Hamsici: HSYK yürütmenin emir ve gözetiminde görev yapan yapı haline getiriliyor
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkan Vekili Ahmet Hamsici, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulan HSYK yapısındaki değişiklik ön gören yasa teklifi ile ilgili açıklama yaptı.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkan Vekili Ahmet Hamsici,
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulan HSYK yapısındaki değişiklik
ön gören yasa teklifi ile ilgili açıklama yaptı. 66 sayfa olan ve
özeti 5 sayfadan oluşan açıklamada, yeni düzenlemenin anayasaya
aykırı olduğu belirtildi. Hamsici, yapılmak istenen kanun
değişikliği ile ilgili olarak “Kurulun fiilen Adalet Bakanı'na
bağlı ve bağımlı, ayrı bir erkten daha çok yürütmenin emir ve
gözetimi altında görev yapan bir yapı haline getirilmesi söz
konusudur. Bu durum, yapılan Anayasa değişikliği ile kurulan
bağımsız bir kurulun oluşumuna aykırıdır.” ifadelerini
kullandı.
Hamsici’nin 'kişisel değerlendirmelerim' vurgusunu yaptığı
açıklamada şu değerlendirmeler yer alıyor: 12 Eylül 2010 Anayasa
değişikliği ile birlikte HSYK Adalet Bakanlığı'ndan bağımsız,
yargının ayrı bir erk olması kuralına uygun bir düzenlemeye
kavuşturulmuş iken, yapılmak istenen kanun değişikliği ile kurulun
fiilen Adalet Bakanı'na bağlı ve bağımlı, ayrı bir erkten daha çok,
yürütmenin emir ve gözetimi altında görev yapan bir yapı haline
getirilmesi söz konusudur. Bu durum, yapılan Anayasa değişikliği
ile kurulan bağımsız bir kurulun oluşumuna aykırıdır.
Anayasa'nın Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu düzenlendiği 159.
maddesine bakıldığında dikkati çeken ilk husus kurula Adalet
Bakanlığı'ndan ve dolayısıyla siyasi iradeden bağımsız ayrı özerk
bir irade verilmesinin amaçlandığı ve tüm maddenin bu temel amaçtan
hareketle düzenlendiğidir. Nitekim bu amaç 159. maddenin ilk
fıkrasında 'Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin
bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev
yapar' denilerek, tereddüde yer bırakmayacak açıklıkta ifade
edilmiş ve kurulun organizasyon yapısı ve işleyişine ilişkin tüm
kuralların, klasik bir kamu kurumundan farklı olarak "mahkemelerin
bağımsızlığı'' ve "hakimlik teminatı" ilkelerine uygun olması
gerektiği belirtilmiştir.
Madde metni bütünüyle incelendiğinde; anayasa koyucunun öncelikle
kurulu, yerine getirdiği hassas fonksiyon nedeniyle, klasik bir
kamu kurumu olarak görmediği ve olağan bürokratik hiyerarşiden
ayırdığı, ardından da kurula Adalet Bakanlığı ve siyasi iradeden
bağımsız kendi inisiyatifi ile kullanabileceği özerk bir irade
tanımayı amaçladığı görülmektedir."
Anayasa koyucunun bu amaçtan hareketle ilgili maddenin ilk
fıkrasında, kurulun organizasyon yapısı ve işleyişine ilişkin
yapılacak düzenlemelerin 'mahkemelerin bağımsızlığı' ve 'hâkimlik
teminatı' ilkeleri çerçevesinde yapılacağının yer aldığını ifade
eden Hamsici, "Meclis'in sahip olduğu takdir yetkisini, bu ilkeler
ile sınırlamış ve bu anlamda kurulun özerk iradesinin varlığını,
anayasal güvenceye kavuşturmuştur." değerlendirmesinde bulundu.
Hamsici açıklamasını şöyle sürdürdü: "Bu sebeple kurulun
organizasyon yapısı ve işleyişine ilişkin tüm kuralların ihdasında
Meclis'in kullanabileceği takdir yetkisi, klasik kamu kurumlarının
organizasyon yapısı ve işleyişine ilişkin kullanılabilecek olağan
takdir yetkisinden farklıdır/farklı olmak zorundadır, zira bu
farklılığın gerekliliği ilgili maddenin ilk fıkrasında
"mahkemelerin bağımsızlığı" ve "hâkimlik teminatı" ilkelerine atıf
yapılarak açık bir şekilde ifade edilmiştir. Bu noktada Anayasa'nın
159. maddenin son fıkrasında Meclis'e tanınan, kurul üyelerinin
seçimini, dairelerin oluşumunu ve işbölümünü, kurulun ve dairelerin
görevlerini, toplantı ve karar yeter sayılarını, çalışma usul ve
esaslarını, dairelerin karar ve işlemlerine karşı yapılacak
itirazları ve bunların incelenmesi usulü ile genel sekreterliğin
kuruluş ve görevlerini kanunla düzenleyebilme yetkisi, tamamen
sınırlı bir yetki olup ancak ilk fıkrada belirtilen "mahkemelerin
bağımsızlığı" ve "hâkimlik teminatı" ilkeleri çerçevesinde
kullanılabilecek bir yetkiyi ifade etmektedir. Oysa Meclis'e
sunulan teklif metni incelendiğinde; kurulun organizasyon yapısı ve
işleyişine ilişkin düzenlemelerde 159. madde uyarınca riayet
edilmesi gereken "mahkemelerin bağımsızlığı" ve "hâkimlik teminatı"
ilkeleri hiçe sayılmış ve bir yandan kurul adeta Adalet Bakanı'nın
emrinde, bakanın iradesi dışında irade kullanamayan sıradan klasik
bir kamu kurumuna dönüştürülürken, diğer taraftan seçimle gelen
üyeler de Bakanın emrinde, bakanın izni dışında karar alamayacak
konuma getirilmiştir."
Hamsici'nin açıklamasında yer alan diğer konular ise şöyle:
“HUKUK DEVLETİ İLKESİNE AYKIRILIK TEŞKİL ETTİĞİ
DEĞERLENDİRİLMEKTEDİR”
Teklif metninde öngörülen aşağıda belirtilen değişikliklerin büyük
bölümünde "dönüştürme/siyasallaştırma" çok açık bir şekilde
görülebilmektedir. Buna göre belirtilen düzenlemelerin Anayasa'nın
159 ncu maddesi ile 2 nci maddesinde ifadesini bulan "hukuk
devleti" ilkesine aykırılık teşkil ettiği
değerlendirilmektedir.
“ANAYASAYA AYKIRILIK TEŞKİL EDECEKTİR”
Anayasa'nın 138. maddesine göre hâkimler görevlerinde
bağımsızdırlar. Doğrudan ve dolaylı olarak kurul üzerinden hâkim
bağımsızlığına ve tarafsızlığına yönelik getirilecek düzenlemeler,
bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesi ile çelişecek ve Anayasa'ya
aykırılık teşkil edecektir.
“KURUL, KURUL BAŞKANI SIFATIYLA ADALET BAKANI’NA VERİLMİŞ OLDUĞU
GÖRÜLMEKTEDİR”
Anayasamız'da kuvvetler ayrılığı esası benimsenmiştir. Teklifte yer
alan düzenlemeler incelendiğinde yargıya ilişkin en temel ve önemli
yetkilerin doğrudan veya dolaylı olarak Kurul Başkanı sıfatıyla
Adalet Bakanı'na verilmiş olduğu görülmektedir. Bu durumun da yargı
bağımsızlığına, kuvvetler ayrılığına ve HSYK'nın mahkemelerin
bağımsızlığı ile hâkimlik ve savcılık teminatı esaslarına göre
hareket etmesi prensibine aykırılık teşkil ettiği açıktır.
Mevcut teklifteki düzenlemelerin birçoğu, yüksek yargı kurumlarının
oluşumuna ilişkin kural ve ilkelerin yer aldığı uluslararası belge
ve raporlara (Venedik Kriterleri, İlerleme ve İstişari Ziyaret
Raporları, Avrupa Hakimleri Danışma Konseyi (CCJE, 10/2007 Sayılı
Görüşü), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Hakimlerin
Bağımsızlığı, Verimliliği ve Rolü Hakkında 94/12 Nolu Tavsiye
Kararı, Avrupa Yargı Kurulları Ağı (ENCJ) Raporları) aykırılık
teşkil etmektedir
“ADALET BAAKNI TEK OTORİTE HALİNE GELMİŞTİR”
Teklifteki düzenlemeler ayrıca Adalet Bakanı ve müsteşarı hakkında
söylenen ve yazılan ulusal ve uluslararası raporlarda ifade edilen
hususlara da tamamen aykırıdır. Bu raporlarda bakan ve müsteşarın
yetkilerinin sınırlandırılması hatta kaldırılması tavsiye
edilirken, bunun aksine teklifte özellikle bakanın yetkileri
olağanüstü bir şekilde arttırılmış, tartışmasız şekilde kurulda tek
otorite haline getirilmiştir. CİHAN
Yorumlar