Erdoğan'dan gaf: Benim evlatlarıma helal lokma yedirmediğim halde
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Eskişehir mitinginde ilginç bir gaf yaptı. Erdoğan, konuşmasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirirken, "Bak Kemal Kılıçdaroğlu, benim merhum anneciğim ağzına dolayacak bir kalitede değilsin.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Eskişehir mitinginde ilginç bir
gaf yaptı. Erdoğan, konuşmasında CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu'nu eleştirirken, "Bak Kemal Kılıçdaroğlu, benim merhum
anneciğim ağzına dolayacak bir kalitede değilsin. Benim anacığımı,
ağzına dolayacak bir kalitede, evsafta değilsin. Senin
karakterinin, cibilliyetinin ne denli bozuk olduğunu bu ifadeler
zaten ortaya koyuyor. Ve sen, benim evlatlarıma helal lokma
yedirmediğim halde, evlatlarıma da haramdan bahsedecek kalitede de
evsafta da değilsin." ifadelerini kullandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Eskişehir mitingindeki konuşmasına
Yunus Emre’den mısralar okuyarak başladı. Erdoğan, "Birileri
çıkacak montaj diyecekler. Birileri çıkacak Eskişehir’deki tabloya
bakacaklar photoshop bunu diyecekler. Tarihi heyecana bakıp, taşıma
diyecekler. Bir kısım medya hadi bir montaj da siz yapın. Taşıma
suyla, değirmen döner mi Eskişehir?” dedi. Erdoğan, “MHP ve CHP’nin
genel başkanları, yandaş medya montaj derse siz de deyin ki 'nazar
etme ne olur, çalış senin de olsun.' Bunlara onu demek lazım. Şimdi
bunlar çıldırıyor. Dün Elazığ ayrı Malatya bambaşka bir alem. Bunu
görünce, çılgına dönüyorlar. Eskişehir de bir alem.” diye
ekledi.
"HİZMET DEYİNCE PENSİLVANYA İLE KARIŞTIRMAYIN"
Erdoğan, "MHP ve CHP genel başkanları buraya kaç kez geldi, kaç kez
burada açılış yaptı. Yapacakları açılış olursa gelecekler. Şu anda
kaç dönemdir burada bir belediye başkanı var değil mi? Siz oyunuzu
hizmete mi vereceksiniz; ama o hizmet değil ha karıştırmayın. O
örgüt. Örgüt o örgüt. Hizmet deyince Pensilvanya ile karıştırmayın.
Bu hak için verilen halk için verilen hizmeti söylüyorum. Aman
karıştırmayın.” diye ekledi.
"YAŞI YETMİŞİ AŞMIŞ ARTIK NE YAPACAK BUNDAN SONRA"
Konuşmasında Eskişehir Belediye Başkanı’nı da eleştiren Erdoğan,
"Kaç dönemdir belediye başkanlığı yapıyor. Yaşı 70'i aşmış, artık
ne yapacak bundan sonra? Bunun demokrasi ile alakası yok. Tanıyın
bu insanları, demokrasinin şehri Eskişehir’e bunlar yakışmıyor.
Bunları tanıyın. Montaj sizin işiniz ey CHP, ey MHP. Montajı en iyi
siz bilirsiniz. Malum medya, montajı en iyi siz bilirsiniz ey
paralel yapı.” şeklinde konuştu.
Muhalefete eleştirilerini sürdüren Erdoğan, "Bahçeli ve
Kılıçdaroğlu’nun ismini anmayacağımı söylemiştim. Son ahlaki
olmayan iftiralarından sonra iş dayanılmaz hale geldi. Başta çakma
Kemal olmak üzere, gereğini yapacağım. Çünkü hep el ele verdiler
şimdi. Attıkları iftiralar, yenilir yutulur değil.” dedi.
KILIÇDAROĞLU'NA CİBİLLİYETLİ HAKARET
Birkaç mitingde bazı belgeler gösterdiğini belirten Erdoğan,
ardından bazı gazete kupürlerini gösterdi: “Başbakanı dinleyen,
hangi derin devlet diyor. Bugün ne diyor? Senin beraber yürüdüğün
paralel yapı vay Kılıçdaroğlu. Onlar ,onlar. Dün her türlü hakareti
yapıyordun şimdi, seviyorsun okşuyorsun. Bitmedi. Bu da, çok
enteresan. Yine genel müdürün. Başbakanın, dinlenmesi çok vahim bir
olay diyor. Bizi kriptolu hatlardan dinleyen bu adamların o
dinlemelerini, anayasaya, yasalara aykırı olarak Meclis'te anayasa
suçu, yasal suç işliyorsun. Meydanlarda nasıl dinletirsin ya.
