Mustafa Necati Sepetçioğlu anıldı

- Edebiyatçı, yazar Yardım: - "Sepetçioğlu, çocukluğunda gençliğinde bütün önemli şahsiyetlerle dostluklar kurmuş ve bu onun yetişmesinde ve geniş ufuk sahibi olmasında etkili olmuştur" - Doç. Dr. Samsakçı: - "En zor tür, tarihi roman olabilir. Çünkü tarihi, tasavvufi ya da dini şahsiyetler, ki Sepetçioğlu'nda çok fazla vardır, onların roman kahramanı olması çok zordur"

Google Haberlere Abone ol
Mustafa Necati Sepetçioğlu anıldı

İSTANBUL (AA) - Yazar Mustafa Necati Sepetçioğlu, Basın İlan Kurumu (BİK) ile Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER) tarafından düzenlenen "Matbuat Aleminden Sanatkar Çehreler" adlı panelde anıldı.

Çemberlitaş'taki Basın Müzesi'ndeki etkinlikte konuşan edebiyatçı-yazar Mehmet Nuri Yardım, Sepetçioğlu'nun yaşamından çeşitli anıları dinleyicilerle paylaşarak, "Mustafa Necati Sepetçioğlu, benim gözümde bir kahraman. Çünkü gerçekten eserleri, fikirleri, hatıralarıyla bugün, yarın ve her zaman saygıyla anmamız gereken bir kahraman. Hem onu hem de bütün şehitlerimizi, rahmetle anıyorum." dedi.

Yardım, Sepetçioğlu'nun sözlerinden alıntı yaparak, "Roman geleneğimiz vardı diyor Sepetçioğlu. Roman yazabilmek için bir yazarın, milletin dil zenginliğine erişebilmesi lazımdır. Romanı olmayan dile dil diyemezsin. Edebiyatı yoksa o dile, dil diyemezsin." ifadelerini kullandı.

Mustafa Necati Sepetçioğlu'nun kimlerden etkilendiğine de değinen Yardım, yazar, şair Nihal Atsız'ın öğrencisi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Edebiyatçılar genelde birçok yazarı okur ve birçok yazardan istifade eder. Hatta etki altında kalırlar. Daha sonra kendi çizgilerini, üsluplarını oluştururlar. Bu hepimiz için geçerli. Sepetçioğlu diyor ki 'Sabri Ertel'i, Reşat Enis'i okudum. Sabahattin Ali'nin 'Kuyucaklı Yusuf'unu okudum. Rahmetli Nurettin Topçu'yla Cağaloğlu'nda bir buçuk saatlik bir sohbetimiz vardı, İsmail Dayı'nın yazıhanesinde. Benim üç özel konuşmam olmuştur, Alpaslan Türkeş, Necip Fazıl ve Nurettin Topçu'yla.' Az önce de Nihal Atsız'ı andık. Yani Sepetçioğlu, çocukluğunda gençliğinde bütün önemli şahsiyetlerle dostluklar kurmuş ve bu onun yetişmesinde ve geniş ufuk sahibi olmasında etkili olmuştur."

Mehmet Nuri Yardım, Sepetçioğlu'nun en sevdiği şairin Necip Fazıl Kısakürek olduğunun altını çizerek, "Bunu defalarca, hem mülakatta söylemiştir hem de yazılarında bahseder. Sabahattin Ali'yi de sever. Sabahattin Ali sosyalist görüşlü ve sol fikirlidir ama onun bir memleketçi tarafını da bulmuştur." değerlendirmesinde bulundu.

- "Türk romanının en büyüklerinden biri Sepetçioğlu'dur"

Doç. Dr. Mehmet Samsakçı ​da Sepetçioğlu'nun Türk romanının en büyüklerinden biri olduğunu savunarak, "Ne hikmetse çok okunmayan, okutulmayan, adı çok geçmeyen bir zat. Kuruluş romanları dediğimiz zaman akla Devlet Ana, Osmancık ve Sepetçioğlu gelir ama bu üçlünün içinde en az bilinen, okunan ve önemsenen, hakkında da en az çalışma yapılan şüphesiz Mustafa Necati Sepetçioğlu'dur." ifadelerini kullandı.

Sepetçioğlu'nun çeşitli roman serileri olduğunu kaydeden Samsakçı, "13 kitaplık bir Türkiye serisi yazdı. Kıbrıs'ı anlattı. Kıbrıs'la ilgili yazdığı romanlar var. Çanakkale ile ilgili romanları var, 'Ve Çanakkale Geldiler', 'Ve Çanakkale Gördüler' ve 'Ve Çanakkale Döndüler'. Selçuklu'dan itibaren, Osmanlı'nın Yavuz'a kadar olan dönemini yazdı. Kilit romanı 1071 ile başlar. Kilit, Anahtar, Kapı diye devam eder." dedi.

Samsakçı, romanın insan merkezli ve ayrıca modern bir tür olduğunu dile getirerek, şu bilgileri verdi:

"Orta Çağ romanı diye bir şey ne batıda ne doğuda yok. Roman teferrüt etmiş, kolektif, cemaat ruhunun dışına taşmış insanların bulunduğu ortamda ancak oluşabilir ve Milan Kundera'nın tabiriyle, 'romanın ruhu, karmaşıklıkların ruhudur'. Her roman okuyucusuna şunu söyler, 'durumlar, senin düşündüğünden karmaşık'. Orta Çağ'da, bu türden bir sorgulama alanı ne doğuda ne batıda vardı. Orta Çağ, dinler çağıydı. Orta Çağ Avrupa'sında dinler ne kadar doğru yaşandı tabii bu tartışılır. Ama roman dediğimiz şey, haşa insanoğlunun, özellikle Avrupa'nın, merkezden tanrıyı çekerek, onun yerine insanı koymasıyla başlar ve modern insanın yaşadığı, hayatını şekillendirdiği bir ortamda roman bulunabilir. Tarihi romancılık buradan bakıldığında, belki en zor romancılıktır. Yani en zor tür, tarihi roman olabilir. Çünkü tarihi, tasavvufi ya da dini şahsiyetler, ki Sepetçioğlu'nda çok fazla vardır, onların roman kahramanı olması çok zordur."

Paneli yöneten gazeteci Şamil Kucur da Sepetçioğlu'nun 50 kitap yazdığına işaret ederek, çok yönlü bir kişiliği olduğunu söyledi.

- Mustafa Necati Sepetçioğlu

Tokat Zile'de 1932'de doğan Sepetçioğlu, 1956'da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji ve Sanat Tarihi bölümlerinden mezun oldu. Yazı hayatına lise yıllarında başlayan Sepetçioğlu, hikaye, roman, tiyatro, destan gibi türlerde birçok eser verdi. Bir dönem Milli Eğitim Bakanlığı Basımevi Müdürlüğü yapan Mustafa Necati Sepetçioğlu, 8 Temmuz 2006'da hayatını kaybetti.

Sepetçioğlu, "Abdürrezzak Efendi", "Menevşeler Ölmemeli", "Trampacılar", "Büyük Otmarlar", "Son Bloklar", "Yaratılış ve Türeyiş", "Dünkü Türkiye Dizisi", "Kilit", "Anahtar", "Kapı", "Konak", "Çatı", "Üçler-Yediler-Kırklar", "Bu Atlı Geçide Gider" ve "Geçitteki Ülke" isimli eserlerin de arasında bulunduğu çok sayıda kitaba imza attı.

Yorumlar