Af Örgütü'nün çalışanları 'taşeron işçi' çıktı

Uluslararası AF Örgütü'nün Türkiye şubesi tarafından çalıştırılan işçilerin 'taşeron' olduğu ve asgari ücretten az aldıkları belirlendi. İşçiler, bu şartları protesto etmek için iş bıraktı.

Google Haberlere Abone ol
Af Örgütü'nün çalışanları 'taşeron işçi' çıktı

Uluslararası Af Örgütü’nün "yüz yüze çalışanları" iş bıraktılar. Sokakta durdurdukları insanlara Af Örgütü’nün çalışmalarını anlatan ve kampanyaların devamı için destek toplayan "yüz yüze ekibi" bir tür aktivizm çalışması yürütüyor.

bianet.org'tan Tansu Pişkin'in haberine göre Af Örgütü’nde şu anda insan hakkı ihlallerini kamuoyuna duyurmak için çalışan 15 yüz yüzeci var. Bu kişilerden 13’ü Af Örgütü’nün kendilerini taşeron olarak çalıştırdıklarını söylediler ve “İnsan hakları alanında çalışan bir kurumun taşeron çalıştırmasına karşıyız” diyerek iş bıraktılar. 

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni esas alarak çalışanlarıyla ve sendikayla sözleşme yapan Af Örgütü’nün Türkiye’deki iç hukuka göre taşeron işçi çalıştırmaya hakkı var. Ancak taşeron olarak çalıştırılan yüz yüze ekibi “Yasa üstü bir şeyden söz ettiklerini ve insan hakları kurumu olarak Af Örgütü’nün bunu yapmasını” eleştirdiklerini belirttiler. 

Ayrıca iş bırakan çalışanlardan Felat Erkozan’ın verdiği bilgiye göre, Şubat 2017’de Af Örgütü’nde yeni bir proje başladı. Bu projeyle de yüz yüze elemanlarının saatlik sekiz lira olan ücretleri yedi liraya düşürüldü. Erkozan, “Haftada 6 gün 7 saat çalışsak bile asgari ücretin altında ücret kazanıyoruz” dedi. 

ÇOĞUNLUĞU ÖĞRENCİ

Yüz yüzeci olarak çoğunlukla öğrencilerin çalıştığını belirten ve kendisi de Marmara Üniversitesi’nde öğrenci olan Erkozan, birçok kişinin Af Örgütü’nde çalışmasının sebebini “insan hakları için mücadele veren uluslararası bir sivil toplum kuruluşunda çalışma isteği” diye açıkladı. Ancak taşeron olarak çalıştıkları için doğrudan Af Örgütü’ne değil, Zeta adlı bir insan kaynakları şirketinde anketör olarak kayıtlılar.

Haziran 2016’dan beri Af Örgütü’nde yüz yüze elemanı olarak çalışan Erkozan, iş bırakma sürecine nasıl geldiklerini, taşeron olarak çalıştırıldıklarını fark ettikleri süreci, kendi aralarında bu örgütlenmeyi oluşturduktan sonra yönetimin kendilerine tavrını anlattı.

"OFİSTE ÇALIŞMAYA BAŞLAYINCA DURUMDAN HABERDAR OLDUK"

Erkozan’ın verdiği bilgiye göre, 15 Temmuz’dan sonra sokak çalışmalarını durduran Af Örgütü, Ağustos ayının sonlarında yüzyüze çalışanlarını arayarak ofisten “tele-marketing çalışması” yapılacağını bildirmiş.

Yüzyüze ekibi taşeron olarak çalıştırıldıklarını ofiste çalışmaya başladıktan sonra sendikalı bir çalışanın kendilerine söylemesiyle öğrenmiş: “DİSK'e bağlı Sosyal İş Sendikası ile Af Örgütü kendi arasında Toplu İş Sözleşmesi (TİS) imzalıyor. Bu sene imza sürecine gidilirken ofiste, oluşturulacak yeni TİS ile alakalı bir toplantı yapılacaktı. Bu toplantı öncesinde ofiste çalışan sendikalı bir arkadaş beni arayarak ertesi gün olacak TİS toplantısından haberdar etti ve ‘Bak biz aynı işi yapmamıza rağmen bu kurum sizleri taşeron olarak çalıştırıyor. Ben sizden çok daha farklı ücretlendirmelere tabi tutuluyorum, birçok haktan faydalanabiliyorum. Ama siz bu hakların hiçbirinden faydalanamıyorsunuz. Bu İLO’da geçen ilgili maddelere de aykırı’ dedi. Bugün e-devlete girdiğimizde Zeta İnsan Kaynakları'nda anketör olarak görünüyoruz. Ama bizim yaptığımız iş anket değil, biz de anketör değiliz, yüz yüzeciyiz. Bu işin kendi tanımı, kendi çalışanları, kendi sorumluları, kendi yöneticileri var. Bizim fiili olarak Zeta ile bir bağlantımız yok, gidip sadece onların sözleşmesine imza atıyoruz.”

PRİM SİSTEMİ VE SAATLİK ÜCRETLERDE DÜŞÜŞ

Şubat ayında Uluslararası Af Örgütü yeniden sokak çalışmalarına başlıyor. Erkozan’ın aktarımına göre, bu dönemde yeni başlayan bir projeyle yüz yüze ekibinin saatlik ücretlerinde düşüş yaşanmış ve destekçi yapma oranı üzerinden prim sistemi getirilmiş.

“Bu getirilen yeni projeye de itirazlarımızı belirttik ama imzalamak durumunda kaldık. Çünkü imzalamadığımız takdirde kibar bir şekilde yollarımızın ayrılacağını belirttiler. Biz insanlara insan hakları ihlallerini ve Af Örgütü'nün bu anlamda neler yaptığını anlatmakla yükümlü insanlarız. Bizim anlattığımız insanlar sonrasında kendileri olmak isterlerse destekçi olurlar. Bu getirilen sistem, insanları destekçi yapmak üzerine kurulu, rekabet ve sonucunda ödüllendirme söz konusu.”

Ayrıca Erkozan’ın verdiği bilgiye göre çevresel faktörlerden kaynaklı olarak iptal olan çalışmalarda çalışanlar ücretlerini alamıyor: “Çalışmak için sokağa çıktığımızda, örneğin ben iki saat çalışıp sonrasında hastalandım veya benim dışımda gelişen olaylar oldu miting gibi, yağmur gibi, o çalışma iptal oluyor. Bu durumda ben sadece çalıştığım o iki saatin ücretini alabiliyorum. Diğer saatler için benden kaynaklı olmayan durumlarda bile ücret alamıyorum."

"TAŞERONU SONLANDIRMAYACAKLARINI SÖYLEDİLER"

Erkozan Af Örgütü ile sendika arasında TİS imzalandıktan sonra, “Af Örgütü’nde sadece biz taşeron olarak çalışmak istemiyoruz değil, Af Örgütü’nde taşeron çalıştırılmasını istemiyoruz” talebiyle yönetimle toplantı istediklerini söylüyor. Bu toplantıda kendilerine “zaten hakları olan bir takım sosyal hakların” teklif edildi ve taşeronun kaldırılmayacağını söylendiğini aktarıyor.

"GREVE GİDECEĞİZ"

Erkozan, TİS toplantılarının olduğu süreçte DİSK’e bağlı Sosyal İş Sendikası ile de görüştüklerini ve sendikanın taşeron mücadelesine olumlu yaklaştığını söylüyor. Ancak “sendikalı çalışanlar üzerinde de farklı bir baskı mekanizması uygulanması ve sendikalı çalışanların greve gitmek için ortak bir irade oluşturamaması” nedeniyle sendikanın da harekete geçemediğini de ekliyor. 

En son süreçte talepleri doğrultusunda yönetimden yine bir toplantı talep ettiklerini belirten Erkozan, bu toplantının yönetimle “anlaşmaya çalıştıkları” son toplantı olduğunu söyledi: “Proje yöneticisi bize taşeron sistemin sonlanmayacağını bu toplantıda da ‘Bu duruma hak ihlali olarak bakmıyorum, bu sistemi taşeron değil de ‘bordrolama sistemi’ olarak adlandırıyorum. Birçok yerde bu projenin böyle yürütülüyor’ ifadeleriyle net bir şekilde gösterdiler. Bizler de 15 yüz yüze çalışanından 13 kişinin isteği ve kararıyla, tek ve ortak talebimiz olan Af Örgütü’nde taşerona son verilmesi için greve gitme kararı aldık.”

AF ÖRGÜTÜ'NDEN AÇIKLAMA

UAÖ’nün konuya ilişkin açıklama şu şekilde: “Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yüz yüze projesini 2011 yılından bu yana sürdürmektedir. Projenin özelliği nedeniyle bir insan kaynakları firmasından hizmet alımı temin edilmektedir. Proje kapsamında yarı zamanlı çalışan Yüzyüze projesi çalışanları, kamuya açık alanlarda çalışmalarımıza destek vermek isteyen insanlara erişerek bültenimize abonelikler gerçekleştirmektedir. Yüz yüze ekibinin her yeni üyesine işe alım aşamasında çalışma koşulları hakkında detaylı bilgi verilmektedir. Çalışmalar son altı yıldır hiçbir değişikliğe uğramadan aynı şekilde sürdürülmüştür.”

Yorumlar