Erdoğan'dan yine itiraf gibi açıklama: Daha fazla belge ortaya çıkacak

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hizmet Hareketi'ne yönelik kumpas kurulduğu iddialarını bir kez daha doğrular nitelikte konuştu. AK Parti grup toplantısında partililere seslenen Erdoğan, "İnanın ortaya daha fazla bilgi çıkacak, belge çıkacak....

Google Haberlere Abone ol
Erdoğan'dan yine itiraf gibi açıklama: Daha fazla belge ortaya çıkacak

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hizmet Hareketi'ne yönelik kumpas kurulduğu iddialarını bir kez daha doğrular nitelikte konuştu. AK Parti grup toplantısında partililere seslenen Erdoğan, "İnanın ortaya daha fazla bilgi çıkacak, belge çıkacak. Yargı içinde, emniyet içinde nasıl ahlak dışı, insaf dışı, vicdan dışı komplolara giriştikleri tek tek ortaya çıkacak." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, grup toplantısının büyük kısmını Hizmet Hareketi'ne yönelik iddialarına ayırdı. AK Parti’nin 12 yılda tesis ettiği özgürlük, istikrar ve güven ortamını, Türkiye’nin büyümesi ve güçlenmesi, hakkın ve hayrın çoğalması için kullanmak yerine kendi hırsı ve ikbali için kullananlar olduğunu öne süren Erdoğan, "Görünürde öğrenci yetiştiriyor, yoksul öğrencilerin elinden tutuyorlardı. Görünürde okul açıyor, yurt açıyor, yardımlaşma faaliyetlerinde bulunuyorlardı. Ama öyle bir noktaya gelindi ki zahir ile batının aynı olmadığını hem bizler gördük hem de aziz milletimiz gördü. Milletimizin değerlerinin, milletimizin şefkatinin, merhametinin, yardım etme hissiyatının görünenden çok farklı amaç ve hedefler için kullanıldığı açık bir şekilde ortaya çıktı. Yaklaşık 40 yıl boyunca cemaat maskesi altında ince ince son derece sinsi bir şekilde bir ihanet şebekesinin inşa edildiğini gördük. Bu şebeke öyle bir noktaya geldi ki benden olmayanın faaliyet hakkı, söz hakkı, hatta yaşam hakkı dahi yoktur demeye başladılar. Hiçbir alanda başkalarının varlığına tahammül edemez hale geldiler. Doymak bilmeyen bir iştahla, tatmin edilemez bir hırsla, kendileri dışındaki her grubu, her kesimi, kendileri gibi düşünmeyen herkesi son derece iğrenç metotlarla saf dışı bırakmaya başladılar. Kendilerine rakip olan herkesi hatta bizzat yanlarındaki arkadaşlarını, telefonlarını dinleyerek, yatak odalarını gözetleyerek, şantaj yaparak, iftira atarak saf dışı bırakma gayreti içine girdiler. Nerede varlarsa, nerede varlık gösteriyorlarsa orada kendilerin başka hiç kimseye tahammül edemediler. Öyle bir noktaya, öyle bir azgınlık seviyesine ulaştılar ki Türkiye’yi topyekun kontrol altında tutmak, Türkiye’nin istikametini tek başlarına belirlemek gibi bir şehvete kapıldılar. İşte orada da en büyük yanlışı yaptılar. Orada maskeleri düştü, orada gerçek yüzleri ortaya çıktı. Dertlerini talebe yetiştirmek, yoksulların elinden tutmak, yardımlaşmak olmadığı, dertlerinin iktidar olduğu, güç olduğu, hırs ve ikbal olduğu işte orada orta çıktı. Başta yargı ve emniyet içine yerleştirdikleri maşaları aracılığıyla kendi faaliyet alanları dışında hatta meşruluk çerçevesinin helal dairesinin dışında teşebbüslere giriştiler. Bize farklı gözüktüler ama gizliden gizliye başka işlerin içine gerdiler. Bunların bizim dönemimizde büyüdükleri, geliştikleri, güç kazandıkları iddiası tamamen asılsız bir iddiadır.” dedi.

"12 EYLÜL'DEN GÜÇ DEVŞİRDİLER"

Erdoğan, şöyle devam etti: "12 Eylül darbesine bakın bunların orada güç devşirdiklerini görürsünüz. 28 Şubat darbesine bakın bunların oradan güç devşirdiklerini görürsünüz. Sadece Türkiye’deki darbecilerden değil uluslararası bazı çevrelerden özellikle de istihbarat örgütlerinden bunların güç devşirdiklerini görürsünüz. Altını çizerek ifade ediyorum; her işlerinde tedbir adı altında işte o 40 yıllık gizlenme taktiklerini kullandılar. Takiyye var, yalan var, iftira var… 40 yıl boyunca da farklı çevreler tarafından gizlice beslendiler. Bu şebekenin yargı ve emniyet içindeki maşalar eliyle nasıl hukuk cinayeti işlediklerini geçmişte fark edebilmek kolay değildi. Evet, mağdurlar maruz kaldıkları zulmü biliyorlardı ama ateş düştüğü yeri yakıyor bizim de, milletin de gerçeklerden haberdar olmamız çok ustaca engelleniyordu.”

