Devlet Bahçeli: Türkiye’de basın özgürlüğünün iflasıdır
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlendikçe kendi basın ve medyasını kurduğunu ve bugün önemli bir medya ordusuna sahip olduğunu söyledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın güçlendikçe kendi basın ve medyasını kurduğunu ve bugün
önemli bir medya ordusuna sahip olduğunu söyledi. Bahçeli, "Bir
bakıyorsunuz AKP’nin dışında haber duymak AKP’nin dışında bir
olayın varlığını kabul ettirmek mümkün değil. Böyle bir durum
Türkiye’de basın özgürlüğünün iflasıdır. Böyle bir durum medya
patronlarının kısa menfaatleri uğruna bir diktatörlüğe hedeflenmiş
bir şahsın örtülü bir şartla menfaat uğruna desteklenmesidir."
dedi.
Bahçeli, partisinin Kırklareli’deki mitinginde konuştu. 30 Mart
seçimlerinin sadece bir belediye başkanı, belediye meclis üyesi
seçimi olmayacağını vurgulayan Bahçeli, "Esas amacı bu olmakla
birlikte ülkemizin karşı karşıya kaldığı sosyal ve ekonomik
sorunları göz önüne aldığımızda yine ülkemizin karşı karşıya
kaldığı yakın iç ve dış tehditlerin gittikçe derinleştiği ve
yoğunlaştığı bir ortamda yapılan bir seçimdir." diye konuştu.
Son dönemde medyanın üstün desteğiyle bugünkü siyasi iktidarın
sanki bir gelmiş bir daha gitmeyecek gibi bir üslupla medyayı
kullandığını kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti: "Türkiye’de tek
iktidarın kendi olacaklarını ve yüzde 51 destekle bunu
sağladıklarını ifade ediyor ve Türkiye’de yüzde 49 halk iradesini
yok farz ediyor. AKP’nin dışında hiçbir siyaseti kurumsal olarak
benimsemiyor. Cumhuriyetin tüm kazanımlarını inkar ediyor ve ne
varsa 2002 yılının Kasım’ında başlamış ve hala onunla devam eden ve
Türkiye’de ne yapılmışsa hiçbirisinin gerçekleştiren bir ortamının
olmadığının, her şeyi kendisinin yaptığını iddiasıyla bir kibre bir
büyüklüğe kapılarak ülkeyi yönetmeye çalışıyor."
Anayasa’da kuvvetler ayrılığının bulunduğunun altını çizen Bahçeli,
"Bunlardan bir tanesi Yasama’dır. Yani Türkiye Büyük Millet
Meclisi’dir. Diğeri oradan çıkan Yürütmedir. Yani hükümettir.
Üçüncü kuvvet ise bağımsız ve tarafsız Yargı’dır. Şu an Recep
Tayyip Erdoğan Kasım 2002 yılından itibaren Yasama’da ve Yürütme’de
bulunmaktadır. Etkisi bu kuvvetler ayrılığının bu iki alanındadır.
Ancak dördüncü kuvvet olarak algılanan basın ve medya vardır.
Demokratik toplumlarda bu önemli bir unsurdur. Sayın Başbakan bu
alanı önce var olan medyayı kendisi ile beraber çalışarak
karşılıklı menfaat bileşeni oluşturarak yanına almış sonra
güçlendikçe kendi basın ve medyasını kurmuş ve onlardan var ise
zayıf halini güçlendirerek önemli bir medya ordusuna sahip
olmuştur. Bunun haricinde bulunanları ise baskı altına alarak
kendisine yönlendirmiştir. Bunu da kısa bir cümle ile ifade
edildiği yakın bir tarihte anlaşılmıştır. Kendisini eleştiren bir
haber duyduğu zaman aniden rahatsız oluyor, öfkeleniyor ve elini
telefona atıyor ‘Alo’ diyor. Karşısındaki emrin oluyor kapatıyor.
Bir bakıyorsunuz AKP’nin dışında haber duymak AKP’nin dışında bir
olayın varlığını kabul ettirmek mümkün değil. Böyle bir durum
Türkiye’de basın özgürlüğünün iflasıdır. Böyle bir durum medya
patronlarının kısa menfaatleri uğruna bir diktatörlüğe hedeflenmiş
bir şahsın örtülü bir şarta menfaat uğruna desteklenmesidir."
değerlendirmesinde bulundu.
CİHAN
Yorumlar