Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası
gündeme gelen idam talebine ilişkin olarak, "Türk adaleti hesap
soracak. Kimsenin yaptığı yanına kalmayacak. İdam bir sefer ölümdür
ama ölümden daha büyük ölümler var onlar için" dedi.
Başbakan, Diyarbakır'daki bombalı saldırıyı
gerçekleştiren PKK'yı kınarken, "PKK'nın Kürt sorunu diye bir
sorunu yok. Olsa olsa Kürt vatandaşlarımızın PKK gibi bir sorunu
var" ifadesini kullandı.
"15 Temmuz sabahı dostlarımız şaşkın, beklemiyorlardı. Birbirlerini
kutlarken bir şaşkınlık. Başladılar, darbeyi kınama yerine,
darbecilerin nerede hata yaptıklarını anlatmaya başladılar" diyen
Yıldırım, "Sonunda da bir dahaki sefer darbede başarısız olmamak
için '10 altın kural' açıkladılar. 10 değil, 100 bin kuralınız olsa
da millet var karşınızda. Yağma yok, FETÖ gelecek hesap verecek.
Şehitlerimizin kanını döken herkesten hesap sorulacak" diye
konuştu.
"TÜRKİYE VE İRAN SURİYE KONUSUNDA ÇÖZÜM
GETİRECEKTİR"
Başbakan Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişimindeki yayınlarından
dolayı medya kurumlarına teşekkür ederek, "Türkiye'nin geleceğinin
aydınlanmasında büyük emek gösterdiler. Bütün yazılı, görsel medya
kuruluşlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum" dedi.
Suriye'de çözüm konusuna da değinen Başbakan Yıldırım, "Nasıl
İsrail ile Rusya ile sorunlarımızı çözdüysek Suriye ile de
sorunlarımızı çözeceğizBu sorunları en iyi bilen bölgenin
ülkeleridir. Türkiye ile İran bu bölgeyi bilen ülkelerdir. Soruna
en iyi çözümü de bu ülker getirecektir" vurgusu yaptı.
AK Parti'nin kuruluşundan itibaren yaşananları anlatan Başbakan
Yıldırım, "Şer odakları, vesayet odakları hiç pes etmedi. 'Bu
partiyi kapatalım iş bitsin' dediler. Oradan da yırttık" diye
konuştu.
AK Parti grup toplantısında konuşan Binali Yıldırım'ın
açıklamalarından satır başları şöyle:
Bugün grup toplantımızı şereflendiren hanımefendilere,
gençlerimize, bütün misafirlerimize "hoş gelsiniz, sefa getirdiniz"
diyoruz. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Biz sizlerle
gurur duyuyoruz. Toplantımızın hayırlara vesile olmasını cenab-ı
mevlamdan niyaz ediyoruz.
Konuşmamın başında kan döken terör örgütlerini bir kez daha
lanetliyorum. Dün PKK tarafından şehit edilen şehitlerimiz, önceki
gün Şırnak'ta şet oan Naci Adıyaman kardeşimize Allah'tan rahmet
diliyorum. Bütün teşkilatlarımıza, özellikle de Şırnak
teşkilatımızın başı sağ olsun.
"PKK'NIN KÜRT SORUNU DİYE BİR SORUNU YOKTUR"
Değerli kardeşlerim, dün Diyarbakır'da trafik denetleme görevini
yapan polis kardeşlerimize, memurlarımıza bir bomba yüklü kamyonla
saldırdılar. Saldırıda polislerimiz şehit oldu, sivil
vatandaşlarımız hayatını kaybetti. İki sözünün biri bölge insanının
sorunları bizim sorunlarımız diyen PKK terör örgütü ve onun
uzantıları bir kez daha kan dökmekten geri durmadılar. Şjunu
açıklıkla ifade etmek istiyorum; PKK'nın Kürt sorunu diye bir
sorunu yok. Olsa olsa Kürt vatandaşlarımızın PKK gibi bir sorunu
var. Bizim görevimiz de değerli kardeşlerim, bu sorunu ortadan
kaldırmak. Bu eli kanlı terör örgütünü aramızdan uzaklaştırmak.
Bölgenin sorununu bölgenin insanıyla halletmek. Aracıya tefeye
ihtiyaç yok, bunlar ne yerli ne milli. Bunların üst aklı dışarıda.
