HDP'ye doğru bir cisim yaklaşıyor!

Demirtaş'ın Salı günü Meclis Grubu'nda yaptığı “Tayyip Erdoğan seni başkan yaptırmayacağız!” temalı tek cümlelik konuşması gündem oldu.

Google Haberlere Abone ol
HDP'ye doğru bir cisim yaklaşıyor!

Mehmet Acet'in yazısı

eden böyle yaptı? Sorusunun yanıtı Demirtaş’ın bu konuşmadan iki gün öncelikle Almanya’dan gelen heyetle yaptığı görüşmeden çıkan neticede saklı.

Almanya merkezli Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu’ndan gelen heyet, bu seçimde HDP’yi destekleyeceğiz demek için Ankara’da Demirtaş’la buluşmuştu.

O buluşmada Alevi Federasyonu’ndan Turgut Öker 28 Şubat sürecinin ağzı arızalı paşalarına özgü bir üslupla “Biz yurdumuzda Tayyip Erdoğan diktatörlüğünün ve onun amaçladığı sultanlığın, tek adam diktatörlüğün yaşama geçmemesi için ve önümüzdeki sürecin de son 12 yılda yer aldığı benzeri kapkara olmaması için, çocuklarımızın sokaklarda öldürülmemesi için HDP’nin barajı aşmasının türkiye açısından ve geleceğimiz açısında son derece ciddi bir İmtihan olduğunu görüyoruz” diye bir izahat yaptı.

Demirtaş’ın da o masadaki işbirliği ruhuna müsait bir şey demesi gerekiyordu.

Salı günü yaptığı tek cümlelik konuşma, bu yeni ittifakın bir ürünüydü.

BİRBİRİYLE ÇARPIŞAN İKİ AKIL

Önümüzdeki seçim sürecine, HDP’nin muhataplığında birbiriyle çarpışan iki tez-iki us ile giriyoruz.

Birinci tez/akıl, Demirtaş aklı ile tecessüm ederek karşımıza çıktı.

Kandil’den de destek bulan, Avrupa/Almanya menşeli bu tez, malikleri sebebi ile HDP’yi statükoya dönüş için işbirliğine zorlayan, eski Türkiye özlemine sahip aktörlerin kucağına iten bir plan şekilde sürüme sokuldu.

Alman devleti/istihbaratı ile yakın İlişki halindeki figürlerin oy ve baraj endişesi taşıyan Demirtaş’ı bu birlikteliğe zorladığı ve kabul ettirdiği anlaşılıyor.

İşin özüne bakarsak, plan sahiplerinin kafasında bulunan şey aşağı yukarı şöyle bir şey.

Serhildan ruhu ile Gezi ruhu birleşirse İlhan Selçuk’un 2007’li yılların şartlarında söylediği türden “belki bir şeyler olabilir.”

HDP ve Kürt siyasetinin muhatap yer aldığı ikinci tez/akıl yerli bir ürün.

Öcalan bakışıyla tecessüm eden, HDP tabanında da karşılığı bulunan, Kürt siyasetini darbeci odakların güdümünden ırak tutmaya çalışan, AK Parti’nin lokomotifliğinde 90 yıllık Kürt sorununu nihai şekilde bitirmeyi hedefleyen bir yaklaşım.

Tamamen yerli aktörlerin rol aldığı, Avrupa/Almanya aklını reddeden ve aracısız bir biçimde bu süreci bitirmeye odaklı bu ikinci akıl, tek tipçi millet modelin mağdur ettiği Kürtler ve dindarların ittifakı üstüne şekillenmiş durumda.

Kürtler ve dindarların Yeni Türkiye için ittifakı (çözüm süreci dediğimiz şeyin özü bu) eskiye dönüşü epey zorlu bir duruma getirse de, vesayetçi odakların kandırmaya başladığı anlaşılan Demirtaş aklının bu vizyonu bambaşka bir noktaya sürüklemesi ciddi bir ihtimal şekilde karşımızda duruyor.

Çoğunlukla Almanya’da mukim Alevi diyasporasının bazı önde gelenlerinin, Türkiye’deki Alevi oylarını HDP’ye kanalize ederek birinci projenin değirmenine su taşıdığı çıplak gözle görülebiliyor.

Peki Türkiye’deki Alevi oyları 7 Haziran’da nasıl dağılacak?

Soru bu.

Sorunun cevabını öğrenmek için Alevi toplumunun içinden politik analizlerine güvendiğim bir isimle konuştum.

Aldığım bilgi/görüşlerin özeti şöyle: “Türkiye genelinde 7-8 milyon dolaylarında Alevi oyu var. Bu oyların yüzde 80 i bugüne kadar CHP’ye gitti. Geriye kalan oyların yüzde 10 u HDP’ye, öteki yüzde 10 u da AK Parti’nin de arasında yer aldığı başka partilere gitti. Bu seçimde Kürt Alevilerin oylarının çoğu HDP’ye gidecektir. Türk Aleviler ise kararsız durumda.

PKK antipatisi sebebi ile Türkmen Alevilerin oylarının çoğu gene CHP’ye gidebilir. Buna karşılık “HDP barajı aşamazsa AK Parti anayasayı değiştirecek çoğunluğu elde edebilir” fikri bu kesimin oylarında da HDP’ye doğru bir kaymaya yol açabilir.”

Dinlediğim analiz bu şekilde.

Mesele, salt seçimlerde kimin kime oy vereceği, HDP’nin barajı geçip geçmeyeceği meselesi değil.

Mesele, açık bıraktığınız yaraların bu yurt üstünde hesapları bulunan çevrelerce fazla aşırı iyi analiz edilip oyun kurulabilir bir duruma getirilmesi.

Bu noktada AK Parti hükümetinin seçim yatırımından ziyade ülkenin geleceği hesabına bu açık yaralara merhem olabilecek reformcu kimliğini sürdürmesi iri ciddiyet taşıyor.

Kürtlerin hüviyet sorunları kadar Alevilerin sorunlarının çözümü, düne oranla daha acil bir gereksinim durumuna gelmiş durumda.

Birincisinde epey yol kat edildi.

Ancak ikinci konu ile ilgili tatmin edici bir noktada olduğumuz söylenemez. 

Kaynak: HABER7.COM

Yorumlar