Kılıçdaroğlu: Demokrasi gelecekse yolu Diyarbakır'dan geçer

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Bu ülkeye demokrasi gelecekse, bu ülkede demokrasi olacaksa, bu ülkede herkes kimliğinden ötürü ötekileştirilmeyecekse, inancından ötürü ötekileştirilmeyecekse bunun yolu Diyarbakır'dan geçer." dedi.

Google Haberlere Abone ol
Demokrasi gelecekse yolu Diyarbakır'dan geçer

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili çalışmaların yeni sonuçlandığını belirterek, "Büyük bir uyum var. Önümüzdeki süreç içinde diğer sayın genel başkanlarla da konuşacağız. Umarım bütün genel başkanların katılımıyla kamuoyuyla paylaşacağız sonucu." dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ı ziyaret etti.

Basına kapalı gerçekleşen ziyarette Kılıçdaroğlu ve Babacan yaklaşık 2 saat görüştü. Genel başkanlar daha sonra basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu, son derece verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini belirterek, güçlendirilmiş parlamenter sistem dolayısıyla 6 siyasi partinin bir araya gelerek Türkiye'nin ufkunu açmasının son derece değerli olduğunu söyledi.

"Bizim siyaset tarihimiz açısından da son derece değerli bir çalışma." ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, çalışmayı önümüzdeki süreç içinde kamuoyuyla paylaşacaklarını bildirdi.

Kılıçdaroğlu, çalışmanın, kendileri için de toplum için de vatandaşlarımız için de son derece değerli olduğunu dile getirdi.

İktidar olmaları halinde geçiş süreciyle ilgili Babacan'ın değerli bir önerisinin bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bizim açımızdan da diğer birleşen partiler açısından da son derece değerli. Neyi, nasıl yapacağımızı bugünden düşünmek ve toplumun önüne sağlıklı bir yol haritası koymak aslında bir anlamda bizim sorumluluğumuz, bu sorumluluğun gereğini önümüzdeki süreçte inşallah güçlendirilmiş parlamenter sistemde nasıl bir başarı sağladıysak ve bunu önümüzdeki süreçte kamuoyuyla paylaşacaksak yol haritasında da gene ciddi, tutarlı bir çalışma umarım bütün siyasi partiler bir araya gelerek yapacaklardır."

Görüşmede ekonomi konusunu da gündeme aldıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, sanayi bölgelerinde 3 gün süreyle doğal gazın kesilmesinin ve üretimin aksamasının Cumhuriyet tarihinde ilk olduğunu savundu.

Bu kadar vahim bir tabloyu Türkiye'nin hak etmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bu, şunu açık ve net olarak gösteriyor. Türkiye yönetilmiyor, Türkiye savruluyor. Sorunları çözme iradesi yok, ortada sorunların arkasına takılıp giden ve savrulan bir iktidar var. Her açıdan bizim açımızdan özellikle son derece kaygı verici bir tablo, hiçbir öngörülerinin olmadığını da net olarak ortaya koyan bir tablo." şeklinde konuştu.

Doğal gaz depolama kapasitesinin azaldığını aktaran Kılıçdaroğlu, 2022 Ocak ayında var olan doğal gazın ise yüzde 32 seviyesine indiğini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, "Devleti yöneten kişi, irade şunu görmek zorunda. Kışın doğal gaz kesilirse ne olacak? Var olan depolar doldurulmuyor. Niçin doldurulmuyor? Neden sanayi üretiminde bu kadar ciddi bir aksaklığın ortaya çıkmasına izin veriliyor? Bu Türkiye'nin yönetilmediğini gösteriyor. Böyle bir acı tablo var." dedi.

Babacan ise güçlendirilmiş parlamenter sistemle alakalı oldukça güzel ve detaylı bir çalışmanın, 6 siyasi partinin mutabakatıyla belli bir noktaya getirilmesinin son derece önemli bir başarı olduğunu belirtti.

Bundan sonraki süreçte, bunun uygulanmasıyla alakalı konuları yine beraber çalışacaklarını ifade eden Babacan, en önemli konunun, ilk seçim ile parlamenter sisteme geçiş arasındaki sürecin yol haritası olduğunu kaydetti.

Bu konuyla ilgili ortak bir çalışma başlatmanın önemli olacağını düşündüklerini aktaran Babacan, bu konuda bir mutabakatın gerekliliğine işaret etti.

- "İRAN HÜKÜMETİNİN YAPTIĞI RESMİ AÇIKLAMAYA İNANMAK ZORUNDAYIZ"

Kılıçdaroğlu ve Babacan daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"İran kaynaklı olarak elektrik ve doğal gazda kesinti yaşanacağı ifade edildi. Gerekçe olarak İran'daki gaz akışındaki sıkıntı gösterildi. Sizce asıl gerekçe ne olabilir? Değerlendirmeniz nedir?" sorusuna Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

"İran hükümetinin yaptığı resmi açıklamaya inanmak zorundayız. Bir devlet açıklama yapıyorsa o açıklamanın doğru olduğuna inanmak zorundayız. Burada sorun yeni bir sorun değil aslında. Geçmişte de kış aylarında zaman zaman doğal gaz kesintileri oldu ama depolarımız doluydu.

Sorun var olan depoların doldurulmaması. Düşünün, 2018 Ocak ayında var olan depolardaki gaz yüzde 73 oranında dolu. Şimdi yüzde 32 seviyesinde. Niçin? O dönemin iradesiyle bu dönemin iradesi arasında ciddi bir fark var. Çünkü o dönem, kısmen olsa acaba yönetilebiliyor muydu diye ülke en azından liyakatli kadrolar kısmen de olsa vardı. Şimdi kimse yok, yüzde 32 seviyesine inmiş. Fatura kime çıkıyor? Fatura sanayiciye çıkıyor. 3 gün süreyle ben doğal gaz vermeyeceğim, elektrik üretimi olmayacak diyor. Fatura kime çıkıyor, sanayiciye çıkıyor, sonuçta hepimize çıkıyor fatura."

Babacan da şunları kaydetti:

"Kışa girerken doğal gaz depolarının tam kapasiteyle kullanılmamış olması affedilebilir bir hata değil. Şu andaki sistemin yürümediğinin, ülkeyi yöneten sistemin ve zihniyetin bu ülkeyi artık yönetemediğinin bir örneği daha. Stratejik doğal gaz depoları bir ülke için çok önemlidir. Dışa bağımlılığın olası risklerine karşı ülkeyi korur. Onun için o kadar depolama kapasitesi oluşturuldu ve yatırım yapıldı. Eğer bu kışa doğal gaz depoları boş bir şekilde veya tam kapasiteyle kullanılmayan bir şekilde girdiysek bu çok ciddi bir yönetim zafiyetidir."

"Altı muhalefet partisinin yaptığı çalışmanın tamamlandığı belirtildi. Bu konuda ocak başında kamuoyuna açıklanması beklentisi vardı. Ne zaman açıklanacak?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili çalışmalar yeni sonuçlandı.

Büyük bir uyum var. Önümüzdeki süreç içinde diğer sayın genel başkanlarla da konuşacağız. Umarım bütün genel başkanların katılımıyla kamuoyuyla paylaşacağız sonucu." cevabını verdi.

Babacan da altılı komisyonun çarşamba akşamı bir araya geleceğini dile getirerek, "İletişimin takvimini, yöntemini beraberce konuşup bir karara bağlayacaklar. Biz arkadaşlarımıza yetki devrini çoktan yapmış durumdayız. Komisyon neye karar verirse DEVA Partisi olarak komisyonun kararına uyarız." diye konuştu.

- "FAİZİ SIFIRLASINLAR MESELE DE BİTMİŞ OLUR"

"Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, 'Merkez Bankasını ve politika faizini önemsizleştirdik. Merkez Bankasının bağımsızlığı... Yok öyle bir şey. Siyasetçi olarak biz sorumluyuz. Ayrıca, 2022 sonuna kadar enflasyonun yüzde 30'un altına inme potansiyeli yok.' dedi. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?" sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Sayın Nebati aslında hepimizin bildiği bazı gerçekleri rahatlıkla dile getiriyor. 'Merkez Bankasının bağımsızlığı yok' diyor. 'Ben sorumluysam' diyor, 'Ne demek bağımsızlık. Dolayısıyla ben ne talimat verirsem Merkez Bankası onu yapmak zorunda.' Yasası öyle demiyor, önemli değil. Zaten Anayasa askıdaysa yasalar da askıdadır. Dolayısıyla böyle bakıyor. Politika faizi ile ilgili söylediği, eğer politika faizi sorun olmaktan çıktıysa... Diyorlardı zaten bu faiz doğru değil diye o zaman sıfırlasınlar faizi, talimat versinler, faizi sıfırlasınlar mesele de bitmiş olur."

Babacan da "Merkez Bankasının uyguladığı faiz önemsiz de niye döviz kuru eylül ayında 8,30'du da bugün 13,5 civarında dolaşıyor? Bunları hükümetin açıklaması lazım. Yanlış zamanda, yanlış iş yapmanın bedelini toplum çok ağır ödüyor. Bu bedeli şu anda inanılmaz yüksek elektrik ve doğal gaz faturaları olarak her hane halkı ödüyor. Döviz kuru dört ayda 8,30'dan 13,5'a çıkmasaydı ne elektrik ne de doğal gaz fiyatları bu kadar artardı. Bir tek kişinin yanlış bir tezinin inatla, ısrarla koskoca ülkeye dayatılmasının sonucunda 84 milyon bedel ödüyor." değerlendirmesini yaptı.

- "BİR ÜLKEDE SORUNLARIN ÇÖZÜLMESİ ÖNCE İFADE VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜYLE BAŞLAR"

"RTÜK, bazı televizyon kanallarına ağır cezalar verdi. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"RTÜK'ün bir infaz kurumu haline dönüştüğünü biliyoruz zaten. Normal gününü bile beklemeden aldıkları talimatın gereğini yerine getiren bağımsız, iradesi olmayan bir kurum öyle düşünüyoruz.

Yaptığı uygulamalarda bu görüşümüzü haklı kılıyor ve dolayısıyla televizyonların yayınlarına müdahale etme, onları cezalandırma ve bu cezalandırmayı yaparken sadece iktidarı eleştiren kanallara bu cezayı verme, iktidarı öven kanallara ise hiçbir yaptırımın uygulanmaması, çifte standardın uygulanması orayı infaz kurumu haline dönüştürmüş durumda. Başındaki kişinin de bağımsız bir iradesinin olduğunu düşünmüyorum. Alınan talimatın gereğini yerine getiriyor diye düşünüyorum."

Babacan da "RTÜK yoluyla televizyon kanallarına verilen cezaların önemli bir kısmını, hükümetin elindeki denetim sopasını kendi istediği çizgide yayın yapmayan kuruluşları, kendilerine göre yola getirme çabası olarak görüyorum." dedi.

RTÜK'ün bazen resmi karara dökemediği konularda direkt telefon ederek uyarı ve tehditte bulunduğunu savunan Babacan, "Bir ülkede sorunların çözülmesi önce ifade ve basın özgürlüğüyle başlar. Sorunları konuşmanın, eleştirileri ifade etmenin yasak olduğu, eleştirel yayın çizgisi izleyen kuruluşların sürekli ceza gördüğü bir ülke, sadece demokrasinin ve ifade özgürlüğünün iyi işlemediği bir ülke olarak kalmaz, aynı zamanda hiçbir sorununu çözemeyen bir ülke olur." ifadelerini kullandı.

- "DEMOKRASİLERDE ÜÇÜNCÜ İTTİFAK DA OLABİLİR"

Üçüncü ittifakla ilgili değerlendirmesi sorulan Kılıçdaroğlu, "Olabilir demokrasilerde üçüncü ittifak da olabilir. Siyasal partiler iki ittifakın dışında kalan ya da iki ittifaka mesafeli olan diğer partiler bir araya gelebilirler, üçüncü ittifakı oluşturabilirler. Demokratik standartlarımızın gelişmesi açısından, demokrasinin daha sağlıklı bir zeminde yürümesi açısından önemsiyorum, önemlidir." dedi.

Siyasi partiler arasındaki iş birliklerinin farklı boyutlarının olabileceğini belirten Babacan, DEVA Partisi olarak, üçüncü ittifakla ilgili herhangi bir partiyle, herhangi bir görüşmelerinin olmadığını, böyle bir çalışmalarının bulunmadığını söyledi.

"Türkiye'de devam eden Kürtçe seçmeli ders süreci var. Kürtçe seçmeli ders konusundaki görüşleriniz neler?" sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, "Kürtçe seçmeli ders konusunda eğer bir engel varsa engelin giderilmesi lazım. Yoksa insanlar bağımsız olarak herhangi bir yabancı dili, anadili öğrenebilirler. Bu konuda eğitim de verilebilir. Bir engel varsa bu engelin de kaldırılması gerekir." diye konuştu.

Babacan da, "Bu topraklarda en çok konuşulan, en çok kullanılan ikinci dilin bir anadilin böyle vesilelerle gündeme gelmesine gerçekten biz çok üzülüyoruz. İşleyen bir demokraside bunların konu dahi olmaması lazım. Gereken neyse yapılması lazım zaten. Biz daha önce yaptığımız açıklamalarla son birkaç günde sosyal medya paylaşımlarımızda bu konudaki duruşumuzu çok açık net ifade ettik." dedi.

- "BU ÜLKEDE GERÇEK ANLAMDA DEMOKRASİ OLMALI"

CHP'nin Diyarbakır'da yapacağı mitinge ilişkin bir soruya Kılıçdaroğlu, "Diyarbakır'a gideceğim. Ayın 27'sinde gideceğim. Şuna kesinlikle inanıyorum. Bu ülkeye demokrasi gelecekse, bu ülkede demokrasi olacaksa, bu ülkede herkes kimliğinden ötürü ötekileştirilmeyecekse, inancından ötürü ötekileştirilmeyecekse bunun yolu Diyarbakır'dan geçer. Diyarbakırlılara bunu anlatacağım. Düşüncelerimi aktaracağım. Onların sorularını da ayrıca büyük bir samimiyetle yanıtlayacağım." cevabını verdi.

"HDP'nin içinde bulunduğu üçüncü ittifak konusuna değinmiştiniz. Bu konuyu biraz açar mısınız?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Üçüncü ittifakı siz nasıl okuduysanız gazetelerden ben de öyle okudum. Üçüncü ittifak kurulabilir mi? Kurulabilir tabii. Biz kurulmasın diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Ayrıca kurulursa bunun demokrasi açısından da önemli bir açılım olduğunu da söyledim. Bir üçüncü ittifak olur, bir dördüncü ittifak olur bilemiyoruz tabii. Ama işin özü şu, demokrasiyi büyütme konusunda bizler, Sayın Genel Başkan, biz elimizden gelen bütün çabayı gösteriyoruz. Bu ülkede gerçek anlamda demokrasi olmalı. Bu ülkede gerçek anlamda insanlar düşüncelerini özgürce ifade edebilmeli. Gerçek anlamda bu ülkede gazeteciler yazı yazabilmeli. Attığı twit dolayısıyla bir kişinin sabahın köründe evi basılmamalı. Bütün bunları düşünüyoruz ama dediğim gibi üçüncü ittifak ne olur, bir araya gelirler mi, anlaşırlar mı, anlaşamazlar mı bilemem ama demokrasi varsa ittifak kurmak istiyorlarsa elbette kurulmalı ve biz de ona saygı göstermeliyiz. CHP olarak görüşümüz bu."

Yorumlar