İdris Baluken: Kriz durumu ile karşı karşıyayız

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, Musul’da yaşananlarla ilgili bir krizle karşı karşıya kalındığını söyledi. Baluken, "Bu kriz durumu bütün krizlerde olduğu gibi ya daha kötü bir noktaya götürecek, daha büyük sorunların içerisine...

Google Haberlere Abone ol
İdris Baluken: Kriz durumu ile karşı karşıyayız

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, Musul’da yaşananlarla ilgili bir krizle karşı karşıya kalındığını söyledi. Baluken, "Bu kriz durumu bütün krizlerde olduğu gibi ya daha kötü bir noktaya götürecek, daha büyük sorunların içerisine sürükleyecek gelişmeleri tetikleyebilir ya da bu krizden gerekli dersler çıkarılarak, yeni birtakım politikalar neticesinde bu kriz bir fırsatlar zeminini önümüze getirebilir." dedi.

TBMM Genel Kurulu’nda konuşma yapan Baluken, Musul’da yaşananlarla ilgili, eğer kriz sebeplerini cesur bir şekilde ele alıp, bu dış politikadaki yanlışlarla yüzleşilebilirse ve bunlardan vazgeçecek bir politik hattı örülebilirse, bu süreçten Türkiye'nin de diğer Orta Doğu halklarının da özgür, barış içerisindeki bir geleceğini yakalayabilecek bazı politikaların çıkarılabileceği düşüncesinde olduklarını ifade etti. Baluken, şöyle dedi:

"Ama doğrusu ne kadar bunun bilincindeyiz, ne kadar böylesi bir yüzleşmeyi esas alıyoruz, bu konuda biz net bir tablo göremiyoruz. Bakın, bu krizi yaratan politikaların tamamını aslında son bir yılda bu kürsüde dile getiriyoruz. Son bir yılda El Nusra'yla ilgili, IŞİD'le ilgili, El Kaide'yle bağlantılı çetelerle ilgili, örgütlerle ilgili Hükûmetin yaptığı yanlışlar ve olması gereken politikalar üzerinde sayısız konuşmalar yaptık, araştırma önergeleri verdik, soru önergeleri verdik ama hiçbirini dikkate almadınız. Siz, büyük bir akılla büyük bir kurnazlık yaptığınızı sandınız; güya bu El Kaide bağlantılı örgütler üzerinden bir yönüyle Esad'a karşı bir mücadele örgütlediniz, diğer yönüyle de Rojava'da Kürtlerin kazanımı önünde bir engel olarak bu çeteler üzerinden sonuç almaya çalıştınız. Bunun böyle önünüze çıkmayacağını, gelişmelerin bu şekilde doğru okunamayacağını defalarca ilan ettik. Bu doğrultuda bütün sınır hattını IŞİD, El Nusra çetelerine âdeta açtınız. Sınırın diğer tarafında YPG denetimi ele geçirinceye kadar, Türkiye sınırları, bu IŞİD ve El Nusra çetelerinin ellerini kollarını sallayarak Suriye'ye girdikleri, orada çatıştıkları, orada yaralandıkları zaman da yine bu tarafa gelip tedavi gördükleri, iyileştikleri ve tekrar savaş bölgesine yönlendirdikleri âdeta yol geçen hanı şeklinde sizin tarafınızdan ele alındı ve böyle ele alındığı sürece de ciddi sıkıntıların ortaya çıkacağını ifade etmiştik.

Yapılan silah yardımları, yakalanan TIR'lar, işte lojistik destekler, vesaire, bunlara girmeye hiç gerek yok. Suriye'de savaşan El Kaide bağlantılı çetelere katılan örgüt militanlarının tamamının geçiş güzergâhının Türkiye olduğunu biliyoruz. Oradaki pasaportlarda en çok geçiş güzergâhında mühür basılan damganın hangi ülkeye ait olduğunu biliyoruz. Bunlara karşı tedbir almadığınız için bugün bu sorunlar yumağıyla karşı karşıya kalmış durumdasınız. Şimdi buradan nasıl çıkabiliriz. Buradan çıkışı doğru bir şekilde ele almak lazım. Şu bir gerçek ki bugüne kadar izlediğiniz politikayla buradan çıkılmaz. El Kaide, El Nusra, IŞİD çeteleriyle dolaylı ya da direkt olarak geliştirdiğiniz ilişkiler üzerinden bir çıkış yakalayamazsınız. Şu anda bu rehinelerin bırakılması için hangi görüşmeleri yürütüyorsanız, hangi pazarlıklar yapılıyorsa orada akılcı davranın, bu ilişkiler üzerinden sakın yanlış pazarlıklar içerisine girmeyin. Sizi, hepimizi, bütün ülkeyi, bütün halkımızı bu beladan çıkaracak temel çözüm modeli, temel çözüm perspektifi bölge halklarının özgür geleceğini esas alacak şekilde bölge halklarını destekleyecek, bölge halklarının barışla ilgili iradesine saygı gösterecek bütünlüklü bir politika oluşturmaktır. Irak politikası, Suriye politikası, Orta Doğu politikası da birbirinden ayrı değerlendirilecek politikalar değildir. Aynı satranç tahtasının içerisindeki, birbirini mutlaka ilgilendiren bu hamleler konusunda çok akılcı pozisyonlar almamız gerektiğini düşünüyoruz. Hele hele böyle birtakım milliyetçi duygularla "Gireriz, gerekeni yaparız. Musul şöyledir. Kerkük böyledir." üzerinden ortaya koyacağınız savaş nutukları da açıkçası bu kriz ortamında tam bir bataklığa saplanmayı beraberinde getirecektir ve bölge halklarının tamamını Türkiye'yle düşmanlaştıracak, çok önemli birtakım sonuçları, acı faturaları önümüze getirecektir. O nedenle böyle askerî seçenekleri ön planda tutan, yangına benzinle giden seçenekleri bir kenara bırakıp bölgedeki Kürtlerle, Türkmenlerle, Süryanilerle, Araplarla yani halkların ortak geleceğiyle ilgili net politikalar belirlemek bu halkları destekleyecek birtakım tedbirlerle bu sürece yaklaşmanın akılcı olduğunu düşünüyoruz.

Bir diğer çelişkili, anlamlandıramadığımız bir şey de var. Bu, Türkiye'nin himayesinde olan Haşimi'nin yapmış olduğu bir açıklama var. Bu da ne kadar politikanızla örtüşüyor bilmiyoruz. Haşimi oradaki gelişmeleri "bir halk devrimi" olarak yorumluyor ve siz de Haşimi'yi politik olarak da destekliyorsunuz. Siz de öyle mi bakıyorsunuz merak ediyoruz, yani IŞİD çetelerinin bu yapmış olduğu katliamlar, oradaki halklar üzerinde uygulamış olduğu terör dalgasını "bir halk devrimi" olarak ele alıyorsanız bu da son derece tehlikeli bir gelişmedir. Orta Doğu siyasetinde şu anda olan şey budur arkadaşlar. Rakka, Suriye'deki en zengin petrol bölgesidir, Irak'ta da Musul ve Kerkük en zengin petrol bölgesidir. Burayı denetim altına almaya çalışan bir politik hamleyle karşı karşıyayız. Buna karşı hep beraber akılcı birtakım çözümler üzerinde yoğunlaşmalıyız diyorum."

CİHAN

Yorumlar