Erdoğan'dan Bahçeli'ye: Ağzından salyalar akıyor

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli için "Ağzından salyalar akıyor" ifadesini kullandı. Erdoğan, "İşte bu sabah yaptığı konuşmasına bakıyorsunuz bu Bahçeli'nin...

Google Haberlere Abone ol
Erdoğan'dan Bahçeli'ye: Ağzından salyalar akıyor

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli için "Ağzından salyalar akıyor" ifadesini kullandı. Erdoğan, "İşte bu sabah yaptığı konuşmasına bakıyorsunuz bu Bahçeli'nin aman yarabbi baştan aşağı tamamıyla ağzından salyalar akıyor ama biz öyle konuşmayacağız ve tamamıyla bir müfteri edasıyla yaptığı bir konuşma." dedi. Erdoğan ayrıca, "Terör örgütünün başıyla aynı sofrada oturup oturmamaktan bahsediyor. Meydanlarda defaatle söyledim, ey Bahçeli bunları ispat edemezsen sen alçaksın, adisin.” diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmanın başında, TBMM’nin geçmiş başkanlarından Sökmenoğlu için başsağlığı temennisinde bulundu. Erdoğan, ardından hafta sonu gerçekleştirdiği Avusturya ve Fransa ziyaretlerini anlattı.

Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sas) “Ümmetimin ihtilafı rahmettir” hadisini anlatan Erdoğan, "Elbette ihtilaftan kasıt fitne değildi, nifak değildi, hele hele bugün coğrafyamızda yaşandığı türden çatışma hiç değildi. İstikamet, menzil belliyken, meşru, gayrimeşru helal ve haram çizgileri belliyken, bu daire içinde kalmak suretiyle farklı yolların izlenmesi hayırlı bir ihtilaf olarak Hz. Peygamber tarafından rahmet olarak tarif edilmişti. Her insan şahsına münhasırdır. Fikirler, beceriler, birikimler, mezhepler, tutulan yol ve yöntemler farklı olabilir. Bu farklılıklar bir çatışmanın, ayrışmanın değil tam tersine renkliliğin yani zenginliğin belirtisidir.” dedi.

"TÜRKİYE'DEKİ CEMAATLERE ZENGİNLİK NAZARIYLA BAKTIK"

AK Parti olarak Türkiye’deki ve bölgedeki tüm inançlara, mezheplere, meşreplere, etnik kökenlere, kültürlere karşı hep eşit mesafede durduklarını savunan Erdoğan, "Her zaman kucaklayıcı olduk, yapıcı davrandık. Hiçbir ferdi, grubu, bize oy verenler veya vermeyenler diye asla ayırmadık. Yatırım yaparken, hizmet üretirken insanımızın yaşadığı yere eser götürürken asla ve asla seçim sonuçlarını elimize almadık. Kimin nereye oy verdiğini asla ve asla kriter olarak kullanmadık. Bizim kriterlerimiz bellidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir vatandaşı olmak bizim için en önemli kriterdir. Bunun dışındaki her özellik, mezhep, meşrep, tutulan yol, yaşam tarzları bizim için birer zenginlik alametidir. 77 milyona bu nazarla baktığımız gibi Türkiye'deki dini yapılanmalara, cemaatlere, vakıf ve derneklere de aynen bu nazarla baktık. Bize oy versinler, vermesinler, bizim yöntemlerimizi tasvip etsinler ya da etmesinler hepsinin özgürce faaliyet gösterecekleri, özgürce fikirlerini ifade edebilecekleri bir zemini inşa etmenin mücadelesinde olduk. On yıllar boyunca örgütlenmenin, örgütlerin, özellikle de dernek ve vakıfların üzerinde çok büyük baskılar oldu, zulümler yapıldı. Türkiye’de farklı olan farklı düşünen makbul vatandaş kalıbına girmeyen herkes on yıllar boyunca ötelendi. Kurban derilerini kimlerin toplayacağı dahi bu ülkede bir dönem çok büyük tartışmalara, çok büyük zulümlere sahne oldu. Benim kurbanım, benim kurbanımın derisi sana ne ya? Ben bunu istediğim yere veririm. Sen buna nasıl olur da müdahale edersin? Hayır ben nereye istiyorsam oraya veririm diyor. Böyle bir anlayış olabilir mi? İşte bu ceberrut, zülme dayalı bir anlayışın uygulamasıydı. Bu tartışmaların, zulümlerin, engellemelerin hemen hepsine biz son verdik. Dedik ki kardeşim bu kurban senindir, derisi de senindir nereye istersen oraya verirsin kimsenin buna müdahale hakkı yoktur.” diye konuştu.

"BAHÇELİ'NİN AĞZINDAN SALYALAR AKIYOR"

Hristiyan, Musevi, Müslüman tüm inanç sahiplerinin inançlarının gereğini yerine getirmesinin önündeki engelleri tek tek kaldırdıklarını anlatan Erdoğan, "Birçok azınlıklara ait gayrimenkullere el konulmuştu, bütün bu gayrimenkulleri bu vakıflara tek tek iade ettik. Şu ana kadar iade ettiğimiz gayrimenkullerin toplam değeri 2 milyar doları aşmış vaziyette, niye bu bizim değil, öyleyse sahibi kimdir, ona bunu vermek bizim görevimizdir, işte biz bunu yaptık. Bundan dolayı Türkiye zayıflamadı. Birilerinin on yıllar boyunca toplumu korkuttuğu gibi Türkiye bölünmedi, parçalanmadı. Azınlık vakıfları, ibadethaneleri ile ilgili bu adım muhalefet partileri tarafından adeta sürekli sömürüldü ve şunu söylediler 'Bu Türkiye'nin sonu olur' dediler. Oldu mu, hayır. Aradan yıllar geçti, var mı bir sorun? Başörtüsünü yasaklayanlar on yıllar boyunca başörtüsünün Türkiye'yi böleceğini iddia ediyordu, ne oldu, Türkiye bölündü mü, parçalandı mı? İşte biz serbest bıraktık. Hangi sorun çıktı? Dinlerle, kültürle, inançlarla yaptığımız her reformun öncesinde başta CHP ve MHP olmak üzere muhalefet son derece karamsar ve karanlık tablolar çizdi. Şu dilde televizyon açarsanız ülke bölünür, üniversitede bölüm açarsanız bölünür, klavyelere özgürlük getirirseniz Türkiye parçalanır. Peki ne oldu? Hiçbir dedikleri çıkmadı. Korkuttukları gibi olmadı, korulan da olmadı. Ne oldu biliyor musunuz? CHP ve MHP'nin, onların egemen zihniyetlerinin bizden önceki on yıllar boyunca bu millete gereksiz yere zulüm ettikleri ortaya çıktı. Korkuları kendileri ürettiler, ürettikleri korkularla milleti tehdit ettiler ve millete istedikleri gibi istikamet çizmeye çalıştılar. Aslında şu anda CHP'nin de MHP'nin bu kadar hırçınlaşmasının altında bu yatıyor. CHP on yıllar boyunca bölünme, parçalanma korkusuyla işi idare etti, şimdi bu korku ortadan kalktıkça varlık zeminini kaybettiler. MHP, on yıllar boyunca terör korkusuyla şehitleri istismar ederek işi idare etti, şimdi bu korku, bu kaygı ortadan kalktıkça o da varlık zeminini kaybediyor. İşte bu sabah yaptığı konuşmasına bakıyorsunuz bu Bahçeli'nin aman yarabbi baştan aşağı tamamıyla ağzından salyalar akıyor ama biz öyle konuşmayacağız ve tamamıyla bir müfteri edasıyla yaptığı bir konuşma. İftiralarla dolu bir konuşma. 16-17 yıldır o partinin başındasın, geldiğin yer ortada. MHP'li kardeşlerime sesleniyorum, MHP'yi küçülten bu adamla bir yere varamazsanız. Bu adam siyasette çırak bile olamadı ve olamayacak da. Yapısı buna müsait değil ve bunun varlığı MHP teşkilatı için bir tehlikedir. Bugün yine iftiralarla dolu, yolsuzluklar şu bu falan filan. Kalkıp evladıma hazine arazilerinin tahsisinden bahsediyor. Bakın bu kürsüden söylüyorum, terör örgütünün başıyla aynı sofrada oturup oturmamaktan bahsediyor. Meydanlarda defaatle söyledim, Ey Bahçeli bunları ispat edemezsen sen alçaksın, adisin.” diye konuştu.

"AYAKKABI KUTULARINA EURO VE DOLARLAR SIĞMAZ"

Erdoğan, Bahçeli’ye eleştirilerini şöyle sürdürdü: "3.5 yıl bu ülkede başkan yardımcılığı yaptın ve takımın yargılandı. Efendim, kurtuldu…Niye kaçıp gittin iktidardan? Sakarya depremlerinin, Düzce depremlerinin, Kocaeli depremlerinin altında kalan sensin, sen. Oraları ayağa kaldıramadınız. Kaçıp gittiniz. Biz geldik ve oraları ayağa kaldırdık. Bu ülkede faiz lobisinin ihya edilmesinin tek sebebi sizsiniz. Şu anda da beraber yandaş olduğunuz CHP, o da aynı işleri yaptı ve bu ülkede CHP’nin yavrusu DSP ile beraber görev zararı adı altında bu ülkede sıkıntıların en önemli sebebi siz oldunuz. Ziraat Bankası’nı batırdınız. Halk Bankası’nı batırdınız. Vakıf Bankası’nı kapatılır hale getirdiniz. Nice bankalar zaten kapatıldı gitti. Halk Bankası’yla biliyorsunuz Ziraat birleştirildi, böyle bir noktaya getirildi ve biz Halk Bankası’na şahsiyetini kazandırdık. Kişiliğini kazandırdık. Esnafıma yüzde 47 ile kredi verirken öbür tarafta aynı şekilde Ziraat Bankası yüzde 59 ile kredi verirken biz şimdi bunları adeta sıfırladık, sıfır beş aralığına getirecek kadar indirdik. Bu halka, bu millete zulüm eden siz oldunuz. Biz ise bu zulmü kaldıran olduk. Aramızdaki fark bu. İkide bir ayakkabı kutularıyla konuşup duranlara sesleniyorum; ayakkabı kutularının içine milyarlarca ne Euro, ne de Dolar sığmaz. O ancak sizin kasalarınıza sığar. Siz önce bir defa bunu ortaya koyun. Neler yaptıklarınızın hepsi ortada. Kaçıp gittiniz. Üç buçuk senede kaçıp gittiniz. Daha fazla kalamadınız orada. Şu anda ben bugünkü konuşmasıyla alakalı da bende gerekli olan davalarımı yine açacağım. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanına köksüz diyecek kadar kökten binasip olan bir kişi bunun hesabını verecektir. Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanına despot diyen bir adam bunun hesabını verecektir. Eğer Türkiye’de böyle birileri aranıyorsa aynaya baksınlar. Bunlar kendileridir.”

"HDP'NİN ARKASINDA SİLAHLI ÖRGÜT VAR"

Erdoğan’ın hedefinde HDP de vardı: "Buna benzer çalışmaları HDP de yaptı. Silahlarla korkutarak siyaset yaptılar. Çünkü arkalarında silahlı bir terör örgütü var. Silahların sustuğu bir ortamda demokratik bir zeminde siyaset yapamıyor olmanın ırkçılığını taşıyorlar. Ellerindeki gül yabaniler birer birer gittiği için artık kendileri gül yabani olmaya başladılar. Ne yaparlarsa yapsın biz ülkeyi, bu milleti korkutmak için kullanılan tüm vasıtaları tek tek ortadan kaldırmaya devam edeceğiz. Herkesin özgürce yaşadığı, herkesin inancının gereğini özgürce yerine getirdiği yaşam tarzlarını özgürce muhafaza ettiği yeni Türkiye’nin inşasını kararlıkla sürdüreceğiz.”

CİHAN

Yorumlar