"BÖCEK SORUŞTURMASININ TAKİPÇİSİYİZ"

Erdoğan, konuşmasında böcek soruşturmasına da değindi: "İşte böcek soruşturması. Şimdi bazıları soruyor neden iki yıl beklediniz. Biz iki yıl beklemedik. Ama onlar maşaları yoluyla iki yıldır bu soruşturmanın üzerine örtüyor, bugün de hala üzerini örtmenin hayasızca, ahlaksızca mücadelesini veriyorlar. Biz bunun takipçisiyiz. Bunu takip edeceğiz. Sırf kendileri gibi düşünmüyor diye, sırf onları deşifre ediyor diye masum insanları dahi nasıl zindana attıkları bugünlerde tek tek ortaya çıkıyor. Darbeyle, darbe girişimleriyle mücadele ediliyor görüntüsü altında gerçek zanlıların yanında masum insanların da nasıl mahkum edildiği bugün tek tek ortaya çıkıyor.”

ENGİN ALAN’A: KENDİNE GEL

2010 yılında halkın oyuyla yapılan Anayasa değişikliği ile bugün geç de olsa hatadan dönüşün vasıtası olduğunu ifade eden Erdoğan, “O Anayasa değişikliği olmasa şu anda dışarı çıkanlar halen içeride olacaklardı. AİHM’e gittikleri zaman böyle böyle bir tabloyu karşılarında bulabilecekler miydi? Fakat biz bireysel başvuru hakkını getirmek suretiyle böyle bir imkanı yakalamış olduk. Şimdi bugün kalkmış yine Bahçeli aynı şeyleri konuşuyor. Diğeri aynı şeyleri konuşuyor, konuşacak. Neden? Çünkü bunlar o referandum da biliyorsunuz bizim getirdiğimiz o değişikliğe ‘hayır’ dediler. Biz ‘evet’in mücadelesini verdik. Bugün ‘evet’ hayırcılara yaradı. Ama bakıyorsunuz bazıları cezaevinden çıkınca oradan intikam ifadeleriyle bağırıp, çağırıyorlar. Sen bir defa intikam ifadelerini kullanmayı bırak da kendine gel. Hala kendine gelememişsin. Önce bunu bir defa hal yoluna koymak gerekir. Ne olacak? Kılavuz ortada. Tabi kendileri de ortada. Bunların birbirinden farkı olmaz. O Anayasa değişikliği olmasa 12 Eylül’ün sorumluları toplum vicdanından öte yargıda da mahkum olmayacaklardı. Hatta Anayasa Mahkemesi o Anayasa değişikliğinde yargıyla ilgili, HSYK seçimleriyle ilgili bir değişikliği yapmasa inanın yargı bugün, bu kadar da tartışılıyor olmayacaktı." dedi.

"YARGIDA GÜVENİLİRLİK KALMADI"

Erdoğan, konuşmasında, yargı için de şu ifadeleri kullandı: "Şu anda yargı Türkiye’deki bütün devlet kurumları içerisinde neredeyse son sıraya düşmüş durumda, güvenliği itibariyle. Son yapılan kamuoyu araştırmaları bunu gösteriyor. Niye? Çok ciddi bir itibar kaybı var. Güvenirlik diye bir şey kalmadı. Böyle bir durum var. Onun için yargının kendisini check etmesi gerekiyor. 2010 yılına kadar ne yazık ki CHP zihniyeti iktidarda olsa da olmasa da yargıda egemenliğini sürdürüyordu. 2010 yılından sonra da CHP’nin yol arkadaşı olan Pensilvanya şebekesi yargıda egemenliği ele geçirmeye çalıştılar. Biz bunu izin vermedik, vermeyeceğiz. Bu konuda kararlıyız. Yargı; ne CHP’nin, ne CHP’nin yol arkadaşı MHP’nin, Pensilvanya’nın egemenliğine asla teslim olmayacak, asla teslim edilmeyecek. Yargı birilerinin arka bahçesi değil. Söz verdiğimiz gibi milletin yargısı olacak. İnanın ortaya daha fazla bilgi çıkacak, belge çıkacak. Yargı içinde, emniyet içinde nasıl ahlak dışı, insaf dışı, vicdan dışı komplolara giriştikleri tek tek ortaya çıkacak. Ben yargının içinde milliyetperver olan yargı mensuplarına inanıyorum, güveniyorum ve bu süreci onlar inşallah aslına dönüştürecekler. Hem yargı, hem emniyet içinde bu milleti seven, vatanını seven bütün vatandaşlarımız o mücadeleyi inanıyorum ki yüreklerini, gönüllerini ortaya koyarak sürdürecekler. Bakın daha önce söyledim; ‘polis fezlekesine şüpheli’ diye isim koyacaklar neye bakıyorlar biliyor musunuz? Şüphelinin çocuğu hangi okulda okuyor, şüpheli malum gazeteye veya gazetelere abone mi, değil mi? Bunlara bakıyor ve buna göre şahısları şüpheli veya masum ilan ediyorlar. Biz bu ülkede böyle bir zulme tahammül göstermeyiz. Özellikle yargı kendi içine sirayet etmiş bu urun temizlenmesi için bugünkünden çok daha fazla cesur olmak zorundadır. Bakın savcılarla ilgili öyle iddialar ortaya çıkıyor ki iş adamlarıyla görüşmeler, hediyeler, tatiller… HSYK’da ortada bu kadar vahim iddialar varken, deliller varken, hatta şüphe varken maalesef bunu izlemekle yetiniyor.”

