17 Aralık Operasyonu Hakkında İlk Defa Konuştu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gazeteci ve yazarlar ile Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde görüştü. Görüşme yaklaşık 4 saat sürdü. Toplantıya katılan gazeteci ve yazarlardan bazıları çıkışta açıklamalarda bulundu.
* Gazeteci Fikret Bila,
" (Gülen cemaatinden mektup) Sayın Başbakan, bir uzlaşma arayışı
içeren bir mektup aldığını söyledi. Teklif içeren bir mektup
aldığını söyledi. Ancak, mektubun kimin tarafından gönderildiğini
söylemedi. Islak imzalı bir mektup olduğunu söyledi"
" (Ayakkabı kutusundaki paralar) Halkbank genel müdürünün paraları
o şekilde evde bulundurmasını hata olarak ifade etti. O konuyu
ayırıyor. Yargı sürecinin beklenmesi gerektiğini belirtti"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe'deki
Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde gazeteci ve yazarlarla biraraya
geldi. Yaklaşık 4 saat süren toplantı sonrası Çalışma Ofisi'nden
ayrılan gazeteci ve yazarlar toplantıya ilişkin açıklamalarda
bulundu.
ISLAK İMZALI MEKTUP
Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila, Fetullah Gülen
tarafından Başbakan'a yazılan bir mektup olduğu konusu sorulunca,
"Sayın Başbakan, bir uzlaşma arayışı içeren bir mektup aldığını
söyledi. Teklif içeren bir mektup aldığını söyledi. Ancak, mektubun
kimin tarafından gönderildiğini söylemedi. Islak imzalı bir mektup
olduğunu söyledi. Bir meslektaşımız, 'Fetullah Gülen Hoca'dan mı
geldi acaba?' dedi. Ama ona bir cevap vermedi. Ama öyle bir algı
oluştu. Fetullah Gülen Hoca'dan gönderilmiş bir mektup ve en
azından o hareketin en üst düzeyinden gönderilmiş bir mektup olduğu
anlaşıldı. O mektupta bazı öneriler, teklifler olduğunu, onu
değerlendirdiklerini, evet, tamam bir uzlaşma, barış ortamı olsun
ama dedikten sonra da, tabi 'bu yargıdaki gelişmeler ne olacak?'
diye sordu. 'Operasyonlar yapılıyor, evler basılıyor bunlar ne
olacak?', 'Şantajlar yapılıyor bunlar ne olacak?', 'Şantajın
altında mı çalışacağız' gibi soruları gündeme getirerek, o mektubun
henüz değerlendirme aşamasında olduğunu, en azından Sayın
Başbakan'ın da bazı garantiler beklediği anlaşılmış oldu
sözlerinden" diye konuştu. Bila, mektubun tarihinin ise, Başbakan
tarafından yakın bir tarih olarak beyan edildiğini aktardı.
Cemaate karşı bir operasyon yapılıp yapılmayacağı yönünde Başbakan
Erdoğan'ın neler söylediği sorulunca Bila, "Bu konuda açık bir
ifadesi oldu. Zaten 'paralel yapı' diye tabir ediyor Sayın
Başbakan, bu yapının ortadan kaldırılacağını, demokratik bir
devlette böyle bir yapının kabul edilmeyeceğini ifade etti. Bunun
ortadan kaldırılacağını da beyan ederek, bu tür bir çalışmanın
yürütüldüğünü açıklamış oldu" dedi.
'YENİDEN YARGILANMA BİR HAKTIR'
Bila, Balyoz ve Ergenekon davalarının yeniden görülmesine yönelik
konuşulanlar sorulduğunda, "Sayın Başbakan yeniden yargılama
önerilerine ve konusuna olumlu yaklaştığını söyledi. 'Yeniden
yargılanma bir haktır' dedi. Bu yönde bir çalışma yapılması için
Adalet Bakanlığı'na talimat verdiğini de beyan etti. Tabi ne tür
bir çalışma yapılacağını da şimdiden bilemediğini, eğer mecliste
yapılması gereken bir şey varsa, bunu da yapabileceklerini söyledi.
Ondan sonra da sözü Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ'a bıraktı.
Sayın Bozdağ da hukuki bilgi verdi. Yeniden yargılamak için
yasadaki koşulların belli olduğunu, davalardan birinin devam
etmekte olduğunu ifade etti, bu Ergenekon davası oluyor.
Kesinleşmiş davalar için durumu inceleyeceklerini söyledi" diye
konuştu.
EL KADI AİLE DOSTU
Yolsuzluk soruşturmasına yönelik Erdoğan'ın konuşmasının ikna edici
olup olmadığı sorulunca Bila, "Sayın Başbakan, oğlu ve damadıyla
ilgili iddiaların doğru olmadığını ifade etti. Her ikisinin de
devletle bir işlerinin olmadığını belirtti. (Bilal Erdoğan'ın) El
Kadı ile görüşmesinin normal olması gerektiğini, çünkü aile
dostları olduğu, El Kadı'nın bir terörist olmadığını, kendiyle
ilgili iddiaların uluslararası mahkemelerde beraat ettiğini,
uluslararası seyahat yasağının kaldırıldığını Türkiye'ye yatırım
yapmak isteyen bir Suud işadamı olduğunu belirtti. Bununla
görüşmesinde hukuki bir sakınca olmadığını da belirttikten sonra
'Eğer Başbakan'ın oğlu veya damadıysanız, Türkiye'de bir iş
yapamayacak mısınız?' diye bir soruyla eleştirel bir yaklaşım
ortaya koydu" dedi.
PARALARIN O ŞEKİLDE EVDE BULUNDURMASI
HATA
Öte yandan Fikret Bila, NTV yayınında da konuştu. Fikret Bila
burada görüşmenin içereğini anlatırken, "Başbakan operasyonu '17
Aralık darbesi' diye bir tanım yapıyor. Fakat bunun bir yolsuzluk
boyutu da var, o konuda bir hassasiyet gösteriyor. Halkbank genel
müdürünün paraları o şekilde evde bulundurmasını hata olarak ifade
etti. O konuyu ayırıyor. Yargı sürecinin beklenmesi gerektiğini
belirtti" dedi.
"TÜRKİYE'YE KURULAN TUZAKLA İLGİLİ KARARLI"
Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür, "Benim gördüğüm şu Başbakan
kararlı. Neyle ilgili kararlı? Türkiye'ye kurulan tuzakla ilgili
kararlı. Bunu hem reformlarla hem de yasal düzenleme çabalarıyla
atlatmaya çalışılacağını, Türkiye'nin bununla baş edebileceğini
söyledi. Operasyon olup olmayacağıyla ilgili net bir cevap
verilmedi. Söylediği şey şuydu; yasaların elverdiği ölçüde hatta
diğer davaların yeniden yargılanmasıyla ilgili de bunu söyledi.
Herşey yasal prosedür içerisinde devam edeceğini söyledi. Balyoz ve
Ergenekon davalarıyla ilgili ise talebi haklı bulduğunu ama onun da
yasal prosedür neyi gerektiriyorsa o çerçevede bir çalışma
yapılacağını aktardı. Böyle bir hakkın olduğunu söyledi. O
doğrultuda bir çalışma yapıldığını açıkladı" diye konuştu.
"BİZ BU KONUDA ÇOK DİKKATLİYİZ"
Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç ise, "Sayın Başbakan 17 Aralık
süreciyle ilgili bilgilendirici bir toplantı yaptı. Sürecin nasıl
başladığını, nasıl geliştiğini, bunun neyi hedeflediğini anlattı.
Sorulara cevap verdi. TIR olayında önümüzdeki seçim dönemine kadar
olabilecek olaylardan söz etti ve kendilerinin aldığı tedbirleri
anlattı. Cemaat konusu gündeme geldi. O konuda da Sayın Başbakan
fikirlerini ifade etti. TIR olayıyla, 17 Aralık operasyonunun
bağlantılı olduğunu söyledi. Ben kendilerine eğer söylenildiği gibi
yargıda ve emniyette bir yapılanma varsa hükümetin tedbir almasının
hakkı olduğunu fakat camiaya veya cemaate karşı bir operasyon
düzenlenecekse bunun on binlerce insanı içine alabileceğini, 28
Şubat'ın tekrarı olabileceğini, öğretmenden esnafına kadar birçok
insanı mağdur edebileceğini sordum. Sayın Başbakan, 'Biz bu konuda
çok dikkatliyiz. Öyle birşeye asla izin vermeyiz mahal vermeyiz'
dedi. Ama devletin içinde bir yapılanma varsa hukukun dahilinde
kalmak suretiyle onları tasfiye etme konusunda da kararlı olduğunu
söyledi. Ergenekon ve Balyoz davaları konusunda iade-i muhakeme
olabileceğini söyledi. Bu konuda Adalet Bakanlığı'ndaki bir
çalışmadan söz etti. Sayın Adalet Bakanı da bu konuda teknik
bilgiler verdi" dedi.
"YOLSUZLUK KONUSU AĞIRLIKLI OLARAK İŞLENMEDİ"
Bugün Gazetesi yazarı Doğu Ergil de, "Bence zamanında yapılmış olan
toplumun kafasındaki karışıklığı gidermek için bir halkla
ilişkiler, halkı kamu önderleriyle bilgilendirme toplantısıydı. Pek
çok konuya açıklık getirildi ama bu tabi hükümetin bakışıdır.
Toplumda bunun karşılığının ne olacağını kendisi de ifade etti. 30
Mart seçimleri olacaktır. Kendisinin şahıs ve hükümet olarak
uluslararası düzeyde de fazla bir fire vermediğini söyledi. Bunu
seçimlerde göreceğiz. Yolsuzluk konusu ağırlıklı olarak işlenmedi.
Çünkü Başbakan, yolsuzluğun bir araç olarak kullanıldığını ve
yolsuzluk üzerinden hükümetinin karalanma dolayısıyla Türkiye'nin
istikrasızlaştırılmaya çalışıldığına inanıyor. Bunu yapanların
neden yaptıkları teşhir edilmeli şekilinde iki tane görüş vardı. Bu
görüşler birbirine yaklaştırılsa mesele daha açıklığa kavuşacaktır
ve toplum da ikna olacaktır" diye konuştu.
"BAŞBAKAN'I GAYET RAHAT GÖRDÜM"
Türkiye Gazetesi yazarı İsmail Kapan ise, "17 Aralık'ın bir komplo
olduğunu söylediler. Buna karşı hükümetin ve devletin zamanında
gerekli refleksi göstererek, cevap verdiğini, düne göre bugün daha
güçlü durumda olduğunu ve bundan olabilecek şeylere de genellikle
hazırlıklı olduklarını söyledi. Herşey hemen hemen konuşuldu.
Yolsuzluklar da konuşuldu. Ama Türkiye'nin itibarına yönelik
içeride ve dılarıda odakların karışmış olduğu kurulmak istenen
tezgahlarla ilgili değerlendirmeler de yapıldı. Ben Başbakan'ı
gayet rahat gördüm. Bunun esas göstergesinin 30 Mart seçimleri
olduğunu ve bu konuda hiçbir endişelerinin olmadığını söyledi.
Bunun devamı olarak Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili çok önemli
bağlantılar kurulmak istendiğini söylerek, başbakanlık makamıyla
cumhurbaşkanlığı makamı arasında bir fitne çıkarılmak istendiğini
belirterek, bu konuda kendilerinin çok rahat olduklarını, zamanı
geldiğinde gerekli adımların atılacağını söyledi" dedi.
"BİZ ONLARLA MÜCADELE HALİNDEYİZ BİRLİKTE
DEĞİLİZ"
Habertürk Gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca da, "Başbakan, bu
sürecin 30 Mart yerel seçimlerini, çözüm sürecini ve
Cumhurbaşkanlığı seçimini hedef aldığını söyledi. Bunun dışında
yine çarpıcı konulardan biri bu TIR meselesi üzerinden yapılan
Türkiye'yi El Kaide ile ilintili gösterme ve ana muhalefet
partisinin de bu söylemlere pirim vermesi üzerine sert bir çıkışı
sözkonusu oldu. Türkiye'yle El Kaide'yle aynı cümle içinde ifade
etmenin en büyük ihanet olacağını belirtti. 'Biz onlarla mücadele
halindeyiz birlikte değiliz' ifadesini kullandı. İçerideki algı
genellikle bir operayon olduğu yönündeydi" dedi.
"AÇILIM SÜRECİNDE SADECE HÜKÜMET DEĞİL, HER İKİ TARAF DA
ÇOK KARARLIDIR"
Eski TESEV Başkanı Can Paker ise, "Başbakan, operasyonun
Türkiye'nin geleceğine bir darbe olduğunu söyledi. Hiçbir kişi ve
kuruluşla pazarlığa girmeyeceğini belirtti. Bütün herşeyle ilgili
bilgilerinin olduğunu zamanı gelince belgelendirip kamuoyunu
bilgilendireceklerini aktardı. Rüşvet ve yolsuzlukla ilgili ise,
'Ben bakanlarıma güveniyorum. Bir tanesi hariç kendileri
sorgulamanın selameti açısından çekildiler. Bundan sonra yargıyı
bekleyelim' dedi. Bu operasyonlar bir darbe ise bu darbenin en
büyük hedefi benim kanaatime göre açılım politikasıdır. 'Bu darbe
açılım politikasına etki etmiş midir? Bundan sonra açılım
politikasını nasıl devam ettireceksiniz?' sorusunu yönelttim. Buna
Beşir Atalay şu cevabı verdi; 'Hükümet bu konuda çok kararlıdır.
Açılım sürecinde sadece hükümet değil, her iki taraf da çok
kararlıdır' dedi ve açılım politikasını kararlılıkla devam
ettireceklerini ifade etti. Bu operasyonların açılımda herhangi bir
yavaşlamaya sebep olmadığını söyledi" diye konuştu.
Yorumlar