Aynen FETÖ terör örgütü gibi. Bunların ikisi de yukarıda
birleşiyor. Biri sağ eliyle biri sol eliyle oynatıyor ama akıl aynı
akıl. Milletimiz bunu iyice bilmelidir, oyunun adını doğru koymamız
lazım. Burada Türkiye'nin geleceği yok, kardeşliğş yok, burada
ülkemizin toprak bütünlüğü yok, üniter devlet yapımız yok, tey
bayrak, tek devlet, tek millet prensibi yok. Ne var? Irak'tan
Suriye'den Türkiye'den toprak kopararak bölgeyi
istikrarsızlaştırmak var. Gerek 15 Temmuz'dan önce gerek 15
Temmuz'dan sonra bu terör örgütleri bir araya geldiler, "Bu süreci
nasıl hızlandırırız, Türkiye'de iç karışıklığı nasıl hızlandırırız"
diye plan yaptılar. 15 Temmuz oldu, 15 Temmuz öncesi her şeyi
mükemmel bir şekilde yaptıklarını, artık bu işin dönüşü olmadığına
karar verdiler. Plan, Tayyip Erdoğan'ı halletmek, insanları
birbirine düşürmek, iç karışıklığı körüklemek. Daha sonra da
kurtarıcı gibi gelip, birilerinin yanında yer alarak o kardeş
kavgasını artık sonu gelmez bir duruma dönüştürmek, hesap buydu.
Ama 15 Temmuz gecesi onların hesabının üzerinde bir hesap olduğunu
hesap edemediler. O hesap Hakk'ın hesabı, halkın hesabıdır. 15
Temmuz milletle onların seçtiği hükümetin ne kadar beraber
olduğunu, ne kadar kenetlendiğini bir kez daha dünyaya
gösterdi.
"ÖLÜMDEN DAHA BÜYÜK ÖLÜMLER VAR ONLAR İÇİN"
15 Temmuz sabahı dostlarımız şaşkın, beklemiyorlardı. Birbirlerini
kutlarken bir şaşkınlık. Başladılar, darbeyi kınama yerine,
darbecilerin nerede hata yaptıklarını anlatmaya başladılar. Sonunda
da bir dahaki sefer darbede başarısız olmamak için '10 altın kural'
açıkladılar. 10 değil, 100 bin kuralınız olsa da millet var
karşınızda. Yağma yok, FETÖ gelecek hesap verecek. Şehitlerimizin
kanını döken herkesten hesap sorulacak. Hesabı sorarken intikam
duygusuyla hareket etmeyeceğiz, Türk adaleti hesap soracak.
Kimsenin yaptığı yanına kalmayacak. İdam bir sefer ölümdür ama
ölümden daha büyük ölümler var onlar için.
FETÖ darbe girişiminden sonra kanlı yüzünü gösteren PKK terör
örgütü başındaki baronlar bu kanın hesabını verecekler. Türkiye
düşmanlarının kurdukları her türlü tezgah bozulacak. Kiralık
ruhlar, katiller en ağır şekilde adalette hesabını vermeye
başladılar. Bu ülke için can veren şehitlerin, vatanımızdır,
ülkemizdir, ay yıldızlı bayrağımızdır. Şehitlerimizin emanetine
gözümüz gibi bakacağız.
Geçtiğimiz hafta yoğun bir çalışma gerçekleştirdik. AK Parti Genel
Merkezi'nin düzenlediği toplantıda şehit ve gazilerimizi daha
yakından tanımak ve onlar için hazırlanan projeleri değerlendirdik.
Kahramanlarımızın yakınlarıyla görüşerek değerli düzenlemeleri
yaptık. Çankaya Köşkü'nde Türkiye ihracatçılar Meclisi'nin
üyelerini kabul ettik. Daha hızlı büyüyen Türkiye için neler
yaptık, neler yapacağız bunları konuştuk. İşsizlik ve iş gücüne
katılımla ilgili istatistikler yayınlandı. İş gücüne katılım oranı
&52.5'le rekor seviyeye ulaştı. 28 milyon vatandaşımız şu anda
iş sahibi oldu. Bu şunu gösteriyor. Terör gelmiş, darbe girişimi
olmuş, ekonomimiz bundan zerre kadar etkilenmiyor. Ekonomik
göstergelerimiz 15 Temmuz öncesinden daha iyi duruma geldi. Merkez
Bankamız Nisan ayından beri bir kuruş piyasaya verme ihtiyacı
duymadı. Merkez Bankamızın rezervi 126 milyon dolara çıktı.
