Bahçeli: Demokrasinin kural ve ilkelerinden milim ayrılmayacağız
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, zor olsa da dişini sıkıp sabredeceklerini belirterek, demokrasinin kural ve ilkelerinden milim ayrılmayacaklarını söyledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, zor olsa da dişini sıkıp
sabredeceklerini belirterek, demokrasinin kural ve ilkelerinden
milim ayrılmayacaklarını söyledi.
Partisinin Meclis Grup toplantısında konuşan Bahçeli, İstanbul'daki
saldırıyı hatırlatarak "Zor olsa da, dayanacağız.
Dişimizi sıkarak sabredeceğiz. İçin için ağlayarak tacizlere kapalı
duracağız. Demokrasinin kural ve ilkelerinden milim ayrılmayacağız.
Hukukun sınırlarından taşmayacağız. Bizi şiddet ve dehşet
sarmalının bir unsuru yapmak için el ovuşturan şarlatanları muhatap
almayacağız. Hesap soracaksak iktidara gelerek bunu yapacağız.
Başbakan ve hükümetinden kanun önünde, mahşeri vicdan huzurunda,
sandık yoluyla alacaklarımızı tahsil edeceğiz. Biz son sözümüzü
kuşkusuz milletimiz 'evet gün bugündür' dediği anda söyleyeceğiz. O
güne değin sağduyulu, olgun ve aklıselim içinde hareket edeceğiz.
Bizleri sokak dövüşçüsü gösterme adiliğini kimsenin yanına
bırakmayacağız." dedi.
Hükümet Sözcüsü Başbakan Yardımcısı'nın, Esenyurt’taki ihaneti
karşıt görüşlerin çatışması olarak sunma ahlaksızlığında
bulunduğunu, medyanın geniş bir bölümünde bu çerçevede yayınlar
yapıldığını, bunun bir senaryonun varlığına adeta delil teşkil
ettiğine dikkat çeken Bahçeli, Esenyurt’ta bölücü katiller saldırı
düzenledikten sonra yazılı ve görsel medyanın uzun süre
sessizliğini koruduğunu ifade etti.
Sanki hiçbir şey olmamış gibi yayınlar yapıldığını dile getiren
Bahçeli, "Hükümetin aleyhine gelişen olayları anında sansürleyerek
Penguen yayınına geçen yandaş ve korkak basın, Esenyurt özelinde de
ekranları karartmış, doğru bilgilere ket vurmuştur. Yusufiyeli
Cengimizin şahadet haberi, uzun bir süre ekranlardan alt yazı
olarak bile geçmemiştir.
Çünkü merhum şehidimizin adı Hrant Dink veya İmralı’ya giden bölücü
kafilenin herhangi bir ferdi değil, Ülkücü Cengiz Akyıldız’dir.
Çünkü merhum şehidimiz Habur’dan girmemiş, Kandil’den sızmamış,
Oslo’dan düşmemiş, vatan evlatlarına silah doğrultmamış, 63’lükler
arasında bulunmamıştır." diye konuştu.
"İŞKENCE GÖRÜNTÜLERİ ULUSLARARASI BİR SUÇTUR"
'İhvan, Mursi, Rabia, Esad, Barzani, BOP, Kırmızı Oda, haçlı, papaz
cübbesi, Beyaz Saray, AB’nin sorgu salonları, Bush, açılım,
Kürdistan, Öcalan, süreç, ihanet, hıyanet, pazarlık, paralel, Oslo,
istismar, 7 Şubat, 17 Aralık, yalan, rüşvet, hırsızlık' sözlerinden
birisi üzerinde durmanın Başbakan’ın kimliğini ifşa edeceğini
belirten Bahçeli, Suriye’deki gelişmelerin de Türkiye, bölge ve
insanlık adına ibretlik bir kulvarda seyrettiğini kaydetti.
Gözaltındaki tutuklulara karşı sistematik işkence ve cinayetlerin
Suriye’de insaf, adalet, vicdan ve merhametin çoktan terk
edildiğini bir kez daha ispatladığını dile getiren Bahçeli, "Şayet
bu fotoğraflarda montaj, Cenevre’deki pazarlıkları kızıştırmak ve
Şam’la muhalifler arasında bir denge kurma amacına matuf bir tertip
yoksa, Esad yönetimi insanlığa karşı büyük ve bağışlanamayacak bir
suç işlemiş demektir. Ne olursa olsun bu işkence görüntüleri
uluslararası bir suçtur." diye konuştu.
Hükümetin Suriye’deki ölüm kalım mücadelesine tarafsız ve
soğukkanlı yaklaşması gerekirken muhalif gruplara TIR’larla silah
sevkiyatı yapma izansızlığının başımıza büyük badireler açma riski
taşıdığına dikkat çeken Bahçeli, Başbakan ve hükümetin Suriye’nin
derdine düşüp muhaliflerin temsilcisi gibi hareket ederken
sınırlarda PKK-PYD özerk yönetimler ilan ettiğini kaydetti.
"Şimdiye kadar ne Başbakan’dan ne de herhangi bir hükümet
yetkilisinden sözde özerklik kararına karşı etkili bir çıkış
duyulmamıştır." diyen Bahçeli, "Acaba Başbakan PKK-PYD özerlik
kararına göz mü yummuştur? Hırsızlığa batan hükümet, İmralı
canisinin 17 Aralık’tan beri gündemden olan 'Rüşvet ve Yolsuzluk
Soruşturması'nda kendi tarafında olmasına karşı jest mi yapmış,
milli güvenliğimizi zedelemek adına özerkliğe onay mı vermiştir? Bu
konu önemlidir. Başbakan PKK’ya, PYD’ye ve İmralı canisine sözde
komplo diye tarif ettiği yargısal süreçte yanında durdukları için
diyet mi ödemektedir? İmralı canisine rüşvet mi vermektedir? Bu
sorularımıza cevap verilmeli, hemen bu şüphelerimiz giderilmelidir.
Biliniz ki, bölücülere sınırlarımızın hemen dibinde özerklik için
yol veriliyorsa bu namertliği tanımlamak için ihanet sözü bile
yetmeyecektir." şeklinde konuştu.
"VATANA HİZMET EDENLERİ HAİNLİKLE SUÇLAMAK TAMAMIYLA ÇİRKİN VE
SUİZANDIR"
Türkiye ekonomisinin çatırdadığını vurgulayan Bahçeli, Merkez
Bankası'nın değişik enstrümanlarını devreye soksa da dövizin
yükselişini durduramadığını ifade etti. Başbakan Erdoğan'ın bu
günlerin gelip geçici olduğunu ifade etse de, ekonomik depremin her
vatandaşı çok olumsuz etkilediğini dile getiren Bahçeli, Merkez
Bankası’nın bağımsızlığını zedeleyen Başbakan ve hükümetin eninde
sonunda dövizdeki ateşi söndürebilmek için faiz kartını kullanmak
zorunda kalacağını kaydetti.
"Vatana hizmet edenleri hainlikle suçlaması ise tamamıyla çirkin,
tamamıyla suizandır." diyen Bahçeli, şöyle devam etti: "Çatısı
altında 7 federasyon, 212 dernek, bu derneklere üye 54 binden fazla
işadamı ve bunların temsil ettiği 140 binden fazla şirketin
bulunduğu TUSKON'a Başbakan Erdoğan’ın gözdağları vermesi tam bir
kendini bilmezliktir. Aynı Başbakan TUSKON'un 31 Mart 2012 tarihli
4. Olağan Genel Kurulu’nda şunları söylemiştir: TUSKON’a, TUSKON’un
tüm mensuplarına, özellikle Türkiye’nin adını dünyaya duyurdukları,
ay yıldızlı bayrağın, bu aziz milletin büyüklüğünü en uzak
ülkelere, en ücra kentlere şerefle taşıdıkları için şahsım, ülkem
ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum”
Şimdi ne olmuştur da TUSKON kötülenmekte, ananascı olarak hakir
görülmektedir? Başbakan Erdoğan rüşvet ve yolsuzluk çarkının
kendisini yutma ihtimalinden dolayı dengesiz, kontrolsüz ve
şuursuzca atıp tutmaktadır.
Bu manzara en başta Türkiye ekonomisini kösteklemekte, zarar
vermektedir. Hükümetin ekonomi cephesi bozgun yerken, diğer
cepheleri bundan farksızdır."
"SAYIN GÜL HÜKÜMETİ HİZAYA SOKMUŞTUR"
Emniyette ki curcunanın devam ettiğini belirten Bahçeli, "Hırsızlar
polisleri ve savcıları kovalamakta, yakaladıkları yerde görevden
almaktadır. Başbakan’ın oğlu için yapılan yol temizliği sonucunda
beyefendi lütfetmiş ve sonunda onca yaşanmışlıkların ardından ifade
vermeye hazır olduğunu avukatı kanalıyla söylemiştir. Başbakan
Erdoğan Brüksel ziyaretinde aldığı talimatlar gereğince HSYK
konusunda frene basmış, kanun teklifinin Adalet Akademisi'yle
ilgili ilk 22 madde dışındaki kısımları askıya almıştır. Anlaşılan
Sayın Gül’de bu konuda engelleyici olmuş, hükümeti hizaya
sokmuştur. Diğer yandan HSYK konusunda TBMM Başkanı’nın Anayasa
değişikliği için komisyon önerisi getirmesi hem yersiz hem de çok
anlamsızdır. Sayın Çiçek daha birkaç ay önce Anayasa Uzlaşma
Komisyonu’ndan bir şey çıkmaz diyerek görevini bırakan kişi değil
midir? HSYK’yı RTÜK’e çevirme arayışında olanlar her şeyden bu
kurumu arpalığa ve bütünüyle hakimiyet altına almaya çalışan
siyaset hokkabazlarıdır. Göreve geldiğinden itibaren kısa süre
içinde hakkında fezlekeler düzenlenen, İzmir Cumhuriyet
Başsavcısına bacanakların da içinde bulunduğu bir soruşturmayla
ilgili talimat vermeye cüret eden bu Adalet Bakanıyla mı yargı
tarafsız ve bağımsız olacaktır? Kendisiyle ve evladıyla ilgili
iddiaları savuşturmak niyetiyle hukuk cinayeti işlemeye kadar işi
götüren Recep Tayyip Erdoğan’la mı HSYK örgüt diye tarif edilen
ellerden kurtulacaktır? Meclis Genel Kurulu’nda tekmelerle,
yumruklarla muhalefeti sindirmeye çalışan bir iktidar mı adalete ve
yargıya güveni artıracaktır? Başbakan ve hükümeti yargıdan kaçmak
için her şeyi denemektedir.
Altın kaçakçılarını korumak için yasa çıkaracak kadar
pervasızlaşanlar bu ülkenin bir numaralı sorunu, yegâne
musibetidir." şeklinde konuştu.
Konuşmasının son bölümünde ise AK Parti Yalova Milletvekili'nin
"Yalova’ya bir başka yerden, derenin öbür tarafından gelmişsin. Ben
bu ülkenin Karadeniz’in en güzel yerlerinden gelmişim ve 40 yıllık
Yalovalıyım" sözlerini eleştiren Bahçeli, "Bu maksadını fersah
fersah aşan söz bize yönelik sarfedilmediyse de hepimizi, Evlad-ı
Fatihan’ın tüm fertlerini kırmış ve incitmiştir. Vatansever ve
saygın AKP’li milletvekili arkadaşlarımı hariç tutarak bu sözleri
kullanan şahsiyeti buradan kınıyorum. Unutulmasın ki, derenin ötesi
neyse bu yakası da odur ve hiçbir yorum ve bakış farkı kabul
etmeyecektir. Bu bölücü zihniyetin derenin iki yakasında da yer
bulamaması bir yana, asıl vatanlarına gelmiş kardeşlerimi
tanımayacak kadar körelmiş birisi olması oldukça düşündürücüdür.
Bizi değil dereler, ölüm bile ayıramamış ve ayıramayacaktır."
ifadelerini kullandı.
CİHAN
Yorumlar