Konvoyu vurmak zorunda kaldık
DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmet Davutoğlu, Münih'teki Güvenlik Konferansı'nda düzenlenen "Ortadoğu'ya Hangi Mevsim Geliyor?" konulu panelde konuşma yaptı.
Davutoğlu konuşmasında, Suriye'de kuşatma altındaki bölgelere
insani yardımların hiçbir sınırlama olmadan ulaştırılması için
BM'yi harekete geçmeye çağırdı.
Cenevre'de yapılan Suriye barış görüşmelerinde Esad rejiminin
insani konular ve siyasi geçiş süreci için adım atmamasını
eleştiren Davutoğlu, Birleşmiş Milletler'i (BM) harekete geçmeye
çağırdı ve "Suriye'de yüzbinlerce kişi kuşatma altında, onları
öldürmek için uygulanan aç bırakma stratejisi nedeniyle ekmek ve
sudan mahrum" dedi.
BM'nin Suriye konusunda öncü rol üstlenmesi gerektiğini belirten
Davutoğlu, ilk olarak insani yardımların ulaştırılması için
'Sınırsız insani erişim' öngören bağlayıcı karar alınması,
yardımları engelleyenlerden hesap sorulması gerektiğini
vurguladı.
İkinci olarak, rejimin elindeki kimyasal silahların ne kadarını
teslim ettiğinin açıklığa kavuşturulması gerektiğini ifade edn
Davutoğlu, şöyle dedi:
"Kimyasal silahlar, nükleer silahlar kadar büyük tehlike
oluşturmakta, kullanılmaları insanlığa karşı suç teşkil etmektedir.
Buna bir son verilmelidir. Bu konuda hepimiz, tüm liderler
sorumluluk taşıyoruz ve tarihe hesap vereceğiz."
BM'nin üçüncü olarak, siyasi çözüm konusunda harekete geçmesi
gerektiğini belirten Davutoğlu, "Cenevre-1 kararları, mutlaka BM
Güvenlik Konseyi kararı haline gelmelidir. Bu şekilde rejimin,
geçiş yönetimi kurulmasından kaçması engellenmelidir" dedi.
Münih Güvenlik Konferansı'nın bu yıl 50'nci kez düzenlendiğini, 50
yıl sonra gelecek nesillerin bu günleri tartıştığında karşılarında
olumsuz bir tablo olacağına ifade eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu,
şöyle konuştu:
"Eminim ki gelecekte 2013 yılını değerlendirirken, bu yıl insanlığa
karşı kimyasal silahların kullanılmış olduğunu, uluslararası
toplumun bunu durduramadığını konuşacaklar. Uluslararası toplumun
bu kimyasal silahları kullananlardan, insanlığa karşı bu suçu
işleyenlerden hesap soramadığını konuşacaklar. Temel konu budur.
Güvenliğin etik, normatif boyutu, yapısal boyutundan daha
önemlidir."
Uluslararası güvenliğin ulusal, bölgesel ve uluslararası
boyutlarının olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Bugün üç tehdit var.
Aşırılık, mezhepçilik ve etnik-milliyetçilik ile kimyasal ya da
nükleer kitle imha silahları. Her üçüyle ilgili olarak önümüzde
büyük riskler var" dedi. Davutoğlu, bu tehditlerin yalnızca bölge
ülkelerini değil, tüm dünya için tehlike oluşturduğunu vurgulayarak
şöyle devam etti:
"Hepimiz, bölge ülkeleri, liderler, uluslararası toplum iyi
düşünmeliyiz. İki kez değil, 100 kez düşünmeliyiz. Nereye
gidiyoruz? Eğer Suriye'de rejimin aç bırakma stratejisi nedeniyle
ölmekte olan insanları korumuyorsak, sırada ne var?"
Aşırılıkların, terörizmin yükselmesinin herkes için tehdit olduğunu
belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye, IŞİD'e ait bir konvoyu vurmak zorunda kaldı. Bugüne kadar
Suriye'de olan herhangi bir duruma müdahale etmemek için çok
temkinli davrandık ama tehdit bize doğru yaklaşıyor. Bu
yaşananların sorumlusu kimdir? Bunun sorumlusu Beşşar Esad
rejimidir. Çünkü böyle bir boşluğu, böyle bir belayı onlar
yaratmıştır."
Yorumlar