Adli Kolluk Yönetmeliği'nde değişikliğe iptal başvurusu

Malatya’da avukat Bayram Özcan, güvenlik güçlerine her türlü soruşturmada amirlerine bilgi verme zorunluluğu getiren yeni yönetmeliğin iptali için idare mahkemesine başvuru yaptı.

Google Haberlere Abone ol
Adli Kolluk Yönetmeliği'nde değişikliğe iptal başvurusu

Malatya’da avukat Bayram Özcan, güvenlik güçlerine her türlü soruşturmada amirlerine bilgi verme zorunluluğu getiren yeni yönetmeliğin iptali için idare mahkemesine başvuru yaptı.


Bayram Özcan, Malatya İdare Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı'nca çıkarılan ‘Adli Kolluk Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair’ yönetmelikle emniyet ve jandarma görevlilerine adli olaylarda amirlerine bilgi verme zorunluluğu getirildiğini belirtti.

Yapılan değişikliklerin hukukun evrensel ilkelerine, anayasaya ve yasalara aykırı olduğunu ifade eden Özcan, düzenleme sonucu adli kolluk görevlilerinin pasif hale getirildiğini ifade etti. Her türlü soruşturmanın üst makamlara bildirilmesi ile cumhuriyet savcısı ve adli kolluk görevlilerin bağımsız hareket edemeyeceği gibi delillerin de karartılmasının mümkün hale getirildiğinin altını çizen Özcan, şöyle devam etti: “Söz konusu yönetmelik tam da 17 Aralık günü kamuoyuna duyurulan soruşturma süreci ve aralarında İçİşleri Bakanı Muammer Güler’in oğlunun da bulunduğu bir takım şahısların tutuklanması ile sonuçlanan adli soruşturmaların üzerine kabul ile yayımlanmıştır. Zamanlama itibariyle söz konusu yönetmelik değişikliğinin ucu İçişleri Bakanı'nın oğluna dayanan ve ancak daha ilerisinde nerelere dayanacağı şu anda kestirilemeyen soruşturmaları akamete uğratmaya matuf olduğu kanaati, tüm kamuoyunda olduğu gibi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bende de hâsıl olmuştur. Nitekim bu değişiklik ile siyasi iktidar sahibi olan hükümetin atanmalarında birinci derecede etkili olduğu C. Başsavcılığı ve valilik gibi makamlar her türlü soruşturmada karar ve söz sahibi yapılmıştır. Bu durumda bağımsız yargı erkinin en önemli unsurlarından olan cumhuriyet savcılığının ve cumhuriyet savcılarının yerine göre siyasi iktidar sahiplerine karşı etkili soruşturma yapabilme ve hatta belki de soruşturma yapabilme güç ve imkânı tamamen siyasi iktidarın inisiyatifine bırakılmıştır. Değişiklik yapan yönetmelik ile adli kolluk tamamen ortadan kaldırılmıştır. Bu durumda söz gelimi vali, bakan, adalet bakanının ve yahut hepsinin birlikte korumak isteyebileceği kişi ve kurumlara karşı yapılabilecek soruşturmalarda cumhuriyet savcıları ve artık yok edilen adli kolluk bağımsız olarak hareket edemeyecektir. Delillerin karartılabilmesi mümkün olabilecektir. En azından kamuoyu ve bir Türkiye Cumhuriyeti ferdi olarak benim nazarımda bu endişe hep bulunacaktır.”

Değişiklikle kuvvetler ayrılığı ilkesinin ortadan kaldırıldığını vurgulayan Özcan, “Söz konusu Adli Kolluk Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapan Yönetmelik nedeniyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda (CMK) adli kolluk ile ilgili olarak cumhuriyet savcısının ve hâkimin yetkileri de tamamen ortadan kaldırılmış ve değiştirilmiş olacaktır. Böylelikle bağımsız yargı güçsüz, genel idarenin emir ve denetimindeki kolluk karşısında kararları ile işlevsiz bir hale getirilmiş olacak, bu nedenle de yeterince bağımsız olamayacaktır. Söz konusu değişiklikle nedeniyle yüzyıllardan süzülüp gelen ve demokratik hukuk devletinin onsuz olmazı olduğu ittifakla kabul gören kuvvetler ayrılığı ilkesi büyük bir yara almış ve hatta ortadan kalkmış olacaktır. Seçim yasaları ve bilhassa seçim barajları ile iktidara zaten çok güçlü olarak gelen iktidar yani yürütme erki yasamada zaten ekseriyeti elinde bulundurup çok güçlü olmakla birlikte yargı bakımından da istemediği soruşturmaları yaptırmama yahut delilleri karartmak suretiyle akamete uğratma gücünü de ellerine geçirecektir. Bu nedenle denetlenemez bir güç olarak yürütme tüm kuvvetlerin yegâne sahibi olacaktır. Hiç bir zaman ve hiç bir dönemde Türkiye Cumhuriyeti devletimizin bekası, temel hak ve hürriyetleri, kuvvetler ayrılığı ve yargının bağımsızlığı ilkeleri (üstelik içlerinden birisinin oğlu rüşvete aracılık isnadıyla bağımsız yargı tarafından tutuklanmış olan) iki bakanın imzasına terk edilemez” ifadelerini kullandı.
Özcan, “Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak millet ve vatan bağımın oluşturduğu ilgi ve çıkarlarımın kabulü ile adli kolluk yönetmeliğinde değişiklik yapan yönetmeliğin iptalini dava etmek ve ayrıca 17 Aralık 2013 günü kamuoyuna duyurulan ve içlerinde yürütme organında bir bakan olarak İç İşleri Bakanının oğlunun da yer aldığı bir kısım şüphelilerin bulunduğu soruşturmaların halen devam ettiği ve yolsuzlukların kimlere yahut hangi makamlara gideceği henüz bilinmediğinden yürütmenin durdurulmasını talep etme gereği hâsıl olmuştur. Adli kolluk yönetmeliğinde değişiklik yapan yönetmeliğin hukukun evrensel ilkelerine, anayasamızda yer alan yargının bağımsızlığı, hukuka bağlı devlet (esasen hukukla bağlı devlet), kuvvetler ayrılığı ilkelerine, 5271 s. Ceza Muhakemesi Kanununda Adli Kolluk ile ilgili hükümlerine aykırı olması nedeniyle iptalini talep ediyoruz. 17 Aralık’ta kamuoyuna duyurulan soruşturmanın halen devam ettiği ve yolsuzlukların kimlere yahut hangi makamlara gideceği henüz bilinmediğinden öncelikle yürütmenin durdurulmasına istiyoruz” şeklinde konuştu.




CİHAN

Yorumlar