Arınç: Çözüm süreci bizi ya var eder ya yok eder

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çözüm sürecini değerlendirirken, “Bu siyasi karar, bizi ya var eder ya yok eder. 2011’de yüzde 50 aldığımıza göre var edecek gibi görünüyor, yok edecek gibi değil.” dedi.Bursa’da Balkan Rumeli...

Google Haberlere Abone ol
Arınç: Çözüm süreci bizi ya var eder ya yok eder

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çözüm sürecini değerlendirirken, “Bu siyasi karar, bizi ya var eder ya yok eder. 2011’de yüzde 50 aldığımıza göre var edecek gibi görünüyor, yok edecek gibi değil.” dedi.

Bursa’da Balkan Rumeli Göçmenleri Konfederasyonu’nun genel kuruluna katılan Bülent Arınç, aynı toplantıya katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray ile polemik yaşadı. Kürsüye ilk çıkan Çıray, “Tayyip Erdoğan ve Abdullah Öcalan’ı takdir ediyorum.” diyen Şırnak Valisi Hasan İpek’i eleştirdi.

Türkiye’nin, 2 bin kişinin her istediğini diretecek bir ülke olmadığını belirten Çıray, şunları kaydetti: “Bizim onurlu tarihimizin hiç birinde vatana ihanet etmiş bir bebek katili ile pazarlık etmek yoktur. Dün üzüldüm, Başbakan Yardımcıma da şikayet ediyorum. Şırnak Valisi çıkmış Sayın Başkan ile Öcalan’a teşekkür etmek istiyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti başbakanı ile muhalefette de olsak bir terörist başını aynı cümle içerisinde kullanan vali, devletin valisi olamaz, böyle bir şeyi kabul edemeyiz. Bu cumhurbaşkanlığı sürecinin aşamalarından bir tanesi. Şimdi eğer Türkiye’de bu iş bu kadar kolay çözülecekse bu ülke neden bu kadar bekledi? Eğer Türkiye’de 2 bin kişi, Türkiye’ye istediklerini dikte ettirecekse 700 bin kişilik orduya ihtiyaç yok, vergilerimize yazık. Terhis etsinler gitsin. Kabul edilemez bu. Anaların ağlamasını kimse istemez. Bunu ancak vicdansızlar isteyebilir. Bu ülkede kan akmasını da istemeyiz. Ama ‘kan akmasın’ diye kurtuluş savaşından vazgeçemezsiniz. Eğer anaların ağlamasını istemiyorsanız Diyarbakır’da çocukları dağa kaçırılan anneler protesto eylemi yapıyor. Berkin Elvan’ın anası yok mu? Uğur Kurt’un anası ağlamıyor mu? Türkiye, bu bölünme sürecinin, ayrışma sürecinin önünde durmalıdır. 12 Eylül’ü gören bir kardeşiniz olarak söylüyorum, ilk kan dökümü bir polis kurşunuyla başladı. Temkinli olalım diye söylüyorum, eleştirmek için söylemiyorum.”

Konuşmasında, Hak ve Özgürlükler Partisi’ne karşı AK Parti hükümetinin desteği ile Hürriyet ve Şeref Partisi’nin kurulmasına destek verildiğine dikkat çeken Çıray, “Biz başarısıyla gurur duyuyoruz iyi ama hükümetimiz , ‘o parti kaybetsin’ diye karşısında Hürriyet ve Şeref Partisi kurduk. Bereket ki uyanık Balkanlar ve Rumeliler ülke içerisinde bu oyuna gelmedi. O iş başarılı olsaydı o zaman Bulgaristan’daki asimilasyon politikası başarıya ulaşırdı. Gerçekler ters yüz ediliyor. Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu zamanki dünyanın bugünkünden çok farklı dünya olduğu gözden kaçırılıyor.” diye konuştu.

CHP’li Çıray, Başbakan Erdoğan’ın, 28 Mayıs 2012’de yaptığı grup toplantısında ‘dini gerekçelerle alkol düzenlemesi yapıldı, iki tane ayyaşın yaptığı yasa muteber de dinin emrettiğinin neden reddedilmesi gerekiyor’ şeklindeki konuşmasına atıfta bulunarak, "Kurucularımızın karşılaştığı olağanüstü sorunlar yok farz ediliyor. Hedef; Atatürk ve kurucularımızın değerlerinin milletimizin önünde küçültmekse bu olmaz. Rumeliler, ‘iki ayyaş’ lafına çok üzüldük. Kastedilen budur" diyerek Atatürk posterini gösterdi. Çınar, "Ama sitem ediyorum, bu ülkenin kurucusuna ayyaş dendiğinde yeterli tepkiyi vermedik." diye konuştu.

