MGK’da alınan Olağanüstü hal (OHAL) kararı ve bu kararın TBMM’den
geçmesinden sonra değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR Genel Başkan
Yardımcısı Said Şahin, “OHAL konusunda endişelerimiz var” dedi.
ABD destekli darbe girişimi sonrası alınan OHAL kararıyla ilgili
değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Said
Şahin, geçmişte Türkiye’nin OHAL tecrübelerinin kötü olduğunu ve bu
yüzden endişeli olduklarını belirterek, özellikle paralel yapıyla
mücadelede masum kesimlerin mağdur edilmemesi için hükümetin son
derecede dikkatli olması gerektiğini söyledi.
Herhangi bir şüphe taşımaksızın darbe girişiminin arkasında Gülen
Grubu’nun olduğunu belirten Şahin, ancak sadece onların değil,
darbe girişiminin arkasında Amerika ve İsrail'in de olduğuna işaret
etti.
İlkha'nın haberine göre Şahin, “Darbe girişimi Gülen Grubu
öncülüğünde gerçekleşmiştir ve bunda hiçbir şüphe yoktur. Çünkü
burada çıkan deliller, ilişki ağı ve talimat aldıkları yere
bakıldığı zaman kafalarda hiçbir şüphe bırakmıyor. Ancak burada
Gülen Grubu tek başına mı hareket etmiştir? Bu konuda da şüphe
götürmeyecek bazı deliller vardır. Bununla ilgili Gülen’in
yıllardır Amerika’da olması, yıllardır Amerika-İsrail işbirliği
içinde hareket edişi ve İsrail’de bazı kurumlarla ilişkileri
nedeniyle bu darbenin arkasında Amerika, İsrail’in ve İngiliz
aklının olduğuna inanıyoruz. Çünkü bu coğrafyaya yönelik yapılan
darbeler sadece bu coğrafyadaki dinamiklerin, güçlerin
gerçekleştirdiği darbeler değildir. Bundan önce de başarıyla
sonuçlanmış darbelerin arkasında da hep dış güçler vardı.”
dedi.
ABD destekli darbe girişiminin başarılı olması halinde AK Parti
Hükümeti dışında, özellikle İslami kesime yönelik kıyımların da
başlayacağına dikkat çeken Şahin, “15 Temmuz darbe girişimi
başarılı olsaydı Türkiye’nin geleceğinden 40-50 yıl çalacaklardı.
Bunu da küfür adına, Amerika ve İsrail adına çalacaktılar. Darbe
gerçekleşmiş olsaydı Türkiye’yi; Amerika’ya, İsrail’e teslim
edeceklerdi. Darbe sadece Erdoğan’a, AK Partinin kadrolarına
yönelik olmayacaktı. Darbenin sonrasındaki operasyonlar ve kıyımlar
İslam’a yönelik olacaktı. Özellikle bu ülkede ciddi manada İslami
faaliyetler yapan diğer partiler ve camiaları tepeden tırnağa içine
alacak şekilde kıyımdan geçirecekleri bir darbe olacaktı. Bu darbe
birilerine yönelik gerçekleştirilmiş olsa da hükümeti devirmek
üzerinden, aslında İslam’a, Müslümanlara ve memlekete yapılan bir
darbedir. Ancak hamdolsun Allah fırsat vermedi.” şeklinde
konuştu.
"TÜRKİYE'NİN OHAL TECRÜBELERİ MAALESEF
KÖTÜDÜR"
Türkiye’nin olağanüstü hal tecrübelerinin kötü tecrübeler olduğunu
ve normal şartlarda OHAL’ın istenmediğini dile getiren Şahin,
“Olağanüstü hal uygulamasının, normal şartlarda benimsenmeyen bir
durumdur. Ancak Türkiye normal bir süreçten, normal bir zaman
diliminden geçmiyor. Türkiye’nin OHAL tecrübeleri maalesef kötü
tecrübelerdir. 90’lı yıllarda OHAL’ın bu ülkede uygulandığı zaman
dilimi maalesef çok kötü yıllardı. Devlet eliyle toplumun terörize
edildiği, devlet eliyle terörün uygulandığı yıllardı. Hiçbir
kanunun tanınmadığı, hiçbir hukukun geçerli olmadığı yıllardır. AK
Parti’nin bu memlekete yaptığı en güzel işlerden bir tanesi de 2002
yılında OHAL’ı kaldırması olmuştu. Çünkü toplum biraz nefes aldı,
özgürlükler yaşanmaya başlandı.” diye konuştu.
Geçmişte OHAL uygulamasından dolayı birçok kesimin mağdur
edildiğini hatırlatan Şahin, bu noktada hükümetin dikkatli hareket
etmesi gerektiğini söyledi.
Şahin, “Maalesef geldiğimiz noktada Gülen Grubu’nun da darbe
teşebbüsüyle birlikte OHAL’e geçildi. Ama şu var ki bunu geçmişteki
OHAL uygulamalarıyla kıyaslayamayız. Memleket olağan üstü bir
süreçten geçiyor. Hükümet de bu yapıyla mücadele etmek için hızlı
hareket etmek istiyor. Yani meclisten kararların geçirilmesiyle bu
yapıyla mücadele etmekten ziyade, kanun hükmünde kararnamelerle
bakanlıklara yetki vermek suretiyle bu yapıyla mücadeleyi
hızlandırmak istiyor. Tabi bu anlaşılabilir bir durumdur. Fakat
bizim burada endişelerimiz var. Devlet, bu meselelerde sabıkalı bir
devlettir. OHAL tecrübesinin kötü olduğu bir devlettir. OHAL,
devlet içinde uygulayıcılara çok ciddi manada istismara açık
yetkiler vermektedir. İstismarın ve herhangi bir hukuksuzluğun
yaşanmaması için burada çok dikkatli olunması lazımdır.”
ifadelerini kullandı.
OHAL uygulamasında Paralel Yapı/FETÖ ile hiçbir şekilde ilişkisi
olmayan STK’lar, kurum ve kuruluşların mağdur edilmemesi
gerektiğini belirten Şahin, son olarak şunları kaydetti:
“Ancak burada gördüğüm kadarıyla şöyle bir sıkıntı da vardır;
devletin hafızası biraz eski bir hafıza, devletin elindeki
istihbarat eski istihbaratlardır. Derin devlet ve FETÖ mensupları
tarafından oluşturulan malumatlarla hareket edilirse, ciddi manada
takibatlar veya araştırmalar yapılmaz ise murada bazı mağduriyetler
oluşabilir. Bulunduğumuz zemin hassas bir zemindir, herkesin dikkat
etmesi gerekir. Önümüzde çok tehlikeli bir yapı var. Ülkeye darbe
teşebbüsünde bulunmuş, gözünü kırpmadan halka silah doğrultmuş,
kurşun sıkmış, etrafı bombalamış bir yapı var. Bu saldırgan yapıyla
hükümet mücadele etmek için bazı düzenlemelere gidecektir. Ancak
hükümet ucu açık bir şekilde bakanlıklara, kurumlara sağladığı
yetkililerle hareket eder ve dikkat etmez ise mağduriyetler
oluşturur. Mağduriyetler oluşursa bizim dikkat etmemiz lazım. Çok
farklı mecralara çekmeden, mağduriyetlerin giderilmesi noktasında
hak arayışına gidip, ilgililere ulaşıp, mağduriyetleri gidermek
gerekmektedir.”
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar