Bülent Arınç: Siyasetçi ütmekle meşgul olur
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Sayın Başbakanımızın yanında olma ve her yönüyle bu hükümeti savunmak durumundayım.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Sayın Başbakanımızın yanında
olma ve her yönüyle bu hükümeti savunmak durumundayım. Evet bazı
konularda üslup farklılığımız olabilir. Ben bir başkasının üslubunu
kendime benimseyerek konuşmak zorunda değilim. Seçimlerde benim
amacım 1 oy daha fazla almaktır, seçimi kazanmaktır. Siyasetçi
ütmekle meşgul olur kaybetmekle değil. Dolayısıyla o camianın
binlerce, onbinlerce samimi insanına benim de o kişilere gönül
açmam lazım. Onlar bizim arkadaşlarımız." dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu sonrası
düzenlediği basın toplantısında
7 bin kişinin dinlendiği yönündeki iddiayı değerlendirdi. Olayın
üzücü olduğunu anlatan Arınç, "Bakanlar Kurulu’nda konu üzerinde
görüşme yapıldı. Özellikle Adalet Bakanımızın konuyla ilgili
bilgilerini hep beraber dinledik. Üzücü bir olay. Bu olayla ilgili
olarak da Türkiye kamuoyu fevkalade duyarlı. Bugün iki gazetede bir
haber olarak yayınlanan birinci sayfadan ve hatta dinlenen
kişilerin isim listelerinin de konuşulduğu bir gün geçirdik. Takip
edebildiğimiz kadarıyla hem isimleri geçen kişilerden hem konuyla
ilgili uzmanlardan televizyonlar bilgi aldılar. Sayın Adalet
Bakanımızın bir konuşma yaptığını bilmiyorum. Ancak isimleri geçen
bazı siyasetçilerin, yazarların ve sanatçıların hatta hiç ismi bile
duyulmamış ve herhangi bir yerde geçmemiş bazı kişilerin isimleri
bu dinleme sırasında bazen soyadları olmadan bazen bazı işaretler,
rumuzlar vermek suretiyle veya tanınmasın diye bilinmesin diye
farklı isimler kullanılmak suretiyle dinlenilmiş. Tabi konu
soruşturma kapsamı içerisindedir. Şuanda ortaya çıkabildiği
kadarıyla maalesef üzücü bir gelişme şu bakımdan bildiğiniz gibi 17
Aralık sürecinden sonra bazı savcıların ve hakimlerin görev yerleri
değiştirildi. İstanbul’da ise başka illere görevlendirildiler.
Bunların isimleri de HSYK tarafından zaman zaman açıklandı. İlgili
daire, özel yetkili mahkemelerde görevli olanların da bunların
dışında kalan kapsam dışı kişilerin de bazı dosyaların el
çektirildiği bazılarının görev mahallerinin değiştirildiğine karar
verildiğini açıkladı. Tabi dosyaları ellerinden almak ve
başsavcıların görevi dahilindedir. Ama görev yerlerin
değiştirilmesi HSYK’nın kendi takdirinde ve görevindedir. Bugünkü
haberlerle ilgili olarak şöyle kısa bir bilgi verebilirim. İki
savcının ismi geçiyor. Bildiğiniz kadarıyla. Cumhuriyet Savcısı
Adem Özcan ve Adnan Çimen. Bunlar her ikisi de TMK 10. Maddesine
göre yetkili savcılardır. Bir hayali ihbar üzerine 4 sayfalık
‘selam ve tevhid’ terör örgütüyle ilgili bir soruşturma başlatarak
aldıkları hakim kararlarıyla bazı dinlemeler yapmışlar. Burada
kapsamı, niteliği, şüphelilerin kimlikleri, çok sayıda kişi
hakkında teknik ve fiziki takip kararları alınmış. Dosya ellerinden
alındıktan sonra yerlerine gelen savcılar tarafından ortaya
çıkarılmış. Böyle bir terör örgütünün olmadığı dosyanın
incelemesinde de bir terör eylemi yada bir terör planlaması
olmadığı görülmesine rağmen 3 yıldan buyana yani 2011’den buyana
teknik ve fiziki takiple bir çok kişinin takip edilmesi sonunda
dosyaya dahil edilen ve bir kısmı kamuoyunda tanınan kişiler olması
sebebiyle farklılık arz eden ve başsavcıların da haberi olmayan bu
soruşturma her yönüyle dikkat çekmiş. Esas numarası 2011-762 bu
sadece bir soruşturma dosyasıyla ilgili olan diğerleriyle üzerinde
incelemeler devam etmektedir. Bu teslim hard disklerin
incelenmesinde aynı zaman mahkeme kararı alınarak Terörle Mücadele
Şube Müdürlüğü’nün yaptığı tape dökümleriyle de bugün gazetedeler
de bir kısmı yer alan bir olay ortaya çıkmış buluyor. Şu anda
inceleme konusu yapılan 107 klasör var. 107 klasörde 2 bin 280
kişinin telefon numaraları da dahil olmak üzere dinlendiği
anlaşılıyor. 3 yıldan beri devam eden bu soruşturma konusunu sadece
ilgili savcıların takibinde olduğu ve bunların bir ihbar mektubuna
dayalı olarak herkesi dinledikleri bunların içerisinde bilim
adamları, sanatçılar, yazarlar, siyasetçiler, siyasetçi
yakınlarının bulunduğu ortaya çıkmış. Bu klasörlerin 125 klasöre de
ulaşabileceği ve bu klasörlerle ismi bulunanların sayısının daha da
artabileceği soruşturmayı yapan, incelemeyi yapan savcılar
tarafından hakim kararıyla tapeleri yapılan incelemeleri sonunda da
anlaşılabilecek. AA’nın santral telefonlarının dinlendiği de
maalesef bir gerçek. Bu konuda bugün gazetelerde yazılı olan ve
belki inceleme bittiği zaman Adalet Bakanımızın da yapacağı geniş
bir açıklamayla kim, niçin, ne maksatla bu işlemleri yaptığını
belki daha geniş bir şekilde kamuoyuna açıklaya bileceğiz. Şu anda
sadece bu iki savcının uhdesinde bulunan bir dosyadan alabildiğimiz
bilgileri size sunuyorum. Bunlar tamamen kanunsuz dinleme talepleri
ve kararlardır. Demek ki savcı ve hakim birlikteliğiyle hayali bir
örgütün ilgisi ve ilintisi bulunabileceği şu anda 2 bin 280 kişi ve
telefon numarası üzerinde 3 yıldan beri dinlemelerin yapıldığı ve
bu dinlemelerinin bazılarının bugüne kadar geldiği bir kısmı
hakkında da geçmişte dinleme bitmesine rağmen yine kanun gereğince
herhangi bir bilgi verilmediği de ortaya çıkmış buluyor. Bana bağlı
olarak çalışan bir AA’nın belki burada özellikle söylüyorum siz
sorduğunuz için ama kişiden o kişinin yakınlarından ve bu konuya
dahil edilen hemen hemen isimleri belli her şahıstan ayrıca özür
dilenmesi gerekiyor." diye konuştu.
"HSYK KENDİ İÇİNDE KARAR VERMEK DURUMUNDA"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu konudaki açıklamasına
da değinen Arınç, "Çok mükemmel bir açıklama yapmış. Onun açısından
söylüyorum. ‘Peki bunlar dinlenirken hükümet neredeydi?’ diye.
Hükümet buradaydı. Ama bu dinlemeyi talep eden savcı ve dinleme
kararı veren hakime bizim herhangi bir etki yapmamız ve bunlardan
haberdar olmamız mümkün değil. Sizde çokça bahsediyor ve her yerde
savunuyorsunuz ki; yasama, yürütme, yargı birbirlerinden bağımsız
hareket eder. Yürütmenin herhangi bir sözünün bile yargıya bir
müdahale olduğunu söyleyerek hükümeti eleştiriyorsunuz. Burada
ortaya çıkan bir tek büyük gerçekte odur; HSYK kanundaki
değişikliğin özellikle bugün ortaya çıkan bu gelişmeler karşısında
ne kadar acil, ne kadar önemli ve ne kadar haklı olduğu bir kere
daha ortaya çıkmıştır. Bir taraftan MİT Kanunu ile ilgili
tartışmaları bir tarafından İnternet tartışmaları, bir taraftan
HSYK ile ilgili tartışmaları kimlerin daha çok yaptığını ve bundan
kimlerin daha çok zarar görebileceklerini düşünerek yurt içinde ve
yurt dışında ihbarlarda bulunduklarını dikkat ederseniz bugün
ortaya çıkan gerçekler bu konuda birilerinin büyük bir telaş
içerisinde olduklarını gösteriyor. HSYK anayasadaki maddesiyle
olduğu gibi duruyor ama kanunda bir değişiklik yapılarak Adalet
Bakanına bazı konularda biraz daha yetki verilmesinin bu ortaya
çıkan gelişme konusunda ne kadar haklı olduğunu hepimiz anlaya
biliyoruz. Şimdi düşünün; bir savcı hakkında veya kararı veren
hakim hakkında böyle bir şey yapıldığını biz bugün öğrenmiş
buluyoruz. Peki bu savcı hakkında bir inceleme başlatılmasını, bir
soruşturma başlatılmasını biz isteyebiliyor muyuz? Hayır. HSYK
kendi içerisinde buna karar vermek durumunda. Meslek dayanışması ya
da bir başka dayanışma sebebiyle HSYK bugüne kadar böyle bir karar
vermedi. O zaman kurulun başkanı olan Adalet Bakanının böyle bir
inceleme veya soruşturma bizzat kendisinin başlama kararı demek ki
bugün yaşadığımız olaylar karşısında fevkalade önemlidir. Gerçi
HSYK bugün bir açıklama yaparak bu olayla ilgili bir inceleme
başlatacağını ifade etmiştir. Bunu hayırlı bir gelişme olarak
görelim ama bugüne kadar bunların yapıldığından eğer haberleri var
ve kılları kıpırdamamışsa elbette bu işin sorumluluğunun dalga
dalga kimlerin üzerinde kalacağını hepimiz göreceğiz." ifadelerini
kullandı.
OBAMA İLE BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN GÖRÜŞMESİ
Başbakan Erdoğan ile ABD Başkanı Barack Obama ile görüşmesine
ilişkin bir soru üzerine ise Arınç şöyle konuştu: "Türkiye ile ABD
arasındaki ilişkiler geçmişten bu yana düzeyli seviyeli ve
dürüstlüğe iyi ilişkilere dayanan bir gelişim gösterdi. Ancak son
zamanlarda Başkan Obama ile Sayın Başbakanımız arasında ilişkilerin
soğuduğu, birbirlerini aramadıkları veya birbirlerine herhangi bir
şekilde ulaşmadıkları ifade edilmişti. Şimdi 20 Şubat'ta böyle bir
görüşme oldu, çok kapsamlı bir görüşmeydi. Ama aynı çevrelere
bakarsanız sanki Obama başka şeylerden bahsetmiş veya başka
gelişmeler sebebiyle endişelerini dile getirmişti. Hayır öyle
değil. Konuşulan konu şüphesiz Kıbrıs'ta yeniden toplumlar arası
görüşmelerin başlamasıdır. Suriye Mısır ile ilgili görüşmelerdir.
Türkiye ile ABD ilişkilerinin bugün bölgemizde yaşanan olaylar
sebebiyle Ukrayna'nın da konuşulduğunu söylemeliyim, Türkiye'nin ne
kadar önemli bir dost ve müttefik haline geldiğini her iki taraf da
teyit etmiştir. Çünkü çevremizde o kadar ülkede olağandışı
gelişmeler yaşanıyor. Şu Ukrayna'nın haline bakın, Bosna Hersek'te
yaşananlara bakın. Altımızda güneyimiz epey bir süreden beri
gelişmeler yaşanıyor. Sayın Obama bu konuda Türkiye'ye
güvendiklerini iyi ilişkilerinin devam edeceğini her zaman görüş
birliği içinde olmayı fikirlerini birbirlerine rahatlıkla anlatmayı
ifade etmişlerdir. Olumlu bir görüşmedir. Bugün Burns de Ankara'ya
geldi. Müsteşar düzeyinde görüşmeler yaptı. Şüphesiz muhatabı ne
dışişleri bakanımız ne de başbakanımızdır. Buradan da Bosna Hersek
tarafına gideceklerini ifade ettiler. Üst düzey ziyaretler de
ilgili bakan ziyaretleri de devam edecektir."
Arınç, "Sahte örgüt davası dediniz. Sahte örgüt davasının bir darbe
girişimi olduğunu düşünüyor musunuz? Bu tablo yargılanmalı mıdır?
Hükümet olarak bu konuya nasıl dahil olacaksınız?" şeklindeki
soruya da "17 Aralık öncesinde ve sonrasında yaşananların sivil
hükümetlere seçilmiş hükümetlere AK Parti hükümetine karşı bir
darbe olduğunu sayın başbakan ifade ediyor. Bunun benim
tekrarlalama teyit etmeme herhalde ihtiyaçları yoktur. Burada
yapılan işin bir darbe girişimi olup olmadığını elbette yargı
bilir. Ancak şu haliyle bile bu izinsiz dinlemelerin ilgili ilgisiz
herkes hakkında özel hayatı ile ilgili konuşmalarının bile takibe
alınması bunların mutlaka birilerine karşı kullanılabileceğini
ortaya koymaktadır. Suç vasfını mahkemeler tayin eder eğer bir
tahkikat açılıp da iddianame tanzim edilecekse savcıların bu konuda
nasıl bir soruşturma yaptıklarını hep beraber göreceğiz." diye
cevap verdi.
Arınç'a ayrıca İngiltere'de Hizmet Hareketi mensuplardan oy
istediği şeklindeki açıklaması hatırlatılarak "Hizmet Hareketi'ne
yönelik sizin ve sayın Başbakan'ın üslubundaki tezatlıkları nasıl
yorumlarsınız?" şeklinde bir soru yöneltildi. Arınç "Doğrudur ben
İngiltere’de faydalı temaslar yaptım. Ben bir siyasetçiyim ve AK
Parti hükümetinin üyesiyim. Sayın Başbakanımızın yanında olma ve
her yönüyle bu hükümeti savunmak durumundayım. Evet bazı konularda
üslup farklılığımız olabilir. Ben bir başkasının üslubunu kendime
benimseyerek konuşmak zorunda değilim. Esasta ve özde ayrılmayız
ama bazen kelimeleri seçerek kullanırız bazen de iyi netice almak
zorundayız. Seçimlerde benim amacım 1 oy daha fazla almaktır,
seçimi kazanmaktır. Siyasetçi ütmekle meşgul olur kaybetmekle
değil. Dolayısıyla o camianın binlerce, onbinlerce samimi insanına
benim de o kişilere gönül açmam lazım. Onlar bizim arkadaşlarımız.
Sayın başbakanımızın bu konularda ne kadar haklı olduğunu
gösteriyor. Onu da itiraf etmeliyim. Ama ben buna rağmen aynı
kelimeleri konuşur muyum, aynı şekilde bu kitleye herhangi bir söz
söyler miyim onları da bir kenara koymak lazım." dedi.
BAŞBAKANLIKTAKİ BÖCEK
Arınç, ayrıca sorulmamasına rağmen Başbakanlık'taki böcek
soruşturmasında ismi geçen iki polis için şu ifadeleri kullandı:
"Polislikten atılmış zamanında, ABD'ye gönderilen bir kişinin
kaçtığı söylenen biriyle görüşme yaptığı yönünde mesajları var. Suç
örgütüyle irtibatlı olduğu, detektör temin ettiği, kredi kartı
borçlarının suç örgütü üyelerine ödettiği hakkındaki ithamlar. Suç
örgütü tarafından kendisine Kıbrıs'ta otel rezervasyonu yaptırdığı,
suç örgütü mensuplarından menfaat sağladığı. Başbakanımızın
konutuna böcek koyduğu iddiasıyla hakkında soruşturma yapılan
kişiden bahsediyorum. Emre Uslu'nun çok sevdiği ve birlikte olduğu
kişiyle ilgili. Bu suçlar kapsamında İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığınca görevi kötüye kullanmak ve suç örgütüne yardım
etmek iddiasıyla başlatılan soruşturma sonucunda, disiplin yönünden
yetkisini kendisine yada başkasına çıkar sağlamak amacıyla kin ve
dostluk nedeniyle kullanmaktan dolayı Emniyet Genel Müdürlüğü
Yüksek Disiplin Kurulu'nca meslekten çıkarma cezası verilmiş ve 6
Ocak 2014’te polislikten çıkarılmış. Adli yönden yönden silahlı
çıkar amaçlı suç örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve
isteyerek yardım etmek suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının
14.05.2013 tarihinde iddianamesiyle İstanbul Ağır Ceza Mahkemesine
açılan dava devam etmekte. Enteresan, son 2 yıl içerisinde 233 gün
yurt içi 275 gün yurt dışı olmak üzere toplam 508 gün rapor
kullanmış. Son 3 yıl içerisinde de 23 kez yurt dışına çıkmış. Bu ve
arkadaşlarının geçmişte özel olarak mesleki bilgi ve görgülerini
arttırmak amacıyla kurslar, eğitim içi seminer görmek amacıyla
ABD'ye gönderilmelerinden birbirlerine bağlılık içinde bazı
görevleri ifa ettiklerinden dolayı bu işleri yaptıkları biliniyor.
Ancak şunu da sormanız lazım, böyle bir insan şu kadar yurt dışına
gidiyor şunu yapıyor da 4. sınıf ya da 3. sınıf emniyet müdürü ise
bunun başındakiler ne yapıyorlar? Görmüyorlar mı gördükleri halde
ses mi çıkarmıyorlar, bilmiyorlar biliyorlar da kullanıyorlar mı
şimdi onu araştırmak zorundayız. Emniyet Genel Müdürüne, Bakana
kadar mes'uliyeti olması gerekir. Son dinlemelerden de görülüyor
ki, Ama sonradan öğreniyoruz ki bunların varlıklarına iyi niyetle
bazen göz yumulmuş. 17 Aralık’ın onlarca şer tarafı var ama hayır
tarafı da var her şeyin farkına varılmış durumda."
"SAVCILARIN REDDETMESİ OLUMLU"
Bülent Arınç'a ayrıca bugün çıkan dinleme iddiaları karşısında
savcıların yalanlaması ve Köşk'teki HSYK tasarısının etkileme
iddiaları soruldu. Arınç, "Herkes her şeyi söyleyebilir. Bizim ilk
incelememizde 107 klasör ve 2 bin 280 kişinin telefonlarının
dinlendiği ortaya çıktı. Bu bir tek dosyayla ilgilidir. Eğer
ellerinden dosya alınan diğer savcılar onları peşinen itham etmek
istemiyorum ama buna benzer soruşturma dosyalarını bulundurmuş, 17
Aralık’ta farkına vardığımız gibi onların içerisinde de başka tabi
savcı ve hakim olunca yasadışı dinlemelerden bahsetmemiz lazım.
Talebe bağlı karara bağlı bir dinlemeden bahsediyoruz. Özel
aygıtlarla yasadışı dinlemeleri şu anda elde etmiş değiliz.
Bunların tapeleri karşıt yerlerden birbirine nazire yaparcasına
yayınlanıyor. Bunların İnternet siteleri de gazeteleri de belli.
Burada ortaya çıkan bir olay var bu konu üzerinde inceleme
yapılıyor. Ama diğer dosyalar üzerinde de bu incelemeler
yapılacaktır. Yasadışı durumlar tespit edilirse bu kişilerle ilgili
yasal işlem yapılacaktır. Her iki savcının bunu reddetmesini olumlu
görmek lazım. Ama onların reddetmesinin böyle ifşa edilen bir
suçlama karşısında savunmaya yönelik olarak da düşünebiliriz. Siz
daha naif düşünüyorsunuz, HSYK kanunu Cumhurbaşkanının önünde onu
etkilemek için acaba gününü ve zamanını ayrıca düşünerek bunlar
yayınlanmış olabilir mi. Herkes her şeyi düşünebilir ama ortada bir
gerçek var." dedi.
Bülent Arınç'a son olarak da "Cumhurbaşkanı Sayın Gül'ün internetle
ilgili yasayı onaylamasının ardından bir Avrupa Parlamentosu üyesi
türkiye ile müzakerelerin daha önce hiç olmadığı kadar askıya
alınmaya yakın olduğunu söyledi. Bu konu görüşüldü mü sayın AB
Bakanı bilgi verdi mi? Özellikle internet yasasının onaylanmasından
sonra AB ile ilişkilerimizde bir değişiklik var mı?" sorusu
yöneltildi. Arınç, "Yani Türkiye’de yasama meclisinin yaptığı bir
düzenlemeye Avrupa Parlamentosu’ndan bir milletvekili böyle
tehditte bulunacak öyle mi? Böyle bir şey ne duyduk, duyarsak da
cevabını veririz. Eleştiride bulunabilirsiniz ama ‘müzakereler
dondurulacak’ diye kim kimin gözünü korkutacak? Bugüne kadar
İnternet yasasında değişiklik yoktu da fasılları mı açtınız üst
üste? 4 senedir biz neyi bekliyoruz? O zaman İnternet yasasında bir
değişiklik de yoktu. Biz yaptığımız işleri, AB müktesebatına uygun
yapıyoruz. Korkmasınlar, biz ev ödevimizi her gün yapıyoruz. AB
üyeliği konusunda da istekliyiz. Kendileri bize koydukları
engellemelerden bir an önce vazgeçerler diye ümit ediyoruz." diye
konuştu.
CİHAN
Yorumlar