Kılıçdaroğlu: Geçmişinde şaibe olan birisinden cumhurbaşkanı olamaz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ı sert sözlerle eleştirdi. Geçmişinde şaibe olan, yalan konuşan, dünyada saygınlığını yitiren birisinden cumhurbaşkanı adayı olamayacağını...

Google Haberlere Abone ol
Kılıçdaroğlu: Geçmişinde şaibe olan birisinden cumhurbaşkanı olamaz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ı sert sözlerle eleştirdi. Geçmişinde şaibe olan, yalan konuşan, dünyada saygınlığını yitiren birisinden cumhurbaşkanı adayı olamayacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Dünyaya rezil oluruz.” dedi

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin cumhurbaşkanı adayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı sert sözlerle eleştirdi. Kılıçdaroğlu, konuşmasında kimlerin cumhurbaşkanı olamayacağını açıkladığını hatırlatarak, kuvvetler ayrılığına inanmayan birisinden Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olamayacağını söyledi. Anayasanın temel çatısının güçler ayrılığı çatısına oturduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Yasama organı, parlamento; yargı yani mahkemeler benim için ayak bağıdır diyorsa, birisinin cumhurbaşkanı olmaması lazım. Vatandaşına tokat atan, derdini anlatmak isteyen çiftçiye ‘al ananı da git’ diyen birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz. Rezil oluruz, dünyada. Sizden bizden ayrımı yapan, cumhurbaşkanı olamaz. Kin ve öfkeden medet uman, gençlere seslenirken ‘kininizi unutmayın’ diye öğütlerde bulunan birisinden, cumhurbaşkanı adayı olamaz, olmalıdır. Hukukun üstünlüğüne inanmayan, adalet duygusu gelişmemiş birisinden, cumhurbaşkanı olamaz. Adalet bütün inançların ortak temelidir. Ahlak üzerinde yükselir adalet. Adaleti ayak bağı olarak görüyorsanız, zaten cumhurbaşkanı olamazsınız. Adalete inanmıyorsanız, bağımsız mahkemeler benim için ayak bağıdır, diyorsanız siz zaten cumhurbaşkanı adayı olamazsınız. Bunlar olduğu takdirde sorun yaşanır. Bütün dünyada sorun yaşanır. Kadın erkek eşitliğine inanmayandan cumhurbaşkanı alamaz. Kadın köyde çalışıyor, kadın oturuyor evi için 24 saat için çalışıyor. Şehre geldiğin zaman.

‘MİLLETİ BİRBİRİNE DÜŞÜRENDEN CUMHURBAŞKANI OLMAZ’

Efendim kadın erken eşitliği, sen ben de oturacaksın. Niçin? Bu anlayışta olan birisi cumhurbaşkanı adayı olamaz. Yalan söyleyen birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz. Cumhurbaşkanı adaylarının en temel nitelikleri halkına yalan söylememiş olmalarıdır. Eğer birisine ‘yalan makinası’ diyorsanız, O da ‘Evet, yürüyen yalan makinasıyım’ diyorsa ondan cumhurbaşkanı adayı olamaz, olmamalı. Bir cumhurbaşkanı adayı çıkıyor, halkı birbirine düşürmek ve kavga için ‘camide içki içildi’ yalanını söylüyor. Bir başka yalan: Kabataş İskelesi’nde başörtülü bacımıza 140-150 kişi birden saldırdı, diyorsanız, böyle bir adamdan cumhurbaşkanı adayı olmaz. ‘Cuma günü video ve belgeleri ile yayınlayacağız’ demişti. 53 üç cuma geçti, ortada bir şey yok. Yalan söyleyenden, cumhurbaşkanı adayı olmaz. Dedi ki, ‘Gezi olaylarında polisler gerçek mermi ile öldürüldü.’ Bir milletvekilimiz çıktı, İçişleri Bakanı’na soru önergesi verdi: Hangi polisler nerede öldürüldü? Efkan Ala’nın verdiği cevap: Herhangi bir ölüm söz konusu değil. Adamın hayatı yalan üzerine inşa edilmiş. Bu kadar yalancı görmedim. Türkiye ve dünyada saygınlığını yitiren birinden cumhurbaşkanı adayı olmaz. Doğulu hiçbir lider Batılı hiçbir lider yalan söyleyen biri ile aynı karenin içine girmek istemez. Çünkü onların ahlaki değerleri çok yüksektir. Cumhurbaşkanlığını açıklayan Recep Tayyip Erdoğan’ın ne Doğu’da ne Batı’da itibarı vardır. Türkiye Cumhuriyeti böyle bir cumhurbaşkanı adayını içine sindiremez ve bunu kaldıramaz. Biz çağdaş uygarlık için mücadele eden bir partiyiz. Siz başka şeylerin peşinde olacaksınız, kişisel ikbal peşinde olacaksınız. Bunu uygun görmüyoruz."

“CUMHURBAŞKANI ADAYI SANAT VE SANATÇI DÜŞMANI OLAMAZ”

Anayasa’nın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen ‘Türkiye Cumhuriyeti, laik, demokratik, hukuk devletidir’ ilkesinin olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Bir cumhurbaşkanının buna inanması gerekiyor. Buna inanmıyorsa, cumhurbaşkanı adayı olmaması gerekir. Bilgi birikimi yetersiz, kültür ve sanatçıyı dışlayan birisinden cumhurbaşkanı adayı olmaz. Sanat ve sanatçı çok çok önemlidir. Tarihin hangi devrine giderseniz gidin, sanat ve sanatçı hep el üzerinde tutulmuştur. Eğer siz sanat ve sanatçıyı önemsemezseniz, cumhurbaşkanı olamazsınız. Olduğunuz takdirde, bütün dünya size ‘sanatçı düşmanı’ olarak bakacaktır. En önemlisi, geçmişi şaibeli olan birisinden cumhurbaşkanı adayı olmaz. Düşünün sizin artık gerçekleri söylemediğiniz, yalan söylediğiniz, kişisel kaprislerle özel servet edinmeniz, bunların belgelenmesi, bunların bütün dünyanın önüne serilmesi sizin cumhurbaşkanı adayı olmamanızı gerektirir. Eğer cumhurbaşkanı adayı oluyorsanız, bunu Türkiye’nin kaldırması mümkün değil. Türkiye de halka yapılan en büyük kötülüktür. Demokrasilerin özünü uzlaşma oluşturur. Uzlaşma varsa, o demokrasi güçlüdür. Dayatma kültürü demokrasilerde yoktur. Benim dediğimin dışında başka bir düşünce, doğru değildir. Benim dediklerimi yapacaksınız, dediğiniz andan itibaren demokrasiyi rafa kaldırırsınız” diye konuştu.

67 MİLYONUN ‘BU BENİM CUMHURBAŞKANIM’ DİYECEĞİ BİR ADAYI GÖSTERDİK

Kılıçdaroğlu, CHP olarak büyük bir uzlaşmayı gerçekleştirdiklerini, her yurttaşın rahatlıkla oy vereceği bir adayı belirlediklerini anlatarak, “Şaibesi yok. Bilgi birikimi var, dünyada tanınmışlığı var. Toplumun hiçbir kesimi ile ilgili negatif bir söylemi yok. Herkesi kucaklayan bir aday üzerinde uzlaştık. Bir siyasal parti gözü ile bakmadık. ‘Bu benim adayımdır’ demedik. Bütün 76 milyonun ‘bu benim cumhurbaşkanım’ diyecek biri üzerinde uzlaştık. Demokrasiye bağlı ise, yolsuzluklardan İllallah diyorsa, kendisine hakaret edenlerden İllallah diyorsa, bağırıp çağırıp öfke kusandan İllallah diyorsa şapkasını koyacak ve sandığa öyle gidecek. Bunu yaptığınız zaman, demokrasimizi güçlendireceğiz. Uzlaşmanın olduğu demokrasiler güçlü demokrasilerdir. Biz bunu yapacağız.”

“14 YAŞINDAKİ ÇOCUĞU YUHALATAN BİRİSİ İHSAN HAKLARINDAN MI BAHSEDECEK”

Cumhurbaşkanının yeminine konuşmasında atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, “Bu cumhurbaşkanı adayının bu ilkelere bağlı kalacağına kim inanıyor?” diye sordu. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Milletin egemenliğinden ne anlıyor? Kendi egemenliğini anlıyor. 40’ların Almanya’sında Führer’in düşüncesi, demiştik daha önce, buna. O bir şey diyecek ertesi gün yerine getirilecek. Devletin varlığı ve bütünlüğü ile ilgili onun ne düşündüğünü hepimiz biliyoruz. ‘Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik cumhuriyete bağlı kalacağıma…’ Bu Cumhurbaşkanı adayının bu ilkelere bağlı kalacağına kim inanıyor. Kim inanıyor? ‘Milletin huzur ve refahı, milli dayanışma, adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ilkesinden ayrılmayacağıma…’ 14 yaşındaki çocuğu miting meydanlarında yuhalatan birisi, insan haklarından mı söz edecek? ‘Türkiye’nin şan ve şerefini korumak.’ Komik gibi geliyor. Askerin başına çuval geçirildi, sesi daha çıkmadı. Şimdi kalkmış şemin edecek. Bayrak indirildi, tık yok. ‘Yüceltmekle üzerime aldığım görevimi, tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma…’ Tarafsızlığına inanıyor musunuz? ‘Büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim. ’Hayatı yalanlarla dolu olan birisi, böyle bir yemin yaptığında kim inanacak? Daha öce ifade ettim. Dikkatli olmamızı gerekiyor.”

“TERÖRLE MÜCADELE YASASINI ANAYASA MAHKEMESİNE TAŞIYACAĞIZ”

Kılıçdaroğlu, Kürt sorununun parlamento da toplumsal uzlaşma ile çözülebileceğini, Türkiye’de kan dökülmesini istemediklerini, parti meclisinde bunu söylediğini de dile getirdi. Akıl ve mantık, sağduyu ile bu sorunu çözebileceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, bunun için şu 4 ana koşulun yerine getirilmesi gerektiğini anlattı: “Samimi ve dürüst olacaksınız, gizli ve kişisel bir ajandanız olmayacak, millete izah edemeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz, ana muhalefete ve millete bilgi vereceksiniz”

Kılıçdaroğlu, Meclis’e gelen “Terörün Sona Ermesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirmesine Dair Kanun Tasarısı” kanun tasarısını değerlendirdi. Kanun tasarısının bir fıkrasını uygun bulmadıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:“ Fıkra: ‘Bu kanun kapsamında verilen görevleri yerine getiren kişileri, hukuki idari ve cezai sorumluluğu doğurmaz’ Bu ülke ne çekti ise yas dışı işlemlerden çekti. Faili meçhul cinayetlerin bir demokrasinin en büyük ayıplarından biri olduğunu söyledik. Faili meçhullerin aydınlanması için 8 ayrı araştırma önergesi verdik. Tamamı, AKP milletvekillerinin oyları ile reddedildi.

‘ROBOSKİ OLAYINI UNUTUN’

Bu böyle geçtiği takdirde, ‘Roboski Olayını’ unutun. Neden? Sınır ötesi operasyon yapma yetkisi kimde? TBMM’de. Bu yetki kime verildi isteği üzerine hükümete verdi. Hükümet ne yaptı? Talimatı verdi gitti 34 kişiyi bombaladı öldürdü. Şimdi bu kanun kapsamında hükümetin verdiği yetkiyi yerine getirenlerin idari sorumlulukları olmayacak. Cezai sorumluluğu olmayacak, hukuki sorumluluğu olmayacak. Yani siz o olayı artık unutun. Biz bunu kabul edebilir miyiz. Hayır. Benzer bir görev MİT’e de verildi. Buna benzer bir görev orada da vardı. MİT yasası görüşülürken buna karşı çıktık. Bunun bir hukuk devleti içinde olamayacağını, belli bir kesime neredeyse ömür boyu güvence getirilmeyeceğini söyledik. Ve Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk. Şu anda dava Anayasa Mahkemesi’nde. Şimdi ‘MİT’in operasyonel yetkisi yok, o nedenle bu MİT’e verildi’ diyorlar. Burada polisler de var, bürokratlarda var. Hepsi var.

‘YENİ FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER OLABİLİR’

Şimdi ben bu sorunun çözümüne yönelik olarak AKP’nin getirdiği bu düzenlemeden ‘faili meçhuller hiç aydınlanmasın, yeni faili meçhuller olsun’ diyorsanız bir sorun yok. Ama bir bunu demiyoruz. Yeni faili meçhuller olabilir. Hükümet diyebilir ki; ‘Terörü bitirmek istiyorum, gidin Ali’yi vurun, sizin zaten cezai sorumluluğunuz yok, hukuki sorumluluğunuz yok. Üstelik ömür boy yok,’ Mahkemeye’de ‘Gizli Karar’ verdin mi mesele bitti. Bütün yurttaşların bu konuda dikkatli olması gerekiyor. Biz bu konuda dikkatliyiz. Şimdi AKP alıyor bunu Doğu’da propaganda yapıyor. Efendim biz sorunu çözeceğiz. Şu CHP var ya, karşı çıkıyor. Hukukun üstünlüğüne inanıyoruz. Yeni faili meçhullerin olmasını istemeyiz. Sorun çözülecekse, adam gibi oturulur çözülür. Bütün yurttaşların bu gerçeği bilmesi gerekiyor. Yoksa bu sorunun çözülmesinden yanayız. Hiç kimsenin burnun kanamasın istiyoruz. Buyurun çözün. Ama yeni faili meçhulleri saklayacak mekanizmaları yasanın arasına sıkıştırıyorsanız, kusura bakmayın biz buna karşıyız. Bu madde böyle yasalaşırsa, MİT yasasında olduğu gibi Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağız.”

CİHAN

Yorumlar