CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, hükümete yönelik FETÖ'nün bir başka darbe girişimi olarak bilinen 17-25 Aralık operasyonlarına bir kez daha sahip çıktı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, FETÖ'nün hükümete yönelik bir
önceki darbe girişimi olan 17-25 Aralık ile ilgili açıklamalar
yaparak örgüte sahip çıktı. Kılıçdaroğlu, darbenin sadece askerler
tarafından planlanarak yapıldığını savunarak ilginç açıklamalarda
bulundu. Kılıçdaroğlu, "Askerler darbe mi yaptı? Darbe girişimi
yaptılar. Bombalama var mı? Var. Ana failler yakalandı mı?
Yakalandı. Hapisteler mi? Hapisteler. Şimdi siz bütün bunları
bırakıyorsunuz, darbe girişimini yargılamaktan çok 17-25 Aralık'ı
ortaya çıkaran yapıdan intikam almak için yola çıkıyorsunuz. Yani
bir darbe girişimi, başka bir darbe girişimiyle intikama dönüşmüş
oluyor. Bu devlete yakışmaz." dedi.
Kılıçdaroğlu, CNN Türk'te canlı yayınlanan programda gündeme
ilişkin soruları yanıtladı.
Program sunucusu Ahmet Hakan'ın, "yayını CHP'nin konferans
salonundan yaptıklarını" söylemesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Yargı
mensupları burada yıllık toplantılarını yapmak isteseler bile biz
onlara vermeyiz, burada olmaz." diye espri yaptı.
"Başbakan Binali Yıldırım ile bir görüşmeniz olacak mı?" sorusuna
karşılık Kılıçdaroğlu, 11 binden fazla öğretmenin açığa alınmasıyla
ilgili Kurban Bayramı öncesinde bir randevu talebinde bulunduğunu,
Yıldırım'ın programına göre bir görüşmenin olacağını ifade
etti.
"Artvin'de konvoyuna yapılan saldırının" sorulduğu Kılıçdaroğlu,
"Olayı PKK üstlendi ama 'Hedefimiz Kılıçdaroğlu değildi.' dediler
ama o konvoy bana aitti. O zaman hedef kimdi? Yaşanmaması gereken
olaylar. O bölgeye PKK unsurları nasıl gelebiliyorlar, burada
sorulması gereken soru." karşılığını verdi.
PKK'nın, kendisini doğrudan hedef aldığını belirten Kılıçdaroğlu,
amaçlarının Türkiye'yi karıştırmak, iç savaş çıkarmak, kaos ortamı
oluşturmak olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, 7 Haziran seçimlerinden sonra PKK'nın terör
olaylarını artırarak, Türkiye'nin gündemini teröre kilitleyerek AK
Parti'ye destek verdiğini savunan Kılıçdaroğlu, bu seçimlerde bir
koalisyon sürecinin yaşandığını, olmadık bir yerde terörün
arttığını kaydetti.
"Artvin'de konvoy hareket haline geçtiğinde herhangi bir devlet
yetkilisi sizi uyardı mı?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, herhangi
bir uyarının gelmediğini, olağan önlemlerin alındığını ifade
etti.
Bulunduğu minibüsün zırhlı olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, vadide
silah seslerinin yankılandığını, zırhlı araca binerek bölgeden
ayrıldıklarını anlattı.
Kılıçdaroğlu, söz konusu saldırıda şehit olan askerin annesiyle
daha sonra telefonda görüştüklerini, kendisine "Oğlunun kullandığı
aracın zırhlı olup olmadığını" sorduğunu aktardı. Kılıçdaroğlu,
şehidin annesine neden bunu merak ettiğini sorduğunda, "Oğlunun
zırhlı araç eğitimi aldığını, ondan merak ettiğini" söylediğini
kaydetti.
"Saldırı anında cep telefonuyla görüntü mü çektiniz?" sorusuna
karşılık Kılıçdaroğlu, çektiğini, bu görüntülerin özel arşivinde
durduğunu söyledi.
"20-25 BİN BAŞVURU ALDIK"
Kemal Kılıçdaroğlu, "FETÖ mağdurları için partide bir bölüm mü
oluşturdunuz?" sorusu üzerine, Cumhurbaşkanlığı'nda yaptıkları
dörtlü görüşmede bunu dile getirdiğini, "AK Parti ve MHP'nin de
kurabileceğini" söylediğini aktardı. Genel Başkan Yardımcısı Bülent
Tezcan'ın başkanlığında böyle bir yapı kurduklarını belirten
Kılıçdaroğlu, gerek doğrudan gerek mail yoluyla gerekse de
telefonla yaklaşık 20-25 bin kişinin başvurusunu aldıklarını
kaydetti.
"Adil yargılama" vurgusu yapan Kılıçdaroğlu, devletin herkesi suçlu
göremeyeceğini, somut bilgiler doğrultusunda hareket etmesi
gerektiğini vurguladı.
Kayseri'de 2008'de ev sahibi olmak için kooperatife üye olan bir
özel harekatçının, kesinti olmasın diye Bank Asya aracılığıyla
yaptığı havale nedeniyle işine son verildiğine dair kendisine
yazdığı mektubu gösteren Kılıçdaroğlu, bu kişinin eşinin de kanser
hastası olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, suçlu aranıyorsa, bankalar yasasına göre faaliyette
bulunan bankanın kurucularına bakılması gerektiğini dile
getirdi.
"1 MİLYON MAĞDUR VAR"
Hamile bir kadının da gözaltına alınıp 5-6 gün sonra tutuksuz
yargılanmak üzere serbest bırakıldığını, Yeniçağ'ın yazarlarının,
Mehmet ve Ahmet Altan'ın gözaltına alındığını kaydeden
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Askerler darbe mi yaptı? Darbe girişimi yaptılar. Bombalama var
mı? Var. Ana failler yakalandı mı? Yakalandı. Hapisteler mi?
Hapisteler. Şimdi siz bütün bunları bırakıyorsunuz, darbe
girişimini yargılamaktan çok 17-25 Aralık'ı ortaya çıkaran yapıdan
intikam almak için yola çıkıyorsunuz. Yani bir darbe girişimi,
başka bir darbe girişimiyle intikama dönüşmüş oluyor. Bu devlete
yakışmaz. Bu ne demektir? Devlet kinle, intikam duygusuyla
yönetiliyor demektir."
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Adapazarı'nda hapse atılan şeker hastası
bir öğretmenin ilaçlarının verilmemesi nedeniyle öldüğünü,
belediyenin bu aileye "vatan haini" diye ambulans vermediğini,
imamın namaz kıldırmadığını öne sürdü. Kılıçdaroğlu, "Ne zaman
vatan haini oldu bu kişi? Mahkeme kararı mı var? Hayır, bir şey
yok, gözaltına alınmış. Bir devlet bunu yapamaz. Bunu yapmamalı.
İntikamla, hırsla, öfkeyle bunu yaptığınız andan itibaren
Türkiye'de yüzbinleri kırarsınız. Bugün 1 milyonun üzerinde mağdur
vardır." diye konuştu.
İnsanların yargısız infaza tabi tutulduğunu savunan Kılıçdaroğlu,
böyle bir tabloyu 12 Mart'ta, 27 Mayıs'ta, 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta
görmediğini ifade etti.
"BİR KOLTUKTA İKİ KARPUZ OLMAZ"
Mücadelenin hukuk içerisinde yapılması gerektiğinin altını çizen
Kılıçdaroğlu, "Hukukun dışına taştığınız andan itibaren sizin
darbecilerden bir farkınız olmaz. Biz, 'Niye mücadele ediyorsunuz?'
dedik mi? Hayır, etmelisiniz. Kaldı ki bunlar, onlarla kol kola
gezerken biz, 'Mücadele edin.' diye bağırıyorduk." ifadelerini
kullandı.
Kılıçdaroğlu, CHP'nin uyarılarına iktidarın kulaklarını tıkadığını
savunarak, şunları kaydetti:
"Neden Sayın Erdoğan'a şu soruyu sormuyorsunuz, Erdoğan 3
Ağustos'ta yaptığı bir konuşmada 'İnanın bana aynı menzile giden
farklı yollardan biri olarak gördüğümüz bu yapının bambaşka
niyetlerin, sinsi hesapların aleti, aracı olduğunu uzun süre
göremedik.' diyor. Yani 'Biz de onlar da aynı menzili düşünüyorduk,
yollarımız farklıydı.' Bu ne demektir? 'İkimiz de aynı şeyi
düşünüyoruz ama ikimizin gücü çatıştı, sen darbe yapmaya kalktın,
ben de seni ekarte ettim.' Erdoğan, bu aynı menzilden neyi
kastediyor? Gülen ekibi eğer sinsi olarak devlette belli bir
menzile gitmek istiyorsa, bu da iktidardayken aynı menzile gitmek
istiyorsa iki güç çarpıştı. Bir koltukta iki karpuz olmaz, bir
koltuğa bir kişi oturacak."
"İktidarın, darbe girişimiyle ilgili 17-25 Aralık'ı baz aldığı"nın
hatırlatıldığı Kılıçdaroğlu, "17-25 gerekçe gösterilerek intikam
alınıyor. 17-25'te ne vardı? Yolsuzluk vardı, dört bakan istifa
etti, itiraflar vardı, her şey doğruydu. O zaman niye 17-25'i baz
alıyorlar?" dedi.
"Gücünüz para yatıran adama mı yetiyor?"
Fetullah Gülen Cemaati'nin her istediğinin yapıldığını, cemaatin
albayları daha hızlı yükselsinler diye, belli albayları emekliliğe
tabi tutan özel bir yasanın çıkarıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu,
ilk görüşmede bu kanunu Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önüne koyduğunu,
kanunun yürürlüğünün durdurulmasını istediğini, bunun olduğunu
anlattı.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu kanunu kim çıkardı? Ben mi çıkardım? Onlar
yaptılar. Anayasa değişikliğini kimin için yaptılar? Gene onlar
için yaptılar. O anayasa değişikliklerinde, referandum sırasında
Allah'ın sıcağında kasaba kasaba, köy köy gezip 'Bu çıkarsa bu
ülkede yargı bağımsızlığı biter.' diyen kimdi? Bendim. Onlar şimdi
çıkıp da bir özeleştiri yapıyorlar mı?" diye konuştu. Kılıçdaroğlu,
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bank Asya'ya para yatırdı diye devlet memurunu işinden
atıyorsunuz, güzel. Peki adamın kardeşi FETÖ'den yatıyor, kuvvet
komutanı. Peki kardeşi nerede? Partinin genel başkan yardımcısı?
Gücünüz Bank Asya'ya para yatıran adama mı yetiyor, niye o zaman
onu almıyorsunuz? Eğer 'Ben burada tarafsız davranıyorum, suçu
kolektif hale getirdim.' diyorsanız, herkes için bunu yapıyorsanız,
onun için de yapacaksınız. Herkes kendinden sorumludur, hukukun
evrensel kuralıdır. Eğer kolektif tutuyorsan bunu ona niye
ayrıcalık tanıyorsun bunu söylemek istiyorum yoksa o atılsın diye
değil."
Kemal Kılıçdaroğlu, gözaltına alınacak kişi bulunamayınca
yakınlarının hapis tutulduğunu, gazeteci Can Dündar'ın eşinin
pasaportuna el konulduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, "Cemaatin
okuluna çocuğunu göndermiş iyi okul diye. 'Oraya çocuğunu
gönderdin.' diye açığa alıyorlar veya görevine son veriyorlar. Peki
cemaatin okulundan mezun olup şu anda bakan olan var. Peki niye
onun işine son vermiyorsun?" diye konuştu.
"Öksüz olayını herkes yakından izlesin"
Kılıçdaroğlu, "Neden 17-25 milat alınıyor? 17-25'i milat olarak
almalarının nedeni 'Efendim biz yolsuzluk yapmadık.' Bu algıyı
geniş kitlelerin kafasına yerleştirmek istiyorlar, asıl amaç bu."
görüşünü savundu.
"Siz başbakan olsanız, size yönelik bir darbe girişimi olsa, sinsi
bir örgütü nasıl yakalayacaksınız?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, şu
yanıtı verdi:
"Uzun yıllar hayatını devlette geçirmiş bir kişi olarak söylüyorum,
bir, darbecilerle, fiilen eline silah alıp Meclisi bombalayan,
vatandaşın üstüne kurşun sıkan, tankları caddelere süren insanları
hemen yargının önüne çıkarırım. İki, çok önemli, Adil Öksüz'ü kim
serbest bıraktı? Adil Öksüz'ün hakimin önüne giden dosyasının içini
kim boşalttı. Bu konuda ben, devletin o derin bilgisinden hesap
sorarım. Kim bunu yaptı. Niye bu adam yakalanmıyor? Neden bu adam
serbest bırakılıyor? Bank Asya'ya para yatıran garibanı alıp hapse
atıyorsunuz, o sıcak ortamda her hakim önüne gelen kişiyi yakalayıp
içeri atıyor, hatta soru bile sormuyor ama bunu... Savcı,
anlattıklarının tamamının yalan olduğunu bildiği ve kanıtladığı
halde bunu serbest bırakıyorsunuz. Bunun üzerinde hükümet niye hiç
konuşmuyor? Bu soruyu herkesin kendisine sormasını istiyorum. Kim
bu Adil Öksüz, neden serbest bırakıldı ve neden yakalanmıyor? Benim
bir cevabım var tabii ama şimdi söyleyemem. Bunu söylemem için
elimde belge olması lazım, birtakım bilgiler var. Bunun üzerine
gitmek gerekiyor. Adil Öksüz olayını yakından herkesin izlemesini
isterim."
"Herkes birbirini ihbar ediyor"
Mücadelenin hukuk ve adalet içinde olması gerektiğine vurgu yapan
Kılıçdaroğlu, "14 yıldır bu ülkenin tertemiz çocukları cemaatlere
teslim ediliyor. Öğrenci yurdu yapamıyor mu bunlar? Boğaz köprüsü
yapan bir iktidar öğrenci yurdu mu yapamıyor? Yıllar yılı niye
yapmadılar? Sırf çocuklar cemaatlere mahkum olsun, o yurtlara
gitsinler diye. Bu mudur bunların mücadele anlayışı? Mücadele
akılla, mantıkla olur, kinle, öfkeyle, kırarak, dökerek olmaz."
dedi.
Kılıçdaroğlu, şimdi herkesin birbirini ihbar ettiğine dikkati
çekerek, 12 Eylül döneminde, "İsimsiz ihbar mektupları işleme
koyulmayacak." diye başbakanlık genelgesi olduğunu hatırlattı.
İhbarlar üzerinden iş dünyasının bu kadar tedirgin edilmemesi
gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "O adamı iflas mı
ettireceksiniz, yok mu edeceksiniz? Neden 12 Eylül darbesinden çok
daha ağır koşullar yaşanıyor bir örnek vereceğim, 12 Eylül
döneminde iki sendika için faaliyet durduruldu kararı verildi,
kapatılması için dava açıldı. Şimdi doğrudan kapatıldı, dava falan
da yok. Hangi darbe hukuktan yanaydı?" ifadelerini kullandı.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar