HDP'li Önder: Hükümet Öcalan'ın ifade ve şahsi özgürlüklerinin önünü açmalıdır

HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, çözüm sürecinin başta Öcalan olmak üzere ana aktörleriyle görüşebildiği şeffaflığa kavuşturulması gerektiğini söyledi. Öcalan'ın ifade özgürlüğünün ve şahsi özgürlüklerinin...

Google Haberlere Abone ol
HDP'li Önder: Hükümet Öcalan'ın ifade ve şahsi özgürlüklerinin önünü açmalıdır

HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, çözüm sürecinin başta Öcalan olmak üzere ana aktörleriyle görüşebildiği şeffaflığa kavuşturulması gerektiğini söyledi. Öcalan'ın ifade özgürlüğünün ve şahsi özgürlüklerinin önünün açılması yönünde hükümetin kendine düşeni yapmasını isteyen Önder, "Öcalan'la görüşebilecek siyasi öznelerin önüne gerekli fırsatlar konmalı. Barış sürecinin en önemli paydaşlarından biri olan Öcalan'ın toplumun farklı kesimlerinden gelen temsilcilerle yapacağı görüşmelerin önü açılarak, barış ve çözüm sürecinin toplumsallaşması sağlanmalı, Öcalan'ın medyayla teması sağlanarak, barışa dair iradenin duyurulması kolaylaştırılmalıdır. Asker ve gerilla annelerinin aynı masada oturup bitmesini bekledikleri, uğruna gözyaşı akıtmaktan pınarların kuruduğu barış bu barıştır." dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nun 113. birleşimi saat 15.00'te yoklamasız açıldı. Birleşimi TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı yönetiyor. TBMM İçişleri Komisyonu'nda üç gün görüşüldükten sonra kabul edilen 'Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısı' Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlandı. 6 maddelik tasarının görüşmelerinde hükümeti Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay temsil ediyor.

İlk sözü alan HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, bu ülkeyi eşitliğe ve özgürlüğe kavuşturacak bir yasama süreci isteniyorsa Türkiye’de eşitlikçi, demokratik, herkesi kucaklayan bir toplum sözleşmesi oluşturmak isteniyorsa, bu yasa tasarısının doğru ele alınması gerektiğini ifade etti. "İnsanlara barış sözümüzü tutabilmek için önümüzdeki yasa tasarısını en doğru biçimde bu Meclis'ten geçirmek ve barış için adım atmak gerekiyor." diyen Önder, şunları söyledi: "Çünkü bu yasa tasarısı, gelmesini hepimizin arzuladığı barış için en az çözüm süreci görüşmelerinin başlaması uğrunda verilen mücadele kadar büyük bir önem taşıyor. Tam da bu nedenle çözüm ve barış kavramları arasındaki bağı incitmemeye özen göstermeliyiz. Hükümetin imzasıyla önümüze gelen metin, gerekçe ve önerilen yasa maddeleriyle birlikte yalnızca Türkiye Cumhuriyeti’nin değil Ortadoğu’nun yakın geleceği açısından ciddi önem taşıyor. Bu yüzden her kelimesi, her kelimenin anlamı ayrı bir ilgiyi hak ediyor. Adlı adınca bu ulusal bir sorun olarak ortaya konmalıdır. Buna Kürt sorunu ya da Türk sorunu demek de tek başına yetmemektedir; ekonomik, sosyolojik, kültürel ve psikolojik boyutlarıyla toplumun yaşadığı kimlik bunalımının toplumdaki tüm paydaşları etkilediği göz önüne alındığında bugün önümüze konan yasa tasarısının ve onun ele aldığı çözüm sürecinin Türkiye’nin kendini yeniden tanımlama, tarif etme döneminde rehberlik işlevi göreceğini hatırlamalıyız."

Başta KCK operasyonları ve Abdullah Öcalan’ın tecriti de olmak üzere birçok insanın acı çekmesine neden olan gelişmeler yaşandığını, çatışmaların sürdüğü dönemde halkların evlatlarını yitirdiğini dile getiren Önder, son aylarda gelen tahliye haberleri ve özellikle de son iki yılda Öcalan’la HDP-BDP heyetlerinin ve ailesinin görüşmelerinin sağlanmasının ise acılarını asla unutmayan ama bir daha da acı çekmek istemeyen tüm yurttaşlar açısından bir umut ışığı olduğunu savundu.

Hükümetin, sürecin taraflarının ve sürecin itibarını korumak adına şeffaf, topluma olabildiğince açık bir yürütme uygulamak durumunda olduğunu vurgulayan Önder, şöyle devam etti: "Ancak bu şekilde geniş ve tüm paydaşları kapsayan bir barışa ulaşılabileceği unutulmamalıdır. Çözüm süreci hükümetin kısa ve orta vadeli siyasi hesaplarına kurban edilmemeli, oy toplama amaçlı taktik ve stratejiler üstünden halkların barışa dair umutlarıyla oynanmamalıdır. Çözüm süreci, dahil olmak isteyen tüm siyasi aktörlerin, çözüm sürecinin başta Sayın Öcalan olmak üzere ana aktörleriyle görüşebildiği şeffaflığa kavuşturulmalı, Kürt Halk Önderi Öcalan’ın ifade özgürlüğünün ve şahsi özgürlüklerinin önünün açılması yönünde hükümet kendine düşeni yapmalıdır. Yine aynı şekilde Öcalan’la görüşebilecek siyasi öznelerin önüne gerekli fırsatlar konmalı, barış sürecinin en önemli paydaşlarından biri olan Öcalan’ın toplumun farklı kesimlerinden gelen temsilcilerle yapacağı görüşmelerin önü açılarak, barış ve çözüm sürecinin toplumsallaşması sağlanmalı, Öcalan’ın medyayla teması sağlanarak, barışa dair iradenin duyurulması kolaylaştırılmalıdır. Asker ve gerilla annelerinin aynı masada oturup bitmesini bekledikleri, uğruna gözyaşı akıtmaktan pınarların kuruduğu barış bu barıştır. Bu barış Avrupa Birliği süreci de dahil olmak üzere Türkiye’nin önündeki birçok kritik adımın atılmasındaki en önemli unsurdur. Ortadoğu’daki tek gerçek barış cumhuriyetini inşa etmek bugün bizim elimizde. İşte önümüzde çerçeve yasa var. Bu resmi birlikte yapmaksa bizim elimizde. Unutmamalıyız ki barış için el verenin eli asla kirlenmez." CİHAN

Yorumlar