söyleyenleri dinler ama yine bir soru işareti bırakırdım. Artık her şey çok berrak. Millete yapılacak yardım için bir kanal oluşturuluyor, yardım edecekle yardım alacak kişi birleştiriliyor. Devletin başı buna öncülük ediyor. Yahu bırak eski dava arkadaşı olmayı, herhangi bir insan olarak senin görevin bu hayra ortak olmaktı. Sen sanıyor musun ki bu zor günde Tayyip Erdoğan’a attığın taşı millet unutacak? Unutmayacak. Bu yaptığın fırsatçılığı, ahde vefasızlığı, vicdansızlığı kimse unutmayacak. Kurduğun partiyle muğlaklaşmıştın, artık silindin gittin. Üzüldüm, gerçekten üzüldüm.

Diğer Yazıları

Yorumlar