Engin K. Demir

Engin K. Demir

Hadi Hepimiz Boykota, Yapacak Daha İyi İş Bulana Kadar

Hafta sonu eşimle birlikte markette alışveriş yapıyoruz. Ürünlerin markalarına bakıp İsrail malı olup olmadığını öğrenmeye çalışıyorum. Elimde cep telefonu Google’a soruyorum. Çıkan sonuçlardan doğru bilgiye ulaşmaya çalışıyorum. Bu aradığım isimlerde neyin nesi, hepsi gavurca, hepsi İngilizce. Türkçe olanları da Yahudi ürünü çıkıyor. Hay senin... Öfkem Yahudilere mi yoksa internette dolaşan şu kahrolası anlamsız yazılara mı? Habercilik yok, bunu biliyorum, ama doğru düzgün bir bilgi veren sitede mi yok. İllaki Wikipedia’ya mı sormam gerekiyor. Aradığım bilgiyi orada da bulmam meçhul, bulsam bile doğruluğundan şüpheliyim. Alnımdan akan terler, eşimin benden cevap beklemek için sabırsız duruşu ve sonunda dayanamıyorum, interneti kapatıp whatsapp gruplarında dolaşan Yahudi malları ile Türk mallarından aklımıza kalanlara göre alışverişimizi tamamlıyoruz.

Huzursuzluğum kaybolmadığı gibi öfkem de soğumuyor. Kendi kendime önüme gelen herkese içimdekileri kusuyorum. İlk başta bu boykot denen şeyi ortaya atanlara. Boykot mu? Neyin boykotu? Şimdi mi aklınız başınıza geldi. Marketlerde Yahudi malları dışında doğru düzgün bulabileceğimiz bir ürün mü var? Alâsını yapıyorlar, en iyisini yapıp pazara sunuyorlar. Biz de tıpış tıpış gidip ürünlerini alıyoruz. Bugün mü fark ettik onların Yahudi malları olduklarını. Yıllardır Filistinlilerin canına okuduklarını şimdi mi gördük. Binlercesi bir günde ölünce mi uyanmamız gerekiyordu.

Uyanmak dedim, kusuruma kalmayın. Ben de boş bulundum. Halkın bu havai fişek gibi sönecek olan galeyanına geldim. Evet, evet. Öfkem hâlâ dinmedi. Eve doğru giderken Yahudi firması fast food dükkanın önünden geçerken büyük bir kalabalığın içerisini doldurduğunu görünce insan neden öfkelenmesin. Neden? Neden? Şimdi, şu an kusacağım…

Her şeyimizi kaybettikten sonra mı düşmanımızı göreceğiz. İşini kış tut da yaz çıkarsa bahtına sanki bizler dememişiz gibi hep kolayımıza gelen kısmı yapıyoruz. Zorluk mu geldi. O zaman da suçlayacak birilerini bulmaktan da geri kalmayız. Suçlu ben olacak değilim ya! Suçlu sensin! Bitti. Suçladım bitti. Ne yani kalkıp o Yahudi mallarından birine mi rakip olacaksın. Üstelik devletin de seni destekleyecekmiş. Halk senin arkanda duracakmış… Dilin kemiği yoktur. Sözlerim henüz bitmedi. Zaten zor bela market mücadelesinden kurtulduk ve gözümü kısıp sokaktan çıkınca her şeyin düzeldiğini zannettim. Bugüne kadar böyle yapmadık mı? Bugüne kadar görmemezlikten geldik, sustuk, konuşmadık, aptallığa vurduk, şaşkın ördeği oynadık. Şimdi mücadele etme zamanı. Çünkü mücadelenin kolay kısmı geldi. Boykot.

Hadi hepimiz boykota. Bu kolay. Hatta şunu yapalım. Yahudi ürünlerini alıp sokaklara dökelim. Yapmadığımız şey değil. Boykot ettiğimiz ürünü marketlerden alıp halkın gözü önünde çöpe atmak. “Eee…” demezler mi? “Bu ne iştir?” diye. Ben mi yanlış anlıyorum şu boykotu. Hemen sözlüğe bakıyorum ve yazan ilk anlamı “Bir işi, bir davranışı yapmama kararı alma” diye yazıyor. Yapmama diyor, yapmama. Aman ben ne diyorum. Eylem yapıp sokaklarda kendimizi göstermekten büyük bir zevk alıyoruz. Hatırlarsınız döviz boykotu da yapmıştık. 3 kuruşluk dövizlerimizi bozdurup sosyal medyalarda caka satmıştık.

Al bak bir resim daha geldi. Buradaki Yahudi ürünlerini almayın diye. Peki ne alacağım. Bunun muadili dediğin şey ya yok ya da çöplük. Hem hangisi Türk malı anlamıyorum. Anlamıyorum. Hepsinin ismi İngilizce. Bana göre hepsi… Ben firmanın şeceresini mi araştıracağım. Yok bu firma Yahudi, yok şu firma da Yahudi, buldum bu firma Türk’müş. Tüh değilmiş. Sadece fabrikası Türkiye’deymiş. Bak burada “Türkiye’de Üretilmiştir” yazıyor. Alınır. Yok alınmazmış, firmanın sahibi Yahudi…

Ben ne diyorum? Boykota devam. Boykot etmek kolay. Birkaç kez almayınca sorun olmaz. Nasıl olsa unutulur. Hem baksana ürünlerinde yarı yarıya indirim yapmış. Şerefsizler. Biraz daha düşürsünler o zaman alırız. Diğer anlamadığım husus ise bu boykot denen şeyi neden biz yapıyoruz. Biz derken, alt tabakada yaşayanlar ve orta kesimin bir kısmı. Diğerlerinin boykotu dillerine vurmuş. Onlar benim gibi şu firma Yahudi bu firma Türk diye araştırmıyorlar. Kusacağım. Midem boğazıma geldi. Fast food mağazasındaki görüntüler midemi iyice bulandırdı. Nasıl da şapır şupur yiyorlardı.

Vakıflar, dernekler, devlet kurumları ne yapıyorlar? Basın dünyası ne yapıyor? Basın, bir tazı gibi habere atladı. Altından girip, üstünden çıkıp, yanından dolanıp haberden haber doğuruyor. Yuh diyorum, başka bir şey demiyorum. İnsanlar ölüyor, insanlar. Sizin odaklanmanız gereken şey bu değil miydi? İnsanlar ölüyor. Bundan daha iyi haber bulunur mu? Ben ne saçmalıyorum. İnsanlar her gün ölüyor. Gazze’deki insanlar da bir aydır ölüp duruyorlar. Artık haber değerini kaybetti. Onun için haberden başka haber bulma telaşına girdiler. Tamam, tamam. Bana biçilen rol boykot. Susuyorum. Ben boykotuma geri döneyim.

Sosyal medya hesaplarında insanlar da Gazze için sokaklara dökülmüşler. Dünyanın pek çok yerinde benzer görüntüler var. Görüntüler var. Sonuç… Öfkelenmeyeyim diyorum, öfkelendiriyorsunuz. Devletler ne yapıyor. Amerika, İsrail’e destek için orada. Avrupa’nın gözleri kapalı. Asya’nın kulakları tıkalı. Afrika, garibim Afrika kendi derdine mi yansın senin derdinle mi uğraşsın. Araplar ise… onlara söyleyecek söz bulamıyorum. Ya Türkiye. Hassas konuya girdim. Susacağım.

Yahudi kapital ile dünya devletlerini kendi çıkarları için kullanıyor. Türkiye’de bunlardan biri. Bu zulme karşı en yüksek ses çıkaran olmakla ne kadar övünebiliriz. Konuşmak savaşı durdurmuyor, sözde boykotumuz savaşı durdurmuyor, sızlanmak savaşı durdurmuyor, küstüm demekle savaş hiç durmuyor. Dünya beşten büyük değil.

Evim, evim, güzel evim. Evime yaklaştım. Kendimi güvende hissedebileceğim eve geldim. Gazzelilerin de evi var ama… Söz tıkanıp kalıyor. Tam şuramda, boğazımda düğümleniyor. Ve dayanamıyorum. Kustum. Sabah, öğle ağız tadıyla yediklerimi evimin önüne kustum.

Diğer Yazıları

Yorumlar

Ahmetbican Sizin gibi birkaç eleştirmen daga gerektiğini düşünüyorum, teşekkürler