Erdoğan: Operasyonun geçmişi 3 yıla kadar uzanıyor
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 17 Aralık'ta başlayan ve hükümete karşı darbe olduğunu iddia ettiği operasyonun, geçmişinin 3 yıla kadar uzandığını ileri sürdü.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 17 Aralık'ta başlayan ve hükümete
karşı darbe olduğunu iddia ettiği operasyonun, geçmişinin 3 yıla
kadar uzandığını ileri sürdü. Erdoğan, "Yargı ve Emniyet içindeki
bir örgüt, son derece hukuksuz biçimde tamamen gizli olarak
yürüttükleri soruşturmaları mahalli seçimlere 3,5 ay kala, yani son
derece manidar bir zamanda düğmeye basmak suretiyle başlatıyorlar.
Bunun geçmişine baktığınız zaman 3 yıla kadar uzanıyor. Aklınız
neredeydi, bunca zamandır, bu tür adımları niye atmadınız? Demek
ki, burada niyet apaçık ortada." dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaklaşık bir buçuk aylık aradan
sonra TBMM'de AK Parti Grup Toplantısı'nda konuştu. "Bütçe
görüşmeleri ve uluslararası temaslarımız nedeniyle 3 Aralık
tarihinden bugüne kadar grup toplantıları vasıtasıyla sizlerle bir
araya gelemedik" diyen Erdoğan, "Bu bir buçuk ay içerisinde,
demokrasimize yönelik en ağır ve aynı zamanda en ahlaksız darbe
girişimine tevessül edildi. 17 Aralık Türkiye'nin demokrasi ve
hukuk tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. 17 Aralık komplosu
hazırlık aşaması, uygulama şekli, içeriden ve dışarıdan aldığı
destek ve talimatlar boyutuyla diğer tüm darbe girişimlerini geride
bırakmış, millete, devlete ve demokrasiye yönelik ihanet hareketi
olarak kayıtlara geçmiştir. 17 Aralık sabahı İstanbul ve Ankara'da
belli merkezlere baskınlar yapılıyor, belli şahıslar gözaltına
alınıyor. Bilgilendirilmeleri gereken sorumlular, üst kademeler,
bilgilendirilmiyor." dedi.
OPERASYONUN GEÇMİŞİ 3 YILA KADAR UZANIYOR
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yargı ve Emniyet içindeki bir
örgüt son derece hukuksuz biçimde tamamen gizli olarak yürüttükleri
soruşturmaları mahalli seçimlere 3,5 ay kala, yani son derece
manidar bir zamanda düğmeye basmak suretiyle başlatıyorlar. Bunun
geçmişine baktığınız zaman 3 yıla kadar uzanıyor. Aklınız
neredeydi, bunca zamandır, bu tür adımları niye atmadınız? Demek ki
burada niyet apaçık ortada. Operasyonun başlamasıyla birlikte
ihanet projesinin paydaşları da derhal harekete geçiyor. Malum
medya, sabah saatlerinden itibaren kendilerine servis edilen gizli
kalması beklenen bu fotoğraf ve görüntüleri yayınlamaya kalkıyor.
Muhalefet partileri daha meselenin ne olduğu anlaşılmadan hükümete
yönelik saldırılara başlıyorlar. Belli sermaye çevreleri harekete
geçiyor. İçeride ve dışarıda belli odaklar derhal harekete
geçiyorlar. Şantaj çeteleri acayip çalışıyor. İhanet şebekeleri el
ele birlikte çalışıyorlar. Akşam olduğunda adeta soruşturma
tamamlanıyor. Sorgu, adeta mahkeme süreci tamamlanıyor ve
zanlıların tamamı onlarla bakanlarımız onlarla birlikte hükümetimiz
suçlu ilan ediliyor."
Konuşmasında Savcı Muammer Akkaş'ın "okumadığı ileri sürülen"
belgelere de göndermede bulunan Erdoğan, "Düşünebiliyor musunuz? 25
çuval girecek, bu çuvallar mühürlü, bunlar açılmadan anında adım
atılacak. Böyle bir şey olabilir mi? Bu işin nasıl yürüdüğü, nasıl
organize edildiği çok açık ortada. Sabah operasyon yapılıyor, 12
saat sonra infaz tamamlanıyor. Zanlılar hakkında hüküm veriliyor.
Zanlıların tamamı, yakınlarıyla birlikte adeta linç ediliyor ve
olaylar iki ayrı mahkemede yürütülüyor. Çok yoğun karalama
kampanyası, dezenformasyon algı operasyonu. Hem içeriden hem
dışarıdan, çok ağır bir linç hareketi hükümetimize yöneliyor."
dedi.
İLK DEĞİLDİ DAHA ÖNCE DE YAPTILAR
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Her şey hazırlanmış, görev
dağılımı yapılmış. Kimin nerede duracağı, kimin hangi vazifeyi
yerine getireceği tek tek belirlenmiş. Talimatlar verilmiş,
kalemler verilen emirleri kağıda dökmeye başlamış. Belli sermaye
çevrelerine mesajlar gitmiş. Uluslararası basına, kamuoyuna, yalan
yanlış bilgiler aktarılmış. Uluslararası kamuoyuna yalan yanlış
bilgiler aktarılmış. Ekonomiyi etkilemek üzere piyasa oyuncularına
kötümserlik pompalanmış. Bu ihanet operasyonunda maşa olarak
kullanılan örgüt tüm taraflarını harekete geçirmiş, hükümete karşı
bir kampanyanın fitilini ateşlemiş. Bir anda itibarsızlaşma
girişimleri başlamış. İftira, itham, yalan, tehdit, korkutma,
sindirme, şantaj. Her ne varsa devreye alınmış. Yolsuzluk süsü
verilerek, bir anda Türkiye'de büyük bir belirsizlik ve kaos ortamı
oluşturmak için ne gerekiyorsa hepsi harekete geçirilmiş. Yıllardır
hazırlanan bir senaryo ve kirli plan seçimlere 3,5 ay kala devreye
sokulmuş. 17 Aralık sabahından itibaren gelişmeleri soğukkanlılıkla
takip ettiğimizi söyleyebilirim, çünkü bu bizim için ilk değildi.
Daha öncede bunları bize yaptılar. Eğer bizim soğukkanlılığımız
olmamış olsaydı, telaşa kapılmış olsaydık, o zaman onlara hizmet
etmiş olurduk. Biz tedbirlerimizi aldık, çok hızlı şekilde devreye
aldık. Bu tür muhtemel senaryolara dikkatlerinizi çektim. Seçimlere
girerken, muhalefetin umutsuz olduğunu, siyaset dışı güç
odaklarının umutsuz olduğunu, bu umutsuz çevrelerin hükümetimize
yönelik çirkin eylemler içine gireceğini hatırlattım."
Daha önce de 30 Mart seçimlerinde AK Parti'nin tekrar birinci parti
olacağını görenlerin sandıkta AK Parti ile rekabet
edemeyeceklerini, milletten asla teveccüh göremeyeceklerini
anlayanların çok çirkin yolları tevessül edeceğini bu kürsüden
ifade ettiğini belirten Erdoğan, "Bu tezgahı kuranlar, bu senaryoyu
uygulama planına koymak isteyenler birkaç yerde yanlış yaptılar.
Kendilerini ele verdiler. Birincisi milletin ferasetini, milletin
demokrasiye ve seçilmiş hükümetine dönük muhabbetini hesaba
katmadılar veya katamadılar. Daha ilk andan itibaren kamuoyu
algısını esaret almaya yönelik yolsuzluk operasyonuna rağmen aziz
milletimiz yapılanı, tuzağı gördük. İlk andan itibaren bu tuzağa
karşı tavrını çok net ortaya koydu. 17 Aralık sonrasında Samsun,
Ünye, Ordu, Fatsa, Görele, Giresun, Trabzon, Sakarya, Manisa ve
ilçelerinde halkımızın normalin üzerinde çok çok farklı bir
heyecanla teveccühüne ve desteğine şahit olduk." şeklinde
konuştu.
Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye'nin her
ilinden mesajlar aldık. Türkiye'nin 81 vilayetinden, hatta dünyanın
sayısız şehrinden dostlarımızın, kardeşlerimizin bize hayır duaları
ettiklerine şahit olduk. Tüm dünyadaki dostlarımız, sevenlerimiz,
yapılanın bir komplo olduğunu, bir darbe girişimi olduğunu,
hükümetimize yönelik bir operasyon olduğunu gördüler, Allah razı
olsun hepsi de yüreklerini ortaya koydular. Bu tezgahı tertip
edenlerin hesaba katmadıkları şey vardı. Yolsuzluk iftirasıyla
hükümeti yıpratalım' derken başta bazı hesaplarını görmek
istiyorlardı. 'Adeta bir taşla acaba kuş katliamı yapabilir miyiz'
diyorlardı. Niyetleri buydu. Türkiye üzerine kimin ne hesabı varsa,
nasıl bir çirkin amacı varsa bu operasyonuna dahil ederek
arzularını yerine getirmeye çalıştılar. Seçimin hemen öncesinde
hükümeti yıpratmaya çalışırken, Türkiye'nin ekonomisini altüst
edelim' dediler. 'Şu faizleri yükseltip eskisi gibi kazanalım,
Türkiye'nin enerji politikalarını sarsalım, Türkiye'nin küresel
ölçekteki projelerini sekteye uğratalım, Mavi Marmara'nın,
Mısır'daki dik duruşun, Suriye'de insani tavrın, Filistin'de
vicdani itirazın intikamını alalım' dediler. Dünyada artık sesi çok
çıkan, 'itibarı her geçen gün artan Türkiye'nin yükselişini
durduralım dediler. Özellikle de çözüm sürecini bozalım, bu ülkede
yeniden kan akıtalım, yeniden gençlerin ölmesini ve öldürmesini
sağlayalım dediler. Bir tek operasyon paketinin içine bu kirli
niyetleri koydular ve işte o tuzak ayaklarına dolaştı. Şimdi
çıkıyorlar bize dış mihrakları soruyorlar. Bu operasyon eğer
başarıya ulaşmış olsaydı, bu darbe girişimi eğer başarıya ulaşmış
olsaydı, kazanan kim olacaktı? Bu operasyondan Türkiye'nin
kazanacağını iddia edecek tek aklı selim sahibi bulabilir misiniz?
Faiz, silah, savaş ve kaos lobilerinin kazanacağı bir operasyonun
milli olabilme ihtimali var mı? Bu operasyon milli olan ne varsa
ona kastetmiştir."
CİHAN
Yorumlar