Bunlar montajı da, doğru olanı da, yalan olanı da hepsi sende var.
Bak Kemal Kılıçdaroğlu, benim merhum anneciğim ağzına dolayacak bir
kalitede değilsin. Benim anacığımı, ağzına dolayacak bir kalitede,
evsafta değilsin. Senin karakterinin, cibilliyetinin, ne denli
bozuk olduğunu bu ifadeler zaten ortaya koyuyor. Ve sen, benim
evlatlarıma helal lokma yedirmediğim halde, evlatlarıma da haramdan
bahsedecek kalitede de evsafta da değilsin. Evlatlarım benim biraz
sonra, yine rakamlarla konuşacağım, senin yolsuzlukların herşeyin
ispatıdır. Yanında taşıdığın, Rahşan affıyla kurtardın. O
olmasaydı, sen de içeride olacaktın. Sen, montajların, kasetlerin
getirdiği bir genel müdürsün. Kasetler olmasaydı, sen yoktun.
Önceki genel başkanın görüntüleriyle, ortaya çıkarılmış video
kaseti sayesinde oraya geldin. Ama tabi halef selef durumunda
olduğunuzdan, o da tabi hala elindeki belgeleri açıklasın, diyor.
Ben ne belge açıklayacağım, ya. O kaseti, yarım saat içinde
durduran insan benim. Teşekkür etmen gerekirken, utanmadan elindeki
belgeleri açıklasın, diyorsun. Bunu, MHP’nin diğer adamları için de
yaptık. Elimden gelen desteği verdim, çünkü inancımın gereği bu.”
dedi.
BÜYÜKERŞEN'E YÜKLENDİ
Erdoğan, ardından Eskişehir’de 27 Mayıs ihtilalinden sonra
dağıtılan bir belgeyi gösterdi: “Bu belgede çok enteresan, 30 Mart
seçimlerinde CHP mi diyeceksiniz, CHP’nin buradaki büyükşehir
belediye başkanı zatı mı, oylayacaksınız yoksa, demokrasiyi mi
oyalayacaksınız? Onun belgelerini açıklıyorum. Ankara’daki bütün
hükümet erkanı ve demokrat parti başkanları, yabancı memlekete
kaçarken, yakalanmışlardır diyor. Beraberlerinde 12 uçak dolusu
altın mücevherat ve parayı kaçırmaktayken, yakalandılar diyor.
Adnan Menderes ve Celal Bayar, askeri kumandanlık tarafından tevkif
edilmiştir, diyor. Matbaası olan herkes, bu havadisi basıp
yayınlamalıdır. Vatanseverliğinize hitap ediyorum, Demokrat Parti
il, ilçe, bucak başkanları tevkif edilmeleri, askeri kuvvetler
gelinceye kadar salınmamalarını rica ederim. Eskişehir örf idare
komutanı Bedii Kireçtepe. Bu iftiraları, Eskişehir'de dağıttılar.
Şimdi CHP Genel Başkanı, bu belge sahte, dedi. Yardımcısı çıktı, bu
belge sahte, dedi. Bu bildiriyi, kimin bastığını, sizlere
açıklayacağım. CHP Genel Başkanı ve yardımcısını tarihlerinden
utanarak inkar ettikleri bu bildiriyi şu anda Eskişehir Belediye
Başkanı olan CHP’li zat kendi gazete matbaasında basmıştır.
Bunların, birbirlerinden haberi yok, kendi tarihlerinden haberi
yok. Eskişehir Belediye Başkanı, 27 Mayıs ihtilalinde gazeteciydi,
darbecilerle işbirliği halindeydi. Belediye Başkanı 27 Mayıs sabahı
evinden aldılar sevinçle kucaklaştılar. Gece gazete matbaasını
kendisi açtı, bildiriyi kendisi çoğalttı ve dağıttı. CHP’nin
Türkiye siyasetindeki yeri 1950'den beri hep bu olmuştur. CHP
sandıkta çıkamayacağını bilir, milletin teveccühünü
kazanamayacağını bilir. İthamlarla yalanlarla dolanlarla
montajlarla işi idare ederler. Zamanı Durduran Saat diye bir eseri
var. Sakın satın almayın. Bir de para kazandırmayalım ha. Şu tebliğ
işte kendi kitabının içerisinde de var. Bu demokrasi düşmanlarına
kalkacağız bu ihtilal yanlısı kişilere biz kalkıp da Eskişehir’de
oy mu vereceğiz."
"BİR İLERİ İKİ GERİ İNLERİNDEN ÇIKARACAĞIZ"
Muhalefetin "Türkiye’yi karıştırmak, gerilime, kaosa sürmek için
ilginç ittifaklar kurmaktan kaçınmadığını” öne süren Erdoğan,
“Pensivanya’daki sözüm ona kainat imamı ile CHP aynı saftalar. Şu
hale bak. Savaş Ay’la bir röportaj yapıyorlar ve ne diyor? 'Ben
hayatımda bir kere oy kullandım. Hz. Cebrail gelse, parti kursa ona
bile, oy vermem, diyor. Şu hale bakın ya. Ve bu montaj değil, kendi
ağzından dilinden dinlediniz. Yayınlandı, izlediniz. Bu insanlar,
tabi tabanda gönül vermiş olan saf, temiz, kardeşlerimiz var.
Maalesef üzülüyoruz ve diyoruz ki, kendinizi çek edin, başınızı iki
elinizin arasına alın, Ya Rabbi bu nasıl bir yalandır, nasıl
yaklaşımdır, nasıl din anlayışıdır, deyin. Buna dini cemaat
demiyorum, siyasi örgüt diyorum. Bunlar şu anda Pensilvanya’da
ülkemizin huzurunu, refahını, ulusal güvenliğimiz tehdit etmek
üzere çalışıyorlar. Yargının bir kısmında, böyle emniyette böyle
devletin kurumlarında böyle. Gerekli olan adımları gerekli şekilde
attık. İyi niyetimizin kurbanı olduk. MHP ile CHP ile yol arkadaşı
oldular. İstediklerini yapsınlar. Bunları inlerinden çıkaracağız,
hiç endişeniz olmasın. Bir ileri, iki geri, ama çıkaracağız. Sizin
bize verdiğiniz sorumluluk var. Bu Türkiye'nin yürüyüşüdür. Bu
yürüyüşü durduramayacaklar.” şeklinde konuştu.
RABİA ATIŞMASI
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Onlar iftira üretecek, yalan
üretecek, montaj dublaj, üretecek hakaret üretecekler. Biz ise laf
değil, icraat üreteceğiz. Yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Yarın
CHP Genel Başkanı utanmadan bugünü kutlayacak. Benim merhum anneme
anneciğime dil uzatacak, ondan sonra da çıkacak, utanmadan yüzü
kızarmadan, kızaracak yüzü yok zaten, Dünya Kadınlar Günü'nü
kutlayacak. Tasavvufta bir kaide vardır; Edeb Ya Hu. ‘Edep bir taç
imiş, nuru Hüda’dan, Giy o tacı, emin ol her beladan.’ 'İlim
meclisine kıldım talep, ilim geride kaldı illa edep illa edep. CHP
eskaza başkan olsun, kasetlerle seni oraya montajlarla ama insanda
edep yoksa, işte böyle rezil olur. CHP Genel Başkanı’nın bayrak
yarası var. Kuyruk acısı var. Hakkari'ye gitti, miting yaptı.
Birileri ile anlaştı, uzlaştı. Şimdi onu göstereceğiz. Bir tane
bile Türk bayrağı açmadı, Hakkari’de. Medya! Buyrun. Hadi bir de,
bunu yayınlayın. Odunpazarı’ndaki meydanda Türk bayrağına bak, bir
de CHP’nin Hakkari mitinginde Türk bayrağı var mı buna bak. Yok. Tâ
o günden bu yana söylüyorum ama göstermezler işlerine gelmez. Niye?
Bizdeki bayrak aşkı, bunlarda olmaz. Benim büyük kızım var. Baba
dedi, bir şiir okuma yarışması var, hangi şiiri okuyayım. Kızım
dedim, Arif Nihat Asya’nın Bayrak şiiri var onu oku. Okudu, birinci
oldu. Çünkü bizim bayrak aşkımız ta, oralardan geliyor. Bayrakları
bayrak yapan, üstündeki kandır, Toprak eğer uğrunda ölen varsa,
vatandır…Ben Rabia diyorum ya, öğrendi Rabia’yı, öğrendi de
içeriğini öğrenemedi. Öğrenemez, aklı almaz bunun. Bizim
Rabia’mızda ne var. Tek millet var. Türk'üyle, Kürd'üyle, Roman'ı
Boşnak'ıyla hep beraber tek miletiz. İki; tek bayrak. Ve bizim
bayrağımızın rengi şehidimizin kanıdır. Hilal, bağımsızlığımızın
ifadesidir. Yıldız, şehidimizin sembolüdür. Ve tek vatan. 780 bin
kilometre ile tek vatan. Bizde doğu batı, kuzey güney yok."
ADIYAMAN'DAN ALDIĞI MEKTUPTAN BAHSETTİ
Erdoğan, konuşmasında Adıyaman’da bir vatandaşın kendisine
verdiğini söylediği mektubu okudu: “Adıyaman’da bir kardeşimiz bana
mektup verdi. Lenf kanserine yakalanmış, uzun tedavi sürecinden
geçmiş, iyiyim, dedi. Bu kardeşimiz, bu mektubunda özetle şunları
söylüyor. 10 yıl önce kansere yakalandım. Malatya’da teşhisim
kondu, tedavime başlandı, uzun süre kemoterapi gördüm. Doktorla,
hastalığım nüksetmesin diye, ilik nakli olmamı önerdiler, ama
ilaçlar çok pahalı. 250 bin Avro gibi çok yüksek bir rakam tuttu.
1800 Avro da kargo vardı. Yetkililere ilettim, ilgilendiler kısa
sürede kuruş ödemedim, ilaçlarım elime geldi. Benim size ve
devletime maliyetim bir milyon lirayı geçti, hakkınızı helal edin.’
Ben sizin emanetinizi, yerli yerinde kullanmakla, görevliyim. Biz
efendi olmaya değil, hizmet etmeye geldik. 'Ben şimdi, siyasi
partilere soruyorum, bütün bu yapılanlara rağmen bu başbakana oy
vermeyeyim de, size mi oy vereyim' diyor. Niyazi Doğan Kuştepe
köyü."
BEDDUA SEANSI İFTİRASINI SÜRDÜRDÜ
Erdoğan, her zamanki gibi konuşmasında Hizmet Hareketi’ne yönelik
şunları kaydetti: “Gece seanslarında, beddua seanslarında bana ve
aileme beddualar ediyorlar. Bumerang gibi vuracak onları, 30
Mart’ta. Kapı kapı, dolaşıyorlar. Gelenler, herhalde haddini
almıştır. Onlara şunu söyleyin; biz yüksek hızlı treni, bu
iktidarda gördük. Okulların güzelliğini, üniversiteleri, bursları,
burada gördük. Sizin imamınız, kainat imamı, başörtüsü
füruattandır, dedi ve yavrumu başörtülü olarak üniversiteye
gönderemedim, deyin. Sen utanmıyor musun, başörtüyle kapımı
çalıyorsun, senin imamın başörtüsü, füruattandır diyor, utanmıyor
musun? Hangi yüzle kapıma geliyorsun, deyin. Sizin derdiniz, ne
deyip bunları hemen gönderin. Bir baba olarak, ben de bu çileyi
çektim. Kızlarım, okulun kapısından geri döndüler. Kızımı,
İstanbul’dan kaçırdım, başörtülü okusun, diye. Üniversite
okuyamadılar, mecburen Amerika’ya gönderdim, orada okudu, başörtülü
olarak. Bu muameleye, tabi tuttular. Uzaya füze gönderdiniz de,
kızlarımın başörtüsüne mi takıldı? Bunlar sorarsan, her yol meşru.
Amacı, gayesi için başörtü takmayabilirsin, yeri geldiğinde bir
duble kadeh de atabilirsin. Hepsini, gayet iyi biliyoruz. Bunlarda
takiyye, başını almış gidiyor. Onun için şu anda başı açık örtülü,
kardeşlerim el ele üniversitede okuyor mu? Devlet dairesinde,
çalışıyor mu? İşte normalleşme dayanışma bu. Kardeşlik bu."
30 MARTTA ŞEHİD ESMA'NIN RUHUNU ŞAD EDECEĞİZ
Konuşmasında Mısır’daki olaylara da gönderme yapan Erdoğan, "30
Mart'ta Kahire’deki şehidimiz Esma kızımızın ruhunu da şad
edeceğiz. Said-i Nursi ne diyor? ‘Zalimler için yaşasın cehennem'
diyor. Biz de nerede hangi zalimler varsa onlar için yaşasın
cehennem diyoruz. Biz mazlumların yanında mağdurların yanında
olacağız. Fakir fukara garip gurebanın yanında olmaya devam
edeceğiz.” dedi. CİHAN
Yorumlar