Akşener kiralık vekil için yıllar sonra pişman

Siyasi olarak Kılıçdaroğlu'nun rehinesi durumuna düşen Meral Akşener, bu duruma neden olan "kiralık vekiller" konusunda çok pişman olduğunu ilk kez açıkladı.

Google Haberlere Abone ol
Akşener kiralık vekil için yıllar sonra pişman

Partisinin olağan kurultayında açıklama yapan İyi Parti Genel Başkanı Akşener, 14 ve 28 Mayıs seçimleriyle ilgili konuştu. Akşener, "CHP'den seçime girmek için istediğim 15 vekil hayatımın en büyük pişmanlığıdır" şeklinde konuştu.

Partisinin ATO Congresium'da düzenlenen 3. Olağan Kurultayı'nda konuşan İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, milletin taleplerini tüm Türkiye'ye duyurmak için dinledikleri her şeyi meydanlara, kürsülere ve sosyal medyaya taşıdıklarını aktardı.

Akşener, "Dedikodu, iftira, hakaret etmek yerine milletimizin derdi ve sesini taşıdık. 'Bizden değil, bu dert bize oy getirmez, bu talep bizim işimize gelmez' demedik. Milletimizin her bir ferdinin sorunlarına çözümler ürettik." diye konuştu.

Daima hakikatin peşinden gittiklerini ve şartlar ne olursa olsun hakikati söylemekten kaçınmadıklarını vurgulayan Akşener, "İyi Parti, dengesi bozulan siyasetin su terazisidir. İki yumruk arasına sıkıştırılan milletimiz için yaşama odasıdır. Kişisel ihtiraslara mahkum edilen milletimiz için bir çıkış kapısıdır." değerlendirmesinde bulundu.

"AFFETMEYECEĞİM. HESAPLAŞACAĞIZ"

Akşener, davaları için zorluklara direndiklerini ifade ederek, şöyle devam etti:

"Sözümüz doğru olduğu için nice iftiraya göğüs gerdik. Hele ki bir şey olamadığına öfkelenip bizatihi içimizden yapılan iftira, hakaret ve çirkinliklere göğüs gerdik. Şahsen hiçbir düşmanımın, hiçbir rakibimin, beni hapse atmayı isteyenler dahil, benimle ilgili asla iddia etmedikleri, söylemedikleri pis iftiralara şahit oldum. Allah bana bunu gösterdi. Ama affetmeyeceğim. Asla affetmeyeceğim, billahi affetmeyeceğim, vallahi affetmeyeceğim. Bana iki şey bu ülkede söylenemedi. Kendi arkadaşlarım söyledi. Affetmeyeceğim. Hesaplaşacağız hep birlikte. Biz, bugünlere koltuk sahibi olmak için gelmedik. Biz, bugünlere zengin olmak için de gelmedik. Zengin olmayı hayal edenler kapı dışarı. Burada böyle bir şey yoktur. Biz, bugünlere kendi ikballerimiz için de gelmedik."

"BU PARAYI NEREDEN BULDUN' DİYE NİYE SORMADINIZ?"

Konuşmasında, "Ben Meral Akşener. Ben sadece oylarınızla genel başkanlığa seçilmiş, başka hiçbir sıfatı olmayan buradaki tek kişiyim" ifadesini kullanan Akşener, şunları kaydetti:

"Beni parayla satın alabilen oldu mu? 30 yıllık siyasi hayatımda parayla ilgili hiçbir isnat olmamışken, bunu yapanlar kahrı perişan olsun inşallah. Biz, bugünlere milletimiz için geldik, hırslara esir olmadık. Kibirle kalplerimizi karartmadık. Makam sarhoşluğuna kapılmadık. Zaten makamla alakası olmayan tek kişi olarak sarhoş olmam da mümkün değil herhalde. Çünkü biz, bugünlere milletimizin teveccühüyle geldik. Ağzımdan 'ben' sözü duymadınız, 'biz' diye geldik. 200 kişilik kurucular kurulu kurduk. En fazla 80 kişi olur, 200 kişi niye oldu biliyor musunuz? Herkes borç çıkardı. Çocuğunun çikolata parasını koyduğunu iddia ettiler ve bazılarınız döndü dedi ki, 'Ben master paramı koydum.' Yahu niye koydun? Bu yola çıkarken hanginizden para istedim ki? Milletvekilleri, geçen dönem Meclis'e girdiniz. Genel Merkeze para mı istedik sizden? Bugün milletvekilisiniz sizden para mı isteniyor? Genel Merkez yapıldı muhteremler 15 liralık çöp kutularını aldım ben. O gün bana 'Bu parayı nereden buldun' diye niye sormadınız? 'Nasıl buldun bu parayı, nereden buldun' niye demediniz? Çünkü sorumluluk almanız gerekiyordu, doğru mu? Kaçtınız. Bugün Meral Akşener'i düşmanlarının suçlamadığı, iftira atmadığı iftiralarla suçladınız. Kahrolun, kahrolun, kahrolun. İşte bu yüzden bizim siyaset anlayışımızın yönü de yolu da pusulası da milletimizin ta kendisidir."

Akşener, siyaset anlayışlarının yönü, yolu ve pusulasının milletin kendisi olduğunu belirterek, Türkiye için vadettikleri siyaset anlayışının temelinin, milletin kutlu iradesi, millet iradesinin ölçüsünün de sandıktan çıkan sonuç olduğunu söyledi.

"Sandığa, yani büyük seçime gelmeden evvel parti içindeki sandıklardan konuşalım" diyen Akşener, genel başkan seçildikten sonra çeşitli yöntemlerde demokrasiyi oluşturmaya çalıştığını, bu amaçla iki kere "blok liste", "çarşaf liste" ve "yarı çarşaf liste" yaptığını ancak bunlara itirazlar geldiğini ve kimseyi mutlu edemediğini anlattı.

Akşener, kurultayların hesaplaşma yeri olduğuna işaret ederek "Ben hesap vereceğim, siz de hesap vereceksiniz. Öyle çirkinlikler yapıldı ki günlerce uyuyamadım. Burada söyleyemeyeceğim, öyle pislikler oldu ki tekrar edemeyeceğim. Sonra gördüm ki olmuyor. Herkes her şeyi istiyor, yetmiyor. Milletvekili olunuyor, yetmiyor. GİK üyeliği isteniyor, GİK oluyor, yetmiyor, genel başkan yardımcılığı isteniyor. Kardeşim kadrolarımız sınırlı. Bırakın da birileri de o görevleri yerine getirsin. Hayır, yok, yok." diye konuştu.

"SAVAŞMALIYDIK, BİLEĞİMİZİN GÜCÜYLE O SEÇİME GİRMELİYDİK"

Sonra altılı masa meselesinin ortaya çıktığını ifade eden Akşener, şöyle devam etti:

"Şimdi biz fedakarlık yapan insanlarız ya, Türkiye bizim için önde ya, genel başkanınız bu konuda her türlü feragati, fedakarlığı yapan insan ya... Dolayısıyla biz bu parti seçime girebilsin diye önce Cumhuriyet Halk Partisinden 15 milletvekili istedik. Hayatımın en büyük pişmanlığıdır. Hesap yapıyoruz, hesap veriyoruz. Buyurun. Savaşmalıydık, bileğimizin gücüyle o seçime girmeliydik. Girmiyorsak da gereğini yapmalıydık. Savaşmadık, savaşmadık, savaşmadık. 15 milletvekili istedik, Sayın Kılıçdaroğlu'na buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. Ama o gün bugün 15 milletvekilinin bedelini ödeyemedik. Ömer Seyfettin'in 'Diyet'ine döndü bu iş."

Beraber seçime girdiklerini ama psikolojik olarak kendisini çok kötü ve aşağılanmış hissettiğini ifade eden Akşener, şöyle devam etti:

"Hayatımın hiçbir döneminde asla hissetmediğim kadar çaresiz hissettim. Çünkü savaşmadık. Ben savaşı, mücadeleyi, canımla, kafamla, kellemle top oynamayı severim. Yapamadık, yapamadık. 28 Şubat'ta oynadım, şu kadar umurum olmadı. Tayyip Erdoğan'la ters düştük, mücadele ettim, şu kadar umurum, korkum olmadı. Her hafta benim tutuklanacağımı söyleyenler oldu aramızda. Hatırlıyor musunuz? Her hafta ben tutuklandım, 'Can, baş üstüne' dedim, şu kadar umurum, korkum olmadı. Ama cesaret edemedik, savaşmadık, mücadele etmedik. 15 milletvekili aldık. Bu bize neye mal oldu? Kuyruk siyasetine mal oldu. Ama eğriye eğri, doğruya doğru bu aynı zamanda Türkiye'ye büyük bir iyilik yaptı. Cumhuriyet Halk Partisi ile yapılan bu işbirliği, sağda bulunan her renkten siyasi görüşteki insanların Cumhuriyet Halk Partisi ile ilgili ön yargılarının değişmesine sebep oldu. Sonra bu değişme, altılı masayı, Millet İttifakı'nı getirdi."

Akşener, bugüne kadar hiçbir kararı kendi başına vermediğini, varsa bütün başarısızlığın sorumlusunun kendisi, varsa başarının sahibinin ise partililer olduğunu söyledi.

"ARTIK BU PARTİDE ŞIMARIKLIK, HADSİZLİK, SAYGISIZLIK BİTMİŞTİR"

Demokrasi konusuna değinen Akşener, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Sayın Kılıçdaroğlu'na randevu aldım, gittik. İki parti yerel seçimlere birlikte gitmeyi teklif ettik, sonuçta bir başarı çıktı. Beni en çok ilgilendiren, etkileyen, üzen ne oldu biliyor musunuz? 'İstanbul seçimini biz değil HDP kazandırdı, efendim bilmem nerenin seçimini biz değil HDP kazandırdı.' Yuh, muh yok. Bugün hesaplaşıyoruz. Hesap veriyorum. Hesap soracağım sonra. Artık bu partide şımarıklık bitmiştir, hadsizlik bitmiştir, saygısızlık bitmiştir. Herkes haddini bilecek. Sonrası çok ilginç oldu. Biz hariç herkes kazanmayı sağladı. O gün anladım ki İyi Parti, sadece iktidar değil muhalefetin bir bölümü, muhalefetin tırnak içi kanaat önderleri, tanzim edicileri tarafından da tehdit, tehlike görülen bir siyasi partidir. Anladım ki İyi Parti, milletin partisidir, milletin vicdanının su terazisidir."

Seçim öncesi temayül yaptıklarını ve çıkan sonuçlara mümkün olduğunca uyduğunu ifade eden Akşener, şunları kaydetti:

"Temayülde geride çıkan arkadaşlarımız, sıra satmaktan tut her türlü ahlaksızlığı öne koyan açıklamalar yaptılar. Arkadaş 17'de çıkmış. Tüh tüh özür dilerim, çıkaramadım sizleri, kusura bakmayın. Madem kurucusunuz, madem bilmem hangi görevdesiniz, kardeşim niçin bugüne kadar o üyenin kendisine ulaşmadınız, teşkilatlarımıza ulaşmadınız da 'Bana yar olmayan kara toprağın' diyen, partimizi yerle bir eden, yandaş televizyonlarda, bizimle ilgili ahlaksız görüşleri olan yerlerde partimizi her türlü iftiranın karşısında bıraktınız? Diyorsunuz ki 'Bana yar olmayan kara toprağın.' Siz kim, Türk milliyetçiliği kim? Siz kim, Türkiye kim? Siz kim, Türklük kim? Saygısızlar."

"GEREĞİNİ BİZZAT BEN YAPACAĞIM"

Partililerin kurultayda oy kullanacağını ve kendisinin üç hakkı olduğunu belirten Akşener, "Bir, çarşaf. İki, yarı çarşaf. Üç, blok. Ama şimdi yanımda bir şey var. Bu ne biliyor musunuz? Bütün üst kurul delegelerimizin, milletvekillerimizin isimleri olan bir torba. Bana kala kala kura kaldı. Ayıp be ayıp. Kura mı çekeyim ben? Milletvekillerini, GİK'i kurayla mı belirleyeyim? Ne istiyorsunuz kardeşim? Saygısızlar, saygısızlar. Hesabımızı bugün ortaya koyduk, yarın göreceğiz. Bundan sonra partimize saygısızlık eden, sosyal medyadan, oradan buradan zarar vermeye kalkışan herkes hakkında gereğini bizzat ben yapacağım." diye konuştu.

Akşener, bir seçim döneminin daha geride kaldığını anımsatarak, "Bizim siyasetimizde milletin verdiği kararın karşısında mazeretlere yer yoktur. Çünkü bizim için milletimizin iradesi baş tacıdır. Çünkü biz siyasetimizi şikayet üzerine değil, cesaret üzerine şekillendiririz." dedi.

Demokrasinin yalnızca milletle beraber inşa edilebileceğini kaydeden Akşener, İyi Parti olarak yaşanılan seçim yenilgisine ilişkin muhasebelerini açık yüreklilikle yaptıklarını ve yapmaya devam ettiklerini bildirdi.

Seçimin ayrıştırma ve suni kavgaların gölgesinde yapıldığını ifade eden Akşener, şunları söyledi: "Bu seçimlerde verilen esas mesaj, siyasetin hapsedildiği bu çıkmazdan kurtarılmasıdır. Millet için milletle beraber yapılan yeni bir siyasetin bir an önce önünün açılmasıdır. Ama öyle sadece sözle değil gerçek bir yeniliği başlatarak, eskinin tozlu sayfalarını geride bırakarak, sadece kişilere değil topyekun bir anlayışa karşı koyarak siyasette bu anlayışı değiştirmenin yolu da her şeyden önce 85 milyon insanımızı oy tercihleri, hayat görüşleri veya yaşam biçimleri üzerinden maruz bırakıldığı keskin tanımlardan, sıkıştırıldığı kutuplaşma alanlarından derhal kurtarmaktır."

Yorumlar