"Türkiyede darbe olacak, ekonomide istikrar bozulacak" diyorlardı
ya. Bunların hepsi koca bir yalan. Giren para miktarı, çıkan para
miktarından 1 milyon dolar daha fazla. Yatırım yapılacak ülke hala
Türkiye. Değerli kardeşlerim, 10 Ağustos akşamı, 27 gün boyunca
coşkuyla devam eden demokrasi nöbetlerimizin finalini Beştepe'de
Cumhurbaşkanımızın huzurunda gerçekleştirdik. 10 Ağustos'un bizler
için ayrı bir önemi var. 2014'te Recep Tayyip Erdoğan doğrudan
seçilmiş ilk cumhurbaşkanı oldu.
Geçtiğimiz hafta dostlarımızın yurt dışından ziyaretleri ardı
ardına devam etti. Katar Cumhurbaşkanı, İran Dışişleri Bakanı
ülkemize geldi, darbe konusunda dayanışma duygularını bizzat
gelerek ifade ettiler. İstanbul Sanayi Odası bütün üyeleri, 500
civarında sanayicimiz İstanbul'da bir araya gelerek Türk
ekonomisine güvenlerini ortaya koydular. Ekonomiyi daha
canlandırmak, üretimi artırmak için çok önemli teşvik tedbirlerini
hazırladık. Özetlemek gerekirse yatırımcının önünü açacak turkuaz
kart. Çek sistemindeki düzenlemeler. İş adamlarımıza
ihracatçılarımıza hususi pasaport verilmesi. Bireysel Emeklilik
Sistemi (BES) yasalaştı, buna göre artık vatandaş geleceğe yatırım
yapacak ve tasarruflarımızı artıracağız. 10 yıl içerisinde
vatandaş, devletin de katkısıyla beraber 90 milyar liralık bir
tasarruf sağlayacak. Bir anlamda geleceğini garantiye alacak.
Paraya erişimi kolaylaştırmak, yatırımları artırmak için Kalkınma
Bankası ve EXİMBANK'ın sermayesini güçlendiriyoruz. "Taşınmaz
malların rehni kanunu" var, esnaflarımız bina gibi taşınmazlarının
yanında ellerinde ne kadar taşınabilir malları varsa teminat olarak
gösterecek, krediye erişim kolaylaşacak. Yıllardan beri
konuşuluyor, ümit ederim ki en kısa zamanda yasalaşırız,
KOMİlerimiz rahat bir nefes alır.
MEDYAYA ÖVGÜLER
Kurumlar vergisinde önemli reformlar yapıyoruz. İş adamlarımıza
sesleniyorum, Türkiye için üretmeye, Türkiye'ye güvenmeye devam
edin. Önünüzdeki engelleri tek tek kaldırıyoruz.
Geçen hafta tüm medya organlarının temsilcileriye bir araya geldik.
Şu hakkı teslim etmek lazım, 15 Temmuz'da en büyük görevlerden
birini medya yaptı. Ülkenin birliği, beraberliği için çok büyük
canlarını ortaya koydular ve darbecilere direndiler. Türkiye'nin
geleceğinin aydınlanmasında büyük emek gösterdiler. Bütün yazılı,
görsel medya kuruluşlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum.
Tabii en büyük teşekkür, o karanlık gecede gazi meclisi aydınlatan
milletvekillerimizedir. Bombaların altında "Egemenlik kayıtsız
şartsız milletimizdir" diye bağıran partilerimizin
milletvekillerine teşekkür ediyorum.
"AK PARTİ'Yİ KAPATALIM DEDİLER"
111. AKP Genişletilmiş İl Başkanları toplantımızı yaptık. 15 yıllık
demokrasi yolcuğumuzun sergisini açtık. Pazar günü partimizin 15.
yıl dönümü programını gerçekleştirdik. Genel merkezimizde sade bir
anma toplantısıyla 15. yıl dönümümüzde bütün kurucu kadrolarımızı
bir araya getirdik. Kurucu ilkelerimizi yeniden hatırladık,
gelecekte ülkemize yapacaklarımızı o gün o meydanda paylaştık.
Kuruluş yıl dönümümüzde bir kez daha gördük ki, ilk günkü kadar
heyecanımız, azmimiz, kararlılığımız var. Hamd olsun, geride
bıraktığımız 15 yılda Türkiye'ye olan sevdamız azalmadı, artmaya
devam etti. Ülkemize sadece eserler kazandırmadık, canlar verdik,
kanımızı verdik. Gerekirse vermeye devam edeceğiz. 15 yıl boyunca
bir yandan Türkiye'yi kalkınma yarışında ön saflara taşıdık, yanı
sıra da hem hizmet yaptık, icraat yaptık, büyük eserler
kazandırdık, bir yandan da vesayet odaklarıyla mücadele ettik. O
kadar her şey güllük gülistanlık değildi. 2002 seçimlerinde "tek
başına, iş başına" diye vatandaşa seslendik, vatandaş da sesimize
kulak verdi AKP'yi iktidara getirdi.
Geldik, "Bismillah" dedik, oturduk. Birtakım adamlar peydah oldu.
"Hayrola?" "Biz sizin ortaklarınızız" dediler. Bizde ortak olmaz!
Birini def ediyoruz, biri geliyor. Bu ne biçim iş kardeşim, sizinle
mi uğraşacağız millete hizmet mi edeceğiz. Baktık laf anlamıyorlar,
biz de gereğini yaptık. Bir icat çıkardılar, bizim memlekette buna
tilki fıstığı derler. Hiç olmayan bir şey, dünyada eşi benzeri
olmayan bir iş. Lan, 1924'ten beri Cumhurbaşkanı seçiyor meclis,
bir şey yok. Ne olacak? 367. Ben sana 367'yi gösterdim.
Vatandaşlarımız gereğini düşündü, o zaman dedi ki "Ben bu işi
alıyorum, kendim yapacağım" Yaptı mı? Yaptığı işi bitirdi. Tabii
bunlar durmuyor. Şer odakları, vesayet odakları pes etmiyor. Bu
partiyi kapatalım iş bitsin dediler. Oradan da yırttık.
Her seferinde güçlenerek çıktık. Biz sırtımızı vesayet odaklarına
değil milletimize dayadık. O da güzel.
O da bitti, ondan sonra dedik "Tamam, her şeyi hallettik. İşimize
daha çok zaman ayıracağız" Bu sefer baktık yargı tarafında hareket
başladı. Neyse, orada da bir vesayet doğdu. Onu da ortadan
kaldıralım diye bu sefer yargı reformunu gündeme getirdik.
Hatırlayın HSYK'nın yeniden yapılandırılması. Milletin önüne
götürdük, millet de yol verdi. Milletimiz "Hadi yine geldiniz,
sürekli sizinle uğraşamam bir daha gelmeyin" dediler. Yargı
vesayetini bitirdik zannediyoruz, tatarı gitti beteri geldi. Bu
sefer de bu FETÖ'nün adamları diğer vesayet odaklarını aradan
çıkarınca bunlar kafalarını kaldırdılar. "Biz de buradayız"
dediler. Siz buradaysanız biz de buradayız. Sonra MİT operasyonu,
Gezi operasyonu, 17-25 Aralık, sonra yeni bir iş çıktı bize. Bu
sefer bu FETO terör örgütüyle artık mücadele kaçınılmaz hale geldi.
Bu mücadeleyi en kararlı şekilde 17 Aralık ile birlikte dile
getiren ve bu tehlikeye dikkat çeken Recep Tayyip Erdoğan'dır.
O günlerde bu mücadelenin bu tehlikenin büyüklüğünün ne yazık ki
birçok kurum, birçok insan tehlikenin vehametini anlayamadı.