PENSİLVANYA GAFI

Erdoğan, konuşmasında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Pınarhisar ile ilgili sözlerine cevap vermeye çalışırken, ilginç bir gafa da imza attı. Erdoğan, Pınarhisar diyecekken Pensilvanya dedi: "Bir ülkenin başbakanının ofisine dinleme cihazı konulmasının sadece o başkanın şahsına değil o ülkenin tamamına yapılmış çok büyük bir ihanet olduğunu dile getiren Erdoğan, "Başbakanın ofisine bu böcekleri koyanlar kim bilir millete neler yaptılar, neler yapıyorlar. Binlerce, on binlerce sanatçısına, bilim adamına varıncaya kadar herkes dinlemişler. Bu ülkede polis üniforması içinde birileri çıkıp da başbakanın ofisine dinleme cihazı koyuyorsa, yarın gidip hakimin, savcının yatak odasına kamera koymaktan da çekinmez. Koymadıkları da ne malum? Bu açıkça söyledim. Çekinmediler, bunu da yaptılar. Pensilvanya çetesi hakkında yazı yazdı diye her gün gazeteciler savcıya ifade veriyorlar. Pensilvanya çetesi hakkında kitap yazma hazırlığı yaptı diye, bakın kitap yazdı diye değil hazırlığını yaptı diye insanlar mahkum ediliyor. Ama başbakanın ofisine dinleme cihazı koyan zanlılar dışişleri bakanlığındaki en mahrem toplantının dinlenmesinden haberi olanlar ellerini kollarını sallayarak dolaşabiliyorlar. Biz ifadelerimizle yargıya müdahale etmiyoruz. Tam tersine yargıya görevini hatırlatıyor, yargıya çok ciddi sorunun varlığını gösteriyoruz. Bu ülkede yasama, yürütme, yargı bunlar ayrıdır ama ne yasama yürütmeye, ne yürütme yargıya üstünlük taslamasın. Yargıda yürütmeye, yasamaya üstünlük taslamasın. Herkesin yerini, konumu iyi belirlerse ve ortak hedef bu milletin özgürlükleri olursa, bu milletin güçlenmesi olursa tek vatan olarak Türkiye’nin dünya ülkeleri arasında ilk ona girmesi olursa mesele kalmaz zaten. Bizim bunu başarmamız lazım. İşte 17 Aralık’ta, 25 Aralık’ta eğer biz dik durmasaydık kusura bakmayın ortada yargı diye bir şey kalmayacaktı. Selam Örgütü diye bir örgüt uydurdular. İnan kendileri gibi düşünmeyen herkesi şu anda toplamış olacaklardı. Şahsımı örgüt lideri yaparak hazırladıkları fezlekeyle sizler yani burada özellikle kendilerine tabi olmayan kim varsa bunları alıp götüreceklerdi. Şimdi CHP ve MHP bu Pensilvanya çetesinin arkasında duruyorlar. Şimdi bugün konuşuyor Bahçeli, ne diyor biliyor musunuz? ‘Pınarhisar’da yattığın günleri arayacaksın’ diyor. Ey Bahçeli o Pensilvanya’daki yatışımın nedeni benim asilliğimin ifadesidir. Sen bir defa kendine bak. Pınarhisar günleri senin düşündüğün veya düşlediğin günler değil zaten. Eğer bizim için o tür günler yine gelecekse biz öper başımıza koyarız. Bundan herhangi bir sıkıntımız yok. Yeri geldiği zaman Ziya Gökalp dersin, yeri geldiği zaman milletin talim terbiye milli eğitimde bütün tavsiyesiyle; ‘Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker.’ Cümlelerinden rahatsız oluyorsan, bu millet seni gerekli olan yere zaten mahkum eder.”

CİHAN

Yorumlar