Arınç: Asker tabiriyle şafak sayıyorum
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, aktif siyaset hayatının sonuna yaklaştığını dile getirerek, asker tabiriyle şafak saydığını ifade etti.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, aktif
siyaset hayatının sonuna yaklaştığını dile getirerek, asker
tabiriyle şafak saydığını ifade etti. Mısırlı bir alimin hikayesini
anlatarak, siyasetin; 'taşınan un çuvallarını patlatmadan taşıma'
anlamına geldiğini vurgulayan Arınç, “Hamalbaşı ‘hadi aslanlar,
hadi hamallarım çuvalınızı siyasetle taşıyın’ dermiş. Sebebini
sorunca hamallar, ‘Hamalbaşı bize ‘unu yere düşürüp patlatmayın’
demişler. Un çuvalını özenle taşımak siyaset. Yere düşürüp
patlattınız mı siyaset dışı bir şey. Hayatımız böyle geçti. Un
çuvallarını çoğu zaman yere düşürdük ve patlattık. Bazen yüzümüz
bembeyaz oldu bazen kıpkırmızı oldu. Ama düşürmeden götürmek
lazım.” dedi. Hükümet sözcüsü olmanın zor iş olduğunu, soruları
cevaplarken kan ter içerisinde kaldığını belirten Arınç, ağabeyi
Kutluay Arınç’ın da son zamanlarda Heccav Eşref misali hicveden
şiirler yazdığını söyledi.
Eşi Münevver Arınç’la birlikte akşam saatlerinde geldiği seçim
bölgesi Bursa’da, Şehrengiz Dergisi 1’nci Bursa’ya Değer Katanlar
Ödül törenine katılan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ağabeyi
Kutluay Arınç’la da selamlaştı. Kürsüdeki konuşmasında ağabeyinin
son zamanlarda dergide şiirlerinin yayımlandığını anlatan Arınç,
“Dert söyletir, aşk ağlatır, ağabeyim de biraz rahatsızlanınca
çareyi şiir yazmakta bulmuş. Şair Eşref’ten sonra Heccav türünden
belki son örnek Kutluay Arınç olabilir. Heccav, ‘hicveden’
demektir. Diline dolanmamak lazım, yanından çok fazla geçmemek
lazım, eleştirecek birisini bulursa ağabeyim çok acımasız. Ama
şimdilerde daha çok duygusal takılıyor.” diye konuştu.
Siyaset yaşamı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Arınç, aktif
siyaset hayatının sonuna yaklaştığını dile getirdi. Arınç, asker
tabiriyle şafak saydığını ifade etti. Siyasetin uzun soluklu bir iş
olduğunu kaydeden Arınç, şunları dile getirdi: “Başarabilir,
sabrederseniz, azmederseniz, heyecanınızı kaybetmezseniz, halkla
ilişkiler noktasında iyi bir performans gösterirseniz keyifle
yapılan bir şey. Siyasetin politika ile benzerliği var. Siyasetin
kökü Arapçadır. Siyasal veya seyis dediğimiz atların bakıcılarından
‘kinaye iyi yöneten’ demektir. ‘Toplumu, dünyası ahiretiyle
insanları huzurlu, mutlu, iyi doğru ve güzel zamanda yetiştirmek’
demektir. Siyasetin bu anlamı beni çok daha ilgilendirdi. Dünyaca
meşhur bilinen anlamı politika. Ama Siyaseti de siyaset olarak
yapmak gerekli. çok kitaplar yazıp söylenmiş olabilir aslında
fiilen yapılan yaşanan bir şeydir. Akademik ölçüler içinde kitap
yazmakla rapor hazırlamakla iyi bir siyasetçi olarak yetişmek
mümkün değil. Sahaya inmek, halkın arasına girmek lazım. Şüphesiz
donanımlı olmak lazım. Ne düşündüğünüzü, vizyonunuzu, ilerisi için
ne düşündüğünüzü, halkın nasıl bir yaşam içinde daha çok mutlu
olabileceğini, nasıl yönetilebilirse çok daha huzurlu bir ortamda
olabileceğini düşünmek demektir.”
"UN ÇUVALINI YERE DÜŞÜRDÜK"
Siyasete ait Mısır’da geçen bir hikaye anlatan Arınç, şöyle devam
etti: “Mısır'da İskenderiyeli bir alim varmış, çok çalışmış
yorulmuş, bir hava değişimine ihtiyaç duymuş. İskenderiye Limanı’na
yolculuk yapmış, iskeleye yaklaşmış. Un taşıyan hamalları görmüş.
Hamalbaşı ‘hadi aslanlar, hadi hamallarım çuvalınızı siyasetle
taşıyın’ demiş. Önce hamalbaşına, sonrada hamallara sormuş
nedenini. Hamalbaşı bize ‘unu yere düşürüp patlatmayın’ diyor. Un
çuvalını özenle taşımak siyaset. Yere düşürüp patlattınız mı
siyaset dışında bir şey. Hayatımız böyle geçti. Un çuvallarını çoğu
zaman yere düşürdük ve patlattık. Bazen yüzümüz bembeyaz oldu bazen
kıpkırmızı oldu. Ama düşürmeden götürmek lazım.”
"SORULARI CEVAPLARKEN KAN TER İÇERİSİNDE KALIYORUM"
Meclis Başkanlığı ve diğer günlerinde zor günler yaşadığını
belirten Bülent Arınç, en büyük sıkıntıyı hükümet sözcülüğünde
yaşadığını kaydetti. Karşısında onlarca soru soracak bir gazeteci
ordusu ile karşı karşıya kaldığını ifade eden Arınç, şöyle devam
etti: “O sorulara siz öyle cevaplar vermelisiniz ki un çuvalı yere
düşüp patlamamalı. Çünkü öyle bir şey söyleyeceksiniz ki borsa
düşmüşse yükselecek. Yükselen borsayı yerin dibine
düşürmeyeceksiniz. Kan ter içinde kaldığımı, üzerime büyük bir
yorgunluk çöktüğünü, yanlış bir sözcük kullanmamak için ağzımdan
zorla laf çıktığını sizde fark ediyorsunuz. Halbuki rahat olsam ben
bir kelimeden bir saatlik konuşma üreten adamım. Ama hükümet
sözcülüğünde söylediğiniz sözler yanlış anlaşılmamalı. Siz yanlış
şeyler söylememelisiniz. Dış itibarımız, politikamız var. İçerde
güvenliğimiz var. Kanunlar, tasarılar, teklifler var. Her gün
yaşanan olaylar var. Sizin sözünüze bakıyor her şey. Eskiden
darbeleri cuma günleri yaparlarmış. Şimdi en kötü, zor, haberleri
cuma günü borsa kapandıktan sonra veriyorlar. Halbuki biz
pazartesileri Bakanlar Kurulu pazartesi günleri yapıyoruz. Her
şeyin açık olduğu bir zamanda. Her olayı sükunete erdirebilecek,
herkesin gönlüne vicdanına hitap edebilecek, hükümetimizin
politikasını tersine çevirmeyecek şeyler söylememiz lazım. Bu bizi
terbiye ediyor.”
"İÇİMİZDEKİ SİYASETİ ATARKEN DİKKATLİ OLMAMIZ LAZIM"
Geçen haftalarda Bursa’da Çerkezlerin düzenlediği geceye
katıldığını hatırlatan Arınç, “Rusya’daki olimpiyatlarının
başladığı günlerdi. Gecedeki konuşmacılar da Başbakanımızın Soçi’ye
gitmemesini, Putin ile konuşmamasını istiyordu. Oturduğum masada
protesto eden kayıtlar vardı. Bazıları ellerine aldılar o yazıları,
ben almadım. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Bunun için Rusya’dan
nota aldık. Toprak bütünlüğü esasına baktığımızda dikkatli olmak
lazım. İçimizdeki siyaseti atarken dikkatli olmamız gerekli. Bütün
bunları tecrübe ile öğreniyor insan. Bazen de hissiyatımız galebe
çalıyor, Allah ne verdiyse söylüyoruz. Sonra bunu izah ederken
sıkıntılar yaşıyoruz. Ülke yönetmek çok zor, Türkiye’yi yönetmek
çok daha zor. Hamdolsun şu kadar yıldan beri istikrarlı bir yönetim
ülkede başarılı işler yapabiliyorsan bunu herkes görebilir. Çok
şükür artık Türkiye yönetilebilir ülkeler olarak liyakatle
anılıyor. Bazı olaylar bunu gölgeliyor. Siyasetçileri korunmalı,
teşvik etmeliyiz. Siyasetçi siyasetçinin dostu olmalıdır. Herkes
herkesi korur ama siyasetçiyi taşlar. Şiyasetçinin de en büyük
rakibi karşısındaki siyasetçilerdir. Herkes onlar için bir şey
söyler onları eleştirir. Kendi mesleğinden kim ne yaparsa yapsın
gözünü kapatır ama siyasetçiye vur abalıya kabilinden herkes bir
şey söyler. Herkesin ağzına biber sürmek mümkün değil. Ama
siyasetçi kolay yetişmeyen siyasetçileri korumak ve kollamak
zorundadır. Hatalarına ortak olarak değil. Onları uzum ömürlü bir
siyasetçi haline getirmek gerekli.” şeklinde konuştu.
ÇİNİDEN YAPILMIŞ SOYAĞACI HEDİYE ETTİLER
Gecede bir de sürpriz yaşandı. 'Yılın siyasetçisi' ödülünü alan
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a İznik çinisinden yapılmış boyuna
denk gelen soyağacı hediye edildi. Gecede ödül alan akademisyenlere
Arınç ve protokol üyeleri plaketlerini takdim etti. CİHAN
Yorumlar