Mısır'ın dış politikasındaki "Körfez" değişimi
- Eski Suudi Arabistan Şura Meclisi üyesi Al Zulfa: "Körfez ülkelerininkinden tamamen farklı olan bu tutuma, 'Mısır bölgesel değişimler karşısında kendi çıkarlarına bakıyor' demekten başka bir açıklama bulamıyoruz" "Mısır'ın güvenliği Körfez ülkelerinin güvenliğiyle çelişmiyor. Ancak Mısır'ın vizyonu İhvan'ın çevresinde olanlar ve muhalifleriyle kısıtlı" - El-Beyan gazetesi yazarı Anzi: "Kahire şu anda Körfez-Türkiye koalisyonuna karşı, çıkarlarının Suriye rejimi ve müttefikleri olan Rusya ile İran'a bağlı olduğu görüşünde" - Bahreynli eski milletvekili Fadale: "Mısır'ın yaptığı Körfez ülkelerine sırtını dönmektir" - Ummanlı Daru'l-Urube Siyasi Araştırmalar Merkezi Başkanı Hattab: "Kahire hem Suudi Arabistan'la hem de düşmanlarıyla çalışmak istiyor"
KAHİRE (AA) - AHMED ALİ - Mısır'ın dış politikasında son dönemde yaşanan değişim özellikle Körfez ülkelerine yönelik beklenmedik adımları, Körfez'deki analistlerce "çıkar çatışması, Türkiye karşıtlığı ve denge politikası izlemeye çalışma" şeklinde yorumlanıyor.
Mısır'ın, 3 Temmuz 2013'teki askeri darbenin ardından en önemli destekçilerinden Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Umman ve Irak'ın yer aldığı Körfez İşbirliği Teşkilatının (KİK) genel siyasetine aykırı şekilde İran ve Rusya'yla yakınlaşması dikkati çekti.
Körfez ülkelerinin başkentlerinden siyasi analistler genelde Körfez ülkeleri özelde ise Mısır'ın Suudi Arabistan ilişkilerinde son dönemde yaşanan gerginliği AA muhabirine değerlendirdi.
Suudi Arabistanlı siyasi analist ve eski Suudi Arabistan Şura Meclisi üyesi Muhammed Al Zulfa, Mısır'ın son dönemde bazı konularda attığı siyasi adımlar nedeniyle taraflar arasında giderek büyüyen bir duruş farklılığı ortaya çıktığını belirtti.
Gerginliğe sebep olan unsurlar arasında "Suriye rejimiyle yakınlaşmanın" büyük önem taşıdığına dikkati çeken Al Zulfa, Musul konusunda koordinasyon sağlanamaması ve İran'a destek gibi konuların da ilişkilerin zedelenmesine yol açtığını ifade etti.
Al Zulfa, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Körfez ülkelerininkinden tamamen farklı olan bu tutuma, 'Mısır bölgesel değişimler karşısında kendi çıkarlarına bakıyor' demekten başka bir açıklama bulamıyoruz. Mısır, Şam'ın düşmesinin Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın (İhvan) Suriye'de yönetime gelmesi anlamı taşıdığını zannediyor. Bunu da Türkiye'nin Beşşar Esed'in gitmesini istemesine dayandırıyor. Böylelikle Türkiye İhvan'ı destekliyor ve belki Suriye'de yönetime gelmesine destek olur düşüncesi var. Tabii ki bu mantıklı değil. Özellikle de izledikleri politika konusunda bunu göz önüne almışlarsa garipsenecek bir şey."
- "Mısır'ın vizyonu İhvan'ın çevresinde olanlar ve muhalifleriyle kısıtlı"
Mısır için Arapların ulusal güvenliğinin önemli olmadığını ve bu ülkenin yalnızca kendi güvenliğini düşündüğünü kaydeden Al Zulfa, "Mısır'ın güvenliği Körfez ülkelerinin güvenliğiyle çelişmiyor. Ancak Mısır'ın vizyonu İhvan'ın çevresinde olanlar ve muhalifleriyle kısıtlı." diye konuştu.
Kuveytli siyasi analist, gazeteci-yazar Hadi el-Acemi, bölgedeki "çıkarların açık şekilde çakıştığını" ve Mısır'ın izlediği bireysel politikanın da bundan kaynaklandığını ifade ederken, BAE merkezli El-Beyan gazetesi yazarı, Bedr el-Anzi de "Kahire şu anda, Körfez-Türkiye koalisyonuna karşı, çıkarlarının Suriye rejimi ve müttefikleri olan Rusya ile İran'a bağlı olduğu görüşünde. Aynı zamanda Mısır tüm tarafları kazanmak için denge politikası izlemekte." değerlendirmesinde bulundu.
Anzi, "Körfezliler olarak bize göre bu kritik dönemde duruşlar açık ve belirli olmalıdır. İki taraf arasında artık açıkça görülen koordinasyonsuzluk sadece Kahire ve Körfez arasındaki değil tüm Araplar arasındaki siyasi ilişkilerin geleceğine zarar verebilir." ifadelerini kullandı.
Mısır ve Körfez ülkeleri arasında görüşmelerin yapılması yönünde girişimler olduğunu da dile getiren Anzi, bunun "gizli gerçekleşeceğini ve gelecek herhangi bir olay karşısında ayrışmanın daha da büyümesinin önlenmesi için" yapılacağını kaydetti.
- "Mısır siyaseti karışık ve yanlış"
Ummanlı Daru'l-Urube Siyasi Araştırmalar Merkezi Başkanı Sultan el-Hattab da gözlemciler için Mısır siyasetinin karışık ve yanlış göründüğünü vurgulayarak, "Kahire şu anda Mısır'ın bilinen sabitlerinden uzaklaşıyor. Mısır, Körfez ülkelerinin Suriye meselesinde rejim karşıtı tutumuna daha önce destek verirken şimdi ise Halep konusunda Rusya lehine oy kullandı. Mısır'ın siyasetindeki bu değişim Körfez ve Kahire arasında bir çelişki olduğu yönündeki yanlış inançtan kaynaklanıyor." diye konuştu.
Hattab, konuya ilişkin şu tespitlerini paylaştı:
"Kahire, Körfez-Türkiye ittifakını kabul etmeyerek Türkiye ile haksız anlaşmazlığını sürdürebilir çünkü Türkiye yönetimi 'Sisi'nin şahsını eleştirdi'. Bu nedenle devletin tamamı Türkiye'ye ve onunla olacak her türlü ittifaka, yakınlaşmaya karşı düşmanca bir duruş aldı. Bununla beraber Mısır net ve sabit bir politika izlemiyor. Kahire hem Suudi Arabistan'la hem de düşmanlarıyla çalışmak istiyor. Bu siyasette bir dereceye kadar kabul edilebilir ancak bu zamanlama anlaşılır değil ve anlayış gösteremeyiz."
- "Mısır'ın yaptığı Körfez ülkelerine sırtını dönmektir"
Bahreynli eski milletvekili ve siyasi analist Nasır el-Fadale de
"Mısır'ın yaptığı Körfez ülkelerine sırtını dönmektir. Bu İran'la
iş birliği yapmasından belli. Bu durum tüm Körfez bölgesi için bir
tehdittir. Konu Suriye'yi aştı ve Irak'a Yemen'e ulaştı. Mısır'ın
duruşu bizden farklı ve bizim için çok endişe vericidir."
ifadelerini kullandı.
Mısır'ın yaptıklarını Körfez ülkelerinden daha fazla maddi ve
siyasi destek almak için "şantaj" şeklinde değerlendiren Fadale,
şunları söyledi:
"Körfez ülkelerinin verdiği tüm destek ve tamamen rejimin yanında
yer almasının ardından Mısır'ın düşünmeden izlediği bu siyaset
inkardır ve nankörlüktür. Özellikle de Husiler ardından da Esed
rejimi heyeti ile ziyareti aşan ve onlara silah desteği vermeye
uzanan bir desteği olduysa bunu anlamak mümkün değil."
BAE Üniversitesi Siyasi Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi ve El-Halic gazetesi araştırma birimi danışmanı Prof. Dr. Abdulhalık Abdullah, Kahire ve Körfez ülkelerinin duruşlarında büyük bir farklılık olduğunu vurguladı.
Bu farklılığa rağmen "Yemen, istikrarın önemi, radikalizm ve terörle mücadele" gibi temel konularda koordinasyon olduğunu kaydeden Abdullah, koordinasyonun başta Suriye olmak üzere birçok bölgesel sorunda anlaşmazlıklardan uzaklaşma imkanı da verdiğine değindi.
Prof. Dr. Abdullah, farklılığın ne boyutta olursa olsun Körfez ve Mısır arasındaki derin ilişkileri etkilemeyeceğini ve taraflar arasındaki derin stratejik ilişkiler için tehdit teşkil etmeyeceğini belirtti.
- Gerginlik nasıl başladı?
Suudi Arabistan ile Mısır arasında, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) toplantısında Fransa ve İspanya tarafından hazırlanan ve Suudi Arabistan'ın da destek verdiği, Halep'te çatışmaların durmasını ve askeri uçakların kent üzerindeki uçuşlarının sonlandırılmasını hedefleyen tasarının daimi üye Rusya tarafından veto edilmesiyle gerginlik başlamıştı.
Rusya'nın alternatif olarak sunduğu, Nusra Cephesi militanlarının Halep'ten çıkarılmasını öngören tasarıya Mısır'ın destek vermesi üzerine Suudi Arabistan'ın tepkisiyle gerginlik devam etmişti. Suudi Arabistan petrol kurumu ARAMCO'nun 10 Ekim'de, Mısır Petrol Bakanlığına bağlı Mısır Petrol Kurumuna (EGPC) herhangi bir sebep ve süre belirtmeden, bu ay itibarıyla petrol ürünleri tedarikini durdurduğunu açıklaması, iki ülke arasında yaşanan gerginliğin giderek somutlaştığının belirtileri olarak görülmüştü.
Yorumlar