Başkan Çiçek'ten Arınç'a Twitter Desteği
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın milletvekillerinin sosyal paylaşım sitesi Twitter'ı kullanmasıyla ilgili eleştirilerine destek verdi.
Çiçek, "Siyasetçinin en büyük enstrümanı dilidir. Başının
belası da dilidir. Herkes dilini düzgün kullansın, başını belaya
sokmasın" dedi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Trabzonspor eski
Asbaşkanı İskender Önal'ın kızı Elif Melek Önal ile İbrahim
Yılmaz'ın nikahına katılmak üzere bu sabah Trabzon'a geldi.
Havalimanında Trabzon Valisi Abdil Celil Öz, Ak Parti
milletvekilleri Faruk Özak ve Safiye Seymenoğlu, eski milletvekili
Kemalettin Göktaş, Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu ve
diğer ilgililer tarafından karşılanan Cemil Çiçek, aynı uçakta
bulunan MHP Milletvekili Koray Aydın'la vedalaştıktan sonra,
Akçaabat İlçesi Darıca Beldesi'ne gitti.
'YARGIYA GÜVEN, DEVLETE GÜVENDİR'
Darıca'da bir lokantaya giren ve yemek öncesinde soruları
yanıtlayan Çiçek, bir gazetecinin "Anayasa'nın 138'inci maddesiyle
ilgili yaptığınız açıklamalar var. Türkiye Barolar Birliği Başkanı
(TBB) Metin Feyzioğlu'nun da Cumhurbaşkanı ve Başbakan'la görüşme
trafiği bulunuyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine
şunları söyledi:
"TBB önemli bir meslek kuruluşudur. Son zamanlarda en çok
tartıştığımız konu da hukuk alanıyla ilgili, yargıyla ilgili, yargı
uygulamalarıyla ilgili. Dolayısıyla Sayın Başkan zannediyorum bu
konularla ilgili düşüncelerini, taleplerini, beklentilerini ifade
etmek üzere bu ziyaretleri gerçekleştiriyor. Maalesef son
zamanlarda yargının işleyişiyle ilgili bir kısım tartışmaları
üzülerek yaşıyoruz. Çünkü yargıya güven, devlete güvendir. Yargıya
güven azalırsa, bu toplum hayatında çok ciddi sıkıntıları da
beraberinde getirir. Onun için herkesin yargıyla ilgili iş ve
işlemlerde daha dikkatli olması gerekir. Bunların başında da
yargının kendisinin bu hassasiyeti göstermesi gerekiyor."
'YARGI KURUMLARI BİLDİRİ YAYINLAMAZ'
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, geçmişte de bu konulara hep dikkat
çekmeye, yapılan yanlışlıkları ifade etmeye çalıştığını
vurgulayarak şöyle devam etti:
"Hiçbir demokratik ülkede yargı kurumları bildiri yayınlamaz.
Maalesef bizim yargımız, zaman zaman yüksek yargı, bunu geçmişte
yaptı, sık sık bildiri yayınlar. Son zamanlarda da bir savcı
kendisi bildiri yayınladı, üstelik de bunu dağıttı. Bu, demokratik
ve hukukun işlediği bir ülkede kabul edilebilecek husus değildir.
Siz bu yolları tercih ederseniz o zaman yargının tümünü tartışmalı
hale getirirsiniz. Zaten yargı tartışılıyor. Buna ilave gerekçeleri
de siz vermiş olursunuz. Ben yargı organlarının ne bildiri
yayınlamasını ne de bildiri dağıtmasını asla doğru bulmam. Yargı
organının temsilcileri var. İcap ediyorsa, gerek duyuyorsa o bir
açıklama yapar. Ama böyle koro halinde başkanlar, savcılar bildiri
yayınlamaya kalkarsa, bu hem Türkiye ile ilgili iyi bir imaj
oluşturmaz hem de verilen kararların kamu vicdanında akis bulması
bakımından ciddi sıkıntılar çıkarır. Çünkü verilen kararları tasvip
eden olduğu kadar etmeyen de olur."
HSYK'nın da bildiri yayınlamasını doğru bulmadığını belirten Çiçek,
bunun dava açıldıktan sonra yargıya müdahale anlamına geldiğini,
kendisinin de baştan beri bundan şikayet ettiğini söyledi. Bir
konuyla ilgili soruşturma başladığı andan itibaren yargılama
sürecinin de başladığını kaydeden Çiçek, "Soruşturma belki bir süre
sonra kovuşturmaya dönecek. Bununla ilgili hem CMK'da hem Ceza
Kanunu'nda ilgili hükümler var. Bu hükümlere önce yargının kendisi
uyacak. Yargının kendisi uymazsa o zaman başkalarının bu manadaki
demeçlerine ve bir kısım açıklamalarına da kapı aralamış oluruz.
Geçmişte de hatırlıyorum. Meclis'in çıkardığı yasa, doğrudur belki
yanlıştır, tabiatıyla bu Anayasa Mahkemesi önüne gitti. Bir Yüksek
Mahkeme Başkanı, pekala diyebildi ki, 'Arkadaşlar ne yapacak
bilmiyorum ama ben bu çıkan yasanın Anayasa'ya aykırı olduğunu
düşünüyorum.' Bu dava da Anayasa Mahkemesi'nin önündeydi. Şimdi bu
koşullara herkesin uyma mecburiyeti var. Kimsenin istisnası yok.
Uyulsun isteniyorsa da hukuku uygulayacakların en önce buna dikkat
çekmesi lazım. Zannediyorum TBB Başkanı'nın da bir kısım talepleri
varsa da bunları konuşmuştur" diye konuştu.
'OTOBÜSLERLE İNSANLARI GÖZALTINA ALIYORUZ'
Cemil Çiçek, "Uzunca bir zamandan beri hukukun bu maddelerinin
işlemediğini görüyoruz. Ne Ceza Muhakemesi Kanunu 137 kimsenin
umurunda, en evvel soruşturma yapan makamların umurunda, ne Ceza
Kanunu 288 kimsenin umurunda, ne Anayasa 138" dedi ve sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Ben dün açıklama yaptım ama medyada gördüm ki maalesef sadece 138
üzerinde durulmuş. Kaldı ki hazırlık soruşturması süren dosyalar
bugün vatandaşın elinde, gazetecilerin meslektaşlarınızın elinde. O
zaman bu gizlilik kimin için? Meclis Başkanı için mi? Başbakan,
Cumhurbaşkanı için mi? Daha kimin ne olduğu belli değil. Kimin suçu
var mı yok mu bunlar belli değil. Otobüslerle insanları gözaltına
alıyoruz, sonra bunların dörtte üçü serbest bırakılıyor. Bunlarla
ilgili 2- 3 gün içinde kamuoyunda olumsuz kanaat oluşuyor.
İnsanların onuru, mesleki itibarı zedeleniyor. İtibar kaybediyor.
Ailesi, çoluğu, çocuğu perişan oluyor. Ama bu soruşturma dosyaları
herkesin elinde. Kim veriyor bunu? Soruşturma dosyası nasıl
vatandaşın, meslektaşlarınızın elinde, istismar konusu yapılabilir.
Bu ya savcılıktan ya emniyetten çıkar. Ya da çok az sayıda,
soruşturmaya katıldığı için müdafiden çıkar. Böylesine önemli
davalarda kimin gizliliği ihlal ettiğini bir devlet, bir yargı
mercii ortaya çıkaramıyorsa ondan sonra yaptığı işlerle ilgili de
tereddütler hasıl olur. Bunu yapmayalım. Hiç olmazsa artık bundan
sonra yapmayalım. Meclis'te sabahlara kadar oturup kanun
çıkarıyoruz. Niye biz bu kanunları çıkarıyoruz? Buna savcı, hakim,
yargı organları uymayacaksa, biz uymayacaksak niye bu yasaları
çıkarıyoruz? Sadece garip vatandaş için mi? Onun için bunlardan
gerekli dersi çıkaralım. Hukukun bu toplum ve insan için ne kadar
önemli olduğunun farkına varmamıza belki bunlar vesile olur."
TWITTER YORUMU
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın
milletvekillerinin Twitter kullanımını eleştirmesiyle ilgili bir
soruyu yanıtlarken de şu ifadeleri kullandı:
"Bir arkadaşımızın beyanını yorumlamak konumum itibarıyla uygun
değil. Ancak toplum önünde görev yapanların, bu bakan olur,
milletvekili olur, sıfat sahibi bir başkası olabilir,
açıklamalarına dikkat etmesi gerekir. Toplum hassas. Kaynağı iyice
teyit edilmeden, doğruluğu iyice ortaya çıkmadan gazetelerde çıkan
haberler üzerinden yeni demeçler vereceksek o zaman içinden
çıkamayacağımız durumlar çıkıyor ortaya. Bir taraftan deniliyor ki;
2 bin kişi fişlenmiş. Peki nerden aldın da bunu, beyanat konusu
yaptın. 'Filanca gazeteden' diyor. Konu 2- 3 gündür, '2 bin kişi
fişlendi, hukuk devletinde fişlenme olur mu?' şeklinde konuşuluyor.
Bir başka bakan arkadaşımız 'böyle bir olay yok' diyor. Böyle bir
olay yoksa 2- 3 gündür niye meşgul ediyoruz? Böyle bir olay yoksa,
teyit edilmeden niye beyanat konusu yapılıyor? Aynı şey diğer
konularla da alakalı. Biraz daha dikkatli olsak, toplumun huzurunu
kaçırmasak bence uygun olur. Siyasetçinin en büyük enstrümanı dilidir. Başının
belası da dilidir. Herkes dilini düzgün kullansın. Başını belaya
sokmasın."
Yorumlar