Engin K. Demir

Engin K. Demir

Hepinizden Nefret Ediyorum

Yayınlarımızda özgürlük ayağına yatıp annesinin babasının yanında öpüşüp, aşk sözcükleri söylüyorlar; evlerimizde kızlarımız o şekilde giyiniyorlarmış gibi tv kanallarında bir tutam etek ile gösterip o erkekten diğer erkeğin kucağına atıyorlar.

Akşam koltuğuma oturup günlerin yorgunluğunu atmak istedim. Zihnen çok fazla yorulmamak için Türk dizisi izlemek istedim. Bir kanalı açıp baktığımda adamın biri mutfakta bir hizmetçiyle öpüşüyor. Hemen kanalı değiştirdim. Gördüğüm sahnede ise bir adam ev halkının olduğunu düşündüğüm bir kalabalıkta kadını kollarına alıp öpüyor. Kadınların dizilerde (eskiden olsaydı fahişe derdik ama şimdi…) podyumdaymış gibi görünmelerine daha yeni yeni alışmışken aşırı sevgi sahneleri beni iğrendiriyor.

Neyseki ülkemde tv kanallarından bolca var. Başka bir kanalı açtım. Evde yemek masasına toplanmış aile fertleri (kadınlar her zamanki gibi birer manken) akşam yemeği yiyorlar. Masanın en ucunda oturmuş erkek, elindeki şarap kadehini yudumluyor. Hay sizin gibi dizi yapanlara. Sizlerden nefret ediyorum. Bu diziyi çekenlerden yönetmeninden, oyuncularına kadar hepinizden nefret ediyorum. Bu diziyi yayınlayanlardan, izleyenlerden, konuşanlardan, evet, evet hepinizden nefret ediyorum. Nerede yaşadığınızın farkında olmadan dizi mi yapılır? Sanat mevzusuna gelmeyeceğim ama Allahaşkına diyorum, Türkiye gibi bir ülkede böylesine diziler yapılır mı? Yapmayın, yapmayın!

Peynir ekmek gibi kanal olan ülkemde başka bir kanalı açıyorum. Devlet kanalını açıyorum. Devletimizin başında muhafazakârlar(!) var ve devlet kanalının yöneticisi de bir muhafazakâr(!). Gönül rahatlığıyla kanalı açıyorum. Kadınlar diğer kanallara göre halkın değerlerine saygı gösterip manken gibi dolaşmıyorlar. Fakat beni rahatsız eden sahne ellerini göğsüne doğru getirip parmak uçları yukarı doğru bakacak şekilde birleştirmen. Anlıyorum, karşı tarafa “sana saygı gösteriyorum” demek istiyorsun ama insaf be diyorum! İnsaf be! “Amen” der gibi hareket yapacağına, elini kalbinin üzerine getirip başını hafifçe eğmen yeterli olmaz mı? Bizim hareketimiz bu. Ne diye Hıristiyanların, Budistlerin, batı dünyasının hareketlerini taklit ediyorsunuz. Amacınız ne? Hoşgörü ayağı altında hepimiz kardeşiz demek mi istiyorsunuz? Onun için mi Gazze’de insanlık soykırımı yapılıyor. Yazık, yazık.

Çocukluğumdan bu yana ne değişti de dizilerde aileler, insanlar tamamen aşırı (!) modernist, hatta hümanist oldular. Batıdan çok batıcı olduk. Kraldan çok kralcı olduk. Tüm bu krallardan nefret ediyorum, kralcılardan da nefret ediyorum, özgürlük ayağına yatıp saygısızlığı hoş gösterenlerden de nefret ediyorum. Hepinizden nefret ediyorum.

Eskiden dizilerde, filmlerde öpüşme sahneleri bile olmazdı. Eskiden tv kanallarında Türk örf âdetlerine aykırı bir yayın bile yapılmazdı. Yayınlanacağını duyduğumuz zaman hemen tv kanalını basar, devlet kurumlarına şikâyet ederdik. Akabinde ise dizi yayınlanmadan kalkardı. Ama şimdi öyle mi? Yayınlarımızda özgürlük ayağına yatıp annesinin babasının yanında öpüşüp, aşk sözcükleri söylüyorlar; evlerimizde kızlarımız o şekilde giyiniyorlarmış gibi tv kanallarında bir tutam etek ile gösterip o erkekten diğer erkeğin kucağına atıyorlar. Kendi arsızlığınızı dizilerde yansıttığınız için sizden nefret ediyorum. Bu edepsizliğe göz yuman tv kanallarından nefret ediyorum. Bu iğrenç sahneleri izleyenlerden nefret ediyorum. Hepinizden nefret ediyorum.

Dinlenmek, zihnimi boşaltmak için bir Türk dizisi izlemek istemiştim ama gördüklerim beni daha fazla yordu. Filmler, diziler ışıkla aydınlanıp renklerle boyandı. Sahne alabildiğine görkemli bir hâle geldi. Dizilerimizdeki herkes zengin. Çünkü fakirin gösterebileceği güzel bir evi yok, arabası yok, şık kıyafetleri yok. Olurda fakir bir aile dizisi yapacak olursanız evi Osmanlı döneminden fırlamış gibi olsun.

Ben ne yapıyorum. İzleyebilecek bir şey bulamıyorum. Baktığım her yerde benim örfüme âdetime aykırı işler görüyorum. Eskiden diziler öyle miydi? Mesela domates, yumurta (bazen soğanlı, bazen soğansız) menemen yapar yerlerdi. Şimdikiler lüks lokantalardan çıkmıyorlar. Eskiden çay içerlerdi, çay! Ellerinde kadeh, şarap, bira içmezlerdi. Yalan yok. İçildiği sahneler de vardı. Ama insan üzüntüye dûçar olduğu zaman bira içerdi ve evinde, ailesinin yanında değil, kendi çukurunu alıp birahaneye giderdi. Hay sizin yapacağınız diziye, filme. Siz nerede yaşıyorsunuz? Hangi zihnin ürünü böylesine sahneleri çıkartıp senaryo yapar. Ve hangi oyuncu böylesine rezil sahnelerde rol alır. Türkân Şoray kriterlerine ne oldu? Eskiden oyuncular bile kendilerine saygı gösterirlerdi. Siz oyunculardan da nefret ediyorum.

Ne oldu da ipin ucu koptu? Nasıl oldu da ahlâksızlığı, kadının kendisine olan bir özgüveniymiş gibi göstermeyi başardılar? Ne değişti de muhafazakâr olan bir halkı böylesine dizileri izler hâle getirdiler? Dünyadan nefret ediyorum. Tüm dünya, çıplaklığı olağan gibi göstermek için el ele vermiş çapalıyor. Çıplaklığı normal, cinsiyetsizliği zaruri bir şeymiş gibi anlatması yok mu, beni çileden çıkartıyor. Nefret ediyorum! Sizlerden, hepinizden nefret ediyorum.

Diğer Yazıları

Yorumlar

The King Biz evde yaklaşık 20 kanala kadar yayınları sınırladık ve buna rağmen zaplayarak izliyoruz. Ailece izlenecek yayın çok az. Mutlaka ahlaksız ve tahrip eden bir sahne ile karşılaşıyoruz. Ortalık niteliksiz yayın çöplüğü. Normlarımız ve değerlerimiz çok değişti. Özgürlük ve marjinallık adına her haltı yemek trend oluyor. "Daha ne kadar kötüleşebilir ki?", dediğimiz günleri arar hale geliyoruz. Maalesef. İnsanlar fikirleri ellerinden alınmış gönüllü modern köleler olarak moda şemsiyesi altında servis edilen aynı markayı giyip aynı modeli taklit ediyorlar. Kıyafetin, telefonun, içtiğin kahve marka olunca değerli oluyorsun ve mutlu hissediyorsun! Şimdi AI (Yapay Zeka) gelişiyor. Artık düşünen, zekasını kullanan insana gerek yok. Ölene kadar köle gibi çalışıp verileni tüketsin yeter.