"Efendim sizler fazla abartıyorsunuz, bunlar kardeşimiz, bunlar da
bizim gibi inançlı insanlar" dediler. Ama 15 Temmuz'da ne
olduklarını millet gördü, bu terör örgütü en büyük tahribatı ortak
değerlerimizi, kutsallarımızı yok ettiler. En büyük tahribatları
bu. Hayır için, hasenat için, daha iyi çocuklarımızın dinlerini
öğrenmek için verdiğimiz paraları yurt dışındaki ülkelerin
siyasetçilerine aktardılar. Kurban paralarını götürdüler, kirli
emelleri için harcadılar. Müslüman, dininde, halis duygularla
yardım eden vatandaşlarımızın bu işle hiçbir ilgisi yok. Onları bu
terör örgütünden ayırıyoruz. Kiminle işimiz var? Bu temiz duyguları
kullanarak milletimizin parasını alıp, Türkiye'de vatandaşımızın
aldığı silahları, tankları, uçakları vatandaşımızın üzerine bomba
olarak, mermi olarak kullananlardan hesap soracağız. Milyonlarca
masum vatandaşımızın bu işte hiçbir taksiratı yok. Bu örgüte
bilerek, isteyerek bu örgüte destek vermediyse kimse endişe
etmesin. 17 Aralık'tan sonra mazereti yok. O günden sonra gün ışığı
gibi bu terör örgütünün de iç yüzü ortaya çıktı. Asla hafifletici
sebep olamaz. Bu terör örgütüyle mücadelemizi amansız bir şekilde
devam edeceğiz ancak kuruyla yaşın aynı anda yanmasına izin
vermeyeceğiz.
Değerli kardeşlerim işin kolay olmadığını herkes bilmelidir. Örgüt
saydam değil, kapalı. Sistem kapalı. İçeride ne dönüyor anlamak
kolay değil. Hiç ummadığınız, tahmin etmediğiniz insanlar karşınıza
terör örgütünün abisi, ablası, imamı olarak karşınıza çıkıyor. İşte
kuvvet komutanlarını, Genelkurmay Başkanını derdest edenler
yıllardır yanında taşıdığı özel kalemi. Vatandaşlarımız tedirgin
olmasın, herke işini yapmaya devam etsin. Memur olanlar işlerini
yapmaya devam etsin. Biz bunları titiz bir şekilde tespit edeceğiz,
vücuttaki kanser hücreleri gibi bunları ayıklayacağız.
KHK'LAR MECLİS GÜNDEMİNE GELİYOR
Soruyorlar "Ben halı ticareti yapıyorum, filanca şirkete mal
verdim" diyorlar. Kardeşlerim hayat devam ediyor, dolayısıyla
alışveriş de yapacağız, ticaret de yapacağız. Ölçümüz çok net.
Kurumlar değil suçlu olan, suçlu olan onların yöneticidir
"Parti kapatmayalım, partilerin günahı yok, partilerin kapanmasına
sebep olanları cezalandıralım" diyoruz. Şirketleri değil, onlarla
alışverişimiz yok. Kiminle var? O şirketi kirli emelleri için FETO
terör örgütünün emelleri için kullananlar hesap verecek. "Bize bir
şey olacak mı" diye soruyorlar. Onun için açıklama ihtiyacı
hissettim. İlgili birimler ilgili çalışmaları yapıyorlar yanlış,
hata olmaması için.
Bütün kurumlarımızla işimizin başındayız. İş dünyamız her
zamankinden daha güçlü bir destekle yanımızda yer alıyor. Bakanlar
Kurulumuz süreçle ilgili en hızlı şekilde sonuç almak için kalıcı
tedbirleri bir bir alıyor. Terör örgütünün doğurduğu hasarları
ortadan kaldırmak için OHAL ilan ettik, kanun hükmünde
kararnameleri yürürlüğe koyduk.
Çıkardığımız kanun hükmündeki kararnameler bu haftadan itibaren
Meclis'in gündemine gelmeye başladı. Meclis onayladıktan sonra
kalıcı hale gelecek. Muhalefet partilerimizin eleştirilerinden
makul olanları da dikkate alacağımızı bizzat ifade ettim.
Gençler, 15 Temmuz milattır. "Bu ülkenin gençleri memleketin
işleriyle ilgilenmez" diyenler meydanları görseydi ne kadar
yanıldıklarını anlardı. Geleceğimiz gençlerimizdir, geleceğimiz
kadınlarımızdır.
Şimdi, bu FETO örgütü sadece ülkemizi darbe girişimiyle yaptıkları
binbir türlü hileyle takiyyeyle zor duruma düşürmediler. Bunlar
sizlerin geleceğiyle de oynadılar. 2010'da KPSS sorularını
dağıttılar, haksız yere 86 bin memurun, bütün o imtihanda döktüğü
teri de şaibeli hale getirdiler. Mahkemeler şimdi o memurların
sınavlarını iptal ettiler. Şimdi 86 bin memuru çıkaracak mıyız?
Biz Adalet ve Kalkınma Partisiyiz, bunları tek tek inceleyeceğiz.
Kim soruları çaldıysa, kim haksız yere sınav kazandıysa bunları
kulağından tutup atacağız. Ama düzgün, alnının teriyle kazananların
da haklarını koruyacağız.
15 Temmuz şehit ve gazilerimize ne yapsak haklarını ödeyemeyiz.
Şehit ve gazilerimizle ilgili yeni bir düzenleme daha yaptık.
Bunlara aylık bağlanabilmesi için SGK prim borcu olmama gibi saçma
sapan bir kural vardı. Onu da ortadan kaldırdık, borcuna harcına
bakmadan hepsi siliniyor, gerekli maaş bağlanıyor. Yüzde 40 iş
göremezlik şartı aranıyordu, yani uzuvlarının yüzde 40'ını
kaybedersen ancak o zaman gazi oluyordun. Göğsünü toplara,
mermilere siper etmişler, "sen yüzde 10 yaralandın, yüzde 30
yaralandın mı" diyeceğiz. O yaraları hafifletmek, onların gönlünü
kazanmak bizim en büyük hedefimizdir. Ayrıca gazilerimize iş
vereceğiz, FETO ile mücadele hız kesmeden devam ediyor.
Dün bir gazetede ABD'nin önceki büyükelçilerinden bir tanesinin,
ismini vermesek de olur, 15 Temmuz darbesi üzerine önemli
ifşaatlarda bulundu. Diyor ki "Erdoğan'ı Washington'da Avrupa'da
sevilmiyor, otoriter gözüküyor" doğrusu başkalarının söylemediğini
açıkça söylediği için takdir ettim adamı. Ülke isimleri vererek
diyor ki, "Şu şu ülkeler önümüzde eğiliyorlar, 'Yes sir' diyorlar,
bu Tayyip Erdoğan hiç bizi sallamıyor" Üstelik de ne yanlış
yaptıysak yüzümüze karşı söylüyor. Bunun için sevilmiyor" Adamlara
bak, ölçüye bak. Bunlara gideceksin, yağcılık yapacaksın. Doğruyu
söyleyşnce sevilmeyeceksin, diktatör olacaksın öyle mi? Hadi
oradan, hadi. Bu millet esaret altına girmeyen tek ulustur. Esaret
altına girmediği gibi kimseyi sömürmeyen tek devlet Türkiye'dir.
Türkiye'yi konuşurken, Türkiye'yi yargılarken geçmişinize bakın
kardeşim. Ne kadar insanın kanına girdiğinize bakın. Ne o Tayyip
Erdoğan "Dünya beşten büyüktür" demiş. Hoşunuza gitmedi mi? Siz
emredeceksiniz, Suriye'de 500 bin insan ölecek, efendim "Orası
senin olsun, burası benim olsun" diyeceksiniz, kılınızı
kıpırdatmayacaksınız. Sonra "Dünyayı adil bir şekilde yönetiyoruz"
diyeceksin. Türkiye'nin bölgeyle ilgili sorumluluğu var, gereğini
yaptık, yapmaya devam edeceğiz.
Efendim sorun Suriye. Nasıl İsrail ile Rusya ile sorunlarımızı
çözdüysek Irak'la, Suriye ile de sorunlarımızı çözeceğiz. Ama
şartlarımız var. "Türkiye gibi Suriye'nin de toprak bütünlüğü
korunacak" Kimin malını kime veriyorsunuz kardeşim? "Burada
bir Kürt devleti uyduralım, Türkiye ile ortadoğu arasında Kürt
oluşumu meydana gelsin" Bakın bunlar, bu düşüncelerle bu bölgenin
sorunları çözülmez. Bu sorunları en iyi bilen bölgenin ülkeleridir.
Türkiye ile İran bu bölgeyi bilen ülkelerdir. Soruna çözümü de
Türkiye getirecektir. Amerika, Rusya çözüm istiyorsa çözüm mutlaka
gelecektir.
Eminim ki önümüzdeki aylarda bu konuda kayda değer bir gelişmeyi
hep beraber yaşayacağız.
Bugün Nevşehir de Hacı Bektaş Veli'nin anma toplantıları var.
Kardeşliği, birliği, beraberliği hep söylemiş, milletin birbiriyle
inanç farkı olmadan kucaklaşmasını sağlamıştır. Buradan Alevi
kardeşlerimize selamlarımızı gönderiyoruz. Alevi, Sünni hep bir
kardeşiz. Kavga edecek hiçbir şeyimiz yok, paylaşacak çok şeyimiz
var. Ben Alevi ve Sünnilerin bir arada yaşadığı bir ilden
geliyorum. Çocukluğum orada geçti. Adım bile Alevi kardeşlerimiz
tarafından konulan bir addır. Her zaman bu ülkenin her vatandaşını
Alevisini Sünnisini birinci sınıf vatandaş olarak görmüş, ülkemizin
kalkınmasında büyümesinde canla başla çalıştığına şahit olan
biriyim. Bizi mezhep farklılıklarla, ideoloji farklılıklarla bizi
birbirimize düşürmeye çalışanlar geçmişte olduğu gibi asla ve asla
başarılı olamayacak. Nevşehir'de bugün o etkinliklere Kültür ve
Turizm Bakanımız katılacak, gereken mesajları paylaşacaklar.
Zaman zaman Sivas olaylarında, Başbağlar'da, Maraş'ta bu ve buna
benzer bizi birbirimize düşürmeye çalışan girişimler oldu. Her
seferinde milletimizin sağ duyusu galip geldi, bu asla
bozulmayacak.
13 Temmuz'da Bartın-Amasra bölgelerinde büyük bir sel felaketi
oldu. Büyük maddi zararlar var. Oradaki vatandaşlarımıza geçmiş
olsun. Türkiye'de her türlü zarar, her türlü hasar eksiksiz
giderilecek.
26 Ağustos'ta büyük zafer gününde Boğaz'ın üçüncü incisini dizmeye
çıkacağız. Yavuz geliyor, Yavuz Sultan Selim Köprüsü hayırlı olsun.
Bu köprü AK Parti iktidarının bir eseridir, mührüdür. Kule
yüksekliği bakımından dünyanın en yüksek köprüleri arasındadır.
Köprüyü yalnızca açmıyoruz, 4 şerit gidiş, 4 şerit geliş 230
kilometrelik otoyol açıyoruz. Bütün ağır vasıtalar Yavuz Sultan
Selim'den geçecek. Yavuz da öyledir, 8 yıla en büyük işi yapan
padişahıdır. Yavuz Sultan Selim Köprüsü hayırı olsun.
Bitmedi, 20 Aralık'ta da iki katlı arabalar için Avrasya tünelini
açıyoruz. Sarayburnu ile Haydarpaşa arasında sadece 2 dakika. 2
dakika bakın. Öyle Sarayburnu'ndan Eminönü'ne, Karaköy'e,
Bağlarbaşı'na git efendim Kadıköy'e geç. Pat Sarayburnu'na
geliyorsun, bir bakıyorsun Haydarpaşa'dasın. Fatih 1453'te gemileri
karadan Haliç'e indirdi. Onun torunları geri durur mu? Tayyip
Erdoğan ve arkadaşları durur mu? Denizin altından trenleri ve
arabaları geçirdi. Milletimize hayırlı olsun.
Galatasaray'ı tebrik ediyorum kupa kazandı, Beşiktaş'ı da tebrik
ediyorum. O da iyi oynadı. Her iki takımımıza başarılar
diliyorum.
Olimpiyat oyunlarında Kadın Basketbol Milli Takımımız finale çıktı,
onlara da başarılar diliyorum. Ayrıca altın madalyayı kaçıran,
gümüş madalya alan Rıza Kayaalp kardeşimizi tebrik ediyorum.
Üzülmesin, seneye alır artık, bir dahaki sefere.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar