MHP'li Koray Aydın: Başbakan baş sansürcü olmuş
MHP Trabzon Milletvekili Koray Aydın, "Televizyonun geçtiği iki cümlelik alt yazıya bile tahammül edemiyor.
MHP Trabzon Milletvekili Koray Aydın, "Televizyonun geçtiği iki
cümlelik alt yazıya bile tahammül edemiyor. Başbakan değil de sanki
baş sansürcü olmuş. Bu nasıl çarpık bir anlayıştır Allah aşkına?"
diye sordu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda, Askerlik
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Tasarı'nın tümü üzerindeki görüşmelere başlandı.
Birleşimi TBMM Başkanvekili Sadık Yakut yönetiyor. Milliyetçi
Hareket Partisi (MHP) Grubu adına söz alan Trabzon Milletvekili
Koray Aydın, okullarıyla ilişiği kesilen askerî öğrencilerin bir
dizi sorunla karşı karşıya bulunduğuna dikkat çekti. Yapılacak
düzenlemelerle, eğitimde geçen sürelerin askerlik hizmetinden
sayılması, yine ağır bir cezaya dönüşen yüksek miktardaki
tazminatların da daha makul seviyelere çekilmesini istedi.
Kanun tasarısının 61'inci maddesindeki kuvvet komutanlarının
yargılanmalarına izin veren yetkisinin Başbakana veya bir bakanına
verilmesi uygun olmadığını dile getiren Aydın, soruşturma açılması
konusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının yetkili olması
gerektiğini vurguladı. Yargı yetkisinin bir bölümünü İçişleri
Bakanına, Başbakana ve Cumhurbaşkanına vermesinin ötesinde bu
yetkinin denetimi yönüyle de Anayasa'ya aykırı olduğuna dikkat
çekti.
Aydın, şöyle devam etti: "Tasarının esas amacı, Başbakanın
yetkisine yetki katmak, nihayetinde siyaseti kışlaya sokmaktır.
Komutanların yargılanması Başbakanın isteğine bırakılmaktadır.
Başbakan yargılanmasını isteği komutan için izin verecek,
istemediği için de izin vermeyecek. İtiraz mercisi Cumhurbaşkanlığı
ve kararı da kesin, üstelik bu süreç de yargı denetimine tabi
değil. Böyle bir düzenleme Anayasa'ya ve hukukun temel esaslarına
uygun değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nin 26'ncı Genelkurmay
Başkanının, onlarca generalin ve görevleri sadece emir ve
talimatlara uymak olan askerî personelin terör suçundan mahkûm
olmasını sadece seyreden AKP'nin bundan sonra askerî yargılamalarla
ilgili atacağı adımlar, sadece geçici bir ittifak arayışı olarak
değerlendirilecektir. Millî ordunun canını okunurken ses
çıkarmayanlar eş zamanlı olarak teröristle pazarlık masası
kurmuşlardır. Bundan sonra AKP'nin her düzenlemesinin ortaya
saçılan yolsuzluk, rüşvet ve yağmanın üzerini örtmek üzerine
olacağı anlaşılmaktadır. İnternet'i tek tuşla kapatma yetkisinin
iktidara verilmesi arayışı, İnternet medyasına sansürün hayata
geçirilmesi işte bu örtbas projesinin sonucudur. Kendi ikbal ve
istikbalini kurtarmak için Anayasa'yı ihlal eden, adaletin canını
okuyan, bürokrasiyi hallaç pamuğu gibi atan, Sayıştay denetiminden
kaçan, yargı kararlarını hiçe sayan ve nihayet basına sansür
uygulayan AKP Hükûmeti ve Sayın Başbakandır."
Yolsuzluk soruşturmalarını da değerlendiren Aydın, Adalet Bakanı ve
Müsteşarının İzmir'de yürütülmekte olan bir yolsuzluk
soruşturmasıyla ilgili yargıya açıkça müdahale ettiğini ve konuyla
ilgili fezleke bile düzenlendiğini hatırlattı. "Muhalefet
milletvekilleriyle ilgili fezlekeler Parlamentoya jet hızıyla
gelirken söz konusu AK Parti'nin bakanları olunca fezlekeler
neredeyse yandı, bitti, kül oldu masalındaki gibi." diyen Aydın,
"Adeta buhar olmuşlardır. Açıkça anlaşılıyor ki Anayasa'nın
138'inci maddesi askıya alınmış, fezlekelerle ilgili yasamanın
yetkisine Adalet Bakanı el koymuştur. Meclis Başkanımız da bu
yetkinin gasbedilmesine maalesef nezaret etmektedir. O fezlekeler
bu Parlamentoya gelmedikçe söylenen sözlerin hiçbir anlamı
olmayacaktır." diye konuştu.
Başbakanın Bahçeli'nin açıklamasını sansürlettiği iddiaları
konusunda ise Aydın, "Hatta, televizyonun geçtiği iki cümlelik alt
yazıya bile tahammül edemiyor. Başbakan değil de sanki baş sansürcü
olmuş. Bu nasıl çarpık bir anlayıştır Allah aşkına? Muhalefet
liderinin televizyonda alt yazı olarak geçen sözüne tahammülü
olmayanların demokratlığı sahte ve vicdanları da nasırlıdır."
ifadelerini kullandı.
"AKP ve Başbakanın yolsuzluk soruşturmalarının ardından yaptığı,
yolsuzluğu yüzsüz örtmektir." diyen Aydın, 8 ay önceden MİT'in
haber verdiği yolsuzluğa 'komplo' demenin Türk milletinin aklıyla
alay etmek olduğuna dikkat çekti. Kumpas, komplo ve paralel yapı
söylemlerinin yolsuzluğu, rüşveti ve yağmayı gizlemeye
yetmeyeceğini vurgulayan Aydın, şunları söyledi: "Esas paralel
yapı, hatta paralel devlet KCK'dır ve AKP Hükûmeti KCK ile pazarlık
masasındadır. Sözde 'çekilme süreci' adı altında, teröristler değil
ama askerimiz kışlasına çekilmiş, bölgede alan hakimiyeti KCK'nın
eline geçmiştir. İmralı ve Kandil AKP Hükûmetine ayar üstüne ayar
vermekte, 'Tek bir silah patlarsa Başbakan yerinde kalamaz.' diye
tehditler savrulmaktadır. Kendi derdine düşen AKP Hükûmeti ve Sayın
Başbakan 'çözüm' diye diye ülkeyi çözülmenin, bölünmenin ve
parçalanmanın eşiğine getirmiştir. AKP Hükûmeti, bölgede 30 Mart
yerel seçimlerinde sandıklardan özerklik çıkacağına dair söylemleri
ve uyarıları görmezden ve duymazdan gelmektedir."
Aydın, "Yolsuzluk soruşturmalarında yargının önünü açın. Yolsuzluk,
rüşvet ve her türlü yasa dışı iş ve işlemlere bulaşmış kişileri
korumaktan vazgeçin. Temiz siyaset, temiz toplum ve hesap verebilir
bir yönetim adına gerekli adımları ivedilikle atın." çağrısında
bulundu. Aksi hâlde hükûmetin bu sürecin altında kalacağını
kaydetti.
Asıl mağdur olanların 4,5 milyon doları bankasında değil de evinde,
ayakkabı kutularında saklayan banka müdürü değil, çocuğuna 4,5 lira
günlük harçlık veremeyen milyonlar olduğunun altını çizen Aydın,
asıl mağdur olanların evlerinde tam 7 para kasası bulunduran bakan
çocukları değil, pazar kasalarından çürük meyve, sebze toplayan
yığınlar; servet değerinde saat taşıyan ve yargıdan kaçan iktidar
mensupları değil, saatlerini, mesailerini bu iktidar için
karşılıksız harcayan partililer; asıl mağdur olanlar villalarda,
malikânelerde, yazlıklarda, gemilerde Lale Devri yaşayan hanedan ve
yandaşları değil, açlığa, sefalete ve nihayet sadakaya muhtaç hâle
getirilen milyonlar olduğunu söyledi.
Aydın, "Asıl mağdur olanlar yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarıyla
âdeta suçüstü yakalananlar değil, 'İnananlar çalmaz, inanlar haram
yemez, inanlar rüşvet almaz.' diyerek üç dönemdir bu iktidara
limitsiz kredi veren Adalet ve Kalkınma Partisinin samimi
tabanıdır" dedi. CİHAN
Yorumlar