ÇINAR’A CEVABI SERT OLDU

Son konuşmacı olarak kürsüye çıkan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Bu toplantıda ne konuşabilirim diye düşündüğümde önce çok nezaketli olmam gerektiğini düşündüm. Onların olduğu yerde polemik yapmayı hiç akılma getirmedik. Aytuğ Çıray arkadaşımız ile Meclis’te karşılıklı atışmalarımız oluyor. Çok nezaketli konuştu, ben de mümkün olabilirse onun kadar nezaketli olamıyorum." dedi.

Bulgaristan’da Hak ve Özgürlüklere karşı o partiden ayrılan bir kısım milletvekili ve siyasetçilerin başka bir parti kurduğunu hatırlatan Arınç, şunları söyledi: "Bunun ayıplanacak, bunun eleştirilecek, bunun vatan düşmanlığı olarak gösterilecek bir tarafı var mı? Aynı şey Makedonya’da yok mu? Orada farklı partilerin birbiriyle rekabeti söz konusu değil mi? Siz hiç Kosova’ya gitmediniz mi? Orada farklılıklar yok mu? Mamuşa Belediye Başkanını dinleseniz size bakanlar hakkında neler söyleyecek bilmiyor musunuz? Kosova’da, Batı Trakya’da da böyledir. Gönlümüz istiyor ki siyasette güçlü olalım, birlik olalım. Farlılıklarımızı bile aynı parti çatısı altında sürdürelim, bir oyumuz bile heba olmasın. Bir milletvekili çıkaracağımıza iki, üç, dört olsun. Bazen siyasi rekabetler o noktaya geliyor ki üç çıkaracağımıza bir bile çıkaramıyoruz. Bütün bunlar bölgede yaşanıyor, Türkiye’de yaşandığı gibi. Ahmet Doğan’ın Türkiye’ye karşı ilgisizliği, hükümetimize karşı duyarsızlığı, oradaki yurttaşlarımıza olan ilişkileri eleştiri konusu olmuştur. Hak ve Özgürlükler Hareketi acı bir olayın yaşandığı genel kurulda yeni bir başkan seçmiş. Lütfi Mestan başkanlığındaki yönetimle ilişkilerimiz fevkalade iyidir. Herkes bilsin. ‘Niye Ahmet Doğan değil de Lütfi Mestan’ derseniz size çok şey anlatırım ama burada değil. O partiye karşı Hak ve Şeref Partisi’ni kurduk, ne var bunda? Kurulur bir tane de iki tane de 5 tane de kurulur. Bu bir siyaset. Öyle bir partiler vardı ki size o partiyi tanıttıkları zaman Türkiye’deki şu partinin benzeri’ diyorlar. Siz bunu biliyorsunuz. Bu ayıplanacak bir şey değil, siyasi kararımız oydu ama o parti başarılı olmadı, olamadı, olması da mümkün değil. Hak ve Özgürlükler hareketinin arkasındayız.”

"ÇÖZÜM SÜRECİ BİZİ YA VAR EDECEK YA YOK EDECEK"

Çıray’ın çözüm süreci ve Şırnak Valisi’nin açıklamalarına gösterdiği tepkiyi de değerlendiren Arınç, şunları anlattı: “Çözüm sürecinin tartışılacağı yer burası değildir. Dün Bitlis Güroymak’taydım, Muş’a gittim, Tatvan’a gittim. Türkiye sadece Bursa’dan, Aytun Bey’in memleketi İzmir’den, Manisa’dan ibaret değil. Türkiye bir bütündür. Ülkeye huzur gelmesi için silahların susması için cenazelerin ardı arkasının kesilmediği bir Türkiye’de ‘anneler artık ağlamasın’ diyen bir siyasi karar var. Bu siyasi karar bizi ya var eder ya yok eder. 2011’de yüzde 50 aldığımıza göre var edecek gibi görünüyor, yok edecek gibi değil. Bunun arkasındayız. Kim ne söylemiş, ne yapmış, bizi ilgilendirmiyor, hedefimize gidiyoruz. İnşallah yıllardan beri sürdürülen terörle mücadelemiz askerimizle, polisimizle bugüne kadar geldi. Ama bundan sonra silahların susmasının siyasetin varsa konuşulmasının zamanının geldiğine inanıyoruz. Onun için çözüm sürecinin Türkiye için bir şans olduğunu ve bunun mutlaka iyi kullanılması gerektiğinin bilincindeyiz."

"YASA DIŞI DİNLEMELER, ALLAH HEPSİNİ KAHRETSİN"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Aytun Çıray’ın, yasa dışı dinlemelere yönelik eleştirilerine de cevap veren Bülent Arınç, şöyle devam etti: “Yasa dışı dinlemeler, hepsini Allah kahretsin. ‘Siz Başbakan Yardımcısısınız, bunu nasıl söylüyorsunuz?’ Bilerek söylüyorum, neden? Bir yasa içi dinlemeler var, bir organize suç hareketi takip ediliyorsa, gerek görülmüşse savcı ve hakimin karar vermesiyle birkaç kişi dinlenebiliyor. Sonra bunlar kayıt altına alınıyor, bir delil, yani suça ait bir delil bulunmadıysa sahibine ‘Seni dinledik ama kusura bakma, bu iş bitti’ deniliyor. Ama bunun dışında pek çok yasa dışı dinleme var. Şu anda bu toplantının hangi teknik aletle, alan veya ortam dinlemesinin yapıldığını ben bilemem. Bir ara piyasalarda çekirdek, fıstık gibi satılıyordu. Bir kesme şeker büyüklüğünde kimin nereye yerleştirip, kaç kişi dinlediğinin tespit etmek fevkalade güçtür. Şimdi, şimdi bazı tedbirler almaya başladık. Bu dinlemeler devletin en üst noktasına kadar varmışsa, bunları yapanları bulmak, cezalarını vermek yargı noktasında görevimizdir, bunu da yapacağız. Türkiye çok süreçlerden geçti. Demek ki böyle bir süreci de yaşamışız. Dışişleri Bakanlığı’nın en mahrem toplantısını dinlemek ve deşifre etmek cüretini gösteren vatan hainlerini de bulup cezalandırmak bizim görevimizdir."

"CUMHURBAŞKANLIĞI MUTLAK TARAFSIZ OLMALIDIR"

Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de değerlendiren Arınç, şu değerlendirmeyi yaptı: “Cumhurbaşkanlığı seçimi elbette önemli. Önce keşke kendi partileri kendi adaylarını gösterse. Biran evvel karar versinler, hatta bakarsınız seçimler olmuş bitmiş onlar halen çatı adayı arıyor olabilir. Bunu espri anlamında söyledim. 2007’de ben Meclis başkanıydım, 367 diye bir hokkabazlığı icat eden adam, Anayasa Mahkemesi’nde dava açılmasını temenni etti. Anayasa Mahkemesi, o güne kadar yapılan hiçbir seçimi dikkate almadan karar verdi. O yüzden Anayasa değişikliği yaptık. Her cumhurbaşkanlığı seçimi Türkiye için çok önemlidir. Anayasa’daki ifadesiyle; milletimizin birliğini temsil edecek, anayasal kuruluşları uyum içerisinde çalışmasını temin edecek, mutlak tarafsız olacak. Mesela TBMM başkanları mutlak tarafsız değildir. Ama cumhurbaşkanları partisiyle ilişkisi, milletvekilliğiyle ilişkisi kesildiği için mutlak tarafsız hareket etmek zorundadır. Böyle bir kişi üzerinde anlaşabilirlerse aday olurlar. Millet kimi seçerse ona cumhurbaşkanımız olarak saygı gösteririz. Birilerinin yaptığı gibi cumhurbaşkanı Meclis’e girdiğinde alkışlamamak veya ayağa kalmak gibi bir nezaketsizliği hiçbir zaman yapmayız. Keşke zamanımız olsa da bu atışmaya devam etsek.”

Bu arada, genel kurulda uzun yıllardır Balkan Rumeli Göçmenleri Konfederasyonu başkanlığını yapan Turhan Gençoğlu, dernek temsilcilerinden helallik alarak aktif dernekçilik hayatını noktaladı.

CİHAN

Yorumlar