Engin K. Demir

Engin K. Demir

Ben Hırsızım

(Not: Yazı tamamen ironidir. Ne ben gerçekte hırsızım ne de sizler hırsızsınız. Hepimiz sütten çıkmış ak kaşık gibi safız.)

Çocukken annem beni fırına ekmek almaya gönderirdi. Sıcacık ekmeği alır almaz ekmeğin ucundan küçücük bir parça kopartır ve yerdim. İlk hırsızlığa o zaman başladım. Önce küçük bir parça sonra başka başka eşyalarla devam ettim. Zorla araklamaz, hakkım olduğunu ispatlayarak alırdım. Kalem, kalemtıraş, silgi, misket elime ne geçerse çalardım. Hoşuma gidiyordu. Çünkü çalınca benim olurdu. Bana ait. Bir şeyin sadece size ait olması insana özgüven verirdi. Ve o şey için fazla emek harcamadan, kolayca ulaşırsan zevki insanı divaneye döndürürdü.

Dedim ya, hırsızlığa çocukken başladım. Biraz büyüyünce çalmaktan vazgeçmedim. Neden vazgeçmeliymişim? Utanmak, ne alaka? Bizim doğamızda olan şey için insan utanır mı? Seks yapmaktan utanıyor musun? Hayır!

Çalmak, kapmak, yürütmek, el değiştirmek, el koymak, araklamak, sakal almak vs. Bizi anlatan şeyler için farklı zamanlarda farklı yerlerde söylenen kelimelerden bazıları. Tüm bunları ben uydurmadım. Neden uydurayım ki? Açık ve net söylüyorum: "Ben hırsızım!"

Sen, sen de hırsız olduğunu söyleyebiliyor musun? Önce kabul etmelisin ama çoğunluk kabul etmez. Çünkü hırsızlık gizli, saklı yapılmalı. Eğer alenen yapılırsa ya açıkgözlülük olur ya da cesaret. Ve biz böylesine tiplere bayılırız. Enseye vurup boğazdaki lokmayı alanlara hayranlık besleriz. Çünkü bizler hırsızız. Ve hırsız hırsızı sever. Ben seviyorum. Çalmaya, çalana, bi'l-hassa çalınan minareye kılıf uydurmacalara bayılırım. Onlar işin ustalarıdır. Bir de hırsızlığı kanunlara uyduranlar var; hırsızlık için kanun çıkartanlar olduğu gibi. Ama onlardan da çalıyorlar. O şundan, şu bundan, bu ondan. Kanunlar hırsızlığın sınırlarını belirlemek için var.

Çaldığımız şeyin büyüklüğü önemli ama asıl önemli olan çalmak. Ve kanunlarla, anlaşmalarla korunuyorsa çalınan o şeyin bize verdiği haz artar. Kimden çaldığının da önemi var. Güçlü zayıftan devamlı çalar ama zayıf güçlüden çalarsa herkesin dikkatini çeker. Eğer (bu zayıf) çalan kendisini aşikar ettiyse yumruklar devreye girer ve ardından kolluk kuvvetleri gelir. Asayiş önemlidir. Kanun hırsız ayrımı yapmaz, kanun güçlüyü sever. Kanunu şekillendiren güçtür. Zayıf bunu yapamaz. Cılız kollarıyla ağır olan yasaları eğip bükemez.

Yabancıdan çalmak istemeyiz. Öncelikle yakınımızdan, çevremizden, işimizden, akrabamızdan, köyümüzden çalarız; çünkü hırsızlık şöhreti sever. Yabancıyı tanımayız, ama yanımızdakinin ensesini biliriz. Kardeşimizle aynı sofradayken onun lokmasını çalmakla başlarız. Uzanacağı ekmeğini alırız. Çayına ortak oluruz. Önümüzdeki çerezleri bitirir onun çerezlerine göz dikeriz. Öğreniriz. Nasıl çalınacağını, Nasıl tepkiyle karşılaşacağımızı, Nasıl yürüteceğimizi, Karda yürüyüp izimizi belli etmeyiz.

Çalmayı sokağa taşırız. Kadınların güzelliklerini çalarız. Zenginlerin ceplerini okşarız. Lüküs hayatın peşinden koşarız. AVM'ye gider zamanımızı çalarız. Az paramızla çok şey alır, zekat vermeden hepsini sahipleniriz. Az önce benim değildi, şimdi bana ait. Çünkü ben hırsızım.

Namazımızdan bile çalarız, duamızdan çaldığımız gibi. İbadetimiz eksiktir, başkasınınkini çalarız. Sadakamızı veririz kibrini çalarız. İş veririz krallığı çalarız. Hocalık yapar akılları çalarız. Yazı yazar okuyucuları çalarız. Camiye gider gönülleri çalarız. İyilikten bahseder niyetleri çalarız.

Ben hırsızım. Sen de hırsızsın. İnkâr etme. Bir şekilde bir şeyler çalıyoruz. Gücümüz nisbetinde, elimizin uzandığı yere kadar. Çalarız. Biz çalmak için kurgulandık. Sokaktakiler çalıyor, dünya çalıyor. Sistem çalmak üzerine inşa edildi. Edison, Tesla'dan çaldı. Ford ondan çaldı. Ben senden çaldım. O ise benden çaldı. Çalan çalana.

Diğer Yazıları

Yorumlar