Başbakan Yardımcısı Arınç: Fişleme çirkindir, suçtur, ahlaksızlıktır
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Taraf gazetesi ve Mehmet Baransu hakkında yapılan suç duyurusuyla ilgili "Gazetecilik başarısı suçu ortadan kaldırmaz.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Taraf gazetesi ve Mehmet
Baransu hakkında yapılan suç duyurusuyla ilgili "Gazetecilik
başarısı suçu ortadan kaldırmaz." dedi. Basına yansıyan MİT
fişlemeleri konusunda ise Arınç, "Fişlemeler yani bir insan
hakkında resmi bir görev olmadan, kanunla kendisine verilmiş veya
yönetmeliklerle kendisini görevlendirmiş olanların katkısı olmadan
insanların takip edilmesi, özel hayatlarına girilmesi, kişilik
haklarına saygısızlık yapılması fevkalade çirkindir, suçtur, ahlaki
noktadan bakarsak ahlaksızlığın ta kendisidir." değerlendirmesinde
bulundu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda 2014 yılı
bütçe tasarısı görüşülmeye başlandı. Soru ve eleştirilere cevap
veren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "mahkeme kadıya mülk değil"
diyerek yeni Başbakanlık binasının kendileri için değil gelecekte
iktidar olacaklar için de yapılacağını kaydetti. 2004 MGK
kararlarının yayınlanmasıyla ilgili gazetecilik başarısının suçu
ortadan kaldırmayacağını belirten Arınç, "MGK Genel Sekreterliği
Kanunu diyor ki, 'görüşmeler ve zabıtlar kesinlikle açıklanamaz,
kararlar MGK'nın kararı ile açıklanır.' Benim dönemimde bir
mahkemenin istediği kararı biz altını imzalayarak mahkemeye
bildirdik, dolayısıyla aleniyet kazandı. Devletin gizli kalması
gereken bir belgesini iki yoldan biriyle, ya girmiştir oraya bizzat
kendisi almıştır ya da içeriden herhangi bir görevli tarafından
servis yapılmıştır. Bu Türkiye'de ilk defa olmuyor. Bunun bir
sonucu var, bunu yapan, gazetecilik başarısı gösteren bir insanın
bunu yapmanın suç olduğunu bilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Söylediğim sadece kanundaki maddelerdir. Bundan sonrası yargının
işidir. Ağustos 2004'deki MGK kararının açıklanmasından dolayı bir
kızgınlık içinde bunu söylemiyorum. Eğer bu belge böyle bir konu
ile ilgili değil de, Türkiye'ye yöneltilen iç ve dış tehditlerin
belli ülkelerin ismi geçirilmek suretiyle yayınlanmış olsaydı veya
Türkiye aleyhinde faaliyet gösteren şu veya bu kişilerin isimleri
bir şekilde açıklanmış olsaydı, bunların içinde farklı devlet
başkanları ve bakanların ismi olsaydı, Türkiye'nin dış politikada
karşılaşabileceği en kötü durumun ne olduğunu taktir edersiniz. Bu
karar farklı bir karar da olabilirdi. 2004'te alınan kararın
Başbakanlık tarafından nasıl bir işleme tabi tutulduğunu, bunun
üzerine neler yapılıp yapılmadığını 15 günden beri söylüyoruz,
anlayan anladı." diye konuştu.
"SOMUN PEHLİVANLIĞINA GEREK YOK"
Gazetecilik sıfatının kanunlarda yazılı suçların işlenmesi
bakamından bir imtiyaz ve ayrıcalık doğurmadığına dikkat çeken
Arınç, gazetecinin bir ceza ile muhatap olabileceğini düşünmesi ve
bunu görerek cesaretle bu işi yapması gerektiğini vurguladı. "Somun
pehlivanlığına gerek yok. 'Ben bu işi bilerek yaptım, sonucuna
razıyım, bu bir gazeteciliktir' derseniz, kanun ceza veriyorsa bunu
da göğüslersiniz." diyen Arınç, şöyle devam etti: "Mustafa Balbay
kadar olmasa bile, herhalde 4,5-5 yılı hiç kimse göze almıyor ama
kahramanlık budur. 'Ben bunu ülkem için yaptım, bana yüklenecek
suçları da karşılayacağım' diyebiliyorsanız o zaman bunları
yapacaksınız." Bu sözler üzerine muhalefet sıralarından
"Gazetecileri tehdit ediyorsunuz" açıklaması üzerine Arınç,
gazetecileri tehdit etmediğini, kanunda yazılanları söylediğini,
kendinden korkmayacaklarını kaydetti. "Öyle afaki işler değil
bunlar, devletin gizli belgesini açıklayacaksın ama bunun suç
olduğunu bilmeyeceksin." şeklinde konuştu. Muhalefet sıralarından
gelen tepkilere "Bunlar boş sözler, boş sözler konusunda sizinle
yarışamam." diyerek karşılık verdi.
"BİZE 'O KARARLARI ALDINIZ, FİLANLARI BİTİRMEK İÇİN ŞUNLARI
YAPIYORSUNUZ' DİYECEK BİRİSİ YOKTUR"
2004'te alınan kararlara Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin nasıl bir
davranış içinde olduğunu bildiklerini dile getiren Arınç, "Laikliğe
aykırı eylemlerin odağı olmak iddiasıyla 2008 yılında hakkında
kapatma davası açılan ve para cezasıyla paçamızı zor kurtardığımız
davaya bakarsanız biz 2004'de alınan kararların hiç birisini yerine
getirmemişiz. Dolayısıyla bize 'o kararları aldınız, filanları
bitirmek için şunları yapıyorsunuz' diyecek birisi yoktur. İnanç
özgürlüğünün de, farklı düşüncelerin de, farklı inançların da
özgürlük içinde rahat bir şekilde yaşanmasını istiyoruz. İç
tehditler konusunda Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin eski tabir
ile Kırmızı Kitap'ın ne olduğunu bilenlerdenim. 2006 yılının 23
Nisan'ında şu kürsüden yaptığım konuşmayı Sayın Baykal yerinden
dinledikten sonra 'İran'da bir Ahmedinejat var, bizim de bir
Bülentnejatımız oldu demişti. O konuşmalara arşivden bir bakın,
orada bu Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne diyorum ki, 'bu nedir,
nerde yapılıyor, bu tehditleri kim koymuştur, bunların tartışılması
gerekir' diyorum. Rahmetli Erbakan Hoca 1996 yılında Başbakan oldu,
birisi önüne bir kitap getirdi, Kırmızı Kitap'tı, Kırmızı Kitap'ta
iç tehdit irticaydı, irticanın başı olarak ta önüne kitap getirilen
Başbakan gösteriliyordu. Çok şükür ne Kırmızı Kitap, ne iç tehdit,
ne irtica, ne inanç, ne inançlara saygı bugün yok, elhamdülillah,
Milli Güvenlik siyaset Belgesi de tam yerini bulmuş oldu."
dedi.
MHP sıralarından gelen tepkilere cevap veren Arınç, "Ben ülkücü
geçinenleri de, ülkücü olanları da, hayatını ülkücülüğe feda
edenleri de sizden iyi biliyorum. Hiç oturduğun yerde ağzını açma.
Birileri ülkücülük adına idam sehpalarına giderken, başkaları
Anavatan Partisi'nin, DYP'nin kapısında iptal peşindeydi."
ARINÇ'TAN GENÇ'E ELEŞTİRİ
Bir milletvekilinin Sayıştay Başkanı'nın şahsına ağır sözler
söylediğini hatırtalan Arınç, şunları söyledi: "Ben onun adına şu
açıdan bir cümle söylemek istiyorum, buraya gelip bu kürsüden
konuşma imkanı bulunmayan bir ansana bu kadar saygısız
davranamazsınız. Sayıştay çok değerli, Anayasal bir kurumdur ve
Sayıştay'ın tarihi hepinizin tarihinden eskidir. Sayıştay'ın
başında olan insan çok değerli bir bilim adamıdır, valilik
yapmıştır. Kendi kurumu ile ilgili eleştirebilirsiniz, ama burada
oturuyor olmasını saygısız bir dille saygısızca eleştiremezsiniz”
diye konuşunca CHP sıralarından özellikle de CHP Tunceli
Milletvekili Kamer Genç'ten gelen tepkilere cevap veren Arınç,
"Malum şahsa bir cevap verecek değilim. Size sabredeceğim,
hasbinallah veniğmelvekil diyeceğim, ölüm hepimiz için hak, ben
sizden önce gidebilirim. Ama siz benden önce giderseniz arkanızdan
söylenecek lafı söyleyeyim, 'ne kendi etti rahat, ne âleme verdi
huzur, yıkıldı gitti cihandan, dayansın ehl-i kubur" diye
konuştuktan sonra söylediği sözlerin tercümesini yaptı.
Kamer Genç'in oturduğu sıradan kendisine bağırarak müdahale etmesi
üzerine 'Otur yerine' diye tepki gösteren Arınç, "Ben onun avukatı
değilim ama bir kurumun başında ve kürsüye gelip kendisini savunma
imkanından mahrum olan bir insanı yerin dibine sokamazsınız, bu
haksızlıktır, bunun hesabı verilir."
"İfade özgürlüğü herkesin beğendiği ve alkışladığı sözler değil.
Sizi nefretle, adeta karşı karşıya getiren sözler de hakaret
olmaz." diyen Arınç, "Çözüm süreci iyi gidiyor, başarılı olacağını
düşünüyorum. Terör belasından kurturulsak çağ atlatır uçuşa geçirir
insanlarımızı birbirimize kardeş kılar." diye konuştu.
Asker-OYAK konusunun elden geçirilip mutlaka açıklığa
kavuşturulması gerektiğinin altını çizen Arınç, İstiklal Mahkemesi
kararlarının tasnifinin bittiğini ama zabıtlar üzerinde
çalışmaların devam ettiğini belirterek "Umarım bir sonraki dönem
yayınlanır." ifadelerini kullandı.
"UTANDIM YÜZÜM KIZARDI"
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce ile AK Parti Tokat Milletvekili
Zeyid Aslan arasında bugün bütçe görüşmeleri sırasında tartışma
konusunda Arınç, "Utandım yüzüm kızardı. Birisi çok büyük yanlış,
diğeri küçük yanlış." diye konuştu.
"Açıkça özür dilemek erdemliktir." diyen Arınç, "Uslup konusunda
hepimiz dikkat edeceğiz, sayınla başlayıp sayınla bitireceğiz. Laf
atma Meclis geleneğinde var. Lafı gediğine koymak olabilir ama
hakaret hiç duymamıştım... Bu işin sonu gelmez, yaralıyıcı söz
olmayacak. 'Önce o başlattı bu başlattı' tartışmasına girmeyelim.
Üç yıl boyunca şu videolardan kendimizi izleyelim." şeklinde
konuştu. İnce'nin sözleri üzerine Arınç, "Sana 3 ay diğerine 10 yıl
verdim gitti." karşılığını verdi.
"BEN DE ONU SEVMİYORUM"
İnce ise Sırrı Sakık ile Zeyid Aslan için 'sevgili kardeşim'
ifadeleri kullandığını ancak kendisi için kullanmadığını
hatırlattı. AK Parti sıralarından 'seni sevmiyor' sözleri üzerine
İnce, "Aşkımız karşılıklı; ben de onu sevmiyorum." ifadelerini
kullandı.
Kozmik Oda soruşturmasıyla ilgili ise Arınç, "Kozmik Oda ne
bilmiyorum. Dava açılır veya takipsizlik kararı verilirse ne
olduğunu öğreniriz. Kozmik Oda'ya ben girmedim, ne olduğunu
bilmiyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Arınç'ın ardından söz alan CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç,
kendisinin bazılarına huzursuzluk verdiğini belirterek 7 defa
Tunceli halkının seçip gönderdiğini kaydetti. Arınç'ın tazminat
ödediğini söylediğini hatırlatan Genç, yalan söylediğini tazminat
ödemediğini ifade ederek "Miyav sesini çıkarsın. O kadar da bir
ceza tamam." dedi. CİHAN
Yorumlar