Erdoğan: Artık gayri hukuki dinleme bu ülkede kalmayacak
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Artık bir savcının veya bir mahkemenin veya tek hakimin verdiği kararla dinleme mümkün değil.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Artık bir savcının veya bir
mahkemenin veya tek hakimin verdiği kararla dinleme mümkün değil. O
konuda siparişler vardı. Artık gayri hukuki dinleme bu ülkede
kalmayacak. Dinleme paranoyasından Türkiye kurtulacak." dedi.
Başbakan Erdoğan, 24 TV’nin canlı yayınında Mustafa Karaalioğlu’nun
sorularını yanıtladı. Hizmet Hareketi'ni ulusal güvenliğe tehdit
olarak gördüğünü söyleyen Erdoğan, attıkları adımlarla gerekli
tedbirleri alacaklarını ifade etti.
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: "Ben ve arkadaşlarım dünyanın
değişik yerlerinde yaptığımız seyahatlerde beyefendilerin
okullarına bizleri davet ederlerdi biz okullara gittik. Bakan
arkadaşlarım gitti. Adeta biz onlara refere olduk. Ve onların da
onlara bakışı bizim bakışımız sebebiyle farklıydı. Biliyorsunuz
bunların içinden olup ta ayrılan bazı arkadaşların da ifade ettiği
gibi bizim de yaptığımız bazı tespitlerde şunu görüyoruz: bu iş
30-35 yıllık mazisi var. 30-35 yıllık böyle bir hazırlığı yaptılar.
Bu hazırlıkla da devletin bazı kurumlarına, hassas kurumlarına
sızmayı başardılar. Bu niyet samimi değildi, art niyetliydi. Bir de
‘biz bu devleti bu yollarla nasıl ele geçireceğiz.’ Ben son
gelişmelerin en hayırlı boyutunu bu gelişmeler olarak görüyorum. Bu
iyi ki oldu, burada bize düşen ciddi manada devleti bu virüslerden
temizlemek. Bunu yapmamız gerekiyor, atılacak adım budur. Nerelere
kadar nüfuz ettiği görülüyor. Önümüze bilgiler akmaya başladı,
havuz bu noktada zenginleşiyor. Son MGK’da yaptığımız basın
açıklamasında söylendiği gibi burada ulusal güvenliği bir tehdit
var, ulusal güvenliğe olan bu tehdidi görmezlikten gelemeyiz. O
bildiride de ifade edildiği gibi biz, burada gerekli tedbirleri
almak durumundayız. Bizim attığımız adım bu gerekli tedbirleri
almak istikametindedir. Benim Enerji Bakanımla yaptığım görüşme,
diyelim ki, uluslararası bir tahkim kurumu var, bu tahkim kurumu
ile ilgili atması gereken adım, bu adımla ilgili bana verilen
bilgiler sen bunu dinliyorsun. Bu tamamen casusluktur. Böyle bir
casusluğu yapacak kadar bunlar istikametini şaşırmış vaziyette.
Bunların olayı basit ajanlık olayı değil, casusluk bu. Biz kışa
göre tedbirimizi alalım, yaz olursa bahtımıza. İyi niyetimizin
kurbanı olduk. Biz hiç kimse için, devletin kurumları içinde olan
kimse için böyle bir şeyi düşünemeyiz ki. Devletin kurumları içine
girerken bunların güvenlik vs. bütün bunları yapılıyor. Kavun değil
ki bu insan. Memur alıyorsun devlete, alırken bütün iç güvenlik
araştırmaları yapılır, bununla da devlete girer. Ama bunlar oralara
sızmışlar, istihbarat teşkilatına sızmışlar. İstihbarat teşkilatı
diyorsun devletin, eğer sen ona güvenmezsen demek ki sen art
niyetli davranıyorsun. Eğer ben Emniyet Teşkilatı’nın istihbaratına
güvenemezsem, MİT’e güvenemezsem nereye güveneceğim. Bunu ben
kurmadım ki, biz kurmadım ki, üzerimizde bulduk. İstediğiniz kadar
denetleyin, denetleme görevini verdiğiniz kişi de o. O denli bu iş
şirazesinden çıkmış. Bunların bir defa 3 tane önemli hasleti var.
Takiyye var, yalan var, iftira var; üçünün neticesi fitne var,
fesat var. Bunlar Şia'yı geçmiş vaziyette. Yalan hakeza. Senin çok
iyi tanıdığın arkadaşların bana bu yalanları söylediler. Biz, onlar
yalan söyleyecek insanlar değil diye düşündük, ama şimdi ağzıyla
kuş tutsalar bitti.”
Paralel yapının yeni bir 'imam' olgusunu ortaya çıkardığını iddia
eden Erdoğan, “Biz STK'lar değil, devlet içinde, karar
mekanizmaları içinde yer alıp da yanlışa sevk edenler varsa
gereğini yapacağız. Bizimle ilgili özel bazı mahrem şeyleri
araştıranlar varsa, bunun uluslararası nitelikleri varsa bunlara
yerinde kalabilir diyebilir miyiz? Artık bir savcının veya bir
mahkemenin veya tek hakimin verdiği kararla dinleme mümkün değil. O
konuda siparişler vardı. Artık gayri hukuki dinleme bu ülkede
kalmayacak. Dinleme paranoyasından Türkiye kurtulacak. Amirine
itaat eden değil, abilerine itaat eden mantık vardı. Bir yargı
imamı, emniyet imamı gibi imamları duyduk. Oysa biz, imamı sadece
camide bilirdik. Şimdi bir de alufte çıktı. Bir Hocaefendi'nin
aşufteyle ne işi var. Yanında bir de alufte varmış. Böyle bir şey
olabilir mi? Ben bir ülkenin Başbakan’ı olarak bunları konuşurken
haya ediyorum. Biz bu hallere düşecek miydik! Bu hale nasıl geldik?
Buna çanak tutan işadamı, sanatçısı, başka kesimler var. Zarar
çıktı ortaya. Ama iyi ki bu çıktı. Bunun sonu hayır olacak. Bu
cemaat değil, örgüttür. Cemaat hayır işi yapar. Yurtta öğrencilerin
paralarını alıp eve alacaksınız, gece kaldırıp başbakana, bakanlara
beddua ettireceksiniz. Karşı çıkanları da kapıya koyacaksınız. Bbu
mu cemaat? Bu densizliktir.” diye konuştu. CİHAN
